Eskisi gibi ramazan sofrası kuramıyorlar! 2025-03-16 09:03:11       İZMİR- Ekonomik kriz yoksulluğu, yoksulluk da ramazan sofralarını etkiliyor. İzmir’deki kadınlar geçmişteki gibi iftar ve sahur sofraları kuramadıklarını, misafir çağırmaya korktuklarını söylüyor.    DİSK/Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM), Şubat 2025 raporuna göre açlık sınırı 22.886 lira, yoksulluk sınırı ise 79.165 lira. Asgari ücret 22.104 lira ile yoksulluk sınırının altında kalırken kadınlar ekonomik kriz nedeniyle geçen yılın ramazan ayına göre daha sofralar daha da yoksullaştı. Derin yoksulluğun yansıdığı iftar ve sahur sofralarına kadınlar hurma yerine zeytin koyuyor.    İzmir’deki kadınlar, ekonomik krizin kurdukları ramazan sofralarını nasıl etkilediğine ilişkin konuştu.    ‘Misafir çağırmaya korkuyoruz’   Eskiden ramazan alışverişi zorlamazken alım gücünün düşmesiyle zorlandıklarını ifade eden Leyla Çalışkan, bunda Türkiye’nin üretiminin durmasının payı olduğunu belirtti. Leyla Çalışkan, “Ben kendi memleketimde kendi ihtiyaçlarımı zorla bulmaya çalışıyorum. Eskiden misafir ağırlayabiliyorduk bugün bir misafir gelecek diye korkuyoruz. Komşularımızla diyalog kurarken her zaman geçim sıkıntısından bahsediyoruz. Eti kurban bayramından kurban bayramına görüyorduk, orta kesim denen halk olmadığı için onu da yapamıyoruz. Büyük yoksulluk var” dedi.   ‘Çocuklar bile krizin farkında’   Asgari ücretin kira, elektrik, su, doğalgaz gibi giderlerle yok olduğunu, halk sağlığının bozulduğunu bu nedenle de geçmiş ramazanlarla büyük farklılıklar yaşandığını kaydeden Leyla Çalışkan, çocukların bile ekonomik krizin farkında olduğunu ifade etti. Leyla Çalışkan, “Bir çikolatayı bile 3 liraya alırken şuan 13 lira. Pirinç, bulgur veya kuru fasulye 30 lirayken şimdi 90 lira. Aradaki 60 lirayı nereden kazandım ki tüketimimi sağlıyayım. Eski ramazanlar gibi değil, bir çayla bir ekmek veya zeytin bulabiliyorsa buluyor. Çoğu insan böyle sahur yapıyor” şeklinde konuştu.   ‘Ekonomik kriz ve intiharlar’   Komşularla bir araya gelmenin, onlara ikramda bulunmanın herkesi mutlu ettiğini ancak ekonomik kriz nedeniyle bunun mümkün olmadığını dile getiren Leyla Çalışkan, “Bunlar eksik oldukça komşularımın da üzüntü yaşadığını düşünüyorum. Portakal, limona bile ulaşılamadığı için insanlar duygusal olarak çöküntü yaşıyor. Şu ara intiharların çoğalmasının sebebi çocuğuna istediğini alamamak. Çocuğuna istediğini anlatamadığı için intihar ediyor erkekler” diye belirtti.   ‘Savaş alım gücünü düşürüyor’   Türkiye’nin üretim ülkesiyken tüketim ülkesine dönüştüğünü dile getiren Leyla Çalışkan, savaşın da alım gücünü etkilediğini ifade etti. Leyla Çalışkan, “Bütün memlekette ben isterim ki hem çocuklar hem anneler çocuklarına istediklerini alsınlar ve yapsınlar herkes mutlu olsun hiçbir yerde savaş olmasın hiçbir çocuk üzülmesin hiçbir kadın üzülmesin” şeklinde konuştu.    ‘İftarda hurma yok zeytin var’   Eski ramazanlardaki gibi kalabalık iftara sofraları kuramadıklarını, akrabalarını sofralara davet edemediklerini ifade eden emekli işçi Mine Berk de, “Eskiden ramazan diye özel yemekler yapılıyordu. Bütçemizin elverdiğiyle yetinmek zorunda kalıyoruz canımızın istediğini alamıyoruz. Meyvemiz bile sınırlı. Bu sene hurma alamadım. Çok ucuz hurmalar vardır muhtemelen ama zaten güvenip alabileceğim hurmaya ulaşamıyorum. Daha ucuz diye zeytini tercih ediyoruz ama o da pahalı. Eskiden iyisini seçerdik. Krizden temel gıdaların fazlasıyla etkilediğini düşünüyorum. Yardım isteyecek duruma getiriyorlar insanları” dedi.   ‘Patlıcan fiyatı etle yarışıyor’   Alım gücünün düştüğüne dikkat çeken Sevda Atmaca, “Ramazan bereketiyle gelir diyorlar ama patlıcanın kilosu 110 lira olursa tabi ki sofralarımızda noksanlık olacak. Geçen seneye göre satışlar çok düşük. Geçen yılla bu yıl arasında fark var. Bir patlıcan kıymayla, etle yarışacak. Artık karnıyarık yemeyi de unutacağız. Hurma fiyatları almış başını gidiyor” her şeyin fiyatının arttığına dikkat çekti.    ‘Geçen yılın ramazan ayına göre müşteri sayısı düştü’   Geçen yılın ramazan ayına göre müşteri sayısının azaldığını dile getiren lokanta sahibi Elif Erdoğan, özellikle ailece gelen müşterilerinin azaldığına dikkat çekti. Elif Erdoğan, “Aldığınla verdiğin aynı olmuyor. Belirli bir gelirin var ama giderler daha fazla. Okulu, yiyeceği, kirası… Genel harcamalar fazla olduğu için. Bence kimse bir şeye sahip olamıyor. Her şeyden kısıyoruz, fedakarlık yapıyoruz” ifadelerini kullandı.