Depremin üzerinden 2 yıl geçti: Sorunlar arttı, çözüm yok 2025-02-05 13:47:11       HABER MERKEZİ- İHD, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yıl dönümüne ilişkin yaptığı eş zamanlı açıklamalarda yaşanan sorunlara dikkat çekerek çözüm önerilerİ sundu.    İnsan Hakları Derneği (İHD) 6 Şubat 2023’te Mereş (Maraş) merkezli depremlerin yıl dönümüne ilişkin birçok kentte eş zamanlı açıklamalar yaptı.    İzmir   İHD İzmir Şubesi Merkezi Afet ve Ekoloji Komisyonu, 6 Şubat depreminin 2’inci yıldönümü dolayısıyla devam eden hak ihlallerine ve mağduriyetlere dikkat çekmek amacıyla dernek binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın toplantısına dernek yöneticileri ve üyelerinin yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütü temsilcileri ve yurttaş katıldı. Basın metnini dernek adına İHD İzmir yöneticisi Ahmet Çiçek okudu.   Milyonlarca insan barınamıyor   Depremin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, milyonlarca insanın hâlâ temel ihtiyaçlarını karşılamakta ve barınmakta güçlük çektiğini belirten Ahmet Çiçek, “Asgari yaşam şartlarından uzak, hijyenin sağlanamadığı, altyapısı yetersiz konteyner kentlerde, depremzedeler her gün yeniden mağdur oluyor. Yapımı planlanan kalıcı konut projelerinin büyük bir kısmı tamamlanmadı. Teslim edilen konutlar ise uluslararası standartlara uygun değil. Ayrıca kira yardımları yetersiz. Birçok aile, geçim sıkıntısı içinde. Depremden etkilenen bölgelerde sağlık ve eğitim hizmetlerindeki eksiklikler hala sürüyor. Sağlık tesislerinin büyük bir kısmı ya kullanılamaz hâlde ya da yetersiz. Büyük bir travma yaşanan bölge halkının psikolojik destek ihtiyacının karşılanmaması özellikle çocukları ve hassas grupları ciddi şekilde etkiledi” dedi.   Cezasızlık sorunu   “6 Şubat depreminin ardından yaşanan hak ihlalleri ve yetersizliklerin önemli bir boyutu da cezasızlık sorunudur” diyen Ahmet Çiçek, deprem öncesi yapısal denetimlerin eksikliğinin, mevzuata aykırı yapılaşmanın ve ruhsatsız binaların varlığının, bu felaketin boyutlarını arttırdığını söyledi. Ahmet Çiçek, “Ancak aradan geçen iki yıla rağmen, bu sorunlara yol açan kişiler, kurumlar ve kamu görevlileri hakkında etkin ve kapsamlı bir soruşturma yürütülmemiştir. Açılan sınırlı sayıda dava ise ya yavaş ilerlemekte ya da delil yetersizliği gibi gerekçelerle sonuçsuz kalmaktadır. Kamu otoritelerinin denetim eksikliklerinden ya da afet sonrası süreçte yaptıkları hatalardan kaynaklanan sorumluluklarına ilişkin herhangi bir hesap verme mekanizmasının işletilmediği açıktır” şeklinde konuştu.   Talep ve öneriler   Ahmet Çiçek, talep ve önerilerini dile getirerek şu ifadelere yer verdi:   *İhmali bulunan kamu görevlileri, müteahhitler ve denetim sorumluları hakkında şeffaf, etkin ve bağımsız yargı süreçleri işletilmeli; adaletin sağlanması için cezai yaptırımlar gecikmeksizin uygulanmalı.   *Karar alma, kaynakların dağıtımı ve yeniden inşa süreçleri halkın, sivil toplumun ve uzmanların katılımına ve denetimine açık hale getirilmeli.   *Depremzedelerin güvenli, erişilebilir ve insan onuruna uygun barınma koşullarına erişimi sağlanmalı, geçici konutlar yerine kalıcı çözümler bir an önce hayata geçirilmeli.   *Enkaz kaldırma çalışmalarında, başta asbest olmak üzere zararlı maddelerin çevreye ve halk sağlığına etkilerini önleyecek uluslararası standartlar uygulanmalıdır.   *Yeniden inşa süreçlerinde tarım alanları, meralar ve ormanlar imara açılmamalı; doğayı koruyan, sürdürülebilir ve çevre dostu planlama esas alınmalıdır.   *Afet eğitimi ve risk azaltma programları yaygınlaştırılmalı, özellikle yerel yönetimlerin kapasitesi güçlendirilmeli.   *Yaşanan travmayla baş edebilmek adına ücretsiz ve erişilebilir psikososyal destek hizmetleri sağlanmalı.   *Afet sonrası süreçlerde kadınlar, çocuklar, engelliler ve diğer kırılgan grupların özel ihtiyaçları gözetilmeli; toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan politikalar uygulanmalıdır.   *İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için afet risk yönetimi politikaları geliştirilerek uzun vadeli çevresel planlar yapılmalı; afetlere dayanıklı kentleşme modelleri hayata geçirilmelidir.    Wan    Wan’da depremin yıldönümüne ilişkin İHD şube binasında açıklama yapıldı. Açıklama metnini  İHD Wan Şube yöneticilerinden Ayten Kıran okudu.    Deprem bölgelerinde yapılan kira yardımları yetersiz, birçok ailenin geçim sıkıntısı içinde olduğu ifade eden Ayten Kıran, depremden etkilenen bölgelerde sağlık ve eğitim hizmetlerindeki eksikliklerin ise hala dürdüğüne dikkat çekti. Ayten Kıran, “Sağlık tesislerinin büyük bir kısmı ya kullanılamaz hâlde ya da yetersiz. Büyük bir travma yaşanan bölge halkının psikolojik destek ihtiyacının karşılanmaması özellikle çocukları ve hassas grupları ciddi şekilde etkiledi. Öğrenciler konteyner sınıflarda eğitime devam etmek zorunda kalmıştır. Deprem, toplumsal eşitsizlikleri ve hak ihlallerini daha da belirgin hâle getirdi. Suriyeli mülteciler ayrımcılık ve ötekileştirme ile karşı karşıya kalırken, kadınlar ve LGBTİ+ bireyler de barınma, istihdam ve güvenlik alanlarında ciddi hak ihlalleri yaşamaktadır. LGBTİ+ bireyler, çadır ve konteyner alanlarında dışlanma ve şiddet riskiyle mücadele ediyor” dedi.   Colemêrg   Colemêrg’in Şemzînan ilçesinde de açıklama yapıldı. Buradaki açıklama metnini İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Ozan Akbaş okudu.    Depreminin ardından yaşanan hak ihlalleri ve yetersizliklerin önemli bir boyutunun da cezasızlık olduğuna vurgu yapan Ozan Akbaş, deprem öncesi yapısal denetimlerin eksikliği, mevzuata aykırı yapılaşma ve ruhsatsız binaların varlığı, bu felaketin boyutlarını arttırdığının altını çizerek, “Aradan geçen iki yıla rağmen, bu sorunlara yol açan kişiler, kurumlar ve kamu görevlileri hakkında etkin ve kapsamlı bir soruşturma yürütülmemiştir. Açılan sınırlı sayıda dava ise ya yavaş ilerlemekte ya da delil yetersizliği gibi gerekçelerle sonuçsuz kalmaktadır. Kamu otoritelerinin denetim eksikliklerinden ya da afet sonrası süreçte yaptıkları hatalardan kaynaklanan sorumluluklarına ilişkin herhangi bir hesap verme mekanizmasının işletilmediği açıktır. Bu durum, mağdurlar arasında adaletin tesis edilmediği algısını güçlendirmekte ve toplumsal huzursuzluğa neden olmaktadır” şeklinde konuştu.   Ankara    İHD Ankara Şubesi ise, depremin yıldönümüne ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ile İHD üyeleri ve birçok kişi katıldı. Toplantının yapıldığı salonda “6 Şubat Depremi’nin 2’nci yılında hak ihlalleri ve mağduriyetler sürüyor” yazılı pankart asıldı.   Toplantıda basın metnini okuyan Afet ve Ekoloji Komisyonu üyesi Tanju Gündüzalp, denetim eksiklikleri ve yetersiz önlemler nedeniyle yaşanan kayıplara dikkat çekti. Resmi verilere göre, 50 bini aşkın insanın hayatını kaybettiğini, 100 binden fazla kişinin yaralandığını belirten Tanju Gündüzalp, hala kayıp yakınlarından haber bekleyen insanların olduğunu ifade etti. Deprem sonrası yıkılan veya oturulamaz hale gelen binalar nedeniyle 2 milyondan fazla kişinin barınma sorunu yaşadığını vurgulayan Tanju Gündüzalp, yalnızca binaların değil, kentlerin tarihi ve kültürel mirasının da ciddi şekilde zarar gördüğüne dikkat çekti. Depremin üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen, milyonlarca insanın hala temel ihtiyaçlarını karşılamakta ve barınma konusunda zorluk yaşadığını belirten Tanju Gündüzalp, hijyen koşullarının sağlanamadığı, altyapısı yetersiz konteyner kentlerde depremzedelerin mağduriyetinin sürdüğünü ifade etti. Tanju Gündüzalp ayrıca, kalıcı konut projelerinin büyük bir kısmının tamamlanmadığını, teslim edilen konutların ise uluslararası standartlara uygun olmadığını ve kira yardımlarının yetersiz kaldığını dile getirerek, birçok ailenin geçim sıkıntısı içinde yaşam mücadelesi verdiğini kaydetti.   Açıklamanın ardından söz alan İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, depremde hayatını hayatını kaybedenleri andı. Hüseyin Küçükbalaban, “Sorumsuzluğun, denetimsizliğin nasıl bir sonuca yol açtığını aslında bu Maraş depremlerinde görmüş olmakla birlikte devletin aslında bu konudaki aynı sorumsuzluğu aynı denetimsizliği aynı duyarsızlığını Bolu'da yaşanan yangın faciasında da gördük” dedi.   Sorumlulara dava açılmadı    Depremde sadece Hatay’da 690 bin insanın etkilendiği bir tabloda sadece 20 bin idari dava açıldığını ifade eden Hüseyin Küçükbalaban “Osmaniye’de eski belediye başkanı hakkında açılan dava dışında hiçbir belediye başkanı ya da hiçbir çevre şehircilik bakanlığına bağlı birimler ya da başka resmi kurumlardan hiçbir sorumlu bulunamadı. Bu da arkadaşlarımızla ifade ettiği gibi devletin cezasızlık politikasını bu alanda da devam ettiğini gösteriyor” diye konuştu.    Konuşmaların ardından basın toplantısı sona erdi.