Cumartesi Anneleri: 30 yıldır bayram sofrası kuramadık 2025-06-07 14:02:41   İSTANBUL – Cumartesi Anneleri, gerçekleştirdikleri 1054’üncü hafta eyleminde, “30 yıldır bayram sofrasını kuramadık” diyerek, adaletin sağlanması ve yakınlarının akıbetinin açığa çıkarılması çağrısında bulundu.   Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1054’üncüsünü gerçekleştirdi. Ellerinde karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla gerçekleştirilen eyleme; Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Parti Milletvekili Keziban Konukçu ile DEM Parti temsilcileri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı. Eylemde, gözaltında katledilen ve ardından kaybettirilen Veysel Güney’in akıbeti soruldu.   Açıklamada basın metnini Kayıplar Komisyonu’ndan Zeynep Yıldız okudu.   ‘Bu bayramda da mezarımız yok’   Zeynep Yıldız, “Bu bayramda da herkes sevdikleriyle vakit geçirirken biz, gözaltında kaybedilen sevdiklerimiz nerede diyerek Galatasaray’dayız. Bu bayramda da herkes mezarlarını ziyaret ederken, bizim ziyaret edeceğimiz bir mezarımız yok. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri, kayıplarımızın simgesi haline gelen Galatasaray Meydanı’na bırakmak için buradayız. Bu bayramda da, bayramların herkes için kutlamalara vesile olabilmesi için adaletli bir hukuk düzeni kurmak ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bir devlet yapılanmasını istiyoruz” dedi.   Önce katledildi sonra kaybettirildi   Veysel Güney’in 28 Aralık 1980’de Gaziantep’te bir ev baskınında gözaltına alındığını söyleyen Zeynep Yıldız,  Veysel Güney’in Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askerî Mahkemesi’nde yargılandığını vurguladı. Avukat talebi reddedilen Veysel Güney’in savunma hakkı yok sayıldığını ifade eden  Zeynep Yıldız, “İlk duruşma 6 Şubat 1981’de yapıldı ve 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmada, kendine yönelik suçlamaları ispat edecek deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Meclis kararı olmadan özel kanun çıkarılarak, 10 Haziran 1981’de Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi. Veysel idam edildikten sonra üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla babası Ali Güney’e teslim edildi. 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni ise kaybedildi” dedi.    ‘Veysel Güney’in yeri hâlâ öğrenilemedi’   Veysel Güney’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk’ün “Adaleti Gördünüz mü?” adlı bir kitap yazdığına dikkat çeken Zeynep Yıldız, “Göktürk kitapta, Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını, ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca Meclis’in gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hâlâ öğrenilemedi. Veysel’in izini süren ailesi ve arkadaşları, 2006 yılında Gaziantep Mezarlıklar Müdürlüğü’nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında ‘hüviyeti meçhul’ bir kişinin idam edildiği ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaştı” ifadelerini kullandı.    ‘Vazgeçmiyoruz’   Antep 5’inci Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezarın açıldığını paylaşan Zeynep Yıldız, mezardan alınan kemik numunelerinin Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini aktardı. Zeynep Yıldız, “Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında, numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı. Kamuoyunda ve Güney ailesinde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp’a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu. 2012 yılında ‘Ben oğlumun resmini gözüme çizdim, ismini dilime yazdım, mezarını kalbime kazdım.’ diyerek anne Zeynep Güney ve 2014 yılında baba Ali Güney, evlatlarının mezar yerine ulaşma ve adalet mücadelesini çocuklarına ve torunlarına bırakarak aramızdan ayrıldı. 44. yılında bir kez daha Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili adli makamları etkin bir hukuki süreç başlatmaya çağırıyoruz. Bayram vesilesiyle gözaltında kaybedilen sevdiklerimize sesleniyoruz: Sizleri unutmayacak ve unutturmayacağız; aklımızda, direncimizde, sözümüzde yaşatacağız. Kaç yıl geçerse geçsin, Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.   ‘30 yıldır bayram sofrası kuramadık’   Açıklamanın ardından söz alan kayıp Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, “Kayıplarımızın üzerinden 60 bayram geçti. Hiçbir bayram sofrasını kuramadık. Bu bariyerler burada olduğu sürece hiçbir partinin de bayramı kutlamasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Adalet Galatasaray Meydanı’ndan geçiyor’   Ardından konuşan Hanım Tosun, 30 yıldır Galatasaray Meydanı’nda olduklarını anımsatarak, “Bizim için Galatasaray Meydanı neden bu kadar önemli? Dünya bizim sesimizi Galatasaray Meydanı’nda duydu. Biz mezarsız insanlarız. Bugün bayramın ikinci günü. Bizim mezarımız olsaydı biz de onları mezarı başında ziyaret ederdik. 30 yıldır mezarımızı arıyoruz. 30 yıldır kemiklerini arıyoruz. Ama sadece kemiklerini aramıyoruz, onların faillerini ortaya çıkarmak için de mücadele ediyoruz. Hukuktan ve adaletten bahsediyorlar. Hukuk ve adalet yolu öncelikle Galatasaray Meydanı’ndan geçer. Biz haklı olduğumuz için meydanlardayız. Bizim canlarımız kayıp. Bir tane kayıp kalana kadar asla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.   Eylem, Galatasaray Meydanı’na karanfillerin bırakılmasıyla sona erdi.