Gazeteci Xezne Celal: Suriye’de savaş suçu işleniyor 2025-07-20 09:02:04   Neslihan Kardaş   WAN –  Gazeteci Xezne Celal, Dürzi halkına yönelik saldırılara ilişkin, “Bu bir savaş suçudur. Bugün yaşananlar ile Baas döneminde yaşananalar birbirinden farklı değil. Süweyda halkı, toprağına bağlı, direnişçi ve aynı zamanda özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak isteyen bir halk. Halk özerk yönetimini inşa etmek istiyordu” dedi.   Suriye’nin güneyinde, çoğunluğu Dürzilerden oluşan Süweyda kentinde, Dürziler ile Bedevi aşiretler arasında başlayan silahlı çatışmalar, HTŞ'nin müdahalesiyle tırmanışa geçti. Taraflar arasında başlayan çatışma sonrasında HTŞ'ye bağlı silahlı güçler, Dürzileri hedef alarak katliam gerçekleştirmeye başladı. 13 Temmuz Pazar günü başlayan ve katliama dönüşen çatışmalarda 100’ü aşkın kişi hayatını kaybederken, köyler yakıldı ve yağmalandı. Aynı zamanda işkencelere de maruz kalan Dürzi halkı, yerleşim alanlarından göç etmek zorunda kalıyor.   Rojava’nın Kobanê ketinde yaşayan Gazeteci Xezne Celal, Dürzilere yönelik saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘HTŞ dönemi ile Baas dönemi birbirinden farklı değil’   Suriye’nin yapı olarak çok zengin bir yer olduğunu, içerisinde birçok ulus ve mezhebin yaşadığını ifade eden Xezne Celal, bu ulusların geçmişten bugüne Suriye’de yaşayan uluslar olduğunu söyledi. Suriye’deki halkların yıllardır beraber yaşadıklarına işaret eden Xezne Celal, “HTŞ’nin iktidara gelmesi üzerine Baas Rejimi döneminde yaşanan saldırılardan daha fazla saldırı gerçekleşmeye başladı. Her geçen gün Suriye’de karışıklık daha da arttı. Halk, Baas rejiminin yıkılmasıyla birlikte yeni rejimin, daha huzurlu ve özgür bir yaşamı inşa edeceğini düşünüyordu ama halkın düşündüğü gibi olmadı. Yaşananlar, Suriye’nin durumunun daha da tehlike altında olduğunu gösteriyor. Yaşanan savaş ve karmaşa daha da derinleşiyor. Bugün yaşananlar ile Baas döneminde yaşananalar birbirinden farklı değil. Hatta daha vahşi şeyler oluyor” dedi.   ‘Alevi halkına yönelik savaş suçları işleniyor’   Cihadist grupların Baas dönemindeki yıkımları yok edeceklerini iddia ettiklerini kaydeden Xezne Celal, bunun aksine halkın farklı kesimlerine dönük saldırılar gerçekleştirdiklerini vurguladı. Xezne Celal, “Özellikle Alevilere dönük saldırılar oluyor. Vahşice katliamlar, saldırılar ve insanlık dışı suçlar işleniyor. Alevi halkına yönelik savaş suçları işlendiğini söyleyebiliriz. Bunu kendi gözlerimizle de gördük. İnsanın bakamayacağı katliam görüntüleri de ortaya çıktı. Zaten katledenler ‘bu kadındır, çocuktur veya yaşlıdır’ demeden katlediyorlar. Baas Rejimi ile hiçbir bağlantısı olmayan kişiler de katledildiler. Bu saldırılarda binlerce kişi katledildi” ifadelerini kullandı.     ‘Dürziler özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak isteyen bir halk’   Aleviler gibi Dürziler’in de Suriye’de yaşayan eski bir ulus olduğunu kaydeden Xezne Celal, “Dürziler, çoğunlukla Süweyda’da yaşıyorlar. Bu kentin insanları direnişçi bir halk. Aynı zamanda her zaman özgür ve demokratik bir şekilde yaşamak isteyen bir halk. Baas döneminde de onların pek çok isyanı oldu. Halk özerk yönetimini inşa etmek istiyordu. Kendi kendilerini yönetmek ve demokratik bir kent inşa etmek istiyorlar. Kendi özgür iradeleri ortaya çıksın istiyorlardı. Halkın tüm çabaları ve isyanlarına rağmen maalesef bu istedikleri olmadı. HTŞ de iktidara geldiği gibi Alevilerden sonra Dürzilere dönük saldırılar yapmaya başladı. En ağır saldırılar da Süweyda halkına yönelik oldu. Bilindiği üzere Süweyda halkı, toprağına bağlı bir halk. Bu halkın erkekleri için sakal uzatmanın kültürel ve inançsal bir anlamı var ve kimsenin dokunmasını istemezler. Ancak cihadist grupların yaydıkları bazı görüntülerde gördük ki Dürzilerin sakalları kesiliyor. Çünkü sakalları onlar için kutsal bir değerdir. Bu yapılanlardan sonra görüntülerdeki yaşlı kişi de katledildi” diye konuştu.   ‘Savaşın en çok etkileneni kadınlar ve çocuklar’   Yaşanan savaş ve saldırılardan en çok etkilenen kesimin kadınlar ve çocuklar olduğuna dikkat çeken Xezne Celal, “Kadınlara saldırıyorlar, kadınları, çocukları katlediyorlar. Saldırılarda kadın, çocuk veya yaşlı demeden saldırıyorlar. Yine Süweyda’da cihadist grupların köyüne girmesini istemeyen bir kadın da güçlü bir direniş yaptı ve onlara boyun eğmedi. En sonunda o kadın da katledildi. Kentin hastanesine de saldırı düzenlendi. Zaten bu bir savaş suçudur. Fakat Süweyda’da bu da yaşandı” sözlerine yer verdi.   ‘Suriye’de tek renk olsun istiyorlar’   Yalnızca Alevi ve Dürzilere yönelik saldırıların olmadığını belirten Xezne Celal, “Bugün Suriye’deki iktidar tek renk olsun istiyor. Ülkede tek bir ulusun yaşamasını istiyorlar. Bu da Kürt halkına yönelik bir tehdidin göstergesi. Belki açık, resmi bir şekilde değil ama HTŞ’nin görüntülerinde de bu tehditlerin Kürt halkına da yapıldığını görmüştük. Çünkü Alevilerden sonra Dürzilere saldırıldı ve Dürzilerden sonra da saldırılar Kürt halkına dönecektir. Çünkü bu cihadist grupların aklında tek bir şey var; Suriye’de kendi istedikleri renkleri yaşatmak ve demokratik olmayan bir Suriye yaratmak” diye belirtti.   ‘Rêber Apo’nun Demokratik Ulus paradigmasının ilk ışıltıları başladı’   Suriye’de 14 yıldır devam eden iç savaşı hatırlatan Xezne Celal, “Burada da sadece Rojava halkında, özellikle de Kürt halkında Rêber Apo’nun ‘Demokratik Ulus’ paradigmasının ilk ışıltıları başladı. Ardından ise yavaş yavaş Kuzey ve Doğu Suriye’ye yayıldı. Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Demokratik Ulus’ çatısı altında tüm kurumlarını inşa etti ve tüm halk bu kurumlara dahil oldu. Bununla birlikte halkın iradesi ortaya çıktı. Aynı zamanda bölgede yaşanan saldırılara yönelik halk, kendi kendini yönetti ve örgütlendi. Halk, kendilerini, kazanımlarını ve topraklarını saldırılara karşı nasıl savunacaklarını gösterdi. Bunun en net örneği ise Tişrîn ve Qereqozax Köprüsü direnişiydi. Bu direnişlerde sınırlarını savundular ve sonuna kadar direndiler” ifadelerini kullandı.    ’52 yıllık direniş Reber Apo’nun felsefesiydi’   Xezne Celal, “Bugün de PKK’nin 52 yıllık direnişi ve gücü, halkın kimliğinin tanınmasına neden oldu. Bu da Rêber Apo’nun felsefesiydi. Rêber Apo, bu partiyi kurdu ve tüm dünyaya tanıttı. Kürt halkının haklarının olduğunu ve nasıl yaşamaları gerektiğini gösterdi. Binlerce yıldır kendilerinden alınan hakları için 52 yıllık direniş sürüyor. Aynı zamanda büyük bir mücadele ile Rêber Apo, ‘Barış ve Demokratik Toplum çağrısı’ yapıyor. Bu çağrı, sadece Kürt halkı için değil, tüm Ortadoğu ve dünya halkları içindir” vurgusu yaptı.   'Diyalog ile tüm sorunlar ve savaşlar son bulabilir’   Son olarak var olan sorun ve savaşlara karşı herkesin Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya destek olabileceğini ve bu süreçte yerini alabileceğini belirten Xezne Celal, “Herkes, kendi rengi, dili, kültürü, bayrağı ile demokratik ve özgür bir şekilde birlikte yaşayabilir. Bunun örneğini Rojava ile Kuzey ve Doğu Suriye’de gördük. Orada nasıl ki herkes kendi dili, kültürü ve rengiyle yaşıyorsa Rêber Apo’nun çağrısı da tüm Ortadoğu ve dünyada bu şekilde yaşanmasına yöneliktir. Savaşın durması için yeni bir toplumsal sözleşme var. Bu yeni sözleşmede de tüm yapılar yerini alacaktır. Sadece Kürt, Arap, Alevi, Türkmen, Çerkez değil Suriye’de yaşayan tüm halklar bu sözleşmede yerini alacak ve kendi haklarına sahip olacak. Herkes özgür ve demokratik bir şekilde yaşayacaktır. Böylelikle var olan savaşın önüne de geçilmiş olur. Çünkü herkesin özerkliğini ilan etmesi savaşın da son bulacağı anlamına gelir. Herkes kentindeki sorunları özerk yönetim ile çözebilir. Benim görüşüm; savaş yerine diyalog ile tüm sorunlar ve savaşlar son bulabilir” dedi.