Ayşe Gökkan: Savunma yapmayı reddediyorum

  • 15:20 30 Ocak 2023
  • Hukuk
 
AMED - TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın görülen duruşmasında, Ayşe ve avukatları verilen 30 yıl hapis cezasına karşı "Ben savunma yapmayı reddediyorum" dedi. 
 
Tevgera Jinên Azad (TJA) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan'a 2021 yılında verilen 30 yıl cezanın Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yeniden başlanan davanın duruşması Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmaya, Ayşe ve avukatları Berfin Gökkan, Özüm Vurgun ile Gözde Engin katıldı. TJA, Rosa Kadın Derneği, Yekîtiya Jinên Kurd, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Remziye Tosun ve Nuran İmir, Diyarbakır Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Kadın Zamanı Derneği, Yeşiller Sol Partisi Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) MYK üyeleri ve çok sayıda avukat izleyici salonunda yerini aldı.  
 
‘Arkalarında hep erkek ulus devlet vardı’
 
Yargıtay'ın bozma ilamına karşı beyanı sorulan Ayşe, tercüman aracılığıyla Kürtçeden Türkçeye çevrilen beyanında şunları söyledi: “Ben daha önce reddi hakim taleplerimi dile getirdim. Ancak kabul edilmedi. Ben şu ana kadar reddi hakim taleplerimi dile getirmeme rağmen hiçbir şekilde kabul edilmedi. Söylemek gerekirse bu taleplerimin reddedilmesi erkek devletin erkek hakime bu hakkı tanıyıp, kadına 'Ben istersem bu hakkı kullanabilirsin' denilmektedir. Bu mahkemenin neler yaptığına buradaki sivil toplum temsilcileri, baro, izleyiciler şahit oldu. Bu, mahkemenin tarafsız olmadığına ispatlamama, reddi hakim talebimin ispatına yetmedi. Bu mahkemede olaylar yaşanmasına ve birçok tanık bulunmasına rağmen biz bu durumu ispatlayamıyoruz. Mahkeme, bizden gizli tanık beyanlarına, yalancı şahitlere karşı savunma yapmamızı istiyor. Ben daha bu mahkemede yaşandığına herkesin şahit olduğu durumu kabul ettiremiyorum. Yalancı şahitlerin söylediklerini, gizli yürütülen şeylerin doğru olmadığını nasıl ispatlayacağım? Benim Ayşe Gökkan olduğumu, Tevgera Jinên Azad’tan olduğumu herkes biliyor. Bu gizli tanıkları ve yalancı şahitleri kimse tanımıyor ve bilmiyor. Devletin parmağı hangi olayda varsa o olayın açıklığa kavuşturulmayacağını herkes biliyor. 
 
Kürdistan'da savaşın failleri açık olmasına rağmen aydınlatılmadığı herkesçe biliniyor. Örneğin Mehmet Ağar'ın oğlu bir kadın cinayeti işlemesine rağmen yargılanmadı. O babasının oğludur ve karanlık bir dönemin parçasıdır. Kürdistan'da kimyasal silah kullanılmasına rağmen bunlar açığa çıkarılmadı. Roboskî'de Silopi'de, Paris'te, katliamlar oldu. Ancak bunların hiçbiri açığa çıkarılmadı. Hevrîn Xelef, Jîna Emînî, katledildi. Buna ilişkin hiçbir şey açığa kavuşturulmadı. Yine 6 yaşındaki çocuğa tecavüz edildi. Gülistan Doku kayboldu, İpek Er öldürüldü, Musa Orhan ve buna benzer üniformalılar hiçbir şekilde cezalandırılmadı. Çünkü arkalarında hep erkek ulus devlet vardı. 
 
‘Kürt ve Kürdistanlı kadınlar olarak terörist ilan ediliyoruz’
 
Herkes kanun, kanun diye bahsediyor. Bugün size kanunun ne demek olduğunu açıklayacağım. Kanun şehrin bir tarafına genel evlerinin bir tarafına da cezaevlerinin inşa edilmesidir. Bu erkek sisteminde fuhuş, uyuşturucu, çeteleşme hep erkek ulus devletinin bir parçasıdır. Bu erkek devlet şehrin içerisinde fuhuş yaptıkları iddiasıyla kadınları alıp cezaevlerine gönderiyor. Biz bu durumlara, genelev ve cezaevine karşı çıktığımız için Kürt ve Kürdistanlı kadınlar olarak terörist ilan ediliyoruz. Yine bu duruma karşı çıkan kadınlar 'teröre yardım yataklıktan' suçlanıyor ve bizi hapishanelere mahkum ediyorlar. Bu duruma karşı cezaevlerinde direniyoruz, ancak yine suçlamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Biz Kürt ve Kürdistanlı kadınlar bu duruma karşı çıktığımız için erkek ulus devlet bize savaş açmış durumda. Eğer devlet bize savaş açmışsa ben devletle uluslararası bir mahkemede karşı karşıya gelmek istiyorum. Ben demokrasiye demokrasi, eşitliğe eşitlik, özgürlüğe özgürlük istiyorum. Nusaybin'de görev yaptığım 5 yılda genelev ve cezaevi olmamasından kaynaklı yine bizi terörle suçladılar. Bu mahkemede yaşananlar göz önüne alındığında ben bu mahkemede savunma yapmayı reddediyorum. Buna dair yazılı dilekçem de vardır. Buradan bütün kadınları selamlıyorum. Jin jiyan azadî, zen, zendegî, azadî.”
 
Avukatlar savunma yapmayı reddetti
 
Ayşe hakkında soruşturmanın Ayşe’nin Nisebîn ile Qamişlo arasında örülmek istenen duvara karşı yaptığı oturma eyleminden sonra, bu duvardan dolayı ismi rüşvet ve yolsuzluğa karışan Muammer Güler'in İçişleri Bakanı olduğunu ve Ayşe’yi “terörle” suçlaması üzerine başladığını belirten avukatı Berfin Gökkan, Muammer Güler ve oğlunun aralarında Halkbank’ın boşaltılması ile çok sayıdaki iddialara işaret etti. Ayşe, mahkemenin tarafsızlığını yitirmesi nedeniyle esas hakkında savunma yapmayacaklarını kaydetti. 
 
‘Fikrimiz nettir’
 
Ayşe’nin avukatı Gözde Ergin de mahkemenin hiçbir talebini kabul etmediğini ve dosyadan toplamda 30 yıl hapis cezası verdiğine işaret ederek, “Bu mahkemede hukuk konuşulmayacağına dair fikrimiz nettir” diyerek savunma yapmayacaklarını ifade etti. 
 
‘Mahkemeyi tanımıyoruz’
 
Avukat Özüm Vurgun ise mahkeme heyetine, “Burada düşman ceza hukukunun ete kemiğe bürünmüş halisiniz. Mahkemeyi tanımıyoruz. Esasa ilişkin savunma yapmayacağız” şeklinde konuştu. 
 
Ceza istemiyle mütalaa verildi 
 
Esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunan iddia makamı, Ayşe’nin belediye bahçesinde kurulan çadırda PKK propagandası yapıldığını savunarak, kurulan çadıra izin vermesi nedeniyle Ayşe’nin üzerine atılı “örgüte bilerek isteyerek yardım etme” suçunu işlediğini ve bu suçtan hapis cezasıyla cezalandırılmasını istedi. 
 
‘Savunmayı reddediyorum’ 
 
Mütalaaya karşı beyanı sorulan Ayşe, “Ben savunma yapmayı reddediyorum” yanıtını verdi. Ayşe’nin avukatları, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlamak üzere süre talebinde bulundu. 
 
Mahkeme süre talebini kabul ederek duruşmayı 22 Şubat'a erteledi.
 
‘Erkek devlete karşı savunma yapmadı’
 
Duruşmanın ardından adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. İlk olarak konuşan Ayşe’nin avukatlarından Özüm Vurgun, Ayşe’ye dönük yargı sürecini anlattı. Özüm, “Müvekkilimizin yargılandığı dosyadan daha önce 100 kişiye yakın yargılanan kişi beraat etmiş fakat Yargıtay sadece Ayşe Gökkan’a ceza vermiştir. Adaletli bir yargılama yapılmadı. Kendi de duruşmada belirtti erkek devlete karşı savunma yapmayacağını söyledi. Bizler de avukatlar olarak savunma yapmadık bütün reddi hakim taleplerimiz reddedildi. Düşman hukukuna karşı savunma yapmadık. Mütalaa verildi ama daha önceki mütalaa ile aynı hiç değiştirilmedi” dedi.  
 
‘Mücadelemizden geri adım atmayacağız’
 
Son olarak TJA adına konuşan HDP Şirnex Milletvekili Nuran İmir, “Tuhaf bir mahkemeyle karşı karşıyayız; mahkeme kadınlara karşı düşmanlığını gösteriyor. Kürt kadın öncülüğünde kadın mücadelesini geriletmek istiyor. Kürt kadının ve özgür kadının mücadelesi hiçbir salonda yargılanamaz. Ayşe Gökkan’a defalarca mahkeme açıldı, zindana atıldı fakat görün Ayşe Gökkan’ın duruşu ortadadır. Ayşe nasıl korkmuyorsa bizde korkmuyoruz, kadınız Kürdüz Kürdistaniyiz, mücadelemizden geri adım atmıyoruz. Mücadelemiz devam edecek” sözlerini kullandı.  
 
Açıklama, konuşmaların ardından sona erdi.