Mahsa’ya adanan festivalden evrenselleşen mesaj: Jin jiyan azadî

  • 09:01 24 Eylül 2022
  • Kültür Sanat
 
Mahsa her yerde…
 
Öznur Değer 
 
VAN – ŞanoWan tarafından “Ew roj wê hile, ew bihar wê bê” şiarıyla düzenlenen 3’ncü Tiyatro Festivali dün görkemli bir şekilde açılışını gerçekleştirdi. Jina Mahsa Amini’ye atfedilen festivalin ilk günü, politik mesajlar içerdi.  
 
Van’da ŞanoWan tiyatro grubu tarafından “Ew roj wê hile, ew bihar wê bê” şiarıyla düzenlenen 3’üncü Tiyatro Festivali dün görkemli bir açılış töreni ile başladı. 30 Eylül’e kadar devam edecek festivalde toplam 10 oyun sahnelenecek.
 
Ulusal kıyafetlerle kültürel asimilasyona tepki gösterildi
 
Çocuğundan gencine, kadınından erkeğine, yaşlısına kadar 7’den 70’e çok sayıda kişinin büyük bir coşku ve heyecan ile katıldığı festivalde, katılımcıların ulusal kıyafetlerle katılması festivali görsel şölene dönüştürdü. Katılımcılar, iktidarın Kürt dili ve kültürü üzerindeki baskı, yasaklama ve asimilasyon politikalarına giydikleri ulusal kıyafetlerle mesaj verdi.
 
‘Kulîlkên Hişk’ sergisi
 
Dengbêj klamları eşliğinde çekilen halaylar, zılgıtlar ve atılan sloganlar ise festivale ayrı bir renk kattı. Ahenk dolu festival, tiyatro oyunundan önce “Kulîlkên Hişk” (Kurutulmuş Çiçekler) isimli resim sergisi ile başladı. Kurutulmuş çeşit çeşit çiçeğin çerçevelenmesiyle oluşan sergi büyük beğeni topladı.  
 
Mahsa’ya adandı
 
İran rejimi tarafından işkence edilerek katledilen Jina Mahsa Amini’ye atfedilen festivalde, Emine Şenyaşar başta olmak üzere kadın mücadelesi ve direnişine dikkat çekildi.
 
İlk sahne tutsaklara ayrıldı
 
28 yıllık tutsak şair ve yazar İlhan Sami Çomak’ın “Karınca Yuvasını Dağıtmamak” kitabından uyarlanan “Hayat Seni Çok Seviyorum” oyunu, festivalde ilk oyun olarak sahnelendi. Biri kadın (İlhan’ın kardeşi) ve biri de erkek (İlhan’ın kendisi) olmak üzere iki oyuncu tarafından oynanan oyunda tutsak yazar İlhan’ın yaşamı konu edindi. İlhan’ın yaşadıkları şahsında 90’lı yıllardaki devlet ve JİTEM baskısına, köy yakmaları sonucu gerçekleşen göçlere, asker baskınlarına ve dayanılmaz işkencelere yer verilen oyunda, Kürdistan coğrafyasının tarihsel gerçekliği işlendi.
 
Duygusal anlar geçmişe götürdü
 
Oyunu izlerken zaman zaman duygusal anlar yaşayan izleyiciler, adeta yaşatılan devlet zulmünün silinmez kalıntılarını ortaya serdi. Oyun, izleyicileri karanlık dehlizlere sürükledi. İzleyicilerin akıttığı yaşlarda tarihsel acıların varlığı ise salonda kendini hissettirdi.
 
Kadın direnişine vurgu yapıldı
 
Politik mesajlarla dolu oyunda salondan yükselen “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ve “Bijî berxwedana zindanan” sloganları ile siyasi tutsakların durumu hatırlatıldı. Yine salonda, katledilen Mahsa şahsında atılan “Jin jiyan azadî” sloganıyla da kadın direnişine vurgu yapıldı.
 
‘Varlığı ve ölümüyle beni besleyen kardeşimin mezarını ziyaret edeceğim’
 
Oyunun sonunda yazar İlhan Sami Çomak’ın sesli iletisi dinletildi. Mesajda, cezaevinden çıktıktan sonra yapacaklarını sıralayan İlhan, “İlkin varlığıyla sonra ölümüyle beni besleyen hala yasını bitiremediğim kardeşimin mezarını ziyaret edeceğim. Ağlayacağım orada, doya doya ağlayacağım. O yüzden kimse varmasın yanıma. Sonra göğe bakacağım. Etrafındaki diğer mezarlara. Keke’nin yanına uzanacağım. Aydınlık bir gün olsun istiyorum” sözleriyle kardeşine duyduğu özlemi özetledi.
 
‘Kültürümüze sahip çıkmak için mücadele edeceğiz’
 
Festivale ulusal kıyafetiyle renk katan ve kültürüne sahip çıktığı için festivale katıldığını söyleyen Aryen Kom üyesi Dengbêj Mukaddes de duygularını paylaştı. Festivalin önemine vurgu yapan Mukaddes, “Festival tüm Kürt halkına kutlu olsun. Yıllardır dilimiz, kültürümüz, kıyafetimiz inkar edildi. Dengbêj Evi’mize kayyım atandı ancak daha sonra TRT 6 gibi yayınlarla bize yasaklanan dilimiz, kültürümüz ve kıyafetimiz orada sergilenmeye başladı. Yine Ayşe Şan ve Şakiro gibi önemli Kürt sanatçıları da devletin TV kanallarında yer almaya başladı. Biz dilimiz ve kültürümüze sahip çıkmak için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz” sözleriyle asimilasyon politikalarını ve buna karşı direnişlerini özetledi.
 
‘Bir olmazsak yüzer yüzer gideceğiz’
 
Kürdistan coğrafyasındaki demografik yapının değiştirilmeye çalışıldığını sözlerine ekleyen Mukaddes, “Kültürümüze sahip çıkmazsak bize bunları yasakladıkları gibi toprağımıza da oturacaklar. Erdoğan ülkeyi satıyor. Savaş ilan ediyor. Örneğin Van sokaklarında karşılaştığımız 10 kişiden 8’i yabancı, yalnızca 2’si Vanlı. Erdoğan yabancılara kimlik vererek seçimi kazanacağını düşünüyor ama kazanamayacak. Bizim bu iktidar politikalarına, savaşa karşı çıkmamız ve bir olmamız lazım. Bir olmazsak birer birer değil yüzer yüzer gideceğiz. (Cegerxwîn’in ‘Ger em nebin yek emê herin yek bi yek’ sözüne atfen söylüyor) Toprağımıza, kültürümüze sahip çıkmamız lazım” şeklinde konuştu.
 
‘Tarihimizi ne unuttuk ne de unutacağız’
 
Festivale, Kürt kültürü ve giysilerinin güzelliğini göstermek amacıyla ulusal kıyafetlerle geldiğini ifade eden Mukaddes, “Herkes kıyafetlerimizin ne kadar güzel ve renkli olduğunu görsün ve tanısın. Tarihimizi ne unuttuk ne de unutacağız” diye belirtti. 
 
‘Mutlaka başaracağız’
 
Mukaddes, ulusal birliğe de dikkat çekerek birliğin her evde sağlanması gerektiği mesajını verdi. Bir hafta sürecek festivale düzenli katılacağını söyleyen Mukaddes, “Mutlaka başaracağız” dedi.  
 
Festival bugün saat 15.00’te yine “Hayat Seni Çok Seviyorum” ve 20.00’de ise “Serbaz” oyunu ile devam edecek.