Teşinin döngüselliğinde çoğalarak birlik olmak 2025-06-20 09:04:28         “Birleşmek, bir araya gelmek farklılıklar olarak kadın hakikat birliğini oluşturur. Bir araya gelemeyenlerin birbirini ve belki de kendini tanıma şansı azdır. Birleştiricilik teşide yünleri bir araya getirir ve sürekli bir dönme haliyle ip karşımıza çıkar. Kadın mücadelesinde de kadın kimliğine dönük her türlü saldırıya karşı birleşmek, tarihsel yaratımlarımızla kazandığımız bilgilerimizi birleştirmek çoğaltır, çoğalan deneyimler bir sisteme kavuşmaya ihtiyaç duyar.”   Figen Aras   İkinci Bölüm   Yunan mitolojisinde kız kardeşinin eşi tarafından tecavüze uğrayan ve konuşmasın diye dili kesilerek ve bir kulübeye kapatılan Philomena, dokuma yaparak dayatılan sessizliğini kırmayı ve kız kardeşine haber göndererek onunla bağlantı kurmayı başarır. Mezopotamya’da da dile gelemeyen acılarını, özlemlerini, aşklarını ve umutlarını işledikleri kilimlerin üzerindeki şekillere yerleştiren kadınların hikâyeleri günümüze kadar anlatıladurur.   Eski Yunan tanrıçalarından Atropos, Clotho, Lachesis üç kardeştirler. Atropos doğumu simgeleyen bir iplik eğirir; fani insan hayatını sağ elindeki makas ile sonlandırır. Clotho yaşamın çözülmesini simgeleyen ipi çözer, Lachesis ise bu ipi keserek ölümü sağlar. Onlar başlangıcı ve sonu belirleyenler olarak her bir günün tarihini oluşturan kaderdir.   Yunan tanrıçalarından ölümsüz olmasa da çok uzun ömürleri olan Nymphler de mağaralarda, dere kenarlarında yaşar, şarkı söyleyerek yün eğirirlerdi. Türk mitolojisinde de göklerde ip bükenin tanrıça Umay olduğu düşünülür. Hayat ipliğinin hâkimi Umay’dır. Burada ip bükme aleti olan iğ motifi ile dünya ve soy birleşmekte ve iğ, doğumu oluşturacak olan başlangıcın sembolü sayılmaktadır. Bununla birlikte yeraltında “hayat ipini” kesen birisinin olduğu fikri vardır. (Berna Özpınar, “Kadının ip/dokuma/örme/dikişle bağlantısının Türk mitolojisine yansıması)   Biz kadınlar dünyanın her köşesinde birbirimizden uzakta yaşıyor olsak da farklılıklarımızla birlikte ortak bir tarihe sahibiz. Her birimiz insanlık tarihi boyunca teşide tanık olduğumuz gibi doğal toplum uygarlıkları yaratmış kadınların ardıllarıyız. Yaşama dair bilgilerimiz doğayla olan ilişkilerimizle açığa çıktı ve farklı coğrafyalar ile farklı kültürler kadınların da farklı bilgi birikimlerine yol açtı. Birçok arkeolojik araştırma kadın kimliğinin toplumsal saygınlığı ile tanrıçalığa evrildiği sürecin paralelliğini ortaya koyar. Her bir coğrafyadaki binlerce tanrıçanın özellikleri benzerdir ve birbirini tamamlar. Yaşama yön veren kadın gelenekleri ile saygınlığa erişen kadın kimliğinin benzer tarihi ataerkil zihniyetin yarattığı kurumlar ve bilgi yapıları ile benzer şekilde ellerinden çalınır, yok edilir, adları değiştirilir, unutturulmak istenir. Tüm dünya kadınlarıyla farklılıklarımız kültürel ve coğrafiktir, benzerliğimiz ise bilgilerimizle açığa çıkan tarihsel yaratımlarımız, kimlik olarak kadın oluşumuzdur. Tarihsel bilinç açığa çıktıkça uzaklıkların birbirimizi derinden anlamak için engel olmadığını görürüz. Birbirimizin başarılarıyla gurur duyar, yaşanan acıları yürekten hissederiz. Kadınlar da halklar gibi ortak tarihe, ortak kültüre, ruh bütünlüğüne sahiptir. Kadınların ortak ruh birlikteliğinin halkların ortak ruh birliğinden farkı yoktur. Nasıl ki halkların ortak katliamlardan geçiş tarihi varsa kadınların da vardır, halkların direniş tarihinden çok daha fazlası kadın direniş tarihinde yatar. Belki bizim de tüm dünya kadınları olarak ortak bir kimlik ezgisine, ortak bir sembole ihtiyacımız vardır.    Devletlerin ve ataerkil her türlü yapının her daim unutmadığı bilgi, kadınların bir araya gelmemesini sağlamak, onları ayrı tutmak, tarihsel kadın toplumsallığı hafızasını unutturmaktır. Dile gelmeyen unutulur, hatırlanmayan yaşanmamış kabul edilir. Kadınlar bir araya gelmediğinde ortak hafızayı canlı tutmak da zorlaşır. Jineolojînin bir önerme olarak bu kadar çok kadın tarafından kabul görmesi de onun kadın bilgilerini araştırma, açığa çıkarma ve güncellemedeki yöntem ve metoduna dayanır. Biz kadınlar kendimize ait bilgileri açığa çıkardıkça, onların yaşamla olan bağını gördükçe varlığımızı korumamıza dair haklılığımız ve heyecanımız daha da büyür, yayılır, diğer kadınlarla ortaklaşır, nihayetinde bir sistem yaratma ihtiyacına kavuşur. Bilincin açığa çıkması yeterli değildir özgürlük için, o bilinçle örgütlenmek ve mücadeleyi yükseltmekle özgürlüğün yolu sonsuza kadar açılır.    Birleşmek, bir araya gelmek farklılıklar olarak kadın hakikat birliğini oluşturur. Bir araya gelemeyenlerin birbirini ve belki de kendini tanıma şansı azdır. Birleştiricilik teşide yünleri bir araya getirir ve sürekli bir dönme haliyle ip karşımıza çıkar. Kadın mücadelesinde de kadın kimliğine dönük her türlü saldırıya karşı birleşmek, tarihsel yaratımlarımızla kazandığımız bilgilerimizi birleştirmek çoğaltır, çoğalan deneyimler bir sisteme kavuşmaya ihtiyaç duyar. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen kadınlar bir araya gelir, bir kurum oluşturur, bu kurumun enerjisi diğer kadınları kendine çeker, zaman ilerler, ilk oluşturucular yerini yenilere bırakır, bilgiler arşivlenir zamana teslim edilir. Kadınlar kadınları örgütler, artık çoğalmayla başlayan deneyimler harekete geçer, geçmiş ve gelecek birbirine bağlanır. Bir kadın katledildiğinde çoğalan kadınlar bir araya gelir, edinilen deneyimler eyleme dönüşür. Eylemdeki kazanımlar durmaz, durduğu anda donar ve kendini tekrara dönüşür. Kadınlar arasındaki bağ koparsa oluşan kurum kapanır, kazanımlar erkek egemen sistemce çalınır. İpin bağlanma, düğümlenme devinimi ile kadınların bir araya gelme ve örgütlenme deneyimi kurumsallığa ihtiyaç duyar. İpin kurumu teşidir, ip teşi sayesinde bağlanır, çoğalır, üretime dönüşür. Kadınların kurumları da örgütleridir, ilkelerle birbirine bağlanırlar, çoğalırlar ve eyleme dönüşürler.     Kadınların günümüzden yüz binlerce yıl öncesinden beri enerjilerinin sürekli akışkan ve döngüsel olduğu, bu döngüselliğin katılaşmaya izin vermediği sosyolojik olarak da gözlemlenmeye müsaittir. Akışkan enerji dediğimiz kadının doğadan kopmama hali onu iktidarlaşmaktan uzak tutar. Teşi de yünü ipe dönüştürürken sürekli devinim halindedir. Bu devinim durduğu anda ip kopar. Kadınların akışkan enerjisi de durduğu anda katılaşır, sistemin içine ya köle olarak ya da iktidarlaşarak düşer. Kadınların bu bilgisi iktidara karşı ideolojik özsavunma deneyimlerini de çoğaltmıştır. Kendi deneyimlerini ya da tanıklıklarını mücadelenin devinimine katıp sağlamlaşarak yürümeyi esas alır. Bu haliyle teşideki devinim kadın mücadelesindeki örgütlenme, mücadeleyi yükseltme, özgürlüğe kavuşurkenki devinimi temsil etmektedir.   Teşinin işlevselliğinde oluşturuculuk ve çoklaştırıcılık tüm ahengiyle karşımızda durur. İpi oldurmak için yünü sıkıca tutmak gerekir, kadın mücadelesinde de konfederalizm bir sistem olarak oluştuğunda çoğalarak bütüne doğru gidileceği açıktır. Kendi olma haliyle yeni bir sistemin parçası olma, yeniye katkı sunma hali mevcuttur. Oluş halinde de kadın düşmanı zihniyetler saldıracaktır, bu saldıralara karşı sistemi korumak yani ilkelere sıkı sıkıya bağlı olmak amaçtan kopmayı engelleyecektir. Kadın konfederalizminin kurumsal olarak oluşması için gerekli olan çoklaşmaktır. Çokluk tekliği yok etmez, farklılıkları zenginliğe kavuşturur. Kendini bilme hali bu çokluk oluşumu için de heyecanlı bir devinime geçer.  Dil, inanç, kültür farklılığı birlik olmak için engel değil, birlik olmak için elzem farklılıklardır. Farklılığın olmadığı yerde teklik, tekliğin olduğu yerde kuraklık mevcuttur. Yaşamın yeşermesi için kadın buluşmalarının büyüyerek çoğalması bir ihtiyaçtır.     Oluş hali, çoğalmak ve bağlanmak kadınların eylem kılavuzunda vazgeçilmez bir deneyimdir. Kadınlar bir kadına yapılan saldırının kendilerine yapılmış olduğunu kabul eder ve buna karşı mücadele ederken çoğalarak güçlenir. Erkek egemen sistem çoklu saldırır, yalnızlaştırmaya çalışır, kadınların da bu politikalara karşı çoğalarak mücadeleye sarılması en güçlü öz savunmadır. Çoğaldıkça sesimiz yayılır, fikrimiz diğer kadınlara ulaşır. Çoğalmak ve birlik halinde durmak özgünlükleri yok etmeden farklılıkları koruyarak kıymetlidir. Tekçilik bir milliyetçi ve militarist bir ideolojidir, çokluk evrenin kendini ifade etme halidir.  Kadınların kendi olma hallerini koruyarak çoğalma isteği bir sisteme haberci göndermek gibidir. Bu sistemin adı Dünya Kadın Konfederalizmi’dir.     Süreklilik ve düzenlilik teşinin işlevselliğinde kadın mücadelesindeki esasları hatırlatır. Teşi düzenli dönmezse dönüşüm yarım kalır, ip kopar, emek boşa gider. Düzenlilik sürekliliğin bir parçası olarak devam eder. Örgütlenmek düzenli bir ilkeler toplamı olabilmektir. Teşinin döngüselliğindeki süreklilik gibi konfederal buluşmalar da binlerce yıldır yaratılmış olan kadın bilgeliklerinin düşünceye, eyleme ve kurumsallığa evrilmesini sağlayacaktır.    Dünya Kadın Konfederalizmi kadınların akışkan enerjisini özgürlük için örgütlülüğe dönüştürecek bir devinimi sağlayacaktır. Buluşan, bağlanan, çoğalan ve harekete geçen bir kadın birlikteliğinin kendisi örgütlülüğü güçlendirirken mücadele de büyüyecektir. Yaşamın ve kaderin iplerini mitolojilerde tanrıçalar tutuyorsa 21.yüzyılda da biz kadınlar tarihin iplerini özgürlüğümüz için elimizde tutabiliriz. Kadın aleyhine oluşturulan düğümleri çözebilir, bir daha çalınmaması için hakikatimize dair bilgileri birbirine düğümleyebiliriz. Yaşamın kutsallığına yeniden bir dönüş yapabilmek için dünya kadınlarının bilgeliğiyle teşimizi döndürebiliriz.     21. yüzyıl tüm vahşetiyle çağların en karanlığı olsa da bu çağın kadınları olarak direniş kültürümüzün çağırdığı ortaklık bizi bekliyor. Başta Ortadoğu olmak üzere dünyadaki tüm kadınların teşisi yeniden dönmeye, yeniyi oluşturmaya, oluşanı çoğaltmaya ve birlik olmaya doğru yol alıyor. Yerellerinde büyük direnişler sergileyen biz kadınlar konfederal sistemimizi kurarak yaşamın her alanındaki kadınlara ulaşacak enerjiyi büyütebiliriz. Kürt kadın hareketi ile dile dökülen, İran’dan başlayarak Avrupa’ya, Hindistan’a ve tüm dünyaya yayılan “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı gibi ulaşmak, buluşmak, çoğalmak eylemi şimdi kofederalizm ile kalıcı olmak istiyor. Ulaşmak buluşmayı, buluşmak çoğalmayı, çoğalmak yaşamın özgürleşmesini getirecekse bugünden, Dünya Kadın Konfederalizmi önermesini kendimizden başlatarak somuta dökebiliriz. Zamanın ruhu biz kadınları birlik olmaya, kadın konfederalizmi için birlikte teşimizi döndürmeye çağırıyor.   Bu yazı, Jineolojî Dergisi'nin “Kadın Konfederalizmi” dosya konulu 32. sayısından kısaltılarak alınmıştır.