Sağlıktaki yönetmeliğe tepki: Derhal geri çekilsin! 2025-06-22 09:04:39     Pelşin Çetinkaya   AMED - Sağlık emekçileri tarafından "eziyet yönetmeliği" olarak nitelendirilen mevcut yönetmeliğe ilişkin konuşan SES Amed Şubesi Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, sağlık alanındaki mevcut mantığın toplumu hasta etmeyi önceleyen bir mantık olduğunu belirterek, “Biz hasta etmeye değil, hastalıktan korumaya çalışan bir mantık ile bu işi yapmak istiyoruz. O yüzden bu eziyet yönetmeliğinin derhal çekilmesi lazım” dedi.   İktidarın her alanda yaptığı gibi sağlık alanında rant politikaları devam ediyor. Kişiyi, toplumu esas almayan bu politikalar her geçen gün artarak büyüyor. Her kesimi olumsuz anlamda etkileyen bu politikalara bir örnek de Sağlık Bakanlığı’nın 30 Ekim 2024 tarihinde Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair sunduğu yönetmelik. Sunulan yönetmelik resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. Kişinin sağlığını öncelemeyen bu yönetmelik, sağlık emekçilerini hem de toplumu büyük ölçüde etkiliyor.   Sağlık emekçilerinin yönetmeliğe tepkilerin sürerken Sağlık ve Sosyal Hizmet Sendikası (SES) Amed Şubesi Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.    ‘Bu eziyet yönetmeliğin derhal çekilmesi lazım’   Sağlık alanında getirilen yeni yönetmeliğin hastanın sağlığını değil, devletin bu alanda gelirini esas aldığını belirten Yıldız Ok Orak, “Biz mevcut yeni yönetmeliğe, eziyet yönetmeliği diyoruz. O dönem çıktığında da biz buna itiraz ettik. Bu eziyet yönetmeliğinin iki ayrı ayağı var. Bunun hem sağlıkçılar hem de toplum sağlığı üzerindeki etkisi var. Bu her iki durum da olumsuz. Bu yönetmelik, ne sağlıkçılar ne de toplum sağlığı için herhangi bir avantaj sağlıyor. Bu yönetmeliğin tek kazananı; bu işten rant sağlamaya çalışan zihniyetler ve sistemdir. Bu yönetmeliğin sağlık çalışanları üzerindeki etkisine baktığımızda; sağlık çalışanı hasta kadar ücret alıyor. Hasta bakmadığın zamanlar veya bağlı bulunduğun hastalar hastalanmayıp sana uğramadığı zamanlar, gelmediği zaman kesintiler yapmaya başlanmış. Bir vatandaş 6 ay içerisinde aile hekimine uğramıyorsa devlet, ‘neden sana uğramamış, senin maaşından kesiyorum’ diye bir cezalandırma sistemine başladı. Bunun yanlış olduğunu söylemiştik, şimdi de söylüyoruz. Çünkü bu, vatandaşı, toplumu hasta etmeyi önceleyen bir mantıktır.  Biz hasta etmeye değil, hastalıktan korumaya çalışan bir mantık ile bu işi yapmak istiyoruz. O yüzden bu eziyet yönetmeliğinin derhal çekilmesi lazım. Aile sağlığı merkezi sağlıksız çalışan hemşirelerin her gün güvencesiz çalışması, gurup düşürme olayları; gurup düştüğü zaman hemşirelerin veya oradaki diğer sağlık çalışanlarının işten çıkartılması, tıbbi sekreterlerin doktorların oradaki çalışanlar arasında sözleşmelerin yapılıp birinin patron birinin işçi durumuna düşürülmüş olması, devlet güvencesinden yoksun çalışmaları, ASM’nin bütün giderlerinin çalışanlar tarafından karşılanmak zorunda olması gibi… Aslında sayacağımız birçok sorun var. Bir daha söylüyoruz bu eziyet yönetmeliğinin derhal çekilmesi lazım” ifadelerini kullandı.   Hekimler, standardın 3 kat üzerinde hasta bakıyor   Mevcut yönetmeliğin toplum üzerindeki etkisine de değinen Yıldız Ok Orak, yönetmeliğin hekim için şart koştuğu günlük hastaya bakma sayısının yüksek olduğunu ve bu hastanın tam anlamıyla tedavi edilemediğine dikkat çekerek, “Bir hekime düşen hasta sayısı 3 bin-3 bin 500. Normalde bir hekimin bakabileceği hasta sayısı Avrupa ve dünya standartlarına göre 500 veya bindir. Şu an ise 3 katı hasta bakılıyor ve 3 katı hasta bakılırken tamamen poliklinik hizmetleri veriliyor. Çünkü başka bir şey yapmaya zaman bulamıyorsun. Şu anda Aile Sağlık Merkezleri’nde hastalara veya vatandaşa koruyucu sağlıkla ilgili hiçbir hizmet verilmiyor. Günümüzün hastalıkları var; kanser var. Sağlık taramasının yapılması lazım. Kişilerin kanserden, covidden, bulaşıcı hastalıklardan korunması lazım. Hekimin bunları yapması gerekiyor fakat polikliniğe günlük giren hasta sayısı 100 civarı ve hekim bunlarla ilgilenmekten hiçbir şey yapmaya fırsat bulamıyor. Bunun da toplum sağlığı açısından sakıncalarını bir süre sonra daha da çok görmeye başlayacağız. Vatandaş diğer hastanelere gidemiyor. Müthiş bir online (çevrimiçi) kuyruklar var. Online kuyruklar nedeniyle randevular bulunamıyor ve mecburen Aile Sağlığı Merkezi’ne gitmek zorunda kalıyorlar. Orada da günlük 100 hasta bakan hekimin bir hastaya ayıracağı zaman en fazla 3-5 dakikadır. 5 dakikada sadece poliklinik hizmeti verilip, ilaç yazıp gönderiliyor. Bu da toplum sağlığı açısından sakıncalı bir durum” dedi.   ‘Koruyucu sağlık hizmeti bitti’   Yıldız Ok Orak, yönetmeliğin kadınları da büyük ölçüde olumsuz etkilediğini dile getirerek, “Kadınların kadın olmaktan kaynaklı kendilerine özgü sağlık problemleri var. Aile Sağlık Merkezleri’nde kadının kendini ifade etmesini sağlayacak özel alanların oluşturulması gerekiyor. Bu anlamda kadının ilk başvurduğu yer orası. Kadınlar, hastaneye gitmektense evine yakın Aile Sağlık Merkezleri’ni tercih ediyor. Çünkü hem ekonomik olarak hem kadın olmasından kaynaklı ve başka problemlerden uzak yerlere gidemediğinden aile sağlığı merkezlerine gidiyor. Ve bu alanlarda kadına özel bir alan oluşturulmadığı için, özel bir zaman ayrımı olmadığı için kadın, kendini ifade etmekte problem yaşar. Biz SES olarak örneğin bir süredir toplum sağlığı açısından çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Köyleri ve mahalleleri gezip kadınlara sağlıkla ilgili eğitimler vermeye çalışıyoruz. Ulaştığımız kadınların hiçbiri bu verdiğimiz eğitimleri bu koruyucu sağlıkla ilgili bilgileri Aile Sağlık Merkezleri’nden alamıyor. Kısa süre sonra bunun zararlarını göreceğiz. Toplum olarak hastalanacağız. Devlet, ‘senin hastan neden hastalanmıyor, takip ettiğin hasta neden hastalanmıyor diye oradaki doktora ceza kesiyor ya işte hepimiz bir süre sonra hastalanacağız çünkü koruyucu sağlık hizmeti bitti” şeklinde konuştu.    Sağlık hizmeti ticarileşiyor   Sağlık hizmetinin ticarileştiğine dikkat çeken Yıldız Ok Orak, “Artık üniversite hastanelerinde parasız hiçbir işlem yapılmıyor. Mesela Diyarbakır’da şehir merkezine çok uzak bir yerde Şehir Hastanesi kurulacakmış. Geçen İl Sağlık Müdürlüğü’nün açıklaması oldu. Diyarbakır Şehir Hastanesi açıldığı zaman Diyarbakır Selahattin Eyyübi Devlet Hastanesi ve Çocuk Hastanesi kapanacak. Diyarbakır’daki sağlık kurumları kapanıp bunlar tek bir kampüste toplanacak. Hastanelerin mantığı bu. Ama bu bizim en çok karşı olduğumuz şey. Tek bir yerde toplamaktansa, yaygın daha küçük, herkesin ulaşabileceği kurumlar yaratmak gerekiyor. Ama maalesef sağlık hizmeti bir ranta, ticari alana dönüştürüldüğü için böyle bu politikalardan beslenmek için Aile Sağlık Merkezleri’ne de yükleniliyor.  Birkaç ay önce bilbordlarda, ‘Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bir yılda bu kadar hasta başvurdu’ diye bir yazı yer almıştı. Yani başvuran hasta sayısıyla bir bakanlık var. Biz başvuran hasta sayısıyla övünmek yerine, başvuran hasta sayısından utanmak gerekiyor. Biz toplumu hasta ediyoruz ki bu kadar kişi hastaneye başvuruyor. Aile Sağlık Merkezleri’nin ve koruyucu sağlık hizmetlerinin etkisini azaltmak istemelerinin altında bu rant yatıyor. Çünkü üniversite, şehir hastaneleri bakanlıkların tamamen rant sağladığı ticari bir alana dönüşmüştür” dedi.