12’nci HDK Genel Kurulu son buldu: Tek gerçek özgürlük yoludur

  • 18:26 29 Ocak 2023
  • Güncel
İSTANBUL - HDK’nin, “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim” şiarıyla yapılan 12’nci Genel Kurulu son buldu. HDK’nin Eşsözcülüğü’ne tekrardan Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK), “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim” şiarıyla 12’nci Genel Kurulu’nu Harbiye’de bulunan İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdi. Genel Kurul’un gerçekleştiği salona 12 dilde “kongreye hoş geldiniz” ana pankartı ile  “Yeni yaşamı kuralım”, “Faşizme ve sömürüye karşı demokratik meclislerde birleşelim, “Örgütlü özgür toplumla yeni yaşamı kuralım” pankartları asıldı.  
 
Genel Kurul’a Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ile Mithat Sancar, milletvekilleri, çeşitli il temsilcileri, HDP Kadın Meclisi üyeleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK)  Eşbaşkanı Berdan Öztürk, HDK bileşeni siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri, Tüm emekçilerin Sendikası temsilcileri, 78’ler Derneği temsilcileri, Demokratik Aleviler Derneği (DAD), DİSK-DEV-YAPI-İŞ Sendikası üyeleri, Kamu Emekçileri Sendikası üyeleri, Doğu Güneydoğu Derneği temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı.
 
Eş sözcüler belli oldu
 
HDP milletvekili Tülay Hatimoğlu’nun yaptığı divan konuşmasının ardından basına kapalı şekilde devam eden Genel Kurul’da siyasal süreç değerlendirmesi, örgütsel durum değerlendirmesi, HDK’nin 2 yıldır yürüttüğü çalışmalar ve yapılması planan çalışmalara dair tartışmalar yürütüldü. Yapılan değerlendirmelerin ardından Genel Kurul’daki Mutabakat Komisyonu’nun oluşturduğu ve delegelerle paylaştığı liste oy birliği ile kabul edildi. HDK Eş Sözcülüğü'ne tekrardan Esengül Demir ve Cengiz Çiçek seçildi.
52 kadın Genel Meclis üyesi seçildi
 
HDK’nin 105 kişilik Genel Meclis üyesi de yeniden belirlendi. Genel meclis listeninde 52 kadın yer aldı.
 
Eş sözcülerin ve Genel Meclis listesinin belirlenmesinin ardından Genel Kurul’a ara verildi. Verilen arada salonda bulunan gençler, kadınlar halay ve sloganlarla coşkuyu yaşadı.  
 
Aranın son bulmasının ardından Esengül Demir ve Cengiz Çiçek sahneye çıkarak konuşma gerçekleştirdi. Genel Kurul’da sık sık “Biji berxedana zindana”, “Jin jiyan azadî”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Bijî Serok Apo” ve “Selam selam İmralı’ya bin selam” sloganları atıldı.
 
AKP-MHP iktidarı karşısında Kürdistan’lı ve Türkiye’li kadınlar olarak, hedef gösterilen LGBT+’lar olarak emeklerine ve bedenlerine sahip çıkacaklarını dile getiren Esengül, “Kendi meclislerimizde kendi sözümüzle birlikte örgütleniyoruz. Nagehan Akarsel’in hakikat kalemi Gülistan Doku’yu yazacak. Arin Mirkan’ın saçları Jina’nın saçlarına karışacak. Rojava’dan Taksim’e yol olup mutlaka kazanacağız. Yaşam alanlarımızda talana izin vermeyeceğiz. Kapitalizmi durduracağız. İktidar politikaları ülkeyi, şantiyeye dönüştürüyor. İnsan dışındakilerine yaşam bırakmıyor. Ülkenin dört bir yanında şiddet artıyor. HDK tüm canlılarla birlikte özgür yaşamı savunanları yana yana olmaya çağırıyor. Ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi. 
 
‘Tek adam rejimini kıralım demokratik yaşamı kuralım’
 
Kapitalizmin insanla doğayı karşı karşıya getirdiğini dile getiren Esengül, kapitalizmin aşırı kar hırsının sağlığı yok ettiğine ve hastalık ürettiğine dikkat çekti. Esengül, “Neoliberalizm ve aile ideolojisi bakım sorununu aile içine yüklüyor aile yükü kadına yüklüyor. Devletlerin sınırları içerisinde eşitsizlik derinleşiyor. Bunlara karşı zafer halkların son bulmayan mücadelesinde ve halk ittifakında saklıdır. Mayıs ayında yapılması muhtemel seçimlerde tek adam rejiminin ivmesinin kırılması açsından hayati önem taşıyor. Partimizin içinde olduğu Emek ve Özgürlük ittifakın rolü oldukça önemli. 3’üncü yol mücadelesi artık kaçınılmaz. Demokratik düzenin temellerinin atılması sorumluluklarımızın arasında. Siyasal ittifakın toplumsal ittifakla tamamlanması gerekiyor. Tek adam rejimini kıralım demokratik yaşamı kuralım” diye belirtti. 
 
Konuşmasında son olarak İmralı’da uygulanan tecrit başta olmak üzere Kürt halkına dayatılan savaş siyasetine karşı durulması gerektiğini belirten Esengül, “Faşizan milliyetçi politikaları boşa çıkarmak artık bir tercih değil zorunluluktur. İmralı tecridine karşı mücadele, genel özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. Kürt sorunun demokratik çözümü için toplumsal örgütlülüğümüzü büyütelim, faşizmi yıkalım” sözleriyle çağrı yaptı.
 
HDK 12’inci Genel Kurul’un sonuç bildirgesi yazılı bir şekilde yayınlandı.
 
‘Genel Kurulumuz sorumluluğun farkındadır’
 
Yayınlanan bildirgede HDK’nin, geçmişten bugüne ezilenlerin, sömürülenlerin örgütlü mücadelesi ve direnişlerinin toplamının adı olduğu ifade edildi. Bildirgede, “Ezilenlerin tarihsel ittifakı” olan HDK’nin her geçen gün mücadelesini büyüttüğü vurgulandı. Bildirgede, “Genel Kurulumuz, yeni dönemin mücadele ve örgütsel ihtiyaçlarını tartışmış, alınan kararlar ışığında yeni hedeflerini belirlemiş ve mücadelesini bu doğrultuda sürdürme iradesini ve kararlılığını ortaya koymuştur. Dönem, çeşitli bakımlardan olağanüstü bir dönemdir ve önceliklerimiz, hedefler ve ihtiyaçlarımız da bu politik belirlemeye göre güncellenmeyi gerektiriyor. Süreç, mevcut rejime karşı çeşitli toplumsal ve demokratik güçlerle, devrimci güçlerin taleplerinin kesiştiği bir dönemdir. Genel Kurulumuz, bu sorumluluğun farkındadır” denildi. 
 
Bildirgenin devamında şu ifadeler yer aldı: 
 
Askeri ve siyasal hegemonyaya karşı mücadelemiz artacaktır. İktidarın, Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında yaşayacağı bir başarısızlık, devlet içi ve devlet üstü güçler tarafından kendisine verilen kredinin de son bulması demek olacaktır., Kürt Özgürlük Mücadelesinin nasıl şekilleneceği aynı zamanda yaşadığımız coğrafyanın da nasıl bir siyasal iklimde şekilleneceğinin belirleyicisi olacaktır. AKP-MHP iktidarından kurtulmak isteyen çevreler için başta İmralı Mutlak Tecridi olmak üzere Kürt halkına dayatılan savaş ve tasfiye siyasetine alet olmamak, bu faşizan milliyetçi politikaları boşa çıkarmak artık bir tercih değil zorunluluktur. Tecrit, tüm toplumun baskı ve denetime alınmasıdır. Bu anlamda, tecride karşı mücadele genel özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır. 
 
HDP bir isim ve tabela değil, hakların gerçek iradesi
 
Onlarca yıldır Kürtlere karşı saldırısını sürdüren ulus devlet anlayışı Rojava ve Başur’da yeni alanları işgal etme hazırlıklarına başladı. AKP-MHP iktidarı güç kaybettikçe  HDP başta olmak üzere siyasi muhalefeti kriminalize etmeye çalışıyor. Partimiz HDP, bulunduğumuz konjonktürde de, bir yandan kapatılma baskısı diğer yandan da hazine yardımının engellenmesi gibi kıskaçlarla kuşatma altına alınıyor. Ancak, hiçbir girişim ve çabanın HDP’nin toplumsal tabanı ile ilişkisini etkilemeyeceğini, HDP’nin bir isim ve tabela değil, hakların gerçek iradesi olduğunu biliyoruz. Partimiz HDP’nin de içinde bulunduğu Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim sürecinde oynayacağı rolün oldukça önemli olduğunun farkındayız. Seçimi önemsizleştirmeyen ancak her şeyi seçime endekslemeyen bir mücadelenin zorunluluğuna da dikkat çekmek isteriz.
 
Tek gerçek özgürlük yoludur
 
Genel Kurulumuz, restorasyon ya da çöküş seçeneklerinin gündemde olduğu bu günlerde, geleceği şekillendirecek önemli aktörün Bizler olduğunun, Üçüncü Yolun inşasının zorunlu ve gerekli olduğunun altını çizmiştir. Restorasyonun sistemi yeniden üretmenin ve gerçek yüzünü gizlemenin bir aracı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, Üçüncü Yolun inşası bugün için özel bir önem kazanmıştır. Bu ittifakın yerelde, toplumsal mücadele zeminlerinde inşası seçimi aşan, kalıcı bir birliktelik yaratılması bakımından hayati önemdedir. Üçüncü Yol ve onun etrafında örgütlendirilecek demokratik toplumsal ittifak, tek gerçek özgürlük yoludur.
 
Üçüncü kutbun politik bağımsızlığı güçlendirmeli
 
Genel Kurulumuz, Saray rejimini devirme hedefini gerçekleştirmek için seçim zemini başta olmak üzere atılacak kimi adımların taktiksel hamle olduğunun altını çizmiş ve buradan hareketle üçüncü kutbun politik bağımsızlığını güçlendirmenin ve toplumsal tahkiminin önemine işaret etmiştir. Kapitalist-emperyalist sistemin krizini aşma politikalarının ve içinde bulunduğu çöküş sürecinin de bir sonucu olarak ortaya çıkan aşırı sağcı, faşist rejimler günümüzün gerçeğidir. Ortaya çıkan tüm veriler, yeni sağcılık ve faşizm ile demokratik, özgürlükçü sosyalist devrimlerin zorunlu karşı karşıya gelişini gösteriyor.
 
Halklara dönük saldırılar arttırarak devam etmekte
 
Yaşam alanı ellerinden alınan köylüler, rantsal dönüşümün mağduru kent yoksulları, Aleviler, çeşitli inanlar ve uluslardan halklar, çığ gibi büyüyen işsizler, işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, LGBTİ+’lar gibi toplumsal dinamikler ve bu kesimlerin mücadelesi  üçüncü yol politikasının toplumsal potansiyelini göstermektedir. 21. yy da enternasyonlleşen ve gelişen kadın mücadelesine karşı büyük panik ve kriz halini yaşayan, özgürleşme ve demokratikleşmenin kendi emperyalist- patriarkal sistemlerini alaşağı edecek güç olduğunu gören erkek egemen sistem, tüm dünyada neredeyse işbirliği yaparcasına kadınlara ve ezilen halklara dönük saldırılarını arttırarak devam ettirmektedir.
 
Mücadele ısrarımızla, yeni yaşamı kuracağız
 
İpek Er, Nadira Kadirova, Yeldana Kaharman, Gülistan Doku, Rabia Naz, Hande Kader ve daha niceleri AKP-MHP bürokratlarının ve kolluğunun bire bir katıldığı ve üstü alenen örtülen emsal kadın cinayetleridir. Kadınlara öldürülmeyi, işkence edilmeyi, yok sayılmayı reva gören AKP-MHP iktidar bloku tüm kurum ve kuruluşlarıyla kendi faşizan uygulamalarıyla kadın kazanımlarını alaşağı etmeye çalışmaktadır. Kapatılan onlarca dernek, kadın kurumu, kayyım atanan belediyeler sonucu kadınlar erkek şiddetine karşı yalnızlaştırılmak istenmektedir. Kadın mücadelesi kriminalize edilmeye çalışılmakta ve kolektif kadın mücadelesi direkt olarak hedef alınmaktadır. Paris’ten Sufrajetlere, Sovyetlere; kadın partizanlardan Rojava’da direnen kadınlara, biriktirerek kurduğumuz feminist hareketle, kadın hareketiyle büyük bir mücadelenin parçası olmanın özgüveniyle “Buradayız, direnişteyiz, biz kazanacağız” dedik. Sokakta, işte, her yerde, her evde bizler hep varız! Bütün bu tarihsel ve andaki birikimimizle, mücadele ısrarımızla, yeni yaşamı kuracağız.
 
Genel Kurulumuz ulus devlete karşı ortak mücadeleyi savunur
 
Küresel iklim krizinin, bölgesel savaşların, ekonomik krizlerin etkisiyle milyonlar mültecileşiyor, hayatlarını kaybediyor ve insanlık kendi yolunu her zamankinden daha fazla arıyor. Yaşadığımız topraklar, coğrafi konumunun da bir sonucu olarak milyonlarca göçmene ev sahipliği yapıyor. Ancak, hangi statüde olursa olsun, göçmenlere yönelik ayrımcılık ve şiddet olağan hale getiriliyor, ırkçılık ve milliyetçilik yeniden üretiliyor. Ülkedeki mültecilerin kölelik koşullarında çalıştırılmasından yarar sağlanıyor, cezasızlık politikalarıyla yol verilen ırkçılık, ayrımcılık ve nefret suçlarından yararlanarak pogrom tehdidi mültecileri bağımlılaştırmanın aracı olarak kullanılıyor. İktidar, siyasi çıkarını sermayenin mülteci emeği üzerindeki denetimsiz sömürüsünü ve yayılmacı saldırganlığı aklamak üzere mültecileri günah keçisi ilan etmekte arıyor. Ülkede yaşayan herkesin hak eşitliğini savunan Genel Kurulumuz, işçi sınıfının saflarını büyüten mültecilerle yerli emekçilerin kapitalizme, savaş kışkırtıcılığına ve ulus devlet cenderesine karşı ortak mücadelesinin örgütlenmesini savunur.
 
Emekçilerin hayatının hiçe sayıldığı bir düzende yaşıyoruz
 
Genel Kurulumuz, ‘yeni yaşam’ın bugün sömürülenlerin elleriyle kurulacağını belirtmektedir. Ortalama ücretler açlık sınırının altına itilip, ücretli çalışanların büyük çoğunluğunun asgari ücretle çalışır hale getirildiği, grev ve diğer hak arama eylemlerinin yasaklandığı günümüzde insanca çalışma ve yaşama hakkının, özgürce örgütlenmenin ve her türlü grev ve toplu eylem hakkının tavizsiz savunucusu olduğunun altını çizmiştir. İş cinayetlerinin hız kesmediği, emekçilerin hayatının hiçe sayıldığı bir düzende yaşıyoruz. İşçi sağlığı ve güvenliğine yönelik önlem ve yatırımların maliyet hesabı olarak görüldüğü bir düzende işçi sınıfının yaşamak için direnmek, örgütlenmek, birleşmek dışında bir seçeneği yoktur.
 
Yol, özgürlük yoludur
 
Geleceği belirleyecek ve inşa edecek olan emekçilerin ve ezilenlerin özgürlük mücadelesi, isyanları, eşitlik ve adalet yürüyüşü olacaktır. Başarılarımız yeni başarıların sorumluluğunu yüklüyor omuzlarımıza. Yürüdüğümüz yollar, yeni yolları zorunlu kılıyor. Yol, özgürlük yoludur; yol geçmişten bugüne, bugünden geleceğe ezilenlerin zafer yoludur. Hep birlikte kazanacağız, mutlaka kazanacağız!"
 
Genel Kurul Lawje müzik grubunun şarkıları eşliğinde devam ediyor.