KDP medyasının gafleti!

  • 09:06 29 Mayıs 2022
  • Medya Kritik
Aysel Işık
 
HABER MERKEZİ - K24 ve Rudaw gibi medya kuruluşlarının habercilik adı altında servis ettiklerinin ahlaklı ve toplumsal habercilikle örtüşmediği  görülüyor. Gazetecilik adı altında savaşı derinleştirmek habercilikten ve gazetecilikten uzak bir tutumdur. 
 
İktidarların ve ulus devletlerin 3’üncü dünya savaşı içerisinde en büyük savaş argümanı olan medya almış başını gidiyor. Hiçbir kural kaide tanımayan medya kuruluşları gazetecilik adı altında döneminin en büyük gafletini yaşıyor dememiz abartılı olmayacaktır. Savaşların; kadınları, çocukları, ekolojiyi ve insanlığı nasıl yok ettiğini görmezden gelen kimi gazeteciler ve medya kuruluşları adeta insan ölümlerini meşru bir zemine sığdırma peşinde…
 
Elbette şunu söylemek gerekir ki gazetecilik öyle kolay bir iş değildir. Her şeyden önce bu işi yapmak vicdanlı ve ahlaklı olma gerekliliğini kendisiyle getirir. Bunu yaptığın takdirde toplumda kabul görür ve yaptığın işin hakkını verirsin. Ama ne yazık ki günümüzde bunu yapan az sayıda gazeteci ve medya kuruluşu var. 
 
İçinden geçtiğimiz bu günlerde kadına, Kürtlere ve tüm dünyada insanlığa karşı yoğun bir savaş sürdürülüyor. Ülkeler yeni ekonomik kaynaklar arayışına girerken tüm insanlığı da bu savaş cenderesine koymuş. Bu savaşın en yoğunu ise Kürt halkına açılmış durumda. Her gün çocukların ve insanların katledildiği bu savaşta halkın sesini duyurmak ise elbette ki biz gazetecilerin görevi. Bunu yaparken asla bencil ve parasal olarak bakmadığımız bu mesleğimiz, bizi doğru bir haberciliğe götürürken, diğer yandan ise özgür basın olarak halkın tüm acılarını doğru ve ahlaklı bir şekilde vermenin gayreti içindeyiz. 
 
Kürt gazeteciler olarak bir yandan mesleğimizi etik değerler çerçevesinde icra ederken diğer yandan da çoğu zaman gözaltı ve tehditlerle yüz yüze kalıyoruz. Ama bu baskılar bir gün bile olsun Kürt gazetecilere geri adım attırmamıştır. 
 
Tüm bunlarla beraber asıl meramımı anlatmak isterim. Saldırıların ve savaşın şu an sürdüğü Başur’da Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) basınının habercilik adı altında servis ettiği haberler tüm Kürtlerin tepkisine neden olmuş durumda. Hemen hemen servis edilen haberlerin çoğu orada bulunan halkın söylediklerinden uzak ve çarpıtılarak veriliyor. Halkın en acılı anında gerçekliğiyle ortada olan bir olayın bu denli çarpıtılarak verilmesi haberciliğin hiçbir ilkesiyle bağdaşmıyor. 
 
Yine bu kadar dil yasakları ve savaş gerçekliği varken Rudaw'ın Yozgat'taki bir polis eğlencesini haberleştirmesi ayrı bir ironi. 23 Mayıs'ta" Yozgat Pomem Polis Meslek Eğitim Merkezi Mezuniyet töreninde kadın polislerin dansı" başlığıyla verdiği haber alay konusu oldu. Yozgat yerel basınında bile yer alamayacak düzeyde olan bir "dans" görüntüsünün Rudaw'da yayınlanmasının amacı ne? Çok ciddi bir sistem krizinin yaşandığı bu süreçte halkın gündemi bu mudur?
 
KDP basını 
 
Bir aya yakın zamandır saldırıların sürdüğü Başur’da son olarak Duhok’un Amediyê ilçesine bağlı Bamernê nahiyesinin Zewê köyünde Türkiye’ye ait SİHA’ların bombardımanı sonucu , ikisi çocuk 3 kişi yaşamını yitirdi. Saldırılarda iki kişi de yaralandı. Hayatını kaybeden çocukların ailesi bombardıman anını anlatırken canlı yayın esnasında orada bulunan K24 kanalının muhabiri söylenenleri çarpıtarak vermesini tüm Kürtler duydu ve şahit oldu. Kendi dilinde acılarını tepkilerini ve gerçeği canlı yayında dile getiren yurttaşın söylediklerini sorularıyla çarpıtan KDP basını, nasıl habercilik yapılmayacağının bir örneği oldu.  
 
Gazetecilik ilkesellik gerektirir
 
Bunu belirtirken her şeyden önce bir gazetecinin mesleğini doğru bir şekilde yapması için önce kendi halkının doğrularını ve gerçeğini görmesi gerektiği önemi ortaya çıkıyor. Zira kendi gerçekliğini bilmeyen bir gazeteci doğru bir haberciliğin gereğini de yerine getiremez. Bunun ilkesi tespit edildiği zaman gerçek habercilik toplum içinde de kabul görür güvenirlik de artar. Toplumun içinde bulunduğu durumu toplumun ağzından vermek gazeteciliğin ilkeselliğini de aktif kılar. Bir gazetecinin haberinin de hiç şüphesiz teyitli ve gerçekçi olması gerekir. Gazeteci bir siyasetçiden çok toplum içinde olur ve tüm gerçekleşen olayların en yakınında yer alır. Bu olayların içinde yer alan bir gazeteci eğer gerçeği çarpıtarak veya iktidarlara hizmet etmek için yapıyorsa gazetecilik mesleğini icra ediyor diyemeyiz. 
 
Savaşa karşı durmak 
 
Başta da belirtmiştik, gazeteciler bu mesleği yaparken maddiyatı arka planda bırakır. Öncelikler her zaman yanı başında gerçekleşen olayları en şeffaf hali ile vermek ve insanlığın ölümüne sebep olan her türlü iktidarlara karşı çıkmaktır. Savaşa ve iktidarların çıkarlarına hizmet eden medya kuruluşları hiçbir zaman toplum içinde kabul olamaz ve dönemsel bir kuruluş olmanın ötesine de gidemez. 
 
Savaşa karşı çıkan ve halkın savaş içindeki gerçekliğini canı pahasına yansıtan nice gazeteci arkadaşımız bu uğurda yaşamını yitirirken, arkalarında bıraktıkları miras ise biz Kürt gazetecilerin toplum yararına haberlerin nasıl yapılması gerektiğinin en büyük örneği oldu.
 
Bizler de gerçeği her zaman vermeye devam edeceğiz. Halkın duygularını ve acılarını istismar eden bu tür medya kuruşlarının gazetecilikten uzak bir çalışma içerisinde olduğunu ve buna karşı çıkmamız gerektiğini dile getireceğiz. 
 
Ahlaklı bir gazetecilik 
 
Tam da bu noktada K24 ve Rudav gibi medya kuruluşlarının habercilik adı altında servis ettiklerinin ahlaklı ve toplumsal habercilikle örtüşmediği de görülüyor. Gazetecilik adı altında savaşı derinleştirmek habercilikten, gazetecilikten uzak bir tutumdur. 
 
Son olarak bir gazeteci öncelikle toplumun doğrularına ve gerçekliğine saygı duymalı. Bu gerçeklik her zaman saygınlığı ve güvenirliliği  de artırır.