Ferman, göç, direniş, örgütlülük… (4)

  • 09:28 3 Ağustos 2019
  • Dosya
DAİŞ’in kaçırdığı kadın: İşkence edilen çocukların sesleri halen kulaklarımda
 
Ehlam Heci 
 
HABER MERKEZİ - DAİŞ’in Şengal saldırısı sırasında esir alınan kadınlardan olan 75 yaşındaki Meyan Evdê, götürüldükleri yerde kız çocuklarının işkence edildiğini söyleyerek, “Sesleri halen kulaklarımda. Oradan sağ kurtulacağımıza inanmıyorduk” diye anlatıyor. 
 
Bugün DAİŞ’in Şengal’e dönük saldırılarının 5’inci yıldönümü. DAİŞ saldırıları sırasında binlerce Êzidî kadın ve çocuk kaçırılmış, köle pazarlarında satılmıştı. Halen yaklaşık 3 bin Êzidî kadının akıbeti ise bilinmiyor. Demokratik Suriye Güçleri (QSD), Yekineyên Parastina Gel (YPG) ve Yekineyên Parastina Jin (YPJ) öncülüğünde 5 yıldır DAİŞ’e dönük sürdürülen operasyon Mart ayında Dêrazor’un Baxoz kasabasının da özgürleştirilmesi ile fiili olarak sonlanmış ve yüzlerce Êzidî kadın ile çocuk çetelerin elinden kurtarılmıştı. Elde edilen başarı ise başta Êzidî kadınlarına armağan edilmişti. 
 
‘Nereye götürüldüğümüzü bilmiyorduk’
 
DAİŞ saldırıları sırasında kaçırılan Êzidî kadınlardan biri de 75 yaşındaki Meyan Evdê. Şengal’in Dahula köyünden olan Meyan, 6 ay DAİŞ çetelerinin elinde esir kalmış ve 2015’te kurtarılmış. İlerleyen yaşından dolayı kimi şeyleri tam olarak hatırlamayan Meyan, o günleri şöyle anlatmaya başlıyor: “Saldırılar başladığı zaman çocuklarım ile birlikte köyde mahsur kaldık. Çıkmayacaktık köyümüzden. Koço’da köylülerin köyü boşaltması için 15 gün verilmişti. Bizde onlar çıkmadan bizler de çıkmayız dedik. Ama bir baktık televizyonda Koço’da katliam yapıldığı söyleniyor. Çocuklarını alıp gidebilen arabalara binip gitti ama benim gibi yaşlı ve yürüyemeyenler ise bir yere gidemedi. 1 ay boyunca köyde kaldık. Her gün çeteler köyü basıyordu. Erkekler nerede diyorlardı. Bizde onlar gitti diyorduk. Bizleri daha sonra araçlara bindirdiler önce Til Efer’e götüreceğiz dediler ama bizleri Koço’ya götürdüler. 3 ay Koço’da kaldık. Daha sonra bizi Til Efer’e götürdüler. Ama buraya hava saldırıları olunca bizleri Musul’a götürdüler. 25 güne yakın da Musul’da kaldım. Daha sonra buradan da bizi götürdüler. Sabah erkenden gelip ‘kalkın gidiyorsunuz’ dediler. Nereye gideceğimizi sorduğumuzda da ‘sizi ilgilendirmez’ dediler. 12 saat boyunca yoldaydık. Traktöre bindirmişlerdi bizleri. Ne uzanabiliyorduk ne de başka bir şey.”   
 
‘Bizi boş bir tarlada bıraktılar’
 
Nereye götürüldüklerini bilmeyen Meyan, burada kendilerine yemek olarak bir parça ekmek ve meyve suyu verildiğini söylüyor. Daha sonra büyük bir aracın gelip kendilerini Kerkük tarafına götürdüğünü ifade eden Meyan, “Bizleri uçakların vurup yıktığı bir eve götürdüler. Evin sadece bir tarafı sağlamdı. Daha sonra bize Ebubekir Bağdadi’nin sizlere hediyesi var dediler ve bizi bir boş araziye götürdüler. Karşıda görülen tarafın Kürt güçlerinin asayiş noktası olduğunu söylediler. Bizler daha sonra yürümeye başladık tarlada daha sonra üzerimize kurşunlar yağdırdılar. Hepimiz kaçıştık. Baktık olacak gibi değil tekrar geri döndük. Sonradan askeri nokta dedikleri yerden 3 kişi çıktı ve bize isimlerimizi yazmamızı söylediler. Herkes isimlerini yazmaya başladı. O sırada uzun boylu bir kişi geldi komutandı galiba önce Êzidîler adını yazsın dedi. Daha sonra bizi başka bir noktaya götürdüler. Burada tanıdığı olanlar çıkıp gitti, olmayanlar ise bekledi. Daha sonra ailemden birilerine ulaştım ve kurtuldum” diye anlatıyor.  
 
‘Çocuklara işkence ediliyordu’
 
Meyan, çetelerin elinde olduğu süreçte tanık olduklarını da şöyle anlatıyor: “Bize ‘şeyhlerin eline gitmeyeceksiniz. Allah’tan başka kimseye inanmayacaksınız. Muhammed’e dua edeceksiniz’ diyorlardı. Bizde ‘zaten Allah’a inanıyoruz’ diyorduk. Bizi kız çocuklarının kaldığı bir medreseye götürmüşlerdi. Burada çocuklara işkence ediliyordu. Çocukların saçlarından, ellerinden ve ayaklarından tutup araçlara atıyorlardı. Gitmek istemeyen çocuklar bağırıp çağırıyordu. Sesleri halen de kulaklarımda. Bizim bir komşu da vardı yanımızda. Bir yaşında bir bebeği vardı. Onu da zorla birine satıp gördüler yanı başımızda. Oradan sağ kurtulacağımıza inanmıyorduk. Dinimizden kaynaklı bu kadar saldırıya uğradık. Artık bunun son bulmasını diliyoruz.”