Rojava neden bir kadın devrimidir? - 6
- 09:01 25 Kasım 2019
- Dosya
Yadê Eqîde çocuklarının direniş ve devrim okuluydu
Nûdem Têkoşer
DÊRIK - Yadê Eqide, 13 Ekim günü Türkiye ve ona bağlı grupların saldırılarına karşı canlı kalkan olmak için gittiği Serêkaniyê’de, konvoylarının hedef alınarak vurulması ile katledildi. Son yolculuğuna ise çocuklarının omuzunda uğurlandı. Ardında adalet, direniş ve devrimi miras bırakan Yadê Eqîde’yi çocuklarından dinledik.
Kuzey ve Doğu Suriye kadın örgütleri, bu yılki 25 Kasım’ı Türkiye’nin desteklediği gruplar tarafından katledilen Suriye Gelecek Partisi Genel Sekreteri Hevrîn Xelef ile YPJ savaşçısı Amara Rênas ve Kadın Adaleti Meclisi Üyesi Eqide Ali Osman’a (Yadê Eqide) adadı. Bu yıl 25 Kasım’ın direniş sembolü üç kadından biri olan Yadê Eqîde, direniş, adalet ve barış annesiydi. Yetiştiği toplum içinde geleneksel rollere başkaldırmakla başladı mücadelesi. Yadê Eqîde, sadece annelik kimliğiyle değil aynı zamanda bir devrimci kimliğe sahipti. Yadê Eqîde, çocuklarına direniş ve devrimi öğreten bir hayat okulu oldu.
Adalet ve barış terazisi aile içinde de hakim oldu
Bir yıl önce yaşadıkları sorunlar nedeniyle eşiyle boşanan Yadê Eqîde’nin beş çocuğu var. Haksızlığa karşı ilk mücadeleyi önce evinde sonra toplum içinde verir. Kız ve erkek çocuklarını özgür eş yaşam bilinciyle yetiştirir. Yadê Eqîde için çocuklarının mürüvveti, evlilik değil birer devrimci olarak görme isteği olur. Yadê Eqîde’nin özgür kadın bilinciyle adalet ve barış terazisi aile içinde hep hakim olur.
Defalarca işkence gördü, tutuklandı
Yadê Eqîde cephe çalışmalarında bir yandan bildiri diğer yandan dergi dağıtır, zamanın geri kalanında ise pamuk tarlalarında çalışır. Suriye rejiminin baskılarına rağmen 8 Mart ve Newroz kutlamalarının hazırlıklarını yapar, PKK’nin kuruluş yıl dönümü kutlamaları aracılığıyla halk örgütleme çalışmaları yürütür. 8 Mart ve Newroz kutlamaları nedeniyle iki kez tutuklanır, defalarca evi basılır, çocukları gözü önünde işkence görür. 2008 yılında ise yasaklı 8 Mart kutlamasında bir grup kadınla işkence edilerek tutuklanır. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den uluslararası komployla çıkarılmasının ardından siyahlara bürünür. Abdullah Öcalan özgürleşmeden çocuklarıyla mutlu bir hayat yaşamayacağına dair ant içer.
Adalet savunucusu
Rojava Devrimi için de topluma öncülük eder ve halka cesaret verir. Yekitîya Star kadın çalışmalarında aktif rol oynar. Devrimin ilk süreçlerinde Mala Gel’in açılmasında emek verir. Girkê Legê’de öncülük, direnişçi ve morali ile hafızalarda yer edinir. Kuzey-Doğu Suriye’nin bir ucundan diğer ucuna kadar nerede bir eylem varsa herkesten önce elinden düşürmediği Abdullah Öcalan’ın sarı posteriyle gider. Kobanê’den Efrîn’e oradan Serêkaniyê’ye nerede bir saldırı varsa Yadê Eqîde herkesten önce toprağını savunmak için canlı kalkan olur. Adalet Divanında altı yıl görev yapan Yadê Eqîde, her anlamıyla görevini fazlasıyla yerine getiren bir adalet savunucu olur.
Yadê Eqide, 13 Ekim günü Türkiye ve ona bağlı grupların saldırılarına karşı canlı kalkan olmak için gittiği Serêkaniyê’de, konvoylarının hedef alınarak vurulması ile katledildi. Son yolculuğuna ise çocuklarının omuzunda uğurlandı. Çocuklarına Rojava ve Kadın Devrimini savunmayı miras bırakan Yadê Eqîde’yi
YPJ savaşçısı olan kızı Roza Mustafa ve oğlu Akif Mustafa’dan dinledik.
‘Öncü olmamızı istiyordu’
26 yaşındaki Akif daha doğmadan annesi özgürlük hareketiyle tanışır. “Bizi devrime inandıran ve uğruna mücadele etmemizin sağlayan annemizdi” diyen Akif, “Sadece bizim için değil halkın da moral kaynağıydı. Biz onun okulunda büyüdük. Biz eğer bugün çalışmalarda yer alıyorsak bu annemin emeğinin bir sonucudur. Her zaman öncü olmamızı istiyordu. Geride kalmamızı hiç istemezdi” dedi.
‘Savaşa karşı canlı kalkandı’
2018 yılında Türkiye saldırıları nedeniyle annesinin Efrin’e birçok kez canlı kalkan olarak gittiğini belirten Akif, “Üçüncü kez gittiğinde Türk savaş uçağı içinde bulunduğu konvoyu vurdu. Direnişin son gününe kadar Efrîn halkının yanındaydı” şeklinde konuştu. 9 Ekim saldırıları başlamadan önce annesinin Serêkaniyê’deki canlı kalkan eylemine katıldığını belirten Akif, annesiyle yaptığı son görüşmeyi ve vurulma haberini nasıl aldığını ise şöyle anlattı: “Hepimiz bir çalışmada olduğumuz için çok fazla annemin nereye gittiğini takip etmiyorduk. En son Serekêkaniyê’de savaş başladığında ise annemin üç gün görememiştim. Sadece telefonla kısa da olsa durumumuzu soruyordu. Serêkaniyê’ye giden konvoyun içinde yer aldığından haberim yoktu. İnternet üzerinden haberleri okurken Serêkaniyê’de sivillerin vurulduğu haberini gördüm. Annemin de vurulan konvoyda olduğunu anladım. Görüntüler hızla yayıldı. Bir görüntüde annemin yerde uzanmış halde gördüm. Onu aradım. Arkadaşları bana önce yaralı olduğunu daha sonra şehit düştüğünü söylediler.”
‘Annemiz bizim için yurtseverlik çizgisidir’
Hayatı boyunca annesinin eylemsiz ve örgütsüz bir gün bile yaşamadığının altını çizen Akif, Rojava Devrimi’nin başından beri annesi ile birlikte çalışmaların içinde olduklarını söyledi. “Annemiz bizim için bir çizgidir. Yurtseverlik, toprağa bağlılık, mücadelede ısrar, moral çizgisinin temsilcisiydi” diyen Akif, son olarak da şunları ifade etti: “Onun gerçekleştirmek istediği hayalleri vardı. O hayalleri çocukları olarak biz gerçekleştireceğiz. Rojava Devriminin gerçekleşmesine annemiz sayesinde şahit olduk. Demokratik Ulus sisteminin Rojava’da inşa edildiğini gördük. Bizim için ütopya olan, gerçekleşmeyecek olan her şey devrimle gerçekleşti. Kürtçe konuşmak yasakken şimdi eğitim sistemimiz Kürtçe. Bu kazanımlarımızı korumak, büyütmek için annemizin çizgisini esas alacağız.”
YPJ’li kızı: Annem komplonun boşa çıkarılması için gece gündüz mücadele etti
21 yaşındaki YPJ savaşçısı Roza Mustafa, Yadê Eqîde’nin en küçük çocuğu. Doğar doğmaz annesini siyah dışında hiçbir renkle görmemiş. Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplonun yapıldığı yıl doğan Roza, “Annem beni doğurduğu yıl Önderlik esir alınmıştı. Bebek olmama rağmen yengeme bırakıp eylemlere gidermiş. Komplodan sonra annem siyah giyindi. Bir gün bile annemi renkli bir elbisenin içinde görmedim. Annem komplonun boşa çıkarılması için gece gündüz mücadele verdi” sözleri ile annesini anlattı.
‘Emeği ilk annemden öğrendim’
Büyüdükten sonra annesinin elinden tutup onunla her yere gittiğini söyleyen Roza, “Annem bir süre sonra deşifre olunca rejim halka baskı yapmasın diye beni evlere yardım toplamak için gönderirdi. Onunla birlikte pamuk toplamaya giderdim. Küçük yaşta beni emekle buluşturan annemdi. Yaptığımız her işin önce önemini kavratırdı” diye konuştu.
‘Cinsiyetçi rollere karşıydı’
Roza “Annem hiçbir zaman kız erkek ayrımı yapmazdı. Cinsiyetçi rollere karşı çıktı ve kız ve erkek ayrımı yapmadan çocuklarını eğitti. Kız çocuklarını cesaret ve iradeli olması için bilinçlendirirdi. Kültür sanat çocuk gruplarına gönderirdi. Annem bizim için cesaret ve bilgi okuluydu. Onun yanında asla moralimiz düşmezdi” sözleri ile annesini anlatmaya devam etti.
‘Savaşçılık sözünü önce anneme verdim’
YPJ’ye annesinin de onayı ile katıldığını söyleyen Roza, şöyle konuştu: “Annem ilk benim hangi iradeyle, düşünceyle ve kararlılıkla katılacağımı anlattı. Karşılaşacağım zorlukları aktardı. Kürt halkının ordulaşmaya neden ihtiyaç duyduğunu ve benim ordulaşmada nasıl yer alacağımın bilincini yarattı bende. Arkadaşları eve çağırdı ve ilk sözümü evde annemin ve arkadaşların huzurunda verdim. Annemin katılımımdan mutlu olduğunu görünce ondan çok güç aldım. ”
‘Kadın ordulaşması annemin hayaliydi’
Roza, Yadê Eqîde’nin bir gün kadın ordulaşmasının kurulacağına olan inancını ise şu sözler ile anlattı: “O güne kadar rejime karşı büyük bir öfkem vardı. Bu öfkenin nedeni de anneme yaptıkları işkence ve baskıydı. Çocuk yaşta rejimin zulmünü yaşadım. Rejimi bölgemizden çıkardıktan sonra binlerce genç öz savunmada yer aldı. Büyük bir ordu haline geldik. Ardından YPG ve YPJ ilan edildi. Bir gün Rojava’da bir kadın ordusunun kurulacağını hayal bile etmemiştim. Ama annem ise bir gün kadın ordulaşma hayalinin gerçekleşeceğine inanmıştı.”
‘Kadınları özgürleştirmeden dönme’
Roza, annesinden sadece Kürtler için değil diğer halklar için savaşması ve kadınları özgürleştirmesi için de güç aldığını ifade ederek, “DAİŞ’e karşı Minbiç, Reqa ve Tabqa hamlesine katıldığımda annem beni hiç aramazdı. Savaş ciddiyetiyle yaklaşıyordu. Minbic hamlesinde bir kez beni aradı ‘Kızım Minbic’te Arap halkının özgürlüğü için savaşıyorsun. Sadece Kürtler için değil diğer halkların özgürlüğü için de savaşmalısın. Derîk, Rimelan, Kobanê, Serêkaniyê’de nasıl savaştıysan aynı duyguyla orada da savaşmalısın. DAİŞ’in köleleştirdiği kadınları özgürleştirmeden dönme’ dedi” ifadelerinde bulundu.
‘Kadın ve çocuklar için Serêkaniyê’ye gitmişti’
Roza, Türkiye’nin 9 Ekim’de başlayan saldırılarına karşı annesinin “Erdoğan’ın son savaşıdır. Kendi öz gücümüz ve irademizle savaşıp kazanmalıyız” dediğini aktardı. Annesinin halkın içinden hiçbir zaman ayrılmadığını ve örgütlenme çalışmalarına devam ettiğini belirten Roza, “Qamişlo’ya döndüğümde annemi aradım. Serêkaniyê’ye gideceğini söyledi. Ona koşulların ağır olduğunu, zorlanacağını söyledim. Serêkaniye halkının yardımına gideceğini, onlara yardım edeceğini söyledi. Erdoğan sadece savaşçılara saldırmadı, bu savaşta sivilleri, kadınları, çocukları, yaşlıları da hedef aldı. Halk kendi imkanlarıyla kendini savundu. Direndi. Annem savaşamasa da alkış ve zılgıtlarla orada olmanın bile yeterli olacağını düşünüyordu” dedi.
‘Kadın devrimi evrenselleşmeli’
Annesinin bir adalet arayışçısı olduğunu belirten Roza, son olarak şunları söyledi “Türkiye’nin çeteleriyle birlikte yaptığı saldırılar esas olarak kadına yöneliktir. Bu saldırılara karşı kadın mücadelesini ve direnişini büyütmeliyiz. Hevrîn Xelef, annem Eqîde, Amara Renas… Bu üç kadın saldırılara karşı nasıl bir duruş sergilenmesi gerektiğini en iyi ifaden kadınlar. Hepimize birer örnek. Bu üç kadın etrafından kadın mücadelemiz evrensel bir boyuta ulaşmalı. Eğer onların takipçisi olursak, mücadelemizin kazanması kaçınılmaz olacak.”
Yarın: YPJ Komutanları Kuzey-Doğu Suriye’de kadın özsavunması ve dünya kadınlarına yansımasını değerlendirdi.