Zulme karşı diz çökmeyenlerin direnişi: Cizre (6)
- 09:02 14 Aralık 2019
- Dosya
Rojda Aydın
ŞIRNAK - Cizre’deki ilk yasakta oğlu Osman Çağlı’yı, ikinci yasakta ise eşi Nurettin Çağlı’yı kaybeden Hemşe Çağlı, acısının ve öfkesinin ilk günkü kadar taze olduğunu dile getirdi. Yasak sürecinde doğan iki torununun adları ile kaybettiklerini anımsayan Hemşe, “Bu direniş ve mücadele unutulmasın” dedi.
“Kürde ferman kesildi ama bizler yıldızlar gibi çoğalıyoruz.” Bu sözler Cizre’de ilan edilen iki yasakta ‘aynı avluda’ farklı tarihlerde yaşamını yitiren Osman Çağlı’nın annesi Hemşe Çağlı’ya ait. 4 Eylül 2015’te başlayan ve 9 gün süren yasakta oğlu Osman Çağlı’yı, 14 Aralık 2015’teki yasakta ise eşi Nurettin Çağlı’yı kaybeden Hemşe, yasak sürecinde yaşadıklarını anlattı.
‘Gök yarıldı ve bombalar yağdı’
“Beklenmedik bir anda, soğuk bir kış günü savaşın başlatılması ile Kürtler üzerine bir ferman kesildi” diye sözlerine başlayan Hemşe, Cizre’de göklerin yarıldığını ve bombaların üzerlerine bocalandığını ifade etti. Cizre’de ilan edilen ilk sokağa çıkma yasağında bir yere gitmediklerini dile getiren Hemşe, “Havalar soğuktu, yasak uzun sürmez dedik. İlk yasak çok uzun sürmedi, dolayısıyla evimizi terk etmedik. Evimizin avlusuna çıkamıyorduk. Çıktığımız gibi keskin nişancıların hedefi oluyorduk” dedi.
‘Mücadelemiz ve direnişimizle saldırılara cevap oluyoruz’
Silah, tank ve top seslerinin eksik olmadığı ilçede 9 günlük yasak sürecinde oğlu Osman’ın askerler tarafından katledildiğini anımsatan Hemşe, Osman’ın çok akıllı ve çalışkan biri olduğunu söyledi. Hemşe, “Erdoğan yıllardır biz Kürtleri öldürmekle, katletmekle bitiremedi ve bitiremeyecek. Çünkü bizler mücadele ve direnişimizle bu saldırılara cevap oluyoruz. Yaşam o günden sonra bizim için bir cehenneme dönüştü. Çünkü ilk yasaktan sonra en uzun yasak süreci başladı” diye devam etti.
‘Zehirli silahlar kullanılıyordu’
Cizre’deki ikinci yasak sürecinde ise eşi Nurettin’i kaybeden Hemşe o anları şu sözlerle anlattı: “Eşim evin avlusuna çıkıp, abdest alıp namaz kılacaktı. Çıktığı gibi bomba parçası avluda eşime denk geldi ve bacağından ağır yaralandı. Biz ardından onu ambulansla zar zor hastaneye yetiştirmeye çalıştık. Eşimi hastaneye kaldırdıktan sonra doktorlar bize ‘zehirli silahlar ve bombalar kullanılıyor’ dedi. O zaman anladık bu savaş daha çok canımızdan can alacaktı. Doktorlar, ‘en fazla bir ay kadar falan yaşar’ dedi. Eşim yaralandığında Ocak ayının başları idi ve Şubat ayının başlarında da yaşamını yitirdi. Tank ve toplar yetmezmiş gibi zehirli silahlar da kullanıyorlardı.”
‘Çocuklar silah sesleri ile büyüyordu’
Sokaklardaki çocuk seslerinin yerini tank ve top seslerinin aldığını dile getiren Hemşe, acısının ve öfkesinin ilk günkü kadar taze olduğunu sözlerine ekledi.
Kader ve Osman…
Yasak sürecinde bir torununun dünyaya geldiğini kaydeden Hemşe, “Nurettin ‘bu yaşadıklarımız bizim kaderimiz ise torunumun ismini Kader koyun’ dedi. Sanki öleceğini hissediyordu. Ben de torunumun ismini Kader koydum ve şu an 4 yaşında. Onun ismi ile yaşadıklarımız hep aklımızda kalıyor ve hiç unutulmayacak. Ardından başka bir torunum dünyaya geldi. Biz onun ismini de Osman koyduk. Artık her torunuma baktığımda oğlum aklıma geliyor. Oğlum unutulmasın, bu direniş ve mücadele unutulmasın diye bu ismi koyduk” dedi.
‘Onların direnişini sürdüreceğiz’
Yasakların üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen ne direnişi ne de kendilerine yaşatılan katliamları unutmayacaklarını söyleyen Hemşe, “Bizler hayatta olduğumuz süre boyunca onları hep direnişleri ile hatırlayacağız ve anacağız. Bizler hep onların izinde olmaya ve yürümeye devam edeceğiz. Onların direnişini sürdüreceğiz. Bütün dünya çok iyi biliyor bu katliamı ve savaşı Erdoğan ve AKP iktidarının yaptığını. Bizleri öldürmekle bitireceklerini sanıyorlar, ama bizler yıldızlar gibi her gün çoğalıyoruz. Bizler terörist değil, insanız. Kürtlüğümüzü inkar etmeyeceğiz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Bitti.