Eşbaşkanlar deneyimlerini anlatıyor (6)
- 09:02 2 Haziran 2020
- Dosya
‘Bu sancılar özgürlük sancılarıydı, kadınlar kazandı’
Nûpelda Têkoşîn
ŞENGAL - Eşbaşkanlığı kabul etmeyen erkeklere inat Şengal’de sistemi mücadeleleri sonucu hayata geçirdiklerini belirten Demokratik Özerk Meclisi'nin ilk eşbaşkanı Riham Hico, “Kadınlar büyük sancılar çekti ve bu özgürlüğün sancılarıydı. Kadın pes etmedi ve kazandı” dedi.
Eşbaşkanlık dosyamızın son bölümünde DAİŞ’in 73’üncü fermanı yaşattığı Êzidîlerin kutsal şehri Şengal’e uzanıyoruz. 2014’te Şengal’e dönük DAİŞ saldırısı sonrası Êzidî toplumunda bir dağılma meydana gelse de kısa sürede kadınların da öncülüğü ile toplum toparlandı ve öz örgütlülüğünü sağladı. 2015 yılında DAİŞ’in yenilgiye uğratılması ile bölgede yeniden kurumlaşmaya gidildi. 20 Ağustos 2017’de demokratik özerklik ilan edildi ve Şengal Demokratik Özerk Meclisi kuruluşunu deklere etti. Mecliste eşbaşkanlık uygulanırken, ilk eşbaşkanlar da Riham Hico ve Hisen Heci Nefso oldu. 14 Temmuz 2019’da yapılan yeni dönem kongrede ise Xezal Reşo ve Hisen Heci Nefso Özerk Meclis’in yeni eşbaşkanları seçildi. Bölgede Êzidxan Demokratik Toplum Eğitim Kurumu’nda da eşsözcülük uygulanmaya başladı. Köy meclisleri ve komünlerde de eşbaşkanlık sistemi hayata geçirildi.
Şengal Demokratik Özerk Meclisi önceki dönem Eşbaşkanı Riham Hico, bölgede uygulanan eşbaşkanlık sistemini ve karşılaştığı zorlukları ajansımız ile paylaştı.
‘Bizleri kendilerine yardımcı görüyorlardı’
Özerklik ilanından önce meclise tek kişinin başkanlık ettiğini hatırlatan Riham, eşbaşkanlık sistemine geçiş ile birlikte birçok zorluk ile karşılaştıklarını aktardı. Riham, başlarda sistemin tek kişi tarafından yürütülmesinin istendiğini ve bu yönde çaba sarf edildiğine işaret ederek, “Fakat başkanlık sistemi ile çalışmalar yürütülemiyordu. Erkeğin rengi ile çalışmalar yürütülüyordu. Demokratik özerkliğin ilanı ile Şengal Demokratik Özerk Meclisi’nin ilk eşbaşkanları olduk. O dönem Yönetim Kurulu Eşbaşkanlığı da vardı. Zehra Silêman orada eşbaşkandı. Yani bizler oldukça zorluk çektik. Hatırlandığında bizleri yaralayan zorluklardı aslında. Örneğin erkek, kadının kimliğini ve iradesini tanımıyordu. Kadını sürekli evde kardeş ya da eş olarak görmeye alışmışlardı. Nasıl olur bir kadın yanımda çalışabilir deniliyordu. Erkek bir kadının irade olmasını hazmedemiyordu. Bizler de böylesi bir süreçte eşbaşkanlık sistemine geçtik. Bizlerin karşılaştığı ilk sorun erkek arkadaşlar ile birlikte ortak çalışmak oldu. Yine evet eşbaşkandık ama bizleri sürekli kendilerine yardım eden olarak görüyorlardı. İsim olarak eşbaşkandık ama fiiliyatta başkanın yardımcısı olarak çalışıyorduk. Yine birçok çalışma kadın eşbaşkanın görüşü alınmadan, haber verilmeden yapılıyordu. Bizler de değişim yaratarak eşbaşkanlık görevimizi yerine getirmek için mücadele ettik” diye konuştu.
‘Halk nezdinde kadın eşbaşkanlar muhatap alındı’
Var olan anlayışı nasıl yıktıklarına değinen Riham, süreci şöyle anlattı: “Bizleri geri planda tutan eşbaşkanlarımıza karşı bizler halkla bağ kurduk. Köy ve mahalle meclisleri ile bir araya geldik, kadınları örgütledik. köylerde ilk meclisleşmeyi biz kadın eşbaşkanlar yaptık. Bizlerin emeği sonucu oluştu. Yanımızdaki eşbaşkanlar ise sadece kendilerini üst düzey görüşmeleri gerçekleştirmek ile sınırlandırdı. Bu yüzden halk nezdinde biz kadın eşbaşkanlar muhatap alındık. Sistemin en küçük yapıtaşında esas alındıktan sonra üst mevkiler ile görüşen erkekler boşa düşmüş oldu. Nasıl bir boşa düşme derseniz, bizleri mecburi muhatap almak zorunda kaldılar. Böylelikle eşbaşkanlığın farkı da yavaş yavaş ortaya çıkmış oldu. Kadın eşbaşkanlar büyük bir emek verdiler bu sistem için. Büyük bir direnişin sonucuydu esas alınmak. Şöyle de diyebiliriz kadınlar büyük sancılar çekti ve bu, özgürlüğün sancılarıydı. Kadın pes etmedi ve kazandı.”
‘Pratiğimiz ile kendimizi ispatladık’
Eşbaşkanlık sisteminin hayata geçmesi ile birlikte Şengal’in kadının rengi ile yönetildiğinin altını çizen Riham, ilk süreçlerde diplomasi görüşmelerine alınmadıklarını ve bunun gerekçesi olarak da dil bilmemelerinin gösterildiğini ifade etti. Meclis olarak Bağdat’ta yaptıkları bir görüşmeyi örnek gösteren Riham, şunları dile getirdi: “Yol boyunca erkek arkadaşlar bizlerin gitmemesi için uğraştı. Örneğin ‘kadının şimdi evde olup çocuklarına bakması ve eşine yemek yapması gerekiyor’ diyorlardı bize. Bizleri yaralayan sözler olsa da karşılık vermeyip pratiğimiz ile bunu ispatlamak istedik. Bağdat’a vardığımızda ‘Biz hepimiz konuşacağız eksik bir şey olursa sen de dahil olursun bize’ dediler. Hepsi konuştuktan sonra ben söz aldım ve hepsi yaptığım konuşma ile şoke oldu. ‘Bizden iyi konuştun’ diyenler de oldu. Kadınların diplomasi çalışmalarında da yer alabileceğini ispatlamış olduk. O günden sonra erkek arkadaşlarımız kendileri öneri sunarak kadın arkadaşların de beraberlerinde gitmesini istiyordu. Çünkü kadının taviz vermeyeceğini, düşmana boyun eğmediğini, halkın taleplerini dile getirdiklerini gördüler.”
‘Kadının erkek ile aynı statüde olmasını istemiyorlar’
Riham, eşbaşkanlığın aile ve toplumda karşılaştığı tepkilere de dikkat çekti. Ailede gördükleri tepkinin benzerini toplum içinde de gördüklerini söyleyen Riham, ailenin evden çıkmalarına izin vermediğini, eşbaşkan olarak seçildikten sonra ise toplumda birçok kez muhatap alınmadıklarını belirtti. “Emeğimiz ve direnişimiz ile kendimizi ispatladık” diyen Riham, “Hiçbir zaman çalışmada gördüğümüz zorluklardan dolayı pes etmedik. Şengal halkı da zamanla bizlerin çabasını gördü ve kabul etti. Evet şimdi de kimi anlayışlar var. Kadının erkek ile aynı statüde olmasını istemiyorlar. Bunu açık açık söylemeseler de hala o zihniyeti taşıdıklarını belli ediyorlar. Şu anda var olan sistem kadının emeği ile yürütülüyor. Yüzde yüz kadın rengi diyemeyiz ama eğer Şengal’de kadınlar sistemin içinde daha fazla yer alırsa özerkliğini daha da hızlı alacaktır” ifadelerini kullandı.
Şengal’de eşbaşkanlık hayata geçirildiği zamanlarda yürüttükleri çalışmalara da değinen Riham, ilk olarak köylerde meclisler kurduklarını ve halkı örgütlemeye başladıklarını söyledi. Riham, siyasi alanda yapılan görüşmelere de eşbaşkanlar olarak dahil olduklarını belirterek, Şengal’de yapılan her çalışmaya kadının rengini vermeye çalıştıklarını ifade etti.
‘Kadın misyonunu geri kazandı’
Bölgede eşbaşkanlığın hayata geçmesi ile toplumda yaşanan değişimlere de dikkat çeken Riham, o değişimleri ise şöyle anlattı: “Toplum artık çalışmaları sadece erkeklerin değil kadınların da yürütebildiğini gördü. Bu işi büyük bir şevk, sevgi ve adalet duygusu ile yürütebilenin kadınlar olduğu da görüldü. En büyük değişimlerden biri bu oldu. Yani toplumun kadına güveni oluştu. Yine hayata geçirdiğimiz sistem Irak için de bir model oldu. Katıldığımız görüşmelerde ya da bölgeye yapılan ziyaretlerde modelimizi anlattığımızda büyük bir hayranlık ile bakılıyordu. Êzidî toplumunun Êzidî kadınlara güveni tazelendi bununla birlikte. Şunu belirtmekte fayda var: Tarih boyunca Êzidî kadınlar asla boyun eğmemiş ve toplumuna öncülük etmişti. Bunun birçok örneği var. O kadınlar toplumunu örgütlemiş ve sahip çıkmıştır. Ama son yüzyılda çevresel etkilerin de sonucu Êzidî kadını bastırıldı ve arka plana itildi. Şimdi bu yarattığımız yeni sistem ile kadın tekrar hak ettiği değeri ve misyonu geri aldı.”
Bitti.