Hasta Tutsaklar-4 | Şivekar Ataş’ın annesi: Direnirsek kazanırız
- 09:02 20 Ocak 2022
- Dosya
Şirin Çınar - Derya Ren
DİYARBAKIR - Acil tahliye edilmesi gereken hasta tutsaklar listesinde yer alan Şivekar Ataş’ın kalp ve ağır tansiyon hastalıkları mevcut. Şivekar’ın durumuna dikkat çeken annesi Rabia Ataş, “20 günde bir hastaneye götürülüp iğne yapılması gerekiyor. Fakat pandemi olduğundan kaynaklı götürüldüğü hastanede, karantinaya alınıyor. İğne yerine kullandığı ilaçlar vücudunun şişmesine neden oluyor. ‘Beni hastaneye götürün’ demesine rağmen hastaneye götürülmüyor" dedi.
İmralı Cezaevi başta olmak üzere Türkiye ve bölge cezaevlerinde kalan tutsaklara yönelik hak ihlalleri, derinleşen tecritle beraber artmaya devam ediyor. Tutsaklar cezaevi yönetimleri tarafından uygulanan hak ihlallerine her geçen gün arttığını dile getirse de yetkililer buna karşın sessizliğini sürdürüyor.
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde bin 605 ağır hasta tutsak bulunuyor. Hasta tutsakların tahliyeleri ise Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) verdiği “cezaevinde kalabilir” raporları ya da savcılık engeline takılıyor. Son 6 yılda “veda” hakkı bile tanınmayan en az 103 tutsak, 2021 yılında ise 64 tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. Son birkaç ayda ise Garibe Gezer, Abdurrezak Şuyur, Halil Güneş, Bangin Muhammet, İlyas Demir ve Vedat Erkmen cezaevinde yaşamını yitirdi.
İnfaz yakma
2021 yılı başında yürürlüğe giren yasayla cezaevlerinde oluşturulan İdare Gözlem Kurulları ile politik tutsakların infazlarını yakmak için halay çekmek, türkü söylemek sebebiyle açılan disiplin soruşturmaları, tutsak edilmeden önce yapılan sosyal medya paylaşımları dahi infaz yakma gerekçesi olarak kullanıldı. Gözlem kurulları aracılığıyla tutsaklara “pişmanlık” dayatılırken, tutsakların görüştüğü, mektuplaştığı kişiler, okuduğu kitaplar, yazdığı dilekçeler, ALES’e girmemesi, keyfi verilen disiplin cezaları ve bağımsızlar koğuşuna geçmeme kararı dahi “uygun halli olmadığı”na gerekçe gösterilerek tahliyeleri engellendi.
Acil tahliyesi istenen 5 kadın tutsak bulunuyor
Cezaevlerinde söz konusu tabloya karşı Van, Diyarbakır, Şırnak, Batman, Mardin, Yüksekova, Siirt, Çukurova ve İstanbul’dan Ankara giden tutsak yakınları tüm bu ihlallere dikkat çekmek için bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Cezaevinde infazı yakılan ve ağır koşullarda tutulan hasta tutsaklar için “Adalet Nöbeti”nde olan tutsak yakınları, 4 Ocak’ta Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret esnasında siyasi partiler başta olmak üzere Sivil Toplum Kuruşlarına (STK) 11 sayfa ve 6 temel başlıktan oluşan bir dosya sundu. Söz konusu dosyanın 4 sayfalık ekinde “acil tahliyesi gereken” 38 ağır hasta tutsak hakkında bilgilere yer verildi ve tutsakların serbest bırakılması istendi. Acil tahliyesi istenen 38 tutsak içinde Rojbin Çetin, Semire Direkçi, Muhlise Karagüzel, Şivekar Ataş ve Fatma Özbay isimli 5 kadın tutsak bulunuyor.
Bu kapsamda 5 kadın tutsağın yaşamı, cezaevi mücadelesi ve hastalıklarına dair hazırladığımız dosyada bugün 6 yıldır İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutulan ve durumu ağır olan hasta tutsak Şivekar Ataş’ın yaşamına yer veriyoruz.
Hasta tutsak Şivekar Ataş
Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Ağaçlıdere köyünde 6 çocuklu ailede dünyaya gelen Şivekar, 90’lı yıllarda ailesinin devlet baskısı ve zulmüne maruz kalmasıyla Diyarbakır’a göç ederler. Bilgisayar Mühendisliği bölümünde okuyan Şivekar, arkadaşını ziyaret emek amacıyla 2016 yılında Muş’a gittiği süreçte tutuklanır. Tutuklandıktan sonra Mersin Tarsus başta olmak üzere Ankara Sincan ve İstanbul Bakırköy cezaevlerinde kalan Şivekar, “örgüt üyesi” olmak iddiasıyla 15 yıl hapis cezası alır. Şivekar cezaevinde tutulduğu süre boyunca PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve ihlallere karşı 3 defa açlık grevine girer.
Ağır hasta tutsak listesinde yer alan Şivekar, kalp ve yüksek tansiyon hastalığı olmasına rağmen tahliye edilmeyen tutsaklardan biri. Şivekar’ın hastalık durumunu ve cezaevi sürecinde yaşadıklarına dair annesi Rabia Ataş ile konuştuk.
‘Baskılar karşısında sessiz kalmadılar’
90’lı yıllara kadar köyde yaşadıklarını söyleyen Rabia, baskılardan dolayı Diyarbakır’a taşındıklarını ifade etti. Evlerine yapılan baskınlar sırasında ailesinin askerler tarafından darp edildiğini dile getiren Rabia, “Başta kızım Şivekar olmak üzere çocuklarım bu baskılar karşısında sessiz kalmadılar. Biz Diyarbakır’a taşındığımız süreçte baskılar gittikçe artmaya başladı. Yıllardır bize yapılan zulüm karşısında çocuklarımız evi terk etmek zorunda kaldı” dedi.
‘Mücadeleci bir ruha sahip’
Şivekar’ın arkadaşlarına düşkün biri olduğunu belirten Rabia, “Kızım mücadeleci bir ruha sahipti. Ancak sistem onu sürekli bastırmaya çalışıyordu. Şivekar, okula giderken bir gün akşam geç saatlerde eve dönmüştü. Bende ona kızarak neden eve geç kaldığını sormuştum. O da bana ‘Bir grup arkadaşıma saldırdı ben bu saldırı karşısında sessiz duramazdım. Arkadaşı saldırıya uğrarken insan nasıl durabilir’ dedi. Bende kendisine bu konuda destek vermiştim” diye ifade etti.
‘Tutuklayan kişilere ödül vermek istediler’
Şivekar’ın tutuklandığı süreçte yaşananlara değinen Rabia, “Şivekar’ı 6 gün boyunca gözaltında tuttular. Kızım gözaltına aldığı zamanda valilik açıklama yaparak iki kişinin tutukladığı bilgisini vermişti. Şivekar gözaltına alındığı anda üzerinde bir şey yakalanmıştı. Kızım bir suç işlememişti. Kızımı suçlayarak tutuklatan kişilere ödül vermek istediler. Biz görüşüne gidip eve döndükten bir hafta sonra kızımın Ankara Sincan Cezaevi’ne götürüldüğü bilgisini aldık. Şivekar yaklaşık 2 yıl boyunca Sincan Cezaevi’nde kaldı. Her cezaevinde baskı ve şiddet uyguladılar” sözlerine yer verdi.
Süngerli oda işkencesi
Ankara Sincan Cezaevi’nden, Mersin Tarsus Cezaevi’ne sürgün edilmesiyle Şivekar üzerindeki baskıların daha da arttığını söyleyen Rabia, Diyarbakır Cezaevi’nde tutsaklara yönelik uygulanan baskı ve zulümleri hatırlatarak aynı uygulamaların Tarsus Cezaevi’nde de uygulandığına dikkat çekti. Kızını ziyaret etmek amacıyla gittiği görüşte kızının darp edildiğini öğrendiğini dile getiren Rabia, şunları aktardı: “Kızımın gözlerinin morardığını gördüm. Ne olduğunu sorduğumda ise, asker, polis ve cezaevi müdürünün aniden koğuşu bastığını ve darp edildiklerini söyledi. Kızımda bunlara karşı sessiz kalmadığından dolayı kendisini alıp ‘süngerli oda’ya götürmüşler. Kızım orada kaldığı süre içerisinde vücudunda yaralar oluştu. Daha sonra tüm vücudunun enfeksiyon kaptığını öğrendik. Normal kronik rahatsızlıklarının yanında birde enfeksiyon kapması onu çok zorladı.”
20 günde bir hastaneye götürülmesi gerekiyor
Şivekar’ın daha önce herhangi bir hastalığı olmadığını ifade eden Rabia, henüz 25 yaşında olan kızının başta kalp rahatsızlığı olmak üzere çeşitli hastalıklarının olduğunu aktardı. Rabia, kızı dahil hasta tutsakların derhal tahliye edilmesi gerektiğini belirterek, “Kızımın yüksek tansiyon hastalığı var. Bununla beraber tansiyonu her yükseldiğinde kalbi şişiyor ve sürekli fenalaşıyor. Yaşı yeterince büyük olmadığı için ameliyat edilemiyor. 20 günde bir hastaneye götürülüp iğne yapılması gerekiyor. Fakat pandemi olduğundan kaynaklı götürüldüğü hastanede, karantinaya alınıyor. İğne yerine kullandığı ilaçlar vücudunun şişmesine neden oluyor. ‘Beni hastaneye götürün’ demesine rağmen hastaneye götürülmüyor” diyerek, diğer tutsakların da revire dahi götürülmediğini kaydetti.
‘Direnirsek kazanabiliriz’
Şivekar’ın Diyarbakır ve Van’da başlatılan “Adalet Nöbeti”ni kutsal gördüğünü söyleyen Rabia, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Şuan Türkiye’nin her yerinde adalet için nöbetler tutulmakta. Bu nöbetlere herkes katılım sağlamalıdır. Eğer biz direnirsek kazanabiliriz.”