Nasıl bir adalet? (3): Hesap sorularak adalet gelecek
- 09:02 26 Şubat 2022
- Dosya
HABER MERKEZİ - Adalet arayışından vazgeçmeyeceklerini belirten Diyarbakır, Şırnak ve Mardinli kadınlar, katliamların faillerinden hesap sorulmasıyla adaletin yerini bulacağını söyledi.
Dosyamızın birinci ve ikinci bölümlerinde adaletin tanımı, pratikleştirilmesi, farklı dönem ve çağlarda ortaya çıkan şekli ve toplumun adalet arayışlarına örnekler verdik. Günümüz koşullarında adalet arayışları yaşamın tüm alanlarına karşımıza çıkıyor. Dosyamızın bugünkü son bölümünde de Diyarbakır, Mardin ve Şırnak’ta adalet talep edenlerin görüşlerine yer verdik. Adalet arayan kadınlar, nasıl bir adalet istedikleri, adaletin sağlanması için neler yapılması gerektiği konusunda değerlendirmelerini bizimle paylaşıyor.
‘Toplum için bir ihtiyaç’
Diyarbakır Engelliler Derneği Eşbaşkanı Sara Erdem adaleti şöyle tanımlıyor: “Adalet, ırk ve cinsler arasına farklılık ve ayrıcalık koymamaktır. Biz engelliler bu konuda çok sıkıntılıyız. Engelliler adaletsizlikle karşı karşıya kalıyorlar ve ağır sorunlar yaşıyorlar. Sağlık, ulaşım, iletişim ve ihtiyaçlarını giderme konularında en çok engelliler adaletsizlikle karşı karşıya kalıyor. Bana göre adalet tüm toplumsal kesimler için bir ihtiyaç ve yerine getirilmesi gerekir. Eğer adalet evrensel ise herkes için de eşit olmalı.”
‘Adalet nasıl sağlanır?’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir de adaletin sağlanmasına ilişkin, “Adalet kavramı hasret ile yaşadığımız bir şey ve uzun bir süredir varlığına tanık olmadığımız bir şey. Yani onun için bizler büyük bir mücadele veriyoruz. Bizler için eğer barış gerçekleşirse adalet de sağlanır. Eğer Kürt sorunu çözülürse, eğer kadınlar eşit haklara kavuşursa o zaman adalet de gerçekleşir. Eğer Şenyaşar ailesinin katilleri yargılanırsa, Gülistan Doku bulunursa, Cumartesi Anneleri’nin sesleri duyulursa adalet yerini bulur. Ne zaman hakikat ve barış tartışılırsa halklar açısından da adalet yerini bulur” değerlendirmesinde bulunuyor.
‘Sorunlar çözülürse adalet sağlanır’
Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde bulunan Abdulselam Güler’in kardeşi olan ve Diyarbakır Barosu’nda başlatılan Adalet Nöbeti’ne katılan İnci Güler, “Bizim için adalet eşitlik anlamına geliyor. Adaletten mahrum bırakıldığımız için ‘Adalet Nöbeti’ne başladık. Bugün Türkiye’de herkesin bir adalet arayışı var. Bu sadece bizim değil tüm Türkiye’nin isteği, arayışı. Türkiye kendi yasalarını da çiğniyor. Tutsak edilen yakınlarımız bırakılmadığı sürece cezaevlerindeki sorunlar da çözülmez. Sorunlar çözüldüğünde adalet sağlanır. Çağrımız, adalet arayışı için yükselttiğimiz sesimizin duyulmasıdır” diyor.
Annelerin adalet için mücadelesi
Türkiye’de adaletin olmadığını söyleyen MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Yöneticisi Sunay Aslan ise şunları dile getiriyor adalete dair: “Adaletsizlikle en çok Kürtler karşı karşıya kalıyor. Kürtler kalıcı bir barış ve adalet için mücadele yürüttü. Bunun en somut örneği de Cumartesi Anneleri. Annelerin adalet arayışı sembol oldu. Bizler de her zaman adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘Adalet için önce vicdan’
Mardin Barış Anneleri Meclisi Üyesi Cemile Akbay, adalete ilişkin düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Benim için adalet, barış ve demokrasidir. Bunun için de vicdan ve insanlık gerekli. Her tarafta bir eşitsizlik ve ihlalin olduğunu görüyoruz. Adaletin yerini bulması için barışa ihtiyaç var. Biz sonuna kadar adaletin yerini bulması, barış ve demokrasi için mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Tevgera Jinên Azad (TJA) Mardin Sözcüsü ve Şahmaran Kadın Platformu Üyesi Eylem Amak, hukuki olarak adaletin sağlanmasına ilişkin “Adaletin yerini bulması için kanunların adil olması ve herkese eşit uygulanması gerekir. Ancak eşitlik sadece söylemde kalıyor. Toplumun kanunlara erişimi kişilerin statülerine göre değişiyor. Özellikle de kadınlar sınıf, cins, ulus, din, kimlik, eğitim ve benzeri faktörlerden dolayı adalete erişemiyor. Ataerkil sistemde erkeğin korunmasından dolayı kadınlar saldırılarla yüz yüze kalıyor. Eşitsizliklere karşı pozitif ayrımcılık olmalı. Bu da adil bir toplumun inşa edilmesine hizmet eder” sözlerine dikkat çekiyor.
Sağlıkta adalet…
Sağlık alanındaki adalet mekanizmasının nasıl olduğuna ilişkin değerlendirme yapan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mardin Şube Kadın Sekreteri Gülnigar Laçin Karataş, şöyle konuşuyor: “Bizler, sağlık örgütü olarak yaşam hakkını kutsal görüyoruz. Ne olursa olsun sağlık hakkının, hizmet hakkının tüm yurttaşlar için eşit ve adil olması gerekir. Özellikle Türkiye’de bu konuda durum giderek ağırlaşıyor. Yaşam koşullarının ağırlaşması sağlık açısından sorunlar yaratıyor. Bu da adil bir sistemin eksikliğinden kaynaklı.”
‘Pakize ve arkadaşları için adalet’
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 4 Ocak 2016’da katledilen Pakize Nayır’ın annesi Behiye Nayır da adalet arayanlardan. Behiye adalet beklentisi ve arayışına ilişkin şöyle diyor: “Adaletin sağlanması bizim için her şey. Adalet sağlanırsa özgürlük, barış ve demokrasi de gelir. Savaşın hiç kimseye faydası yok. Savaştan toplum zarar görüyor, malını, mülkünü kaybediyor ve çocukları katlediliyor. Kızım Pakize ve arkadaşları sadece adalet ve özgür bir yaşam istedi. Eğer tüm dünya haksızlığa karşı el ele verirse o zaman adalet gerçekleşir. Bugün ekonomik, siyasi ve toplumsal alanda adaletsizlik açığa çıkıyor. Bu yüzden halk birbirini sahiplenmeli ve adalet istemeli. Hukuksuzluk ve adaletsizliğe karşı kimse sessiz kalmamalı.”
‘Adalet olsa katliamların hesabı sorulur’
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 19 Aralık 2015’te katledilen Taybet İnan’ın (Taybet Ana) kızı Halime Akın adaletin olmayışına ilişkin “Silopi gibi yerlerde katliamlar yaşandı ancak onlar için şu ana kadar da adalet yerini bulmuş değil. Bu katliamların failleri cezalandırılmadı. Mehmet Tunç, Taybet Ana ne yapmıştı? Adalet olsaydı bu katliamların faillerinden hesap sorulurdu. Adalet olsaydı bu katliamlar aydınlatılırdı. Adalet sağlanıncaya ve failler yargılanıncaya kadar bizler davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Adalet arayışımızı her zaman dile getireceğiz ” vurgusu yapıyor.
‘Tutsaklar için adalet…’
Şırnak’ın Cizre ilçesinde katledilen Mehmet Tunç ve Orhan Tunç’un annesi Esmer Tunç da birçok zulüm ve acı gördüklerini belirterek şöyle konuşuyor: “Biz annelerin yüreği yandı ama kimsenin yüreğinin yanmasını istemiyoruz. Yıllardır adalet arıyoruz. Önderliğimiz ve çocuklarımız dört duvar arasında, hukuksuz ve adaletsiz bir şekilde tutuluyor. Eşbaşkanlarımız, vekillerimiz ve seçilmişlerimiz hukuksuz bir şekilde tutuklandı. Cizîra Botan üzerindeki bu zulmü ve insanların diri diri yakılmasını asla kabul etmiyoruz. Adaletsizlikten dolayı Cizre’de bu zulüm yaşandı. Çocuklarımız vahşice katledildi. Avrupa’ya kadar gittik ancak tüm devletler gözünü yumdu, kulağını kapattı. Çocuklarımızın katilleri bulunmadı ve cezalandırılmadı. Kürt halkı hep adaletten yana oldu. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz ve Önderliğimizin ve çocuklarımızın özgür olmasını istiyoruz. Hiçbir zaman adaletin gerçekleşeceğine ilişkin umudumuzu kaybetmeyeceğiz.”
Roboskîli ailelerin adalet arayışı sürüyor
28 Aralık 2011’de Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboskî köyünde çoğu çocuk 34 kişi Federe Kürdistan Bölgesi sınırında TSK’ye ait savaş uçaklarının bombardımanı ile katledildi. Katledilenlerden biri de Şervan Encü. Şervan’ın annesi Leyla Encü yıllardır adaletin sağlanmasını bekliyor. Roboskî Katliamı üzerinden 10 yıl geçtiğini belirten Leyla, buna rağmen kimsenin yargılanıp cezalandırılmadığını söylüyor. Leyla, adalet arayışlarına ilişkin şunları ifade ediyor: “Bizim için adalet gerçekleşmedi. Dosyanın üzeri kapatıldı. Dosyada hiçbir gelişme sağlanmadı. Biz adalet istiyoruz. Çocuklarımızın katillerinin yargılanmasını istiyoruz. Gözümüz televizyonlarda. Biz özgürlük diyoruz, onlar katliam diyor. Türk devleti 10 yıldır bizim için hiçbir şey yapmadı. Ben 34 şehidin annesiyim. Biz Roboskili anneler adalet istiyoruz. Artık savaş ve katliam olmasını istemiyoruz ancak Türk devleti savaşı gittikçe derinleştiriyor. Bize bunu yapmaya ne hakları var? Halkımıza adaletsizlik yapmaya ne hakları var? Savaştan vazgeçsinler, sonlandırsınlar. Biz özgür, eşit ve adil bir yaşam istiyoruz.”
Bitti.