Dünya Gençlik Konferansı'nda kadın mücadelesi tartışıldı

  • 15:59 5 Kasım 2023
  • Dünya
 
HABER MERKEZİ - Paris'teki Dünya Gençlik Konferansı'nda konuşan kadınlar, "Kapitalizmin feminizmi kullanmasına karşı dikkat edilmeli" uyarısında bulundu. 
 
Ronahi ve Youth Writing History ağıyla Fransa'nın başkenti Paris'te ortak düzenlenen Dünya Gençlik Konferansı 3'üncü gününde devam etti. Konferansın son gününde, Katalonya’dan Arran ve Orta Doğu Gençlik İnisiyatifi’nden Medya konuştu.
 
‘Amaç feminizme müdahale etmek’
 
Katalan temsilci Arran, kapitalist sistemin feminizmi kullanmaya çalıştığını vurguladı. Arran, "AB entegrasyonu adı altında kadın hakları bize ‘tolerans ve insan hakları’ adı altında sunulsa da bu aslında böyle değil. Onların aslında istedikleri feminizme müdahale ederek, onu manipüle etmektir. Bizler bu kavramı nasıl anlamalıyız? Buradaki devletler kadına olan şiddeti sadece göçmenlere yıkarak bazı adımları da bu yönde atıyor. Örneğin İspanya’da kadın haklarını savunmanın ötesinde göçmenlere karşı yasalar çıkarıldı. Tüm çalışmalar zengin ve beyazların haklarını savunmasına yönelik olarak sürüyor. Örneğin Macaristan ve Brezilya gibi ülkeler feminizme karşı ülkelerdir. Bunlar feminizmi gericilik ve basitlik olarak görüyor. Fakat olaya hakim olduğumuz zaman bunun bir kültür olarak göründüğü ifade edilebilir" ifadelerini kullandı.
 
‘En çok özgürlük isteyen genç kadınlar oldu’
 
Orta Doğu Gençlik İnisiyatifi'nden Medya ise, Kuzey ve Doğu Suriye'deki mücadeleye işaret etti. Medya, "Rojava Devrimi'nden önce kadınların yaşamı çok daha kötüydü. Daha öncesinde kendileri adına karar alamıyorlardı. Kendi haklarını sömüren bir tarz vardı. Böyle bir zihniyet Rojava'da vardı. Kadını sadece bir aile kurma, devlete köle eden, hizmetçi eden bir tarz vardı. Kadınları fuhşa yönelten bir tarz vardı, kadının her parçasını kapitalist sistemin içinde satmaya çalışan bir sistem vardı. Rojava ve Orta Doğu'da böyle bir durum vardı. Şunu söyleyebilirim ki yüz yıllarca bu böyle devam etti. Aileye ve ölüme karşı bir başkaldırı durumu yoktu. Aynı zamanda kadını estetikten de uzaklaştırmaya çalıştılar. Kadını doğadan koparmak istediler. Fakat Rojava devriminden sonra buna karşı büyük bir mücadele var. Efrîn'den Serêkaniyê'ye kadar. Gün geçtikçe bunu daha da azaltıyorlar. Bundan dolayı en çok özgürlük isteyen genç kadınlar oldu.
 
Belki Avrupa'da konferans yapıyoruz ama dünyanın birçok yerinde kadınlar bu eziyeti görmektedir. Belirttiğim gibi benim geldiğim bölgede de sistem kadın üzerinde bu şekilde işkence ve yok etme politikası izlemektedir. Rojava Devrimi ile 2011 yılından günümüze kadar bu mücadele gün geçtikçe artmaktadır. Normal seviyede olmayan bir mücadele var. Özgün bir şekilde mücadele var. Özsavunma temelinde kendilerini geliştiriyorlar."