Çernobil ve Fukuşima kapıda: Akkuyu Nükleer Santrali fay hattı üzerinde!
- 09:03 29 Temmuz 2019
- Ekoloji
Gülistan Azak
MERSİN - Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattına 30 kilometre mesafede bulunduğunu ve oluşan çatlağın büyük tehlike arz ettiğine dikkat çeken Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Semra Kabasakal, Çernobil ve Fukuşima facialarını anımsatarak, “yaşam büyük tehdit altında” uyarısında bulundu.
Mersin'in Gülnar ilçesine bağlı Büyükeceli kasabasının Akkuyu mevkiinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) ilk reaktörünün oturacağı temel üzerinde çatlak oluştuğu ve Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun (TAEK) olaya müdahale ettiği ortaya çıkmıştı. TAEK’in çatlak olan bölümleri yenilemesine rağmen yeniden çatlak oluştuğu ancak tekrar temel atıldığı belirtildi. Akkuyu Nükleer A.Ş. ise yaptığı açıklamada, santral yapımının tamamen Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın güvenlik standartlarına, ulusal ve uluslararası gerekliliklere uygun olarak gerçekleştirildiğini ileri sürdü.
Reaktörün oturacağı temel betonun bazı bölümlerinde çatlak oluşması “Daha temelinde felaketler oldu, faaliyete geçerse neler yaşanır” tartışmalarını da beraberinde getirirken, çalışanlarının her bir aşamasının problemli olduğuna dikkat çektiği beyanları ise tehlikeyi doğrular nitelikte. Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Semra Kabasakal, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yol açabileceği ikinci Çernobil ve Fukuşima facialarının ayak seslerinin duyulmaya başlandığına dikkat çekerek önemli uyarılarda bulundu.
‘Tüm dünya için büyük tehdit’
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin firmasının şaibeli olduğunu belirten Semra, daha önce Rusya, Hindistan ve İran’da aynı firma tarafından yapılan santrallerin olumsuz çalışmalarının görüldüğünü ve özellikle İran’da büyük tepkilere neden olduğunu söyledi. Nükleer santralin yalnızca ülke için değil tüm dünya için büyük tehdit oluşturduğunu vurgulayan Semra, konuya ilişkin hukuki mücadele vermeye devam ettiklerini ifade etti. Semra, “Nükleer santraller güvenilir ve ucuz değil, aksine pahalı, güvenilmeyen ve tehlikeli. Özellikle Fukuşima faciasından önce bu santrallerin milyonda bir kaza yapacağı söylenmişti ancak Fukuşima faciası bu istatistiği gerilere çekti. Özellikle ülkede bu nükleer santralin çok sağlıklı yapılamayacağı, santralin konumu itibariyle ise doğanın, canlıların hatta tüm ülkenin yaşamının yok edilebileceğini öngördüğümüzden mücadeleye başladık. Bu süreç içinde Toprak Koruma Kurulu kararlarına, gerilim hatlarına karşı davaların yanı sıra lisans ve ÇED iptali için de davalar açtık. Ama maalesef elimizdeki tüm sağlam verilere rağmen bu davaların hepsini kaybediyoruz. Türkiye’de zaten yargının ne amaca hizmet ettiği belli. Şu an ÇED davamız Anayasa Mahkemesi’nde. Öteki davalarımız ise Danıştay’da. Danıştay’dan kısa bir zamanda kesin, net sonuçlar verilerek yargı yolu kapanmış durumda. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gittik ve süreç devam ediyor” diye konuştu.
‘Bir milyar deniz lavrası yok olacak’
Semra, yetkili mercilere de ilettikleri kaygıları şöyle aktardı: “Bu santrali istemeyişimizdeki en önemli nedenlerden biri ise deniz varlıklarının yok olması. Çünkü su iki derece ısınacak. Santralin çalışmasına bağlı nedenlerden dolayı bir milyar deniz lavrası, balığı yok olacak. Yine santralin yaydığı radyasyonlar ciddi bir tehlike. Söz konusu santral ilk kez denenen bir santral. Ortaya çıkacak enerji ise ülke enerjisinin yüzde 4’ünü karşılayacak. Yüzde 20’ye yakın kayıp kaçağımız var. Yüzde 20 kayıp kaçağı önleyebilecekken, ülkenin yüzde 4’ünü karşılayacak bir enerji santrali için 15 yıl alım garantili ve maliyeti 20 milyar Dolar gibi bir santral için parasının olmadığını düşünüyoruz. Daha az riskli enerji üretim olanakları varken, tamamen Rusya’nın elinde olan bir santrali gerek siyasi gerek ise ekonomik olarak doğru bulmuyoruz. Alanın Rusya için üs olarak kullanacağına yönelik ciddi endişelerimiz de var. Tüm bu nedenlerle Akkuyu Santrali’ni istemediğimizi söyleyebilirim.”
‘Mersin halkı tehlike ve tehditlerin farkında’
Mersin Akkuyu Nükleer Santrali çalışanlarının santralde meydana gelen çatlaklık ve yapım aşamalarının problemli olduğuna dikkat çektiği röportajı anımsatan Semra, söz konusu problemlerin varlığının daha önce ÇED raporunun iptaline ilişkin yapılan keşif sırasında bölge halkı tarafından kendilerine aktarıldığını dile getirdi. Santralin Kuzey Anadolu Ecemiş fay hattının 30 kilometre batısında yer aldığını belirten Semra, Mersin halkının, tehlike ve tehditlerin farkında olduğunu ve Akkuyu Nükleer Santrali istemediğinin altını çizdi.
‘Durum tamamen karşılıklı siyasi çıkar ilişkisi’
Akkuyu Santral projesinin devletler arası karşılıklı siyasi çıkar ilişkisi olduğunu düşündüklerini kaydeden Semra, Rusya’ya karşı üs hazırlığının yapıldığı endişesi yaşadıklarını ifade etti. Semra son olarak ise şunları kaydetti: “Mersin’de baro ve STK’lar da söz konusu santrali istemiyor. Konuya ilişkin mücadele veriyoruz. Durumun tamamen karşılıklı siyasi çıkar ilişkisi olduğunu düşünüyoruz. Rusya ile olası bir sorun sonrası söz konusu alanın bir üst olarak kullanılabileceğini düşünmek dahi rahatsız edici. Maalesef bir başka sorun ise hiçbir sigorta şirketinin bu santrali sigortalamayışı. Sigorta yapacaklar ise 20 milyar dolarlık bir yapıya karşı çok cüzi bir miktar sigorta yapıyorlar. Ülkemizde yapılan bu santral maalesef meydana gelecek tüm kazalardan sorumlu tutulmaya çalışılıyor. Olası kazanın tüm zararları halkımız tarafından ödenecek. Bu durumun adil olmadığını düşünüyoruz. Santralde çalışanların basında çıkan söylemlerine ilişkin ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, Türkiye Atom Enerji Kurumu’na, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’na birer yazı yazılarak konu hakkında bilgi verilmesini ve verilen lisansların da iptal edilmesini talep edeceğiz. Mücadelemiz ise sürecek.”