İzmir'de Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü başladı
- 12:42 9 Ekim 2019
- Ekoloji
İZMİR - İzmir Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği Ekoloji Forumu’na katılan yaşam savunucuları, Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü adı altında Efemçukuru'na yürüdü.
İzmir Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği Ekoloji Forumu’na katılan yaşam savunucularının İzmir ve Ege Bölgesi'nde yaşanan ekolojik yıkımlara karşı düzenlediği etkinlik, Efemçukuru’na doğru yapılan yürüyüş ile başladı. 12 Ekim’de Çanakkale’de yapılacak mitingle son bulacak etkinliğin başlangıcı olan Su, Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü kapsamında Efemçukuru'nda bir araya gelen yaşam savunucuları adına Ege Çevre Platformu Sözcüsü Alime Mitap’ın burada kısa bir açıklama yaptı.
‘Kanserojen maddeler uzun yıllar doğada kalacak’
Efemçukuru’nun İzmir’in içme suyunun yaklaşık yüzde 40’ını karşılayan Tahtalı Barajı koruma alanı sınırında olduğunu söyleyen Alime, yaklaşık 300 bin kişinin içme suyunu karşılamak için planlanan Çamlı Barajı’nın uzak koruma alanında ve baraja su sağlayacak derelerin ise mutlak koruma alanı içinde yer aldığını söyledi. Alime, 1 Haziran 2011 tarihinden bu yana Kanada şirketi olan Eldorado Gold’a bağlı Tüprag şirketi tarafından altın madeni işletmeciliğinin yapıldığını belirterek, altın madeni işletmesinin İzmir’in su havzası için büyük bir risk yaratacağının bilimsel raporlarla belgelendiğini ifade etti. Alime, “Bu raporlara dayanarak mahkemelerce pek çok karar verildi. En yakın yerleşim yeri olan Efemçukuru’na içme suyu sağlayan sondaj kuyusu bazı kimyasalların karışması sonucu iptal edilmiş, yeni bir sondaj açılmak zorunda kalınmıştır. Kirliliğin, Tahtalı ve Balçova barajları ile havzadaki diğer sondaj ve su kaynaklarına da ulaşmayacağını kimse garanti edemez. Altın madenlerinde kesin olarak bulunan ve kanserojen olan ağır metaller ise çok uzun yıllar doğada kalacak. Havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletmeye devam edecektir” diye konuştu.
‘Daha fazla ses çıkarılmalı’
Atlın madeni işletmesi hakkında birçok dava açıldığını ve kazanılmasına rağmen, madenin işletilmeye devam ettiğine dikkat çeken Alime, bu aşamadan sonra İzmir’in yerel yönetimi, demokratik baskı grupları ve İzmirliler olarak daha fazla ses çıkarılması gerektiğini vurguladı. Söz konusu işletmenin derhal kapatılması gerektiğinin altını çizen Alime, “Efemçukuru’ndan Kaz Dağları’na Su ve Vicdan ve Yaşam Yürüyüşü’nde başından sonuna kadar etkinliğimize destekleriniz, katkılarınız bizim için çok değerlidir. Bu ülkede yaşayan, ayrımsız herkesin yaşamını ve geleceğini derinden etkileyen ekolojik krize karşı birlikteliğimiz, bizimle yürüyüşe katılamazsanız bile bulunduğunuz yerden göstereceğiniz destekler, geleceğimiz için çok değerlidir” sözlerini kullandı.
‘Hem altın madeni hem de baraj yapımı çelişkili bir durum’
'Hem maden işletimi hem de baraj yapımı çelişkili bir durum'
Ardından söz alan EGEÇEP avukatı Arif Ali Cangı, altın madeninin atıklarının depolandığı alanı göstererek, hem altın madeninin hem de barajın yapılmasının çelişkili bir durum olduğunu, hükümetin Çamlı Barajı’na altın madeninin işletilmesi için izin vermediğini, İzmir’in Gördes Barajı’na muhtaç bırakıldığını ifade etti. Çamlı Barajı’nın yaklaşık 300 bin kişinin su ihtiyacını karşıladığını kaydeden Arif, yaklaşık 19 yıllık zaman içerisinde yargılama sürecinde İzmirli bilim insanlarının verdiği bilginin İleri teknoloji Enstitüsü laboratuvarları tarafından akredite olmadığı gerekçesiyle Danıştay tarafından kabul edilmediğini, bölgeyi tanımayan Ankara’daki bilim insanlarının verdiği raporun kabul edildiğini söyledi. Arif ayrıca, alınan numunelerin usule aykırı şekilde alındığını ve kazanılan davaların ise Danıştay tarafından bozulduğunu söyledi.
Konuşmaların ardından etkinlik, Gaziemir Nükleer Atık Fabrikası’na doğru yapılacak yürüyüşle sürecek.