Kanal İstanbul tepkisi: En büyük zenginlik biyoçeşitlilik ve siz bunu yok ediyorsunuz
- 11:09 18 Ocak 2020
- Ekoloji
İSTANBUL - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Çevre Mühendisi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nüket Sivri, ülkeyi ilgilendirecek kararların bilim ışığında alınması gerekliliği üzerinde durarak, “Marmara çok ciddi hasta bir çocuk. Ve sizin bu çocuğu tedavi etmek yerine tam tersi onu hastalıklı tüm ortamlara götürmeniz onu daha fazla hasta etmenizden başka bir sonucu sağlamayacaktır” uyarısında bulundu.
İstanbul’un Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy, Başakşehir ilçelerinden geçen Kanal İstanbul Projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı önceki gün, 23 Aralık’ta görüş, itiraz ve önerileri almak için 10 gün süreyle askıya alınan ÇED raporunu onayladıklarını duyurdu. Duyuruda komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri doğrultusunda “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının alındığı belirtildi. Projeye karşı binlerce İstanbullu yağmur çamur demeden dilekçe vermek için uzun kuyruklarda beklemiş, el ele tutuşarak metrelerce uzunlukta insan zinciri oluşturarak yürüyüş düzenlemişti. İstanbullunun itiraz ve tepkisine kayıtsız kalan hükümet, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aracılığıyla onayladığı ÇED raporuyla “ isteseniz de istemeseniz de olacak” sözlerini yinelediğini duyurdu.
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu gönüllüleri, raporun 100 binden fazla insanın verdiği itiraz dilekçesine saygı göstermeyen ve “Ben karar verdim ben yaparım” anlayışı ile onaylandığını belirtirken, karara karşı bugün saat 15.00'de Sarıgazi'de gerçekleştirecekleri insan zinciri eylemine katılım çağrısında bulundu.
Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin görüşünü aldığımız İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Çevre Mühendisi Bölümü öğretim üyesi Profesör Doktor Nüket Sivri, ülkeyi ilgilendirecek kararların bilim ışığında alınması gerektiğinin altını çizerek, kanal projesinin gerçekleşmesinin büyük sorunlara yol açacağına dikkat çekti.
‘Ekolojik yaptırımlar ekonomik yaptırımlardan daha önemli’
Ülkeyi ilgilendirecek kararların bilimin ışığında alınmasının önemini vurgulayan Nüket, Kanal İstanbul Projesi’nin büyük sorunlara yol açacağına işaret etti. Nüket, ekolojik yaptırımların ekonomik yaptırımlardan çok daha önemli olduğunu kaydederek, kanalın ekolojik sorunlara yol açabileceği uyasında bulundu. Nüket şöyle devam etti: Son 15 yıldır kendi çalışmalarım kapsamında Küçükçekmece lagünün tüm değer ve parametrelerini izleyen bir bilim insanı olarak tüm fikirlere açık olduğumu söylemek isterim. Her bilim insanının kendi düşünceleri vardır mutlaka. Tartışılan başlıklar arasında en dikkat çekeni ekonomi. Ancak biz daha çok ekoloji sorunu üzerinde duruyoruz. Ekolojik yaptırımlar bizler için önemli. Ne zaman ekolojik yaptırımlar ekonomik yaptırımların önüne geçer işte biz ülke olarak o zaman kazanırız. Ekoloji başlığına ilişkin gerek su gerek biyoçeşitlilik açısından yaşanacak olumsuzlukları düşünebiliriz. Ekoloji başlığını düşündüğümüzde bölgeye herhangi bir kanalın değil, sadece suyun dahi belirli alanlara dahil olması ve sisteme kazandırılıyor olması ciddi bir sorun teşkil ediyor.”
‘Hükümet bilimin öncülüğünde hareket etmeli’
Marmara Bölgesi’ni “hasta çocuk” olarak nitelendiren Nüket, hastalığın ilerlemesinin önüne geçilmesi için hassas davranılması gerektiğini söyledi. Bir ülkenin en büyük zenginliğinin o ülkenin biyoçeşitliliği olduğunu belirten Nüket, bu zenginliğin korunması için hükümetin bilimin öncülüğünde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Nüket sözlerini şöyle sürdürdü: “Marmara çok ciddi hasta bir çocuk. Ve sizin bu çocuğu tedavi etmek yerine tam tersi onu hastalıklı tüm ortamlara götürmeniz onu daha fazla hasta etmenizden başka bir sonucu sağlamayacaktır. Bizim de istediğimiz bu hasta çocuğa yeterli imkanlar tanıyıp sağlıklı bakmak. Bu anlamda ekoloji başlığı tüm ekonomi başlıklarının önüne geçmeli. Tek sorun, proje sonrası çok katlı binaların inşa edilmesi değil. Şuan Avusturalya’daki büyük yangın gündemde. Oradaki tüm biyoçeşitliliğinin yandığını düşündüğünüzde aslında bu zenginliğinizde bitiyor olması demektir. Bir ülkeye bahşedilen en büyük ödül kendisinde barındırdığı biyo zenginliğidir. Her şeyden önce siz Siz bu biyo zenginliği yok ediyorsunuz. Türkiye kuşların göç yolu üzerinde. Kuşların göç yollarını haritadan incelediğinizde de Kanal İstanbul’un yapılmak istendiği alanın bu göç yolu üzerinde olduğunu görüyoruz. Tıpkı büyük havaalanında olduğu gibi. Bu geçiş yollarını da çok iyi irdelersek birçok türün kaybı söz konusu. Biz ülke olarak kuşuna, doğasına çok değer veriyoruz aslında. Ve öncelikle bunu kaybetmemiz gerekiyor diyorum. Bilimin dayandığı yolda ilerleyelim. Benim görevim bunu gerektiriyor.”