Sendikalarda eşbaşkanlık sistemi 2025-04-21 09:04:22   Derya Ren    RIHA - KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, eşbaşkanlık sisteminin tekleşme ve iktidarlaşmaya karşı bir müdahale olduğunu vurgulayarak, bu modelin çalışma yaşamında eşit ve özgür ilişkilerin kurulmasına katkı sunduğunu belirtti.   Kadınların toplumsal alanlarda vermiş olduğu direniş sonucunda, her geçen gün kadın mücadelesine farklı bir ivme kazandırılırken, kadınların emek boyutunda elde etmiş olduğu kazanımlarla “erkek alanı” olarak tariflendirilen alanların, her geçen gün kadınlar için birer özgürleşme ve örgütlenme merkezlerine dönüştüğü görülüyor. Kapitalist sistemle birlikte emek sömürüsünün başladığı tarihten bu yana gelişen işçi mücadeleleri, daha sonrasında sendikalaşarak daha sistematik bir hak arayışına girdi. Oluşturulan sendikal örgütlenmelerde, gelişen kadın mücadelesiyle birlikte kadınlara özgün alanlar yaratıldığının altını çizmek mümkün. Öte yandan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik paradigmasının sistemi olan Eşbaşkanlık sistemi, sadece yönetsel alanda değil; aynı zamanda sınıfsal alanda da hayati önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK) gibi sendikalarda hayata geçirilen Eşbaşkanlık sistemi ile kadın ve erkek temsiliyeti eşitlenirken, kadının özgün çalışmaları sendikal mücadeleyi daha güçlü bir konuma taşımayı hedefliyor.   Sendikalarda kadın temsiliyeti ve eşbaşkanlık sistemine ilişkin KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher, JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.   Sendikalarda kadınların durumu   Sendikaların kuruluşundan itibaren erkek alanı olarak görüldüğünü belirten Döne Gevher, “Uzun bir süre erkek hâkimiyetinin olduğu, karar alma süreçlerinin tamamen erkeklerden oluştuğu bir yapılanmaydı. Tarihsel arka planına baktığımızda, toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü, istihdamda kadınların yer almaması, daha çok erkeklerin istihdamda yer alması, sendikalarda erkeklerin söz kurmasını beraberinde getirmiştir. Daha sonrasında, 2’nci dalga feminist hareket sonrası çok daha yaygın bir şekilde ortaya çıktığı ve kadın görünürlüğünün oluştuğu bir dönemi tariflendirebiliriz. Eşbaşkanlık sistemi sendikaların gündeminde değil. Ancak KESK’in kuruluşu ve geldiği aşama itibarıyla Eşbaşkanlık gündemine girdi. Çünkü KESK’in kuruluşundan itibaren, kadına dair tüzüğünde madde bulunan ve kadın çalışmalarını özgün bir çalışma olarak örgütleyen, kadın sekreteryası olan bir kurum. Bundan kaynaklı olarak, var olan sendikalara baktığımız zaman KESK’te, iş kolunda şu an SES’te Eşbaşkanlığı görebiliyoruz. Bir direnç var mı? Elbette var” dedi.   KESK’in mücadele hattı   Sendikalarda erkek hâkimiyetinin ortaya çıkmasına neden olan sebeplere değinen Döne Gevher, “Erkeklerden gelişen direncin sebebi, tabii ki iktidar alanı olarak gördükleri sendika zeminini paylaşmak istememeleridir. Çünkü orayı güç ilişkisi alanı olarak görüyorlar. Orayı geliştirecek kadın ve erkeğin ortak irade olacağı zemin noktasında bir direnç gelişiyor. Bu sadece Eşbaşkanlık sistemi ile ilgili değil. Kadın Meclisleri ve onların karar organı olmasına karşı da dirençlerle karşılaşabiliyoruz. İşçi konfederasyonlarına baktığımızda, bu temelde alanların çok fazla olmadığını görüyoruz. Uluslararası sendikal örgütlenmelerde, kadının hem karar organı hem de politika belirleme süreçlerinde yer alması, temsili ve kadın gündeminin sendikalarda yer alması yönündeki tavsiye ve öneriler kısmen karşılık bulsa da, genel olarak Türkiye’de hâkim anlayış; ekonomik özlük hakları temelinde mücadele hattı çizen bir sendikal yapılanma olarak devam ediyor” diye kaydetti.   ‘Eşbaşkanlık KESK ve SES iş kolunda var’   “KESK’te ise ekonomik özlük haklar ile birlikte demokrasi ve barış mücadelesini de bir mücadele hattı olarak görme durumu var” diyen Döne Gevher, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların ve ekolojik mücadelenin bir bütün olarak görülmesinden kaynaklı olarak, kadın politikaları Kadın Meclisleri tarafından belirleniyor. Kadın Meclisleri üzerinden beslenen bir eşbaşkanlık, KESK ve SES iş kolunda var diyebiliriz. Diğer iş kollarımızda eşbaşkanlık sistemi yok. Onun için daha uzun tartışmaların, mutabakatın oluşturulmasına ve birlikte birbirimizi ikna etme sürecine ihtiyacımız var. KESK’in sendikal politikasında toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir politika hattını görmek mümkün. Kadın sorunları sendikanın temel politikaları arasında ve bunun çözümü için de mücadele hattı oluşturuluyor.   Eşitsizlikle karşı karşıya kalıyoruz   Kadın Meclislerinin oluşum sürecinde şu hedeflendi: Kadınların kararını kadınlar alır. Kadınlar ve erkeklerin çalışma yaşamında karşılaştığı sorunlar birebir aynı olmuyor. Eşitsizlikle karşı karşıya kalıyoruz. Ekonomik ve özlük anlamında belli düzeylerde yasal mevzuatlar oluşturulmuş olsa da, toplum algısı üzerinde kadınlar daha fazla ayrımcılığa, tacize ve şiddete maruz kalıyor. Yine kadınların sözü daha az duyuluyor. Yaptıkları işler daha değersiz ve önemsizmiş gibi addediliyor. Bu durumda, kadınların çalışma yaşamında karşılaştıkları sorunların özgün bir şekilde değerlendirilmesi ve bunun tartışmalarla ve emek mücadelesinin bir parçası olarak ele alınması gerekiyor.”   Sendikalarda kadının yeri   Döne Gevher, kamu sendikalarının tüzüğünde ve programlarında özelde kadınlara yer veren bir sendikal düzenlemeyle pek karşılaşmadıklarının altını çizerek şunları söyledi: “Memur-Sen’in kadın kolları var; ancak baktığımızda, kadın kollarının çalışmalarında daha çok geleneksel kadınlık ve bu kadınlığın var olan haliyle temsili üzerinden kendisini tariflendiriyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin bir sapma olduğunu ve bunun dış mihraklar tarafından getirildiğini belirtiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedildiği dönemde bir deklarasyonla ‘Milli ve yerli toplumsal cinsiyet eşitliği, adaleti tartışacağımız bir çalışma yaşamını değerlendirmeliyiz’ diyorlar. İşçi konfederasyonlarında DİSK’i daha ayrı bir yerde tutmak gerekiyor. DİSK’in Kadın Temsilciler Kurulu var. Aynı zamanda DİSK, tüm çalışmalarında kadınlar özelinde ayrı bir başlık oluşturuyor. Örneğin DİSK-AR, düzenli olarak hazırladığı verilerde kadın işsizliği noktasında ayrı veri paylaşıyor. Öte yandan, işçi grevlerinde her ne kadar kimi sendikalarda kadınlar için ayrı bir başlık oluşturulmasa da, ortaya çıkan farklı bir dil var. Hak mücadelesi yürütme talebi var. İş yaşamında karşılaştıkları ihlalleri daha net ifade etme durumu var.”   ‘Eşbaşkanlık, tekleşme ve iktidarlaşmaya bir müdahaledir’   Derinleşen ekonomik kriz ve yoksullukla birlikte işçilerin yaşadığı sorunlar karşısında kadınların vermiş olduğu mücadeleyi hatırlatan Döne Gevher şöyle dedi: “Baskı altına alınmaya ve sömürülmeye çalışılan bir kadın emeği durumu var. Ancak bunun karşısında kadınların örgütlü mücadelesinin de güçlendiği bir tablo ortaya çıkıyor. Toplumu kutuplaştıran politikalar, Eşbaşkanlığın olumlu olup olmadığını tartışmak yerine, nereden geldiğiyle ilgileniyor. Nereden geldiğinin dışında bir tartışma yürütürsek; Eşbaşkanlığın kendisi, tekleşme ve iktidarlaşmaya dönük bir müdahaledir. Bu müdahaleye dönük bir çalışmanın da, çalışma yaşamının kendisi açısından demokratikleşmesi, kadın ve erkek arasında eşit ve özgür ilişkilerin geliştirilmesi açısından bir anlamı vardır. Ama maalesef mevcut kutuplaştırıcı anlayış, bu modelin Kürt hareketinden gelen olumlu pratiğini daraltan ve geriye çeken bir konumda duruyor. Eşbaşkanlık, bir model olarak çalışma yaşamını demokratikleştirecektir.”