Ankaralılardan kriz tepkisi: Zengini daha zengin fakiri daha fakir ettiler

  • 09:03 9 Eylül 2022
  • Emek/Ekonomi
Dilan Babat-Öznur Değer 
 
ANKARA - İktidarın bir an önce değişmesi gerektiğini belirten yurttaşlardan Urgiye Elhan, Ekonomi Bakanı Nurettin Nebati'nin "Gözlerimdeki ışıltıyı görüyor musunuz?" sözlerini hatırlatarak, "Onun gözlerinin ışığı sönsün. 130 tane mağazası var. Onun mağazasında bir tişört 2 bin TL. Kimsenin sesi çıkmıyor. Ülkede bir şey kalmadı" diye tepki gösterdi. 
 
Ülkede artan enflasyon ve ardı ardına gelen zamlar ekonomik krizi derinleştirirken, yurttaşlar şimdiden kışı nasıl geçireceğini düşünüyor. Okulların açılmasına günler kala çocuklarının kırtasiye ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanan veliler ise çocukları okutabilmenin yollarını arıyor. Halka ayrılması gereken bütçenin savaşa aktarılmasıyla ülkedeki yoksulluk derinleşirken,  halk krizin son bulmasının yolunun iktidarın değişmesinden geçtiğini ifade ediyor.
 
‘Silivri’ye gitmek istemediğim için konuşamıyorum’
 
Ekonomik krizin derinleşmesi sonucunda nasıl geçindiklerini ve çocukların okul masrafını nasıl karşıladıklarını Ankara’da yaşayan yurttaşlara sorduk. Ankara’nın Altındağ ilçesine bağlı Ulus semti Ankara'da dar gelirlilerin uğrak mekanı. Ev aletlerinden giyecek ve yiyeceğe kadar herşeyin normale göre çok daha ucuz olduğu söz konusu semtte bile artık birçok şey yurttaşlara lüks geliyor. Mikrofon uzattığımız yurttaşların bir kısmı iktidar tarafından yaygınlaşan korku iklimi doğrultusunda konuşmak istemezken, kamera arkasında konuşan yurttaşlar ise “Silivri soğuk. Silivri’ye gitmek istemediğim için konuşamıyorum. Artık kimseye güvenemiyoruz, İnsanları birbirlerine düşman ediyorlar” sözleriyle iktidar politikalarına dikkat çekti.
 
Mikrofon uzattığımız yurttaşların verdiği cevaplar şöyle:
 
3 aydır meyve alamadım
 
Figen Koluksak: Hayat pahalı. Çocukların yiyeceklerini alamıyoruz. 3 aydır çocuğuma meyve alamadım. Bir  çocuğum okuyor. Haftaya okula başlayacak ama hiçbir şey alamadım. Eskiden kiloy ile alıyorduk şu an taneyle dahi alamıyoruz. Bir defter 13-14 TL ve 6-7 tane defter almamız gerekiyor. Nasıl alacağız? Kasaba gidiyoruz, marketlere gidiyoruz hiçbir şeye el atamıyoruz. Kahvaltıyı peynir ve zeytinsiz yapıyoruz. Yağ ve salça almış başını gidiyor. Her şeye zam geldi. Okul malzemelerini alamadık ama çocuğumun da okula gitmesi gerekiyor. Evde yemeklik yok ama ben halin içine giremiyorum. Çünkü her şey ateş pahası.  
 
Bu gidişattan utanıyorum 
 
Cansel Çakır: Asgari ücretle geçinemiyoruz. 4 yaşında bir çocuğum var ama ihtiyaçlarını karşılayamıyoruz. Çocuğumun istediği şeyleri alamıyorum. Doğalgaz zamları artıyor.Bir kalem 13 TL olmuş. Konuşmak bile istemiyoruz artık. Kim gelirse ona oy vereceğiz. Bu gidişatın değişmesi için öncelikle iktidarın değişmesi gerekiyor. Kim gelirse gelsin daha iyi yönetir. Önümüz kış ama doğalgaz ayarını değiştiremiyoruz. İnsanlar soğukta oturup ölmeyi mi bekleyecek? Çocuklar da ısınamayacak. Herkes battaniye altında ısınmaya çalışacak. Ben karnımı doyurmak değil beslenmek istiyorum. Et çok pahalı, çocuğuma veremiyorum. Çocuğumun beslenmesi, et, meyve ve sebze yemesi lazım ama alamıyoruz. Kimse bana memnun olduğunu söylemesin. Herkes aç geziyor. Arabaları var diye insanlar geçiniyor diye bir şey yok. İnsanlar benzin alamıyor, telefon parasını ödeyemiyor. Ben bu gidişattan utanıyorum. İktidarın bir an önce değişmesi lazım. Artık herkes gözünü açsın. Kimsenin cebinde parası yok. Yiyip içemiyor, gezemiyor kimse. Bir elma, portakal bile alamıyoruz. Ben çocuğuma borçla harçla meyve alabiliyorum. Ben halk olarak burada geçinemiyor ve yaşayamıyorsam herkes utanmalı.
 
Mücadele edilmeli
 
Dilek Yıldız: Kanser hastasıyım ama kanser ilaçlarımı bile karşılayamıyorum. Devlet de karşılamıyor. Hayat şu an çok zor. Kim gelirse gelsin değişmeyecek, gelenler de aynı oluyor. Her şeye zam geliyor. Önümüz kış ve doğalgazı nasıl yakacağız bilmiyoruz. Çocukları olanlar ne yapacak? 
 
Zengini daha zengin fakiri daha fakir ettiler
 
Urgiye Elhan: Benim dolabım tam takır. Yukarıda olanların ekonomisi çok güzel ama halkın arasına girdiğin zaman bitik. Zengini daha zengin fakiri daha fakir etti bu adam. Ekonomik gidişat düzelmez. Yeni parti de gelse bu böyle gider. Çünkü adam zaten bataklığa batmış. Bataklık gider mi? Ben ev işlerine gidiyorum ama sigortam yok. Devlet neden sigortamı yapmıyor? Nebati diyor ki ‘Gözlerimdeki ışığı görüyor musunuz?. Onun gözlerinin ışığı sönsün. 130 tane mağazası var. Onun mağazasında bir tişört 2 bin TL. Kimsenin sesi çıkmıyor. İnsanlar cezaevine girmekten korkuyor. Siz buradayken kimse konuşmuyor ama siz gittikten sonra herkes basıyor küfrü. Ben memnun değilim. Ben tek başıma yaşıyorum ama odunum, kömürüm bile yok. 100 TL elektrik faturası gelmiş ama ödeyemiyorum. Geçen pazara gittim biber dışında bir şey alamadım. Suya, elektriğe, doğalgaza 15 günde bir zam geliyor. Hani ekonomi güzeldi? Nerede güzel? Halka bakın biraz insanlarda para yok ! Benim artık devletten hiçbir beklentim yok. Hangisi gelirse gelsin aynı tas aynı hamam. Ülkede bir şey kalmadı. Köprü ile cami yapıyor sadece. Ben ne yapayım köprü ile camiyi? Bana ev yap. Ben ablamın evinde gecekonduda kalıyorum seneye evim yıkılacak. Ne yapacağım ben? 3-4 bin TL kirayı nasıl ödeyeceğim? Onun oğlunun  (Nurettin Nebati'yi kastederek) AnkaMall’in orada yaptığı evleri görüyor musunuz? İktidarın değişmesi ve iyi birinin gelmesi gerekiyor.
 
Çocukları okuldan almak zorunda kalacağım 
 
Kıymet Karaca: Her şey çok pahalı ve geçinemiyoruz. Dün marketten salça ve tuz alacaktım. Bir hafta önce 19 TL’ye aldığım salçanın 25 TL olduğunu gördüm. Bir hafta içinde o kadar zam gelmiş, şok oldum. Ekmek 4 TL olmuş. 5 kişiyiz asgari ücretle geçinemiyoruz. Haftaya okullar açılıyor ama bir defter, kalem bile alamadık. Çocukları okuldan almak zorunda kalacağım. Hayat çok pahalı. Bir çanta 300 TL olmuş. Büyüklerimiz utansın. Millet sokakta aç aç geziyor. Büyüğümüz bir ayağa kalksın da bir baksın millete. İnsanlar aç. Utansın Tayip.
 
Fanatik olmayı bırakırsak değişeceğiz
 
Sibel Erdem: Geçinme diye bir şey kalmadı. Bunu söyleyen gerçekten yalan söyler. Geçen sene aldığımızın 4 katı fiyatına alıyoruz her şeyi. Haftaya çocuklarım okula başlayacak ve kırtasiye malzemelerinin birini alabiliyorsam birini alamıyorum. Okulun tam gün olması başlıca sorun. Çünkü biz veliler öğlen aralarında çocuklara yemek götürmek zorunda kalıyoruz. Okuldaki yemek masrafı çok yüksek. Çocuğun bütün masrafları çok yoğun. Artık orta tabaka diye bir şey de kalmadı. Ya çok zenginlerimiz var ya da çok fakir. Bunun önüne nasıl geçilebilir? Onu bekleyip göreceğiz. Biz bir kere fanatik olmayı bırakırsak değişeceğiz. Ayrıca takım tutar gibi parti tutmayı bırakırsak değişeceğiz. Bu partiler çalışmak için geldi. Bunu bileceğiz. Çalışırlarsa oy vereceğiz ama çalışmazlarsa oy vermeyeceğiz. ‘Bir defa buna oy verdim başkasına oy vermem’ diye bir şey yok. Bu ülkeye kim hizmet verirse ona vereceğiz. Hizmet vermeyeni seçmeyeceğiz. Herkesin seçim beklentisi var ama seçimde bir şey olmayacak ki. Seçim sonrası her şeyin birden değişmesini beklemeyelim, kendimizi kandırmayalım. Biz üretmiyoruz. Her şeyi dıştan aldığımız sürece ekonomi düzelmez. Bunların tamamı bir bütün. Hiçbiri birbirinden kopuk değil. Ev kiraları almış başını gidiyor. En alt kat 3 bin TL olmuş. Biz halk olarak da artık birbirimize yardımcı olmuyoruz. Seçim sonrası kim gelirse gelsin bir anda sihirli bir değnekle her şeyi değiştiremez.