Dedeoğulları Katliamı'nın 4’üncü yılında adalet arayışı sürüyor 2025-07-30 09:02:18     Melek Avcı   ANKARA - Meram’da Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledilmesinin üzerinden 4 yıl geçti. Yargıtay, tetikçi Mehmet Altun’a verilen ağırlaştırılmış müebbeti onarken, katliamın azmettiricileri ise hâlâ ortaya çıkarılmadı.   Konya’nın Meram ilçesinde 30 Temmuz 2021’de gerçekleşen katliamda, Yaşar Dedeoğulları’nın evini basan Mehmet Altun aile üyelerine tabancayla ateş etmişti. Saldırıda Yaşar Dedeoğulları, eşi İpek Dedeoğulları, çocukları Serap Dedeoğulları, Serpil Dedeoğulları, Sibel Dedeoğulları, Metin Dedeoğulları ve Barış Dedeoğulları yaşamını yitirmişti.   Kamera görüntülerinde Mehmet Altun’un yerde yatan yaralılara tekrar ateş açtığı ve saldırının ardından evi ateşe verdiği görülmüştü. Olayın ardından kiraladığı araçla kaçan Mehmet Altun, 4 Ağustos’ta memleketi Bozkır ilçesi Üçpınar Mahallesi’nde gözaltına alınarak tutuklandı.   11 kişi hakkında iddianame   Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında aralarında Mehmet Altun’un da bulunduğu 11 kişi hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, fail Mehmet Altun hakkında “canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürme” suçundan 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.    Ayrıca olayın ardından evin bazı noktalarına yanında getirdiği bidondaki benzini döküp ateşe verdiği iddiasıyla “yakarak mala zarar verme” suçundan 1 yıldan 9 yıla kadar, “nitelikli olarak konut dokunulmazlığı” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar, “6136 Sayılı Kanuna Muhalefet” suçundan da 5 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası talep edildi.   İddianamede, bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen failer Mehmet Altun’un eniştesi Lütfi Keleş ile ablası Ayşe Keleş, yeğeni Ali Keleş, Yahya Çalık, İbrahim Keleş, Ramazan Çalık, Ali Çalık, Veli Keleş, oğlu Ali Keleş ve akrabaları Ali Keleş hakkında “canavarca hisle tasarlayarak 7 kişiyi kasten öldürmeye azmettirme”, “yakarak mala zarar vermeye azmettirme” suçlarından yargılanmaları istendi.   Tetikçi cezalandırıldı, azmettirenler korundu   Mahkeme fail Mehmet Altun’a, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası vermiş, Ancak aile avukatlarının saldırının azmettiricileri hakkında yaptığı başvurular ise defalarca reddedildi. Yargıtay geçtiğimiz hafta kararı onayladı. Ailenin Avukat Abdurrahman Karabulut, “Bu davada adalet gerçekleşmedi. Katliam tek bir kişinin işi olamazdı. Dosyaları ayırarak, azmettirenleri ve saldırının arkasındaki yapıları korudular” diyerek yargının dosyayı bu şekilde kapatmaya çalışmasına tepki göstermişti.   ‘Katliamın üstünü örtme girişimi’   Katliamdan iki ay önce, 12 Mayıs 2021’de Dedeoğulları ailesi, komşu ailelerin ırkçı saldırısına uğramış ve ölümle tehdit edilmişti. Bu saldırıya ilişkin de avukatlar dava açmış, katliam dosyası ile ırkçı saldırı dosyasının birleştirilmesi avukatlar tarafından defalarca talep edilmişti. Ancak bu dava ile 30 Temmuz’daki katliam davası birleştirilmedi. Avukatlar, “İki dava birbirinden bağımsız düşünülemez, iki dava tek bir zincirin halkalarıdır” dese de mahkeme bu talepleri defalarca reddetti. İnsan hakları örgütleri ise bu tutumu “katliamın üstünü örtme girişimi” olarak nitelendirmişti. Ancak mahkeme, davaları ayrı tutarak olayın bütünlüğünü parçalamış oldu.   Deliller karartıldı   Katliamın dava duruşmalarında ise olay gününe ait 2 dakikalık kamera kaydının silinmiş olduğu açığa çıkmış, failin ise telefon görüşmeleri dava dosyasına eklenmemişti. Yine, banka hesap incelemeleri, HTS kayıtlarının dosyaya dahil edilmemesi, azmettirenlerle olan ilişkinin üstü örtüldü. Çetin Dedeoğulları, bu durumu şöyle ifade etti: “Delilleri görmezden gelerek katliamı tek bir kişinin işi gibi göstermek istiyorlar. Gerçeklerin üstünü örtüyorlar. Biz adalet beklerken, delilleri kararttılar. Bu bir yargı değil, cezasızlık pratiğidir.”   Dava Avukatı, fail Mehmet Altun'un polisle defalarca görüşmesi olduğunu hatırlataraka şunu belirtmişti: “Kırk dakikalık bir görüşme kaydı var, bunları hemen istedik, 15 ay sonra bu kayıtlar geldi. Bu ses kayıtlarının üçte ikisi emniyetin çözüm sanalında tahrip edilmiş, yok olmuş. Her şey bu kadar açık ortadayken deliller karartıldı, araştırma yapılmadı. Şimdi Yargıtay ‘biz bozduk, gerekeni de yaptık’ diyor, peki bu sıcağı sıcağına neden yapılmadı?”    Kayıtlarda ne vardı?    Mehmet Altun’un 2 Ağustos 2021 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğü ile yaptığı yaklaşık 45 dakikalık telefon görüşmesi, dava dosyasına 15 ay sonra eklendi. Ancak bu görüşmenin yalnızca 12 sayfası kayıt altına alındı, geriye kalan yaklaşık 30 dakika ise çözümleme yapılamadığı gerekçesiyle anlaşılamıyor olarak bırakıldı.    Mehmet Altun ile polislerin yaptığı görüşmede, polislerin Mehmet Altun’a “yiğidim”, “abicim biliyoruz seni neden yaptığını da biliyoruz seni anlıyoruz, onların ne olduğunu biliyoruz” şeklindeki sözleri dikkat çekti. Daha önce de çıkan kayıtlarda, savcının tutuklanan 9 kişiye “Suçu 2 kişi üstlensin, gerisi serbest kalır” dediği de cezaevi görüşme kayıtlarında ortaya çıkmıştı.    ‘Polisler bana yardım etti’   Katliamın yaşandığı olaydan 6 gün sonra ise polise teslim olan Mehmet Altun’un, davanın ilerleyen sürecinde polislerle yaptığı görüşme kayıtları dosyaya girdi., Polise “Beş kişiyi daha vuracağım, öyle teslim olacağım” diyen Mehmet Altun’un “Polis yalan söylüyor, yakalanmadım. Kendim teslim oldum” sözleri, cezaevi telefon görüşmeleriyle ortaya çıktı.  Mehmet Altun cezaevindeki görüşmeler sırasında konuşmalarında, “Polisler ifademde bana yardımcı oldular”, “Polisler bana sarılmak için kendilerini zor tuttular”, “Çoğu polisler bunlar ölmeyi hak etti” gibi söylemlerde bulunmuştu.    Önlem alınmadı   Dedeoğulları ailesi, saldırı öncesinde defalarca koruma talebinde bulundu, ancak hiçbir önlem alınmadı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Konya Şubesi, “Bu katliam göz göre göre geldi. Devlet kurumları sorumluluğunu yerine getirmedi” diyerek, katliamın önlenmemesine defalarca tepki gösterdi.    ‘Toplumun direncini kırmaya yönelik saldırı’   Kadın örgütleri, katliamın sadece bir ırkçı saldırı değil, aynı zamanda kadınların ve aile yaşamının hedef alınması olduğunu belirtmiş, “Katliamda yaşamını yitiren kadınlar, hem ailelerinin hem de toplumun taşıyıcı gücüydü. Kadınların hedef alınması, toplumun direncini kırmaya yönelik sistematik bir politikanın parçasıdır” demişti.    'Uluslararası mahkemelere başvurulacak'   Yargıtay'ın cezayı onamasıyla beraber iç hukuk yollarının tükendiğine dikkat çeken ailenin avukatı geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada , “Bir kişiye ceza vererek bu yargılamadan kurtulacağını sanmayın. İç hukuk yolları tükendikten sonra uluslararası mahkemelerde sonuna kadar hukuki mücadelemiz devam edecek" ifadelerini kullandı.