Zaman aşımında bir katliam: Vartinis 32’nci yılında 2025-10-02 09:06:12   MÛŞ - Vartinis'te altısı çocuk, aynı aileden 9 kişi 1993 yılında evlerinde diri diri yakıldı. Aradan geçen 32 yılda adalet sağlanamadı; dava zaman aşımından düştü, failler cezasız kaldı.   Mûş’un Têlî (Korkut) ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) Beldesi'nde 3 Ekim 1993’te askerler tarafından gerçekleştirilen ve Vartinis Katliamı olarak tarihe geçen katliamda, aynı aileden 6’sı çocuk 9 kişi katledildi. Evlerinin askerler tarafından ateşe verilmesi sonucu Nasır, Eşref, Sevim (13), Sevda (12), Mehmet Şakir (11), Mehmet Şirin (8), Cihan, Aycan (5) ve Çınar Öğüt (3) olmak üzere aynı aileden 9 kişi yakılarak katledildi. Aradan geçen 32 yılda dava zaman aşımına uğrayarak düşürülürken, failler ise cezasız bırakıldı.   Valilik suçu PKK’ye atmaya çalıştı   32 yıl önce gerçekleşen katliama yönelik ilk sessizliği dönemin Muş Valisi bozdu. Valilik, katliamın ardından yaptığı ilk açıklamada, katliamı PKK’nin yaptığını öne sürdü. Ancak görgü tanıklarının beyanları, Valiliğin açıklamasını yalanladı. Valilik soruşturma izin belgesine göre, 3 Ekim tarihli Cumhuriyet Başsavcılığı ölü muayene tutanağında cenazelerin kömürleşmesi nedeniyle kimlik tespitinin yapılamadığı, evin tamamen yandığı ve yangının çıkış sebebinin tespit edilemediği kaydedildi.   Görgü tanıkları Valiliği yalanladı   Katliam sonrası, o gece yaşananları anlatan görgü tanıkları, o gün köye asker ve jandarmaların geldiğini, köyü yakacaklarını bildirdiklerini ve köyü boşaltmalarını istediklerini aktararak Valiliğin iddiasını da yalanlamış oldu. Askerlerin baskılarına rağmen Öğüt ailesi, köyünü boşaltmak istemedikleri için hedef alındı. Bir görgü tanığı, “O sırada evlerden sokaklara çıkanlar elleri yukarı kaldırılıp belediye binasının önünde toplatılmışlardı. Yanan evin içinden çığlıklar gelmesi karşısında köy halkı kurtarmak için hareketlense de oradaki güvenlik güçleri izin vermemişti. Kimse müdahale etmeksizin evin içindeki anne, baba ve 7 çocuk olmak üzere toplam 9 kişi diri diri yanmışlardı. Küçük çocuklar pencere korkuluklarına tırmanmalarına rağmen evden dışarı çıkmalarına izin verilmedi” sözleriyle katliamı özetliyor.   Suç duyurusuna rağmen dosya kapatıldı   Katliamın ardından katliamdan sağ kurtulan Öğüt ailesinin tek üyesi Aysel Öğüt, Muş Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunarak hukuki mücadeleyi başlattı. Ancak Muş Cumhuriyet Başsavcılığı da görgü tanıklarına rağmen Valilik açıklamasını esas alarak köyün PKK tarafından yakıldığını ileri sürdü ve dosyayı kapattı.   13 yıl sonra soruşturma izni verildi   Karara rağmen hukuki mücadeleden vazgeçmeyen Aysel Öğüt, katliamdan 10 yıl sonra, 2003 yılında yeniden suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine başlatılan soruşturma sonucunda, dönemin Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando Bölük Komutanı Piyade Kıdemli Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Jandarma Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında “kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek” suçundan 2006 yılında soruşturma izni verildi.   20 yıl sonra dava açıldı   Soruşturma izni verilmesinin ardından başlatılan soruşturma sonucunda, katliamdan 20 yıl sonra, 2013 yılında dava açıldı.   Dava Mûş’tan Kırıkkale’ye nakledildi   2013’te açılan davanın ilk duruşması 5 Aralık 2013’te Muş Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın ilk duruşmasının ardından Yargıtay, mahkemenin talebi doğrultusunda “güvenlik” iddiasıyla davanın Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilmesine karar verdi.   Savcı 225 yıla kadar hapis istedi   “Güvenlik” gerekçesiyle Mûş’tan Kırıkkale’ye taşınan davanın ikinci duruşması ise 10 Haziran 2015’te Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İkinci duruşmada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, “ihmal sebebiyle ölüme sebebiyet vermek” suçundan katledilen 9 kişiden her biri için 20 ile 25’er yıl olmak üzere toplamda 180 yıldan 225 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti.   Savcı mütalaasını değiştirdi, tüm failler beraat etti   Katliama yönelik 1 Mart 2016’da görülen davanın üçüncü duruşmasında karar açıklandı. Önceki duruşmada tüm failler hakkında ceza isteyen iddia makamı, karar duruşmasında mütalaada yaptığı değişiklikle dönemin Jandarma Yüzbaşı Bülent Karaoğlu dışındaki tüm faillerin beraatını istedi. Davanın esasına dair kararını açıklayan mahkeme heyeti ise tüm faillerin beraatına hükmetti.   Yargıtay savcısı beraatın bozulmasını istedi   Verilen beraat kararına itiraz eden dava avukatları, dosyayı temyiz etti. Kararın Yargıtay’a taşınması üzerine, 2 Nisan 2018’de Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Fehmi Tosun, hazırladığı tebliğnamede yerel mahkemenin verdiği beraat kararının bozulmasını istedi. Savcı, yangının nasıl çıktığı noktasında jandarma ve köylülerin anlatımlarının farklı olduğunu ifade ederek, bazı tanık askerlerin köyün askerlerce yakıldığına yönelik şüphe doğuracak beyanlar verdiğini belirtti. Katliamda araştırılması gereken hususların henüz araştırılmadığının tespit edildiğini kaydeden savcı, beraat kararının bozulması talebinde bulundu.   Savcı eksiklik ve çelişkileri sıraladı   Tebliğnamede, savcılık tarafından tespit edilen eksiklikler şu şekilde sıralandı:   “*Evlerin PKK’liler tarafından yakıldığı yönünde tutanaklara atılan imzaların kime ait olduğu araştırılmalı,   *Olay yerine gelen savcı, kaymakam, zabıt katibi ve araç sürücüsünün ifadeleri alınmalı,   *Bülent Karaoğlu’nun operasyona katılıp katılmadığı, izinli olup olmadığı sorulmalı,   *Operasyonun nasıl planlandığı, rütbeli kimlerin katıldığı ve kimlerce yönetildiği saptanmalı,   *MİT’e yazı yazılarak 3 Ekim 1993’te PKK üyelerinin baskın yapacağına dair istihbarat olup olmadığı sorulmalı,   *Muş İl Jandarma Komutanlığı’ndan olayla ilgili belgeler yeniden istenmeli,   *Evdeki yangına askerlerin sebep oldukları yönünde kuşku uyandıracak nitelikte, köyde çatışmanın yaşanmadığına ve PKK üyesi görmediklerine dair ifade veren beş tanık asker yüzleştirilmeli,   *Yaşları küçük olduğu gerekçesiyle o tarihte dinlenilmeyen iki kişi, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alındıktan sonra dinlenmeli.”   ‘Bu gece gelip köyünüzü yakacağız’   26 Ocak 2021 tarihinde Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, temyiz edilen davayı inceleyerek failler Turhan Nurdoğan, Hanifi Akyıldız ile Şerafettin Uz hakkında verilen beraat hükümlerinin onanmasına karar verdi. Faillerden Bülent Karaoğlu hakkında verilen beraat kararı ise, tanık ve mağdur anlatımlarında katliam günü fail Bülent Karaoğlu’nun “Bu gece gelip köyünüzü yakacağız” dediği, failin operasyonda en üst rütbeli olarak sorumlu olması ve yangının Bülent Karaoğlu’nun emir ve talimatları doğrultusunda meydana geldiğinin anlaşılması üzerine bozuldu.   Dosya AYM’ye taşındı   Kesinleşen beraat kararlarına karşı Aysel Öğüt, avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.   28 yıl sonra yeni duruşmada faile tutuklama kararı   Dosyanın Yargıtay tarafından fail Bülent Karaoğlu yönünden bozulmasının ardından, ilk duruşma 21 Eylül 2021’de Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tek fail Bülent Karaoğlu sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılmadı. Dava avukatı Kadir Karaçelik, duruşma gününün Eylül ayına verildikten sonra bir dilekçe ile mahkemeye başvurduklarını ve davanın zaman aşımı tehlikesi altında olduğunu belirterek duruşma tarihinin öne alınmasını ve Yargıtay Bozma İlamı gereği failin tutuklanmasını talep ettiklerini ancak kabul edilmediğini beyan etti. Savcı, failin tutuklanması yönünde mütalaada bulundu. Duruşmada, fail Bülent Karaoğlu’nun tutuklanmasına karar verildi.   Fail yakalanmadı   4 Kasım 2021’de görülen ikinci duruşmada ise hakkında tutuklama kararı çıkan tek fail Bülent Karaoğlu’nun hâlâ yakalanmadığı öğrenildi. Duruşmada, Aysel Öğüt ve avukatları bir kere daha zaman aşımı riskini hatırlatarak, dosyanın cezasızlık politikası ile ilerlediğini vurguladı. Failin yakalama kararının halen infaz edilmemesi nedeniyle duruşma 9 Aralık’a ertelendi.   Fail dördüncü duruşmada da yakalanmadı   9 Aralık 2021’de görülen üçüncü duruşma ile 27 Ocak 2022 günü görülen dördüncü duruşma, fail Bülent Karaoğlu’nun yakalanmaması nedeniyle ertelendi.   Yurtdışı tespiti yapılamadığı için kırmızı bülten çıkarılmamış!   24 Mart 2022 günü görülen beşinci duruşmada, avukatlar tarafından fail Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bülten ile arama kararı verilmesi talep edildi. Ancak bu talep, failin yurt dışına çıktığına dair somut bir bilgi olmaması ve yurtdışına çıkışının yasak olması gerekçesiyle reddedildi.   ‘Cevap geldiğinde kırmızı bülteni düşünürüz!’   2 Haziran 2022‘de görülen altıncı duruşmada, fail Bülent Karaoğlu hakkında çıkarılan yakalama kararı ile ilgili “sıkı bir şekilde” araştırma yapılmasına, failin yurt dışına çıkıp çıkmadığına ilişkin araştırma cevabı geldiğinde, zaman aşımı da düşünülerek celse arasında kırmızı bülten taleplerinin değerlendirilmesine karar verilerek duruşma 5 Temmuz 2022 tarihine ertelendi.   Kırmızı bülten talebi reddedildi   5 Temmuz 2022’de görülen davanın yedinci duruşmasında fail hâlâ yakalanmazken, mahkeme, “mahkemeye gönderilen yurt dışı çıkış-giriş bilgilerine göre sanığın yurt dışında bulunmadığının anlaşıldığından ve sanığın yurt dışında olduğuna dair bir bilgi bulunmadığından” kırmızı bülten çıkartılması yönündeki talebin reddine karar vererek bir sonraki duruşmayı 23 Eylül’e erteledi.   Zaman aşımı tehlikesine rağmen adım atılmadı   23 Eylül 2022’de görülen davanın sekizinci duruşmasında, davanın zaman aşımı tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir kez daha hatırlatıldı. Mahkeme, fail Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bültenle aranması hususunun celse arasında değerlendirilmesine ve gerekli işlemlerin tesis edilmesine karar vererek duruşmayı 20 Ekim’e erteledi.   Dokuzuncu duruşmada kırmızı bülten çıkarıldı   20 Ekim 2022 tarihinde görülen dokuzuncu duruşmada mahkeme, zaman aşımına az bir süre kala fail Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar vererek bir sonraki duruşmayı 8 Aralık’a erteledi.   Failin akıbeti Bakanlığa soruldu   8 Aralık 2022 tarihinde gerçekleşen 10’uncu duruşmada fail hakkında çıkartılan kırmızı bülten sonucunun beklenilmesine, akıbetinin Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı, Adalet Bakanlığı ve HSK Muhabere Bürosu'ndan sorulmasına, yazılacak müzekkereye davanın olağan ve olağanüstü zaman aşımı süresinin dolmasına çok kısa bir süre kaldığının ve yargılama konusunun öneminin eklenmesine karar verildi.   Zaman aşımı arifesinde duruşmalar ertelendi   Ertelenen duruşma ve tarihleri ise şunlar oldu:    *11. Duruşma: 19 Ocak 2023 – Fail yakalanmadı, duruşma ertelendi.   *12. Duruşma: 2 Mart 2023 – Kırmızı bülten araması bekleniyor, duruşma ertelendi.   *13. Duruşma: 30 Mart 2023 – Fail hâlâ yakalanmadı, duruşma yine ertelendi.   *14. Duruşma: 2 Mayıs 2023 – Aynı gerekçeyle davada ilerleme olmadı.   *15. Duruşma: 7 Haziran 2023 – Zaman aşımı riski tekrar hatırlatıldı, duruşma yine ertelendi.   *16. Duruşma: 5 Temmuz 2023 – İlerleme sağlanamadı, duruşma ertelendi.   Davanın insanlığa karşı suç yönünden görülmesi talebi   6 Eylül 2023 tarihinde görülen 17’nci duruşmada Avukat Kadir Karaçelik, yargılamanın “insanlığa karşı suç” yönünden yapılmasını talep etti. Mahkeme bu talebi değerlendirmek üzere duruşmayı erteledi.   Mahkeme ‘insanlığa karşı suç’ talebini değerlendirmedi   27 Eylül 2023’te gerçekleşen 18’inci duruşmada heyet, insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı uygulanmayacağına ilişkin değerlendirmenin nihai karar ile birlikte yapılacağını belirtti. Dava bir kez daha ertelendi.   Zaman aşımı beklenirken SGK’dan bilgi istendi   1 Kasım 2023 tarihli 19’uncu duruşmada, katliamın üzerinden geçen sürenin 3 Ekim 2023 tarihinde 30 yılını doldurması nedeniyle zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi bekleniyordu. Ancak bu yönde karar çıkmadı. Mahkeme heyeti fail hakkında araştırma işlemlerinin devamına karar verdi. Ayrıca failin emekli maaşını aldığı bankadan ve SGK’dan bilgi edinilmesini talep etti.   Dava zaman aşımına uğradı, dosya düştü   30 yılını dolduran katliama dair esas karar, 20’nci duruşma olan 4 Aralık 2023 günü verildi. Mahkeme, zamanaşımı süresi dolduğundan davanın düşmesine ve fail Bülent Karaoğlu hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasına karar verdi.   Zaman aşımı gerekçesi: Kanun katliam yılı yürürlükte değilmiş!   Kırıkkale 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği zaman aşımı kararının gerekçesinde, suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan 765 sayılı kanuna göre, failin üzerine atılı suç yönünden olağanüstü zamanaşımı süresinin 30 yıl olduğu belirtildi. Mahkeme, 2005 yılında yürürlüğe giren kanuna göre bu suçun zamanaşımı süresinin 45 yıl olduğunu, ancak failin lehine olan kanunun uygulanması gerektiğini ifade etti. Buna göre, suçun işlendiği 1993’te yürürlükte olan kanun dikkate alınarak “nitelikli kasten öldürme” suçunun zamanaşımı süresi 3 Ekim 2023 itibariyle dolmuş oldu. Bu gerekçeyle davanın düşmesine karar verildi.   İnsanlığa karşı suç için kesin delil yokmuş   Mahkeme gerekçeli kararında, “Bu suçun mağdurunun yasada toplumun bir kesimi şeklinde ifade edilmesi karşısında, bu suçun yasada aranan özel kast ile (siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle) işlendiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin delilin bulunmadığı, diğer yandan kanunilik ilkesi gereği 5237 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce işlenen yargılama konusu bu eylemin insanlığa karşı suç kapsamına sokulmasının mümkün olmadığı”nı ileri sürdü.   Dosya Yargıtay’a taşındı   Zaman aşımı kararı üzerine dava avukatları dosyayı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay tarafından da onanan dosyanın bir üst mahkemeye taşınması bekleniyor.