Çîmen Şine: Dünya ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla yürüyor 2025-11-23 11:56:44     HABER MERKEZİ- Rojhilat’taki “Jin jiyan azadî” serhildanlarının dünyadaki etkisine vurgu yapan KJAR Koordinasyonu’ndan Çîmen Şine, “Dünya bu sloganla yürüyor; tüm dünyadaki kadınların özgürlük felsefesi haline geldi. Bunu daha da güçlendirmek ve örgütlü, kalıcı kılmak için kadınlar olarak mücadelemizi büyütmemiz gerekmektedir” dedi.    Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR) Koordinasyon Üyesi Çîmen Şine, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle Rojhilatlı kadınların İran devletine karşı direnişini ve İran genelinde yükselen kadın hareketlerine ilişkin Fırat Haber Ajansı’nın (ANF) yanıtladı.   * 2022’de Rojhilatlı kadınların öncülük ettiği ve kısa sürede İran sınırlarını aşarak dünyaya yayılan “Jin jiyan azadî! isyanını hazmedemeyen İran devleti, son üç yıldır muhaliflere yönelik gözaltı, tutuklama, hapis ve idam politikalarını sürdürüyor. Peki, tüm bu baskı politikalarına rağmen halkın adalet, özgürlük ve eşitlik mücadelesini bastırabiliyor mu?   Rojhilat Kürdistan’da Şiler Resuli ve Jîna Emini’nin katledilmesiyle başlayan isyan ya da serhildanlar, belli sürede başta İran kentlerinde, Rojhilat Kürdistan’da ve diğer Kürdistan parçalarında; bir yandan da bölgemizde ve dünyada kadın isyanının yükseldiği, “Jin jiyan azadî” sloganlarının etkili havasının dünyayı sardığı bu sürecin büyük heyecanı, cesareti ve onuru hâlâ yaşanmaktadır. Rojhilat ’ta Jin jiyan azadî serhildanları ile çok önemli bir ivme kazanıldı, kadın devrimi açısından bir gündem oluşturuldu. Özellikle Rojhilat Kürdistan’da sonuçlarıyla bağlantılı çok önemli etkiler ortaya çıktı. Daha da önemlisi, dünya bu sloganla yürüyor; tüm dünyadaki kadınların özgürlük felsefesi haline geldi.  Bu çok önemlidir. Bunu daha da güçlendirmek ve örgütlü, kalıcı kılmak için kadınlar olarak mücadelemizi büyütmemiz gerekmektedir.   Bu yönüyle pek çok konferans yapıldı; dünyada, Kürdistan’ın diğer parçalarında kadın buluşmaları gerçekleştirildi. KJAR olarak da 2024-2025 yıllarında bu eksende iki konferans ve pek çok çalışma yaptık. Şimdi bunu örgütlemek ve yaşamsal kılmak için herkesin önemli bir görevi var. Bugün jin jiyan azadî serhildanı ile binlerce kadının direniş cesareti, yine üniversite öğrencilerinin duruşları hâlâ devam etmektedir. Özellikle bu son üç yıl içerisinde genç kadınları zehirlenmesinden tutalım, idamlar ve pek çok baskı- tutuklama gelişmiştir. Buna rağmen asla geri adım atılmamıştır. Özellikle genç kadınların ve toplumun farklı kesimlerinden gelen reflekslerini diri tutan kadın eylemlerinin renkliliği halen yaşanıyor. İşte bu, demokrasi, özgürlük ve adalet arayışıdır. İran toplumu çok canlıdır. İranlı ve Rojhilatlı kadınlardaki bu muazzam bilinç düzeyini, zihniyeti kıramazsınız.    25 Kasım vesilesiyle şunu belirtebilirim: İran, bu toplumsal şiddet uygulamalarından vazgeçmelidir. Özel savaş yöntemleriyle toplumu terbiye edemez. Önder Apo’nun fikirleri, dünyadaki kadınlar, İranlı ve Rojhilatlı kadınlar tarafından büyük ilgi görüyor. Rojhilatlı kadınlar da özgürlük gücünü ve inancını Önder Apo’dan almaktadır. Rojhilatlı  kadınlar, toplum açısından özgür yaşamın temelidir. İran’da bu fikirlerin içselleşmesi, anlaşılması ve yaşam bulması için “jin jiyan azadî’nin’ özgürlük faaliyetlerini daha çok büyütmekte ısrarlıyız.   Eğer Rojhilatlı -İranlı kadınlar geri adım atmıyorsa, Reber Apo’nun geliştirdiği paradigmadan aldıkları güçtendir. Önder Apo’ ya büyük bir bağlılık var; bu çok belirginleşmiştir. İnsanlığın ve kadınların, yine İran ve Rojhilat Kürdistan’daki kadınların en büyük umudu Rêber Apo'dur. O sebeple Önder Apo’nun özgürlüğünü kendi özgürlükleri olarak görmektedirler.   ‘Baskıya karşıyım. Bedenim, saçım vb. benimdir’ diyen İranlı kadınlar oldu. Bedeninin kutsallığını savunan genç kadınlar ciddi şiddete maruz kaldı, tecavüzlere uğradı. Özellikle bu son üç yılda isyanlarda ön planda rol oynadılar. Bu da uyanan kadının cesaretidir. Özelde bu son üç yılda kadınlar eylemleriyle erkek sistemine karşı İran tarihinde yeni bir sayfa açmış oldular. Bu erkek zihniyetli devlete karşı durdukları için akıl hastanesine kapatılan genç kadınlar oldu. İranlı ve Rojhilatlı kadınlar şunu ifade etmiş oldular: ‘Zorla hicabı dayatarak irademi hapsedemezsin.’ Dolayısıyla Rojhilat ve İran’daki  gelişmelerden bugün tüm Kürdistan, Ortadoğu ve dünya  büyük ölçüde etkilenmektedir. Şiler Resulî ve Jîna Emînî  ile başlayan bu serhildan dönemi; İrani halkların, Rojhilat Kürdistan’daki halkımızın ve halkların mücadelesi sonucunda toplumsal mücadele ile kadın çalışmalarının daha fazla gelişmesine katkı sağlamıştır. Bu da demokratik bir İran’ı geliştirme yönünde itici güç olmaktadır. Buna halklar karar vermiştir.   İran ve Rojhilatlı kadınlar, demokrasiyi, demokratik bir yönetimi istediğini her şekilde mücadelesiyle gösterdi. Hiçbir hegemonik güç bu özgürlük ve demokrasiye olan susamışlığını durduramamıştır. Kadınların, halkların ve gençlerin öncülüğünde yaşanan Jin, Jiyan, Azadî devrimi, büyük siyasal ve sosyal sonuçları itibarıyla bugün daha iyi açığa çıkmaktadır. Devrimsel gelişmeleri beraberinde getirecektir.   Tecavüze uğrayan kadınlar aile içinde katledildi. İran’da şiddetin boyutu çok ciddi bir artış göstermektedir. Tecavüze uğrayan bir kadın aile içinde öldürülmekte ve yaşamı daha fazla tehlikeye girmektedir. Bunu molla rejimi yaratmıştır. Ancak Jin, Jiyan, Azadî çığlığı kadınların umutlarını özgürlük, adalet ve barış için derinleştirmiştir. Bunu da Önder Apo geliştirmiştir.   Tüm bu kastik erkek topluluklarına, jineolojik bakış açısıyla hesap sorabilmeliyiz. Bugün İrani halkların ve kadınların öncülüğündeki direniş, toplumsal özgürlüğü geliştirecek bir nitelikte büyüdü. Kadın, temposu ve tarzıyla yeni bir mücadeleye yol açtı.   İran sömürgeci devleti başta olmak üzere diğer egemen güçler, bu halkın özgürlük istemlerini ve duruşlarını görmezden gelemeyecek kadar derin bir özgürlük talebiyle karşı karşıyadır. Bu talep köklüdür ve hızından hiçbir şey kaybetmemiştir. Demokratik ulus mücadelesinde ve inşa temposunda hiçbir şey kaybetmeyen kadınlar meydanlardan hiç ayrılmadılar. Özgürlük amaçlarını gerçekleştirmek için bedel vermeye devam ediyorlar. İdamdan korkmadıkları için, devrim alanlarını ve sokaklarını hiç boş bırakmadılar. Artık İranlı ve Rojhilatlı kadınlar büyük bir ilham kaynağıdır; toplumsal özgürlük için canlarını veriyorlar.   Baskı, idam da dahil devreye konulsa bile özgürlük isteminden ve özgür yaşam arayışından vazgeçiremezler. Tüm hegemon güçler de bunu görmek zorundadır. Kadınlar, özgürlüğü yaşamsal kılacak kadar umutlu ve cesaretlidirler. 2025 yılı, özgürlük ve demokrasi için mücadele yürüten herkes için belirleyici bir yıl oldu. İran halklarının ve kadınların da bu yönlü bir dönem geçirdiğini ifade edebilirim. Demokrasi ve özgürlük istemi olan İran halkları ve kadınlar son derece direngendir. Bu duruşlar 2025 yılına anlam yüklemiştir. 2025 yılında özgürlük ve demokrasi için mücadele edenler kazanmıştır.   Yaşanan 12 günlük İran-İsrail savaşında İran büyük darbe aldı. Kadınların yaşamlarında göçler oldu; pek çok açıdan kadınlar zarar gördü. Çocuklar zarar gördü. İran’ın temel sorunu demokratikleşmedir. Çok renkli bir toplum olan İran’da demokrasi ilaç gibi gelecektir. Kadınlar bu istemlerinden hiç vazgeçmemiştir.   * Rojhilatlı kadınların direnişi, İran genelindeki kadın hareketine nasıl ilham verdi?   21.yüzyılda jin jiyan azadî devrimi ile dünya, Ortadoğu’daki kadınların uyanışı çok güçlü yaşanmaktadır. Adeta her yer sarsılmaktadır. İran ve Rojhilat Kürdistan’daki kadınlar, jin jiyan azadî felsefesinden çok derin etkilendiler ki, kesinlikle bu etkiyi; cesaretlerini, iradelerini ve korkusuzca duruşlarını yaşamın tüm alanlarında ortaya koyarak göstermiş oldular.   İran sömürgeci rejimi, 2025 yılı itibarıyla jin jiyan azadî kadın devrim gücünden korkarak ve bunu teslim alma amacıyla idamlara hız verdi. Ama toplum ve kadınlar asla sessiz kalmadı. Bu, yeni bir başlangıç oldu; kadınları yan yana getirdi. Bu sebeple kadın hareketleri birliklerini daha da sıkılaştırdı.   21’inci yüzyılda, Üçüncü Dünya Savaşı gerçeği yaşanırken kadına yönelik şiddet hem sistemsel hem de ulus-devlet politikası olarak yürütülmüştür. Yeni dengeler kurulurken tüm bunlar, bu zihniyetin bir sonucu olarak da gelişmektedir.   Rêber Apo’nun perspektifinde, kadının özgün kurumlaşması ve kadın şahsında topluma dayatılan baskı ve şiddete ancak devrimsel bir çıkışla cevap verilebileceğini unutmamalıyız. Bugün de demokratik toplum manifestosundaki kadın perspektifleri, İranlı ve Rojhilatlı kadınlar için temel bir çözüm perspektifi olmaktadır.   İşte Önder Apo’nun bu fikriyatı, dünya kadınlarına büyük bir ilham kaynağı oldu. Tabii ki İran’daki kadın hareketine de büyük bir güç ve özgürlük kaynağı oldu.   *İran’daki Kürt, Beluç, Azeri, Arap gibi farklı kimliklerden kadınların mücadelesi arasında bir ortaklık var mı?   Yıllardır ortak çalışmalar kapsamında pek çok çalışma yürütülmektedir. Özellikle ortak platformlar kapsamında İran’ın demokratikleşme çalışmaları ve kadın katliamlarına karşı yürütülen çalışmalar nedeniyle ortak platformlarda buluşmalarımız olmuştur. Kadın ittifak çalışmaları Rojhilat Kürdistanı’nda, kimi platformlarda Jin, Jiyan, Azadî isyanından sonra daha fazla gelişmiştir. Ortak kadın buluşmaları özellikle 2024–2025 yıllarında Jin, Jîiyan, Azadî boyutuyla iki konferans şeklinde örgütlenmiştir. Elbette bu bir araya gelişlerimiz artık dayanışmanın ötesinde, kalıcı ve özgün platformlara dönüşmenin zeminini oluşturmaktadır.   Geliştirilen çalışmalar devam etmektedir. Çok uluslu demokratik kadın platformlarında bir araya gelen İranlı ve Rojhilatlı kadınlar, akademisyenler, Fars ve Beluç, kadınlarla ortak dayanışma temelinde platformlar ve inisiyatifler bulunmaktadır. Ulusal birlik çalışmaları her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır.   Kadınlar olarak pek çok ortak paydamız ve birçok sebebimiz bulunmaktadır. Rojhilat Kürdistanlı kadınlar ve İranlı kadınlar için demokratikleşme çalışmaları, öncelikle İranlı kadınların da temel gündemidir. Bu temelde yürütülen bazı ortak konferanslar ve örgütlenmeler, kalıcı olabilecek ortak inisiyatiflerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Jin, Jiyan, Azadî konferansının sonuçlarından biri de bu ortak örgütlenme inisiyatifleridir. Bu inisiyatifler çeşitli ortak çalışmalarla devam etmektedir.   Bu eksende “İdama Hayır, Özgür Yaşama Evet” kampanyamız halen devam etmektedir. Bu kampanya ve ulusal kadın birlik mücadelesi, kadın birlik çalışmalarının tüm kadınlar için temel gündemi olmak durumundadır. KJAR olarak bizim de temel perspektifimizdir; stratejik bir çalışma programıdır.   Rojhilat Kürdistan’daki demokratik kesimleri, sol ve sosyalist kadınları, demokratik İslam çalışmaları yürüten kadınları, ekolojik çevreleri, tüm kadınları ve feminist kadınları çağırıyoruz. Daha kapsamlı bir şekilde bir araya gelmeyi çok önemli buluyoruz. İran’ı birlikte demokratikleştirebiliriz. Bu yönüyle KJAR olarak stratejik ittifakları geliştirme ve kalıcı çalışmaları kadın konfederalizmi temelinde yürütme dönemindeyiz.   Rojhilat Kürdistanlı kadınlar olarak Jin, Jiyan, Azadî’nin yol göstericiliğinde bu çalışmaları geliştirmeyi çok stratejik buluyoruz. Beluç, Azeri, Arap, Kürt ve Fars kadınlarının acıları aynıdır. Aynı devletin şiddet dalgasıyla karşı karşıyayız. Bu zulmü sonlandırabiliriz. İran toplumundaki tüm kadınlar olarak bir araya gelerek yeni, demokratik bir İran’ı kadınların eliyle inşa edelim. Özgür yaşam kadınların eliyle gelecektir. Kadınların özgür olduğu bir İran, kadınların tecavüze uğramadığı bir İran mümkündür. Yeter ki cinsiyetçi erkek yasaları ve kanunları olmasın.   * Verilere göre, İran’da 2025 yılının başından bu yana kimliği tespit edilen en az 1.106 kişi idam edildi; bunların 30’u kadın. Bu artışın nedenini neye bağlıyorsunuz? Bu 30 kadının idam edilmesine yol açan gerekçeler nelerdi?   Öncelikle şunları belirtmek istiyorum: İran molla rejimi, bu soykırımcı ve cinsiyetçi politikalarıyla kadınları, halkları ve toplumu bir şiddet cenderesinde tutarak, milliyetçi ve şeriatçı kanun ile planlarla sonuç almayı hedeflemektedir.   İdamla kadınları korkutmak, terbiye etmek ve iradelerini teslim almak için bu vahşi ve insanlık dışı uygulamayı kesintisiz biçimde yürürlüğe koymuştur. Özellikle isyandan sonra idamlar çok fazla artırmıştır. Bugün dünyada neredeyse hiçbir ülkede idam uygulanmamaktadır. Bu bir insanlık suçudur; çağdışılıktır, faşizmdir ve soykırımdır. İdamı gerçekleştirmenin hiçbir gerekçesi olamaz.   İran cezaevlerindeki kadın tutsaklar öncülüğünde gelişen direnişi Zeyneb Celaliyan, Werîşe Muradî ve Pexşan Ezîzî şahsında selamlıyorum. İran rejiminin işkence ve idam siyasetini güçlü bir biçimde ele almak kadar, onunla mücadeleyi yükselteceğimiz bir dönemden geçmekteyiz. Bedeli ne olursa olsun, özgür yaşam uğruna her şeyi göze almış özgürlük felsefesine inançlı kadınlar, gençler ve halklar vardır.   Faşizm, cinsiyetçilik, milliyetçilik ve dincilik, en fazla kadınların özgürlük ruhunu ve yaşamını hedef almaktadır. Bu nedenle bütün bu gelişmeler karşısında kadın hareketlerinin kendilerini sorumlu görmesi, örgütlemesi ve topluma mücadele dinamizmi kazandırması büyük bir rol taşımaktadır. Bu, öncülük görevimizdir. İdama karşı mücadele, kadın hareketleri içerisinde yoğun tartışılmaktadır.   Uluslararası boyutta ve Rojhilat Kürdistan’da İranlı kadınlar zamanın ruhunu yakalamışlardır. Bu sebeple İran rejimi çok sert bir şekilde yönelip, idamlarla karşılık vermektedir. Binlerce kadını tutuklamış, zehirlemiş, zindanlara atmış, aile içi şiddeti yoğunlaştırmış, tecavüzü meşrulaştırmış; kadın karşıtı yasalarla toplumu yönetmeye çalışmıştır.   2025 yılının ağustos ayına kadar 841 kişinin idam edilmesi, başlı başına bir vahşettir. Kasım ayına kadar bu sayının çok daha fazla olduğu bilinmektedir. Sadece kadınlar değil; toplum, halklar ve İran’da yaşayan tüm uluslar idam tehdidi altındadır.   Bunun karşısında kadınların gösterdiği duruş ise şudur: “Zaman özgürlük zamanıdır.” Rojhilat Kürdistan ve İran’ın genelinde 90’dan fazla yerde yaşanan, kadınlar öncülüğündeki isyan, geriye götürülemez tarihi bir dönemi başlatmıştır. Evet, diyebiliriz ki devrimin kıvılcımı ateşlenmiş oldu.   İşte bunlar İranlı ve Rojhilatlı kadınlar öncülüğünde gelişti. Devrimsel sürecin ilk günleri ve ayları oldukça kritikti. Bugün yılları alan bir direnişin mayası kök saldı. Devrimci dalga dipten harekete geçmiştir. En dipteki cins, sınıf ve ulus olarak kadınların başkaldırışı sistemi yerinden sarsmıştır. Çünkü İran’da kadınlar devrim gücüdür. Bu isyanlarda kadınlar ciddi şekilde devrimin öncüsü olmuşlardır. İran’ın demokratikleşmesi, kadının öncülüğü ile gelecektir.   İran’daki kadınlar çok güçlüdür; direngendir, özgürlük istemi çok derindir. Özellikle Hewramanlı kadınlarda neolitik ve doğal toplumun özellikleri çok diridir. Kirmanşalı kadınlar kültürel anlamda derindirler. İran devleti de bu kültürel dokuya ve güce yönelmektedir. Fars, Beluç ve Kürt kadınları çok etkilidir; kültürel özellikleri derindir. Toplumsal öncülükte büyük bir role sahiptirler; yaşamı her yönüyle şekillendiricidirler.   Rojhilat Kürdistan’da ve İran’da yaşanan devrimsel süreçte öne çıkan temel fark, tarihte ilk kez toplumsal ayaklanmanın kadın özgürlük talebiyle başlamış olmasıdır. “Jin, Jiyan, Azadî” sloganıyla harekete geçilen bu süreçte, devrimin tüm sembolleri kadınla özdeşleşti. Devrim, kadın diliyle, demokratik ulus renginde ve özgürlük ruhuyla konuştu. Estetik bir bakış açısıyla şekillendi; kadın sembolleri, kadın özgürlüğü lehine anlam ve değer kazandı. Özgürlüğün sembolleri haline gelmişlerdir.   Başörtüsünün ateşe atılması, özgürlük ruhunu şahlandıran bir tılsım olurken, eve kapatılan klasik kadın imajı yıkıldı. Bununla birlikte, klasik erkeklik de yıkıldı. Bu kırılma, kadın öncülüğünde gelişti. İran toplumunda nesne konumuna getirilen kadın, bu isyanla birlikte değişimin temel dinamiği oldu. Sessiz köle muamelesi gören; fuhuş bataklığının ağlarına atılan, siyasi görüşleri nedeniyle zindanlara atılan, işkence gören, zindanlarda çürütülen, Şîrîn Elemhulî gibi idam edilerek katledilen yüce kadınlar oldular.   Bugün de onların ardılları olan binlerce kadın, erkek zihniyetli sisteme karşı çok kapsamlı ve devrimsel düzeyde tarihsel bir hesaplaşma yürütmektedir. Üniversiteli kadınlar başta olmak üzere İranlı ve Rojhilatlı kadınlar, demokratik değişimi bir devrim olarak tanımlamaktadır. Bu sebeple kadınlar toplumda en fazla idam edilen kesim oluyor. Çünkü kadın bastırılabilirse, toplumun özgürlük gücü de ortadan kaldırılacaktır. Kadın; değişimin, devrimin ve özgürlüğün dinamiğidir. Molla rejimi de bunu çok iyi bilmektedir.   Evet, İran’da demokratik değişimin ve özgürlüğün zamanı geldiğini söyledikleri için kadınlar idam edilmektedir. Werîşe Muradî ve Pexşan Ezîzî bu yönde büyük bir mücadele veriyorlar. Mücadelelerinin mutlaka başarıya ulaşacağına ve özgürlüğün kazanacağına inanıyoruz. Kadınlar, birleşerek İran’da yeni özgür ahlakı temsil ediyorlar.   Hiçbir demokrasi ve özgürlük çalışması, kadınların katılımı ve rengini yansıtmadan başarıya ulaşamaz; özgürleşemez. Buna karşın İran rejimi bunun tersini uygulamakta; baskı, işkence, kadının yoksullaştırılması, namus cinayetleri ve kadın katliamları hız kesmeden devam etmektedir. Bu politikalarla sonuç alacağını düşünmekte; kadınları idamla korkutarak iradelerini kırabileceğine ve onları teslim alabileceğine inanmaktadır. Böylesine erkek zihniyetli bir rejimle karşı karşıyayız.   İran rejiminin zihniyeti hegemonik erkekliktir. Ne kadar idam uygularsa uygulasın, İranlı ve Rojhilatlı kadınların gerçeği çok güçlüdür; yüce ve asildir. İran toplumu özgürlüğe susamıştır ve bir hakikat vardır: İran rejimi bu özgürlük ve devrim gücünü teslim alamaz. Toplum, özgürlük paradigmasının potansiyelini Jin, Jiyan, Azadî isyanında tatmıştır. Bunu özellikle belirtmeyi önemli buluyorum.   Kadına yönelik şiddetle mücadele günü olan 25 Kasım vesilesiyle “Jin jiyan azadî” devriminin çözüm gücünü, demokratik bir İran’ın gelişmesi için temel bir perspektif olarak ele almalı; kadınlar olarak gücümüzü birleştirmeliyiz. Kadın düşmanı bu rejimden hesap sormanın yolu, örgütlü gücümüzdür. Jin jiyan azadî potansiyelidir.   İran’daki tüm kadınlara diyoruz ki: Bu felsefenin aydınlattığı özgürlük yol haritasıyla, isyanımızı örgütlü kılalım. Neden toplumda en fazla kadınlar ve gençler idam edilmektedir? Çünkü kadınlar ve gençler özgürlüğün temel öznesidir.   Bugün Önder Apo, kadınlara yeniden kurtuluşun yolunu göstermektedir. Demokratik Toplum Manifestosu’yla, İranlı kadınların özgürlük taleplerine en güçlü cevabı sunmaktadır. İdamları durduracak olan paradigma, kadın özgürlük paradigmasıdır. Özgürlüğe doğru yürüyen toplumlar her zaman başarmıştır.   * 25 Kasım vesilesiyle kadınlara iletmek istediğiniz mesaj nedir?   Bir 25 Kasım’ı, Önder Apo’nun barış ve demokratik toplum mücadelesini halklara ve kadınlara armağan ettiği anlamıyla karşılıyoruz. Mirabel kız kardeşlerin, tecavüzcü erkek zihniyeti karşısındaki duruşları, demokratik toplum direnişinin de bir göstergesidir. Bu uğurda verdikleri mücadeleyle, duruşlarıyla dünyanın her yerinde anıldılar ve bir sembol oldular.   25 Kasım’a ilişkin bizi bilinçlendiren, günün anlamını ve demokratik mücadele ile erkek egemen gerçekliğe karşı mücadele öğreticiliği yapan Önder Apo olmuştur. Kadın özgürlük mücadelesinde şehit olan tüm direnişçi kadınları anıyorum. Özgürlük ütopyalarına sözümüz var. Şiddetsiz bir dünyayı geliştirerek demokratik toplumu inşa edeceğiz. Kadın mücadelesini büyüteceğiz.   Özellikle bir 25 Kasım’ı daha karşılarken, kadınlar öncülüğünde Kürdistan’da, Ortadoğu’da, dünyada ve İran’da kadın isyanları hiç kesintiye uğramadı. “Jin, Jiyan, Azadî”nin özgürlük çizgisi, direnişi, cesareti ve efsunlu ortamıyla, kadın katliamlarının yaşanmadığı bir İran ve kadınların özgürlük mücadelesi dünya genelinde en temel yaklaşım haline gelmiştir.   Kadınlar, 25 Kasım’da bu mücadeleyi daha da yükselteceklerdir. Bu 25 Kasım’da, her zamankinden daha fazla, öz savunma çizgisiyle toplum örgütlenmektedir. Kadınlar, Jin, Jiyan, Azadî’nin etkisiyle, tıpkı bir okyanus dalgası gibi, milyonlarca dalgaya dönüşerek örgütlenmeye devam etmektedir.   İran ve Rojhilatlı kadınlar da bu tarihsel dalganın öncülüğünü üstlenmeye devam ediyorlar. 25 Kasım duruşunu, kadın refleksleri ve eylemleriyle ortaya koyacaklardır.   Bu hegemon erkeklikten hesap soracağız. Tecavüzcü kültürden hesap sormanın yolu, kadınların örgütlenerek özgürleşmesidir.