‘Şiddeti durdurmanın yolu eşitlik ve 6284’
- 09:03 10 Aralık 2024
- Hukuk
Arjin Yüksekbağ
ANKARA - EŞİK gönüllüsü Özlem Günel Tekşen, Meclis’in kurduğu yeni komisyonun çözümsüzlüğü derinleştirdiğini belirtti. Gerçek çözümün İstanbul Sözleşmesi’ne dönmek ve 6284 sayılı kanunu kararlılıkla uygulamak olduğunu vurgulayan Özlem Günel Tekşen, kadın-erkek eşitliği sağlanmadıkça şiddetin önlenemeyeceğini ifade etti.
Toplumsal çürümenin her alanda etkisini hissettirdiği bu dönemde, Türkiye’nin en derin yaralarından biri haline gelen kadın katliamları ve bebeklerin dahi çeteler eliyle rant odaklı politikaların hedefi olması, Türkiye’nin içinde bulunduğu vahim tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Yasaların etkin bir şekilde uygulanmaması ve iktidar çevrelerinin erkek şiddetini teşvik edici politikaları, kadınlara yönelik katliamların korkutucu boyutlara ulaşmasına neden oluyor.
Bu sorunun çözümü için, Meclis’te tüm partilerin ortak önergesiyle “Kadınların Her Türlü Şiddet ve Ayrımcılığa Maruz Kalmalarının Önlenmesi, Mevcut Düzenlemelerin Gözden Geçirilmesi ve Ek Tedbirlerin Belirlenmesi” amacıyla bir Araştırma Komisyonu kuruldu. 22 üyeden oluşan bu komisyonun başkanlığına ise AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Hulki Cevizoğlu getirildi.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü ve Ankara Barosu avukatı Özlem Günel Tekşen, kurulan komisyonun başına bir erkeğin getirilmesini eleştirerek, artan şiddet ve katliamlarla mücadelede yapılması gerekenlere dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Zaten bir çözüm aranmıyor’
Kurulan komisyonun başına bir erkeğin getirilmiş olmasını çözümden uzak bir yaklaşım olarak gördüklerini belirten Özlem Günel Tekşen, “Meclisin şiddeti önlemek için kurduğu ilk değil, 15’inci komisyon bu. Şimdiye kadar defalarca kadına yönelik şiddeti önlemek için komisyonlar kuruldu, raporlar hazırlandı, fakat bu raporların hepsinin tozlu raflara kaldırıldığını biliyoruz. Meclis Başkan Vekili Gülizar Biçer Karaca’nın da açıkladığı üzere, bu komisyonlara bin 248 öneri sunulmuş. Ancak bu önerilerin hepsi, yürütmeye gelince takılmış ve uygulanmamış. Yeni bir komisyon kurmak, ne yazık ki yeni bir çözüm yaratacağı anlamına gelmiyor. Bu komisyonun başına bir erkeğin getirilmesi ve divana da iki AKP’li milletvekilinin seçilmiş olması, zaten bir çözüm arayışında olunmadığını aleni olarak gösteriyor. Kadına yönelik şiddetle ilgili, kadınlar için alınacak kararların yine erkekler tarafından alınmasına karar verilmiş gibi görünüyor” dedi.
‘Eşitlikten uzak bir komisyon kurulmuş’
Daha önceki raporların da uygulanmadığını, uygulanmış olması halinde böylesi bir ekonomik kriz ortamında yeni bir komisyona ve rapor hazırlıklarına gerek olmayacağını vurgulayan Özlem Günel Tekşen, “Şimdiye kadar kabinede bütün bakanlar erkek oluyordu ve yalnızca göstermelik olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın kadın olduğunu görüyorduk. Bu komisyonla birlikte iktidarın, artık göstermelik de olsa böyle bir şey yapmadığına şahit oluyoruz. Bu alanda herhangi bir rapor hazırlamamış, kadına yönelik şiddetle ya da toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili bir çalışması bulunmayan bir erkeğin getirilmiş olması kabul edilebilir değil. Sadece erkek bir milletvekilinin komisyona getirildiğini görüyoruz. Toplumsal eşitlik sağlanmadığı sürece bir çözümün olmayacağını biliyoruz. Ve böylece, eşitlikten de ne kadar uzak olduklarını bu komisyon bize gösterdi. Net olarak çözüm ortada; eşitliği sağlamak gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkıldı. 6284 sayılı kanunun hiçbir tartışmaya açılmaksızın uygulanması gerekiyor” diye belirtti.
‘Şiddete uğrayan milyonlarca kadın var’
Bakanlık verileriyle de kadınlara yönelik şiddetin bir nevi tescillendiğini ve bunun sadece görünen kısmı olduğuna dikkat çeken Özlem Günel Tekşen, “Bilindiği üzere, komisyona gelen İçişleri Bakanı da bu yıl, 2023 yılında, 7 milyon 365 bin 755 kişinin telefonuna KADES uygulamasını indirdiğini söyledi. Görülüyor ki bu kadar kadın şiddet endişesi yaşıyor. Tabii bunlar, bu uygulamayı indirebilen, kullanabilen ve elinde bir akıllı telefonu olanlardan oluşuyor. Aslında bu toplumda bu endişeyi yaşayan çok daha fazla kadın olduğunu biliyoruz. Ama buna rağmen, yine de çok yüksek bir sayıdan bahsediyor Bakan. Bunların 1 milyon 382 bininin KADES uygulamasına ihbarda bulunduğu ve 190 bin kişiye koruma kararı verildiği bilgisi mevcut. Tüm bu çok yüksek verilerin arasında yalnızca bin 500 kadının talebiyle elektronik kelepçe takılmıştır. Yani kadınlar, elektronik kelepçe için 6284’ten faydalanmak amacıyla başvurduğu zaman, elektronik kelepçelerin boşalmasını beklemeleri gerektiği söylenmektedir. Niçin bu elektronik kelepçeler daha seri bir şekilde üretilmiyor? Türkiye’de üretildiğini biliyoruz. Madem şiddet önlenmek isteniyor, neden kelepçelerin etkin kullanılması sağlanmıyor? Bunları dile getirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Eski değil yeni yöntemler şart!’
Var olan komisyonla aslında iktidarın kadına yönelik şiddette çözümsüzlüğü dayattığını ifade eden Özlem Günel Tekşen, “Artık böyle komisyonlarla bunların önlenemeyeceği, 15’inci komisyonun kurulmuş olmasından anlaşılıyor. Bunun yanı sıra, azalmış bir kadına yönelik şiddetten veya cinayetlerden maalesef bahsedemiyoruz; veriler ortada. Kadına yönelik şiddetin ve kadınların tedirginliğinin gitgide arttığı bir toplumda yaşıyoruz. Çözüm yolunun artık sürekli süslü raporların yazılıp çıkarılarak komisyonlara sunulmasından geçmediğini, deneyimlerimizle anlamış bulunmaktayız. Sürekli aynı yolları deneyerek çözümsüzlüğe ulaşmış bir toplum olarak artık yeni yöntemler geliştirilmesi gerekiyor. Yeni yöntemler derken Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Elimizde çok değerli bir uluslararası metin var: İstanbul Sözleşmesi. Bu sözleşme, devlet kurumlarına da neyi nasıl yapmaları gerektiğini açıkça gösteriyor. Ayrıca elimizde çok etkili bir 6284 sayılı kanunumuz var. Bu kanun, yargı organları ve kolluk kuvvetleri tarafından etkili ve kararlı bir şekilde uygulandığında çözüm sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
‘Gerçek verilerle çözüm olunabilir’
Elektronik kelepçelerin artırılması gerektiğinin önemine de değinen Özlem Günel Tekşen, “Elektronik kelepçeden kurtulup kadınları öldürenleri biliyoruz. Ancak bunlara ilişkin bakanlığın yapmış olduğu bir açıklama yok, yalnızca bize bu verileri açıkladı. Bu kişiler nasıl olur da bu kelepçelerden kurtulup insanları öldürebildi? Kurtulduktan sonra nasıl olur da bakanlığa ya da bağlı olduğu kurum veya kolluk kuvvetlerine anında bir sinyal gitmedi? Bu sinyal sonrasında gerekli müdahaleler neden anında yapılmadı? Bu sorular maalesef cevapsız kalıyor. Bu sorulara yanıt arayarak, evet, veri toplamak çok önemli, ancak gerçek verileri bu şekilde toplayarak gerçek çözüme ulaşabiliriz” ifadelerine yer verdi.
‘Kadın erkek eşitliği her alanda olmalı’
“EŞİK Platformu, tüm yargı paketlerinde toplumu bilinçlendirmek, bütün siyasi partilerle görüşmek adına kampanyalarını yapmaya, Meclis’i takip etmeye, bilgi notlarını sunmaya ve çalışmalarını bu temeller üzerinden sürdürmeye devam ediyor” diyen Özlem Günel Tekşen, sözlerini şu şekilde noktaladı: “İktidar gerçekten bir çözüm arıyorsa, eşitlik sağlanmadığı sürece toplumda şiddeti önlemek mümkün değil; bunu defalarca denedik. Gerçek anlamda eşitliğin sağlanması, yasalara dokunmadan mevcut yasaların uygulanması, acil olarak İstanbul Sözleşmesi’ne dönülmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin ve kararlı bir şekilde uygulanması gerekiyor. Eğer iktidar, güzel raporlar yazmaya çalışmak yerine elindeki mevcut yasaları uygularsa, gerçekten çözüme ulaşabiliriz. Bilindiği üzere, Türkiye’de İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girdiği 2011 yılında kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin azalma yaşadığı verilerden de anlaşılmaktadır. Yani şiddet failleri veya böyle bir potansiyeli olan erkekler, karşılarında yasaları uygulamakta kararlı bir otorite gördüğünde böylesi şiddetten geri durabiliyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin sadece yürürlüğe girmesi bile etkili olmuştu. Bir de etkin bir şekilde uygulandığı bir Türkiye’yi düşünürsek, kadın-erkek eşitliğinin her alanda olması gerektiğini daha iyi anlayabiliriz.”