Zorlu ve mücadele dolu bir yaşam! 2023-01-24 09:02:32   ŞIRNEX - HEP’in kuruluşundan bu yana onurlu bir barış için mücadele eden Barış Annesi Asya Tay, “Bir gün dahi partiye gitmesem rahat etmiyorum” diyor.    Kürt kadınlar başlangıçtan bu yana özgürlük mücadelesinde aktif olarak yer alıyor. Kadınların mücadele ettiği alanlardan biri de Barış Anneleri Meclisleri. Birçok Kürt kadın meclisinin oluşumu ile birlikte yıllardır onurlu, kalıcı bir barış ve adalet için mücadelesini bu çatı altında sürdürüyor. Bu kadınlardan biri de Silopî Barış Anneleri Meclisi’nde yer alan 60 yaşındaki Asya Tay.    Zorlu bir yaşam…   Yaşamını anlatarak konuşmaya başlayan Asya, koçer bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Ailesinin koçer olmasından kaynaklı sürekli  sürekli yer değiştiren Asya, bu yüzden nerede doğduğunu da bilmiyor. 2 yaşına geldiğinde ailesinin ovaya geçtiğini ve Zêdka köyüne yerleştiğini belirten Asya şöyle devam ediyor: “Birkaç yol orada kaldıktan sonda Kûrtkê köyüne yerleştik. 15-16 yaşına kadar da orada büyüdüm. 16 yaşındayken de burada evlendirildim. Ailem ovada kaldı. Ben evlendikten sonra da koçerlik yaşamım başladı. Benim de ailem koçerdi ancak ben doğduktan sonra artık ovaya yerleştiler, bu yüzden de koçerliği bilmiyordum, yaşamamıştım. Birçok zorluk yaşadım, bilmediğim için. Bir yere gitmek için bazen aylarca yollarda kalıyorduk. Besta’ya kadar da gidiyorduk.  Ağır yük ve zorlu şartlarda yaşamım sürdü. Bazıları bêrîvanlık yaparken bazıları ekmek pişiriyor bazıları da yünle uğraşıyordu. Mevsimlere göre yerimizi değiştiriyorduk. Koçerlik yaşamı bazen güzel bazen de kötü. 4 yıl boyunca böyle devam etti. Ardından çocuklarım oldu, tekrar ovaya döndük.”   ‘Zulme karşı çalışmalarda yer aldım’   Şirnex'in Silopî ilçesinde yaşayan ve 7 çocuğu olan Asya, sonrasında ise Kürtlere yönelik baskı ve zulüm politikalarından dolayı siyasi parti çalışmaları içerisinde yer almaya başladığını söylüyor. Asya şunları dile getiriyor: “Sürekli olarak bir savaş ve karmaşanın içerisindeydik. Sürekli çatışmalar ve ölüm vardı. Bize zulüm ediyorlardı. Bir yandan aşiret baskısı bir yandan devletin baskıları, zulmü vardı. Zulümden etkilenen halk mücadele içerisinde yer almaya başlıyordu. Silopî’ye ilk geldiğimizde KDP’ye yakındık. KDP’nin Kürtler üzerinde bir etkisi vardı. Özellikle Saddam Hüseyin Kürtlere saldırdığında, halk çok öfkeliydi. Kürtlerin yaşadıkları her yerde aynı. KDP sonrası KAWA çıktı. O da bir süre etkili oldu. 1991’de HEP kurulunca Kürtlerde bir umut belirdi. HEP kısa sürede halk içerisinde tanındı, etkiledi ve halkın büyük desteğini almaya başladı. O dönem ben de HEP’e gitmeye başladım."   ‘Tek isteğimiz barış ve özgürlük’   Silopî’de Barış Anneleri Meclisi kurulduktan sonra çalışmalarda aktif olarak yer almaya başlayan Asya, “Yüreğimiz yanıyor, artık kan dökülmesin, barış olsun diye Kürt anneler çalışmalara başladı. Halk içerisinde bir kavga olduğunda biz anneler olarak gidip çözüyorduk. Bizim için annelerin hiç farkı yok. Tüm annelerin vicdanı bir.  Vicdanlı annelerin davalarına sahip çıkması bizim görevimizdi. Kürt halkı asla zulme karşı boyun eğmedi, kimseye de zulm etmedi. Kürtler sadece kendi haklarının peşinde ve onu istiyor. Özgür ve eşit bir yaşam istiyoruz” ifadelerine yer veriyor.    Çalışma yürütürken ve gerçekleştirdikleri eylemlerde birçok kez baskı ve saldırılarla yüz yüze kaldığını belirten Asya, “Roboskî Katliamı olduğunda 24 kişi alındık. KCK adı altında operasyonlar oldu, 4 gün gözaltında kaldık. Tutuklandık ve bizi Mêrdîn’e cezaevine gönderdiler. 7 ay cezaevinde kaldım. Ancak çıkar çıkmak yine çalışmalara devam ettim. Öldürülmek, tutuklanmak ya da göç etmek zorunda kalmak biz Kürtlerin kaderi değil. Bugüne kadar sadece özgür ve eşit bir yaşam için mücadele ettik. Ancak devlet tüm haklarımızı ihlal etti ve bize de sadece direnmek ve mücadele etmek kaldı, yani bize başka yol kalmadı” diye belirtiyor.     ‘Bir gün partiye gitmesem rahat edemiyorum’   ‘Silopî’de HEP kurulduğundan bu yana partide çalışma yürütüyorum” diyen Asya son olarak şöyle diyor: “Eğer partiye gitmesem içim rahat etmiyor. Gitmezsem kendimde eksiklik görüyorum. Özgür bir kimlik, dil ve haklarım için mücadele ediyorum. Bize zulüm edilmesini istemiyoruz. Biz de diğer halklar gibi dilimiz ve kimliğimiz ile özgürce yaşamak istiyoruz. 40 milyon Kürt olarak özgür bir yaşam istiyoruz.”