'Türkiye’nin demokratikleşmesi bölgesel barışın anahtarıdır' 2025-05-24 15:22:04       İSTANBUL – DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Sosyalist Enternasyonal Konseyi’nde yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da süren savaşlara, radikal İslamcı yapılara ve Filistin’deki insanlık dramına dikkat çekerek, “Türkiye’nin demokratikleşmesi bölgesel barışın anahtarıdır” dedi. Abdullah Öcalan’ın çağrısına ve PKK’nin kongre kararlarına atıfta bulunan Tülay Hatimoğulları, “enternasyonalist bir barış bloğu” çağrısında bulundu.   İstanbul'da Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı devam ediyor. Toplantıda konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 3 Mayıs'ta yaşamını yitiren DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’i anarak, "Sosyalist mücadelenin önemli neferlerinden ve Türkiye’nin barış mücadelesi konusunda sembol haline gelmiş Sırrı Süreyya Önder’i anıyorum” diyerek sözlerine başladı.   Bölgedeki çatışma ve savaşlara dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, "Küresel ölçekte büyük risklerin ve felaket dinamiklerinin ne kadar yakın ve yakıcı olduğunu hepimiz çok ağır bir şekilde hissediyoruz. 20. yüzyıldan 21. yüzyıla devredilen uğursuz sömürgecilik mirası üzerinden Ukrayna, Rusya, Suriye, Lübnan, Gazze, Filistin ve bölgedeki birçok ülke savaş ve çatışmaların etkisi altındadır ve bunun sonucu olarak milyonlarca insan yersiz ve yurtsuz göç yollarını tutmak durumunda kalmıştır" şeklinde konuştu.   Suriye ve HTŞ’nin yönetimine değinen Tülay Hatimoğulları, "Suriye’de bir rejim değişikliği gerçekleşti ve Şam yönetimine HTŞ’nin El Nusra, El Kaide’nin uzantısı bir yapı gelmiş bulunmaktadır. Bu hükümetin şu anki haliyle Suriye’nin güvenliğini ve demokrasisini sağlama ihtimali yoktur. Çünkü sınavını kötü vermektedir. Durziler katledildi, Arap Aleviler katledildi. Arap Alevi kadınlar kaçırıldı ve 21. yüzyıl da adete köle pazarında satılır hale geldi. Hristiyanların katledildiği ve kutsal mekanlarına saldırıldığını gördük. Radikal İslamcı ideolojik yapı Suriye’de kadınlar içinde çok büyük bir tehlikedir. Ilımlı İslamcılık adı altında batılı hükümetlerin destek verdiği bu rejimlere karşı çok daha fazla uyanık davranması önemli. Bunların ılımlı İslam adı altında aslında radikal İslamcılık yaptıklarını özellikle belirtmek isterim" dedi.   İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına işaret eden Tülay Hatimoğulları, "Filistin'de bir insanlık dramı yaşanıyor. Filistin meselesi büyük bir insanlık meselesidir, bu konuda çok net bir tutum alınmalıdır" ifadesini kullandı.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı ”Barış ve Demokratik Toplum” çağrısına dikkat çeken Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın “Türkiye’nin demokratikleşmesinin dışında bir çarenin olmadığını" söylediğini vurguladı. Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın "Kürtler başta olmak üzere Türkiye’de yaşayan bütün farklı halkların ve inançların, eşit yurttaşlık temelinde haklarına sahip olmasını" da vurguladığını dile getirdi. Tülay Hatimoğulları, "Bir vurgu daha var, İmralı’ya gittiğimde açıkça bizlerle paylaşmıştı. O da şuydu: 'Bu çağrı bir yandan Türkiye için, öte yandan dünyada sosyalist enternasyonalist bir perspektifle mücadelenin büyütülmesi içindir. Bu anlamıyla yapısal dönüşüm içindir de" sözlerini kullandı.    PKK’nin kongre kararları    Çağrı sonrası PKK'nin kongresini topladığını söyleyenTülay Hatimoğulları şu noktalara dikkat çekti:    "Bu tarihi dönemeç sadece Türkiye için değil, bölgenin tamamını rahatlatacağına dair sonsuz inancımız var. O nedenle bu konuda sizlerden çok güçlü dayanışma ve destek beklediğimizi özellikle belirtmek isterim. Demokratikleşen ve iç meselelerini önemli bir oranda çözmüş bir Türkiye’nin bölgede yaşanan krizlere daha güçlü bir destekle öncülük edeceğine inanıyoruz. Uluslararası siyaseti de son derece rahatlatacak adımdır.   Küresel ölçekte yaşan çoklu krizler gittikçe derinleşmektedir. Aşırı sağın ve şovenizmin biçimlendirdiği bir dünyanın çok daha derin krizler üreteceği açıktır. Bu nedenle derinleşen krizler karşısında köklü ve tutarlı çözüm modelleriyle, mücadele yöntemleriyle yol almamız gerekiyor. Her platformda totaliter rejimlere ya da toplumsal haksızlıklar karşısında verdiğimiz mücadelelerle bir aradayız, omuz omuzayız dayanışma içindeyiz. Felaket kapitalizmine karşı savaşa sömürgeciliğe diktatörlüğe, faşizme ve emperyalizme karşı, iki yüz yıllık bir dayanışma geleneğini yeniden üretebiliriz, buna ihtiyacımız var.   Ezilen ve sömrülenlerin hak ve adalet mücadelesi programı etrafında aynı zamanda barış mücadelesini yükseltmesi gereken bir süreçten geçiyoruz. Küresel ölçekte savaş riskleriyle karşı karşıya olduğumuzu bütün konuşmacılar ifade etti. Gelin enternasyonalist bir barış mücadelesini bütün dünya ölçeğinde hep birlikte örgütleyelim. Filistin'den Kürdistan'a, Kongo'dan Ukrayna'ya savaşlarda en çok zarar gören halkların eşitliğini esas alan küresel bir barış blokuna hepimizin çok ihtiyacı var."