Barış Anneleri Meclis’ten hükümete seslendi: Abdullah Öcalan’la görüşün 2017-10-24 13:24:58 ANKARA - Partisinin Parlamento Kadın Grubu Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın güvenlik ve sağlık koşullarına dikkat çekerek, hükümeti sorumluluğa davet etti. Serpil, Abdullah Öcalan'a dönük tutuma ilişkin, "İçinde bulunduğumuz savaşın daha da yükselmesine ortam hazırlayabilir" uyarısında bulundu. Birçok ilden Meclis’e gelen Barış Anneleri ise Başbakan’a seslenerek, “Bugün bizimle görüşü. Sayın Öcalan’la görüşün. Sayın Öcalan barıştan başka bir şey istemiyor” dedi.  Halkların Demokratik Partisi (HDP), uzun süre sonra haftalık parlamentı kadın grubu toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya Ankara, Konya, Muş, Eskişehir, Diyarbakır ve İstanbul'dan Barış Anneleri İnisiyatifi ve Cumartesi Anneleri üyelerinin yanı sıra çok sayıda kadın kurumu temsilcisi katıldı.   Kadın Grubu, HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay’ın konuşmasıyla başladı. Van depremini 6. yıldönümünde anarak konuşmasına başlayan Serpil, 78 yaşındaki tutsak Sisê Bingöl’ün durumuna dikkat çekti. Serpil, “Her gün operasyonlar gerçekleşiyor. 78 yaşındaki  Sisê Nine sürgün edildi. Hukuksuzca tutuklanan Sisê nineye yapılan işkencedir. Ona sevgilerimizi gönderiyoruz. Aynı zamanda annesinin yanında cezaevinde kalan, koğuşta düşüp kafasını çarpan Miraz bebeği de kucaklıyoruz. Özgür günleri Miraz bebeğe armağan edeceğiz” dedi.   Kadın grubuna gelen Barış Annelerini de selamlayan Serpil, “Sizler Barış Anneleri, çok uzaklardan geldiniz. Uzun yıllardır büyük bedeller ödeyerek hep ‘barış’ dediniz. Duvarlarınızda çocuklarınızın yerini asacak yer kalmadı ama barıştan vazgeçmediniz. Sizin mücadeleniz önünde eğiliyorum” dedi.    ‘Savaşın yükselmesine ortam hazırlar’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık koşulları hakkında çıkan haberlere de değinen Serpil, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın mutlak tecridi önemli bir gündem maddesidir. Bazı sosyal medya hesaplarındaki haberler Sayın Öcalan’ın can güvenliği ile ilgili soru işareti yaratmıştır. Türkiye’nin sinir uçlarıyla oyamaya çalışanların İmralı’da mutlak tecrit altında olan Öcalan’ın düşüncelerini takip edenler için endişe kaynağıdır. Batıda ya da Kürt coğrafyasında Sayın Öcalan’ın can güvenliği ve onunla ilgili sürdürülen kara propaganda büyük bir tehlikeye işaret ediyor. O tehlike de zaten içinde bulunduğumuz savaşın daha da yükselmesine ortam hazırlayabilir.   Abdullah Öcalan’la ilgili hükümete çağrı   Sayın Öcalan’ın sağlık durumunun nasıl olduğuna dair, sağlık ve güvenlik halinin tespit edilmesi için avukatları ailesi ve vekillerin ziyaretinin gerçekleşmesi gerektiğini söylüyoruz. Tecridin insanlık suçu olduğunu ve bu yapılanın sadece tecrit değil savaş ve çatışma dayatması olduğunu söylüyoruz. Hükümeti sorumluluğa davet ediyoruz. Türkiye halklarının barışa ulaşması için bu kadar rol üstlenmiş Sayın Öcalan’la ilgili hükümet derhal harekete geçmelidir.”    ‘Darbe girişimi darbeye dönüştü’   Konuşmasının devamında, Türkiye’nin 15 Temmuz ‘darbe girişimi’nden sonra darbeyle yönetilmeye başlandığını belirten Serpil, “Darbe girişimi darbeye dönüştü. OHAL ve KHK’lerle bu ülke diktatörlükle yönetiliyor. Bu nedenle bizim faşizme karşı mücadele ederek geriletmemiz, Türkiye’de normalleşmeyi, hukukun hakim olacağı bir ülkeyi mücadelemiz ile sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.    ‘Kadınlar faşizmi durduracak’   Kadınlar olarak mücadeleyi büyütmeleri gerektiğini kaydeden Serpil, “Bunun için de mücadelemizi yükseltiyoruz. Biz kadınlar olarak dedik ki durmayalım faşizmi durduralım, ‘Bu böyle gitmez, kadınlar izin vermez’ dedik. Bunun için kampanyalar düzenledik. Haklarımızı AKP - Saray iktidarına yem etmeyeceğimizi, kazanıncaya kadar mücadeleye devam edeceğimizi her vesileyle vurguladık” dedi.     ‘Müftülük Yasası’na da değinen Serpil, “Geçen hafta müftülükle ilgili bir yasa geçti. Kadınlar bu yasaya ‘hayır’ dediler. Bütün kadın örgütleri protestolar gerçekleştirdi, bütün yolları denediler. Bu OHAL sürecinde demokratik haklarını kullandılar. Kadınlar bu Meclis’in kapısında saçlarından sürüklenerek polis devlet şiddetine maruz kaldı fakat kadınlar direnmekten vazgeçmedi” diye belirtti.   ‘Kadınların itirazı var’   Serpil, kadınların bu yasa tasarısına neden direndiğini de şöyle açıkladı:    “Neden bu kadar direniyorlar? Neden itiraz ediyorlar? Kadınlar bugüne kadar onlarca yıldır mücadele vererek kazandıklarını kaybetmek istemiyorlar. İşte bunun için direniyorlar. AKP - Saray iktidarı konuyu çarpıtarak müftülüklerin de belediyeler gibi yetkilendirildiklerini söylüyor. Evet böyle olabilir. Fakat kadınların itirazı şuna; kadınların hayatının, kadın erkek eşitliğine inanmayan bir kuruma bu kadar yetkinin verilmesine itiraz ediyorlar. Kadınlar diyanetin, müftülüğün kendi alanlarının dışına çıkarak medeni hakların alanına girmesinin hiçbir açıklaması yok.   ‘AKP-Saray’ın din tüccarlığıyla puan toplaması’   Tek açıklaması var, o da AKP - Saray iktidarının bütün suçlarını örtmek için dini kullanması, din ticareti yapmasıdır. Müftülük yasasının çıkması kadınların hiçbir sorununu çözmediği gibi AKP-Saray iktidarının din tüccarlığıyla puan toplamasıdır. Bazı şeylerin üstünü örtmek için, kutuplaşma yaratarak toplumu oyalamaya çalışmasıdır. Bizler buna itiraz ediyoruz, bölücülük yapmayın, kadın erkek eşitliğine saygı duyun.”   AKP’nin ‘arabuluculuk’ sistemi   Boşanma komisyonuna değinen Serpil, “Bugünlerde bir de boşanma gündemini ortaya çıkardılar. Arabuluculuk sistemi getirmeye çalışıyorlar. Boşanmalarda da yetkiyi müftülüklere imamlara verecekleri yönünde önemli işaretler var. Zaten hem işçi haklarında hem kadın haklarında hukuk yerine aracı kurumlar tayin etmek, hak alanının ticarileştirilmesi anlamına geliyor. Yani parası olanın hakkı kullanabileceği, parası olmayanların mağdur edilebileceği anlamına geliyor. Bu yüzden aracılık kurumu zaten yanlıştır. AKP - Saray iktidarının halkların aleyhine olan yasalardan bir tanesidir. Buna itiraz ediyoruz” diye kaydetti.   Erkek şiddeti: 15 yılda 6 bin kadın katledildi   Kadınların en çok şiddete maruz kaldığı zamanın boşanma süreçleri olduğuna dikkat çeken Serpil, “Boşanmaya kalkıştıkları zaman, itiraz ettikleri zaman kadınlar şiddete aruz kalıyor. Bakın AKP-Saray iktidarı döneminde tam 6 bin kadın erkek şiddeti ile yaşamını yitirdi. Peki bunu düzeltmek için, bu ölümleri engellemek için ne yaptınız? Ne yaptınız da şimdi boşanmayla, evlenmeyle ilgili yasalar çıkartıyorsunuz?” diye kaydetti.    ‘Şiddetin önünü açıyorsunuz’   Serpil, “Kadınları ekonomik olarak, psikolojik olarak, sosyal olarak güçlendireceksiniz. Cinsiyet eşitlikçi politikaları yaygınlaştıracaksınız ki kadına yönelik şiddeti önleyeceksiniz. Ama siz üstüne vazife olmayan kurumlara bu çeşit yetkiler vererek şiddetin önünü açıyorsunuz” dedi.    Kadınların boşanmalara itirazının önünü kesmeye çalışıldığını ifade eden Serpil, “Türkiye’de kadınlar ekonomik psikolojik cinsel, fiziksel şiddet sebebiyle boşanıyorlar. Kaç kadın sevgim bitti diye boşanmaya gidiyor? Bu da olabilir ama Türkiye’de kadınlar öyle bir lüksü yaşamıyorlar. Türkiye’de kadınlar çok sert bir şekilde erkek şiddetine maruz kaldıkları için boşanmak istiyorlar. Fakat biz ne yapıyoruz, onları müftülere göndereceğiz, aracı kurumlarla onları aileye, şiddete göndermeye ikna edeceğiz. bu cinayettir, bile bile cinayete yol vermektir” dedi.   Serpil, “Biz bu nedenle AKP - Saray iktidarının müftülük yasasını da arabuluculuk yasasını da geri çekmesi için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Kadınlar yılmayacak, susmayacak, kadınlar değiştirecek. Bu yasaları mutlaka geri çektireceğiz” diye belirtti.    Serpil konuşmasının devamında şunları kaydetti:   ‘HDP kadın partisi’   “Bizler kadın partisiyiz. HDP kadınların partisi. Bu konuda çok önemli yol aldık. Bunu yaratan sizlersiniz. Kadın iradesini partimizde etkin kıldık. Kadınların birlikte yaşamı güçlendirebileceğini, barış getirebileceğini her fırsatta ortaya koyduk ve çok önemli bir yol aldık. Partimizin siyasette eşit temsil sistemi, eşbaşkanlık sistemi belki de dünyada bir ilk. Yerel yönetimlerde, siyasi partide, mecliste kadınların siyasete katılmalarının önündeki engelleri kaldırdık. Bu mücadeleyi her gün sürdürüyoruz.   ‘Figen Yüksekdağ eş genel başkanımızdır’   Fakat AKP-Saray rejimi ne yapıyor? Bizim bu kazanımlarımıza yönelik ciddi bir saldırıyı gündeme getirmiş durumda. Yüksekdağ’ın eşbaşkanlığı elinden alındı, vekilliği düşürüldü. Bunu yapmalarının sebebi ne, kadınların siyasetteki özgür ve eşit varlığına tahammülsüzlük. Kadınların olması gereken prototipi bu değil onların gözünde. Kadınlar AKP-Saray rejimine hizmet ettikleri sürece ancak siyasette olabilirler. Yoksa kendi özgür talepleriyle politikaya katılımını asla kabul etmez AKP saray rejimi. O yüzden Figen Yüksekdağ bizim eş Genel Başkanımızdır. Besime vekilimiz, kadın sözcümüzün vekilliği düşürüldü. Hiçbir güç onu bizim temsiliyetimizi yapmaktan geri bırakılamaz. Besime vekilimizi buradan kucaklıyoruz. Sen bizim irademizsin seni seviyoruz.   ‘En çok kadın vekillere saldırıyorlar’   En çok kadınlara saldırıyorlar, vekilliği düşürülen 5 vekilin 4’ü kadın. Sırada Leyla Vekilin fezlekesi var. Onun da vekilliğini düşürmeyi planlıyorlar. Bu kadın düşmanı politikaları kınıyoruz. Bizim biricik Gültan Kışanak’ımız siyasette ne kadar kudretli olduğunu göstermişti. Biz kadınlar Gültan Kışanak’la gurur duyuyoruz. Kışanak ve Anlı rehin alındı. Bugünse AKP - SAray rejimi İstanbul’u Bursa’yı görevden alıyor.    ‘FETÖ’yü mü içinizden temizliyorsunuz?’   Bakın bizim belediyelerimize kayyum atayanlar kendilerine hizmet etmediklerini düşündükleri yerel yönetimlere kayyum atıyorlar. AKP Genel Başkanı Erdoğan’a sesleniyorum; Siz FETÖ’yü mü içinizden temizliyorsunuz? Çaktırmadan bunu mu yapıyorsunuz? ‘Metal yorgunluğu’ diyerek çaktırmadan içinizdeki FETÖ’yü mü temizliyorsunuz? Bir kez daha söylüyoruz: AKP içinden FETÖ’yü temizlemek kekten unu temizlemek gibidir. Yapamazsınız boşuna uğraşmayın. Bizim belediyelerimiz tam bir abluka altında. Kayyum atanmakla kalmadı belediyeler karakol haline gelmiş durumda. Bizim yerel yönetimlerimiz en önemli özelliği geliştirdikleri kadın politikaları idi. Pek çok kurum kadınlar tarafından inşa edildi ve yerel yönetimlerde hakim kılındı.   ‘Belediyeler karakola dönüştürüldü’   Şimdi karakol haline dönüştürülmüş bu belediyelere kadınların yaklaşması bile mümkün değil. Her tarafta silahlı adamların dolaştığı bu belediyeler tekrar bizlerin mücadelesiyle kazanılacak. Yeniden biz kadınlar kadınların yerel yönetimini yapacağız. Asla vazgeçmeyeceğiz. Sadece Küt coğrafyasında değil İstanbul’da da Ankara’da da kadınların yerel yönetimlere güçlü bir şekilde katılması için mücadele edeceğiz ve mutlaka kazanacağız. Mutlaka kadınlar yerel yönetimlerde cinsiyet eşitlikçi politikalar ile var olacaklar.   Kadın donuştu politikalar   Kapatılan JİNHA gibi, Hayat TV’deki Ekmek ve Gül gibi, İMC TV’nin Mor Bülten’i gibi dünyada benzer olmayan bu yayınların da yeniden başlaması için çaba göstereceğiz. Asla ve asla vazgeçmeyeceğiz. Kadınların geleceği pembe otobüslerde değil. Erkeklerle kadınları ayrı ayrı yerlere koyarak cinsiyetçiliği pekiştiren, kadınları toplumdan dışlayan, hapseden politikalara hayır diyoruz. Kadın dostu politikaları hayata geçirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.”    Kürdistan’daki panzer cinayetleri   Konuşmasının devamında zırhlı araçlarla yapılan cinayetlere dikkat çeken Serpil, şunları kaydetti: “Türkiye’de savaş politikaları ayyuka çıkmış durumda. Her gün kadınlar, çocuklar panzer cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. ‘Kürt anasını görmesin’ mantığıyla davranan ve savaşı kışkırtan AKP hükümeti halka karşı suç ilemeye devam ediyor. Hayatın her alanında, her sokakta yaşamın içinde panzerler dolaşıyor. O panzerler çocukların oyun oynadığı yerlerde ne işi var? Kim panzerlerle burun buruna yaşamak ister. Kürt coğrafyası neden 2,5 yıldır abluka altında.   Felek’i kaybettik, o bir kız çocuğu. Resmi olsaydı gösterecektik ama bir fotoğrafı bile yok. Tıpkı Muhammed ve Furkan gibi. Felek’e saldıran, panzeri kullanan polis “çocukların sokakta ne işi vardı” diyor. Siz ne çabuk unuttunuz evinde uyuyan çocukları da öldürdüğünüzü?  Biz nasıl iş cinayetine kaza demiyoruz, bu panzer cinayetleri de kaza değildir, bunlar cinayettir nefret suçudur. Olası kast ile yargılamaları gerekir ama ne yazık ki cezasızlık politikaları ile üstü örtülmektedir.   Barış Anneleri Başbakan’a seslendi   Serpil’in ardından Barış Anneleri adına söz alan Bedia Gökus ise, “Senelerdir barış diyoruz, çocuklarımızı kaybediyoruz barış diyoruz, kemiklerimizi topluyoruz barış diyoruz. Neden kulaklarını sağır etmişeler. Çünkü ilerine gelmiyor. Bu savaştan çıkarları var.  Sayın Başbakana, Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum bizi duysunlar, biz anneyiz isterse çocuklarımızı ister bizi öldürsünler. Biz sürekli barış diyeceğiz. Savaş istemiyoruz. Savaş ölümdür, savaş yıkımdır” diye konuştu.   ‘Abdullah Öcalan’la görüşün’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın durumuna dikkat çeken Barış Annesi Bedia, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan 18 senedir tecritte. Bu son yıllarda tecrit daha da ağırlaştı. Neden? Çünkü barış istiyor. Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz. Diyalog istiyoruz.  Niye barış isteyen bir insana bu kadar tecrit uyguluyorlar. Çünkü barıştan korkuyorlar. Biz buraya barış anaları olarak geldik, Başbakan’a sesleniyoruz. Sesimizi duysun. Bugün bizimle görüşmeyene kadar bu Meclis’ten gitmeyeceğiz. Annelerden korkmasın. Anneler barış istiyor. Annelerden zarar gelmez. Gelsin bizimle görüşsün. Öcalan’la diyalog kursun.  Ölümden de işkenceden de korkmuyoruz. Hiçbir şeyden korkmuyoruz. Biz çocuklarımızı kaybettik. Sayın Başbakan beni duyuyorsan bugün bizimle görüş. Sayın Öcalan’la görüşün. Sayın Öcalan barıştan başka bir şey istemiyor. “