DTK’den halklara Efrîn çağrısı 2018-01-19 14:40:11   DİYARBAKIR - Efrîn'e yönelik saldırı girişimlerine karşı kamuoyuna çağrıda bulunan DTK, “Demokrasi güçleri ve uluslar arası toplum, bu çağdaş ve demokratik doğuşun katledilmesine karşı sessiz ve duyarsız kalmamalı mücadele etmelidirler” dedi.    Demokratik Toplum Kongresi (DTK), AKP ve MHP ittifakının talimatıyla başlatılan Kuzey Suriye Federasyonu'nun Efrîn Kantonu'na yönelik saldırı girişimlerine tepki gösterdi. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan DTK, siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine ve halklara çağrıda bulunarak, AKP hükümetinin ve devletin Efrîn'e askeri saldırı ve işgal girişimi için ciddi bir hazırlık içinde olduğuna dikkat çekti.   ‘Efrin’e saldırının amacı Kürt kazanımlarıdır’   Efrîn’e yönelik askeri saldırı ve işgal girişiminin gerek Kürdistan'da gerekse de Türkiye'de siyasal ve toplumsal sonuçlarının yıkıcılığının bugünden kestirilmesinin mümkün olduğunun altını çizen DTK, Efrîn'e yönelik saldırı ve işgal girişiminin özünde Kürt halkının Rojava'da elde ettiği devrimsel kazanımları, bir bütün olarak da dört parça Kürdistan'daki ulusal kazanımları hedeflediğini söyledi. DTK, "Rojava devriminin, Demokratik Suriye Federasyonu için bir model ve güvence olduğu, bunun diğer Kürdistan parçalarındaki ulusal ve demokratik sorunların çözümünde bir model oluşturacağı gerçekliği bu saldırının esas nedenidir" dedi.    ‘AKP Türkiye’yi derin bir bataklığa sürüklemektedir’   DTK, devamında şunları belirtti: "Başka bir ülke ve halkın topraklarına, yalan ve iftiralarla bezenmiş propaganda ve ajitasyonlarla 'gerekçeler' yaratarak saldırı ve işgal girişiminde bulunacak kadar gözü kara ve kendinden geçmiş AKP faşizmi, Türkiye'yi derin bir bataklığa doğru hızla sürüklemektedir.  AKP faşizmi, Kürt halkına karşı yürüttüğü savaş siyaseti ile faşizmi kurumlaştırmak, diktatörlük rejiminin önündeki bütün engelleri tek tek ortadan kaldırmak istemektedir. Dolayısıyla burada hedeflenen ve yok edilmek istenen sadece Kürt halkının dört parça Kürdistan'da elde ettiği kazanımlar değildir. Hedef ve amaç çok daha kapsamlı ve derinliklidir. Yine bu savaş siyaseti ile Türkiye halklarının demokratik, eşitlikçi, adil ve barışçıl bir Türkiye'de kardeşçe bir arada yaşama iradesi yok edilmek, bütün demokratik toplumsal dinamikler, kurumlar ve muhalefet bu savaş siyasetinin yarattığı kaos ortamında boğazlanmak istenmektedir.   ‘İşgal girişimine Kobanê ruhuyla mücadele yürütülecektir’   AKP'nin ırkçı ve kafatasçı MHP ile gerçekleştirdiği ve adına 'milli mutabakat' dedikleri ittifakın temel amacı da zihinlerinde her zaman var olan bu yayılmacı ve işgalci politikaları uygulamaya sokmaktır. Ancak, Ortadoğu'nun ve Kürdistan'ın gerçekliği ve reel durumu bu işgalci ve yayılmacı politikalara yaşam şansı vermiyor. IŞİD belasından büyük ve ağır bedeller ödeyerek, kahramanca bir mücadele ile kurtulan Ortadoğu halkları, özelde de Suriye halklarının yeni bir işgal girişimine Kobanê direniş ruhu ile izin vermeyeceği ve büyük bir mücadele yürüteceği aşikardır. Bu tehdit ve tehlike karşısında, Efrin şahsında halkımızın kazanımlarına sahip çıkmak var olmanın ve yurtsever kalmanın temel şartıdır.   'Efrîn Ortadoğu'nun çağdaş geleceğinin simgesidir'    Bu bilinç ve sorumlulukla hareket ettiğine inandığımız;  Bakur Kürdistan'ındaki yurtsever halkımız başta olmak üzere, bütün siyasi partilerimizin, sivil toplum kurumlarının, demokratik kitle örgütlerinin, inanç kurumlarının ve kanaat önderlerinin bulundukları kendi illerinde acil ve tek gündemle bir araya gelmeleri gerekiyor. Efrin'e yapılacak olası bir saldırı ve işgal girişimine karşı bir toplumsal bilinç, duyarlılık ve refleks oluşturmaları içinden geçtiğimiz bu tarihi an'ın bütün demokratik-yurtsever kurum ve şahsiyetlere yüklediği bir sorumluluktur.   'Demokratik doğuşun katledilmesine sessiz kalınmamalı'   Efrîn, Suriye özgülünde Ortadoğu'nun demokratik, aydın ve çağdaş geleceğinin simgesidir. Efrîn, tüm Ortadoğu'da bütün farklı kimliklerin, kültürlerin ve inançların birlikte-kardeşçe yaşamalarının doğuş anıdır. Demokrasi güçleri ve uluslararası toplum, bu çağdaş ve demokratik doğuşun katledilmesine karşı sessiz ve duyarsız kalmamalı, mücadele etmelidirler.”