HDP'li ve kadın vekil olunca Anayasa da hukuk da işletilmiyor 2018-03-12 09:01:22   Habibe Eren    ANKARA - Haklarında çok sayıda fezleke hazırlanan HDP'li kadın vekiller parlamentonun işlevsizleştirildiğine vurgu yaparak, hukukun HDP'liler söz konusu olduğunda işletilmediğini söyledi. Bu durumu  "kuşatma siyaseti" olarak adlandıran HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, "Efrîn'de ki savaşı ve yarattıkları yıkımı bir şekilde normalleştirmek istiyorlar. Toplumun bu gerçekleri görmesi istenmiyor" dedi.    Meclise milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması için 23 yeni fezleke gönderildi.  Fezlekelerden 11'i CHP, 12'si HDP milletvekilleri hakkında düzenlendi. Aralarında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın da bulunduğu HDP'li vekillerden Dilan Dirayet Taşdemir, Aycan İrmez, Feleknas Uca, Sibel Yiğitalp ve Dilek Öcalan hakkında fezleke düzenlenen isimlerden. En son Efrîn operasyonuna ilişkin sosyal medyada propaganda yaptığı gerekçesiyle HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan hakkında da fezleke hazırlandı. İki yıldır HDP'li vekillerin yaptığı her konuşma ve etkinliğin önlerine fezleke olarak geldiğini söyleyen Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir ve Şırnak Milletvekili Aycan İrmez, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.     'Parlemento işlevsizleştirildi'    Dilan, AKP'nin iki yıldır demokratik siyasete dönük bir tasfiye konsepti geliştirdiğini söyleyerek "Bunlar karşısında direnen, ses çıkaranlar yıldırılmak ve susturulmak isteniyor. Tutuklamalarla, gözaltılarla, hukuk eliyle yıldırma operasyonları ile topluma ciddi bir saldırı var. Son dönemlerde parlamento da bu anlamda işlevsizleştirildi" dedi.    'Milletin vekili olmamız istenmiyor'   Meclisin işlevsiz hale geldiğini, Saray'dan alınan talimat ile hareket ettiğini vurgulayan Dilan, son dönemlerde milletvekili olarak asıl görevin muhalefet etmek olduğunu ifade etti. Halkı politik anlamda duyarlı hale getirmek için uğraştıklarını kaydeden Dilan, "Bu politikacıların asli görevidir. Hazırlanan fezlekelere dönüp baktığımızda milletvekilliği yapmamız, ülkenin en temel sorunları hakkında görüş vermemiz istenmiyor. AKP'nin asimilasyonla, baskıyla gerçeği tersyüz ederek toplumu ikna etmeye çalıştığı sisteme muhalefet etmememizi ve toplumu uyarmamızı istenmiyor" şeklinde konuştu.    'Kendilerince kılıf uyduruyorlar'    Fezlekenin genel içeriğinin 'terör', 'terörizm' kavramları ile donatıldığını söyleyen Dilan,  şöyle konuştu : "Bizi meşru alanın dışına çıkararak kendilerince bir kılıf uyduruyorlar. Son gelen fezlekelerin içeriğine baktığımızda yaptığımız basın açıklamaları, etkinlikler var. En son bana yönelik fezlekenin konusu HDP Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca'nın Batman'da hukuksuzca gözaltına alınmasına dair yaptığımız basın açıklamasında kullandığım ifadeler. Bu ifadeler suç olarak lanse edilmiş ve fezlekeler hazırlanmış."    "Bize Türkiye'nin temel sorunları hakkında konuşmayın,  halkın iradesini yansıtmayın demek istiyorlar" diyen Dilan, her adımlarının ve sözlerinin karşılarına fezleke olarak çıktığını ifade etti. Dilan, "Bu aslında bir kuşatma siyaseti. Türkiye'nin ekonomik durumunu, Efrîn'deki savaşı ve yarattıkları yıkımı bir şekilde normalleştirmek istiyorlar. Toplumun bu gerçekleri görmesi istenmiyor. O yüzden buna karşı muhalefet eden, yarattıkları bu karanlık karşısında en ufak bir sesi yükseltene de ciddi bir yönelim gerçekleşiyor" ifadelerini kullandı.    'İlkel güdüleri ile linç etmeye çalıştılar'   Geçen günlerde Meclis'te HDP'lilere yönelik linç girişimini hatırlatan Dilan,  tutuklamalarla, baskıyla ve fezlekelerle yapamadıklarını şiddetle bastırdıklarını kaydederek, "AKP'nin bu linç ve fezleke siyaseti Türkiye'deki demokratik siyaseti de muhalefeti de ciddi anlamda riske atıyor. Genel Kurul'da kürsü dokunulmazlığınız var. Bir politikayı eleştiriyorsunuz, bu kirli siyasetlerini halka anlatamayınca bunun meşruluğunu ikna edecek bir argümana, haklılığa sahip olmadıkları için ilkel güdüleri devreye girerek linç girişimi başlattılar" dedi.   'Tarafsız mahkemeler olsaydı bugün böyle olmazdı'   Baskıyla linçle susturulmaya çalışıldıklarına dikkat çeken Dilan, bu kararların hukuki olmadığına vurgu yaptı. Dilan, "AKP'nin talimatları doğrultusunda düzenlenen fezlekelerle kararlar alınıyor. Bağımsız, tarafsız mahkemeler olmuş olsaydı bugün böyle olmazdı. Her gün kadınların nasıl katledileceğine dair fetva verenler, Alevilere, Kürtlere, kadınlara karşı nefret suçunu işleyenlere dönük bir yargılama süreci olması gerekirken bizlere uygulanıyor" diye konuştu.    'Barış kelimesi dahi suç'   HDP Şırnak Milletvekili Aycan İrmez ise adaletin ve yargının HDP'liler söz konusu olduğunda işlemediğine vurgu yaparak, "Öyle bir süreçten geçiyoruz ki 'barış' kelimesi dahi suç sayılıyor. Türkiye'nin hem siyasi hem de yargı tarihinde ilkleri yaşıyoruz. Yaptıkları siyasi faaliyetlerin önlerine fezleke olarak geldiğini belirten Aycan,  anayasa çerçevesinde dokunulmazlık kapsamında olan ve hiçbir şekilde suç sayılmaması gereken etkinliklerin dahi soruşturma konusu olduğunu vurguladı.    'Her fezlekede ayrı bir hukuk garabeti'    Her fezlekede ayrı bir hukuk garabeti ile karşılaştıklarının altını çizen Aycan, vekillerin eylem ve etkinliklerinin Anayasa tarafından güvence altına alındığını ancak bu güvencenin HDP'li vekiller söz konusu olduğunda işlemediğini ifade etti. Aycan, "AKP'nin politikalarını kabul etmediğimiz için önümüze talimatla fezlekeler hazırlatılıyor. Bugün hakim ve savcılar Anayasaya göre hareket ederlerse hiçbir şekilde ne fezleke ne de soruşturma hazırlamak durumunda kalırlar" dedi.   'Kadınlar siyasi ve sosyal alandan tasfiye edilmeye çalışılıyor'   Son süreçte özellikle HDP'li kadın vekillere dönük saldırıları hatırlatan Aycan, iktidarın kadınları siyasi ve sosyal alandan tasfiye etmeye çalıştığını kaydetti. En fazla sesini çıkaran ve iktidarın politikalarını kabul etmeyen kesimin kadınlar olduğuna vurgu yapan Aycan,  şöyle konuştu: "AKP'nin 16 yıllık politikalarına karşı en fazla sesini çıkaran ve 'dur' diyen kadın vekiller ve kadınlar olduğu için en büyük saldırıları da biz yaşıyoruz. AKP'nin kültüründe 'biat eden kadınlar' olmalı ve sadece evlerinde yaşamalı. Onların kadın tablosu budur. Onların kadın tablosunu kabul etmediğimiz için tüm alanlarda varlığımızı gösterdiğimiz için bu saldırılara maruz kalıyoruz."