Tutsak eşbaşkanlar: Her koşulda mücadelemizi büyütüyoruz 2025-01-17 14:18:04   MERSİN – Akdeniz Belediyesi önünde yapılan açıklamada tutsak eşbaşkanların gönderdiği mesaj okundu. Mesajda, “Bugün susturulmaya çalışılan sesimiz, yarın milyonların gür sesi olacaktır. Her koşulda mücadelemizi büyütüyoruz” denildi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mersin’in ilçelerinden Akdeniz Belediye eşbaşkanlarının tutuklanması ve yerlerine kayyım atanmasının ardından başlatılan nöbet eylemi, 8’inci gününde belediye önünde yapılan açıklama ile devam etti. Açıklamaya, DEM Parti milletvekilleri, Akdeniz Kent Konseyi, Akdeniz Kent Konseyi Kadın Meclisi, Yeşil Sol Parti (YSP) Eş Sözcüsü Ahmet Asena, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, Barış Anneleri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamada, “Jin, Jiyan, Azadî” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.   "Kayyım rejimi halk iradesine darbedir" yazılı pankartın açıldığı açıklamada, ilk olarak DEM Parti Mersin İl Eşbaşkanı Bedriye Kuş, tutuklanan Akdeniz Belediye Eşbaşkanları Nuriye Aslan ve Hoşyar Sarıyıldız’ın gönderdiği mesajı okudu.    Eşbaşkanların gönderdiği mesaj şu şekilde:   “Sayın başkan; değerli arkadaşlar, sizlere ve ekranları başında Meclisimizi izleyen tüm halkımıza sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz. Bugün Büyükşehir Belediye Meclisi’nde sizler arasında olup birlikte Mersin'imiz ve Akdeniz'imiz için güzel işler başarmak için çalışmamız gerekirdi. Ancak Bizler, Akdeniz'de 47 bin 843 yurttaşımızın güvenini kazanıp iradesi olarak seçtiği Belediye eşbaşkanları olarak şu an Tarsus Cezaevi’nde siyasi rehine olarak tutuluyoruz. Akdeniz'imiz için canla başla çalışırken bir gece yarısı kapılarımız çalındı ve gözaltına alındık. Çabamız; çoğulculuğu, yerel demokrasiyi güçlendirmek ve güzel Akdeniz'imizde başarılı işler ortaya koymaktı. Ancak bugün, halkın iradesine yapılan kayyım saldırısına maruz kaldık.   ‘Akdeniz halklarının iradesi gasp edildi’   Üzülerek belirtmek isteriz ki bugün gelinen aşamada hiçbir seçilmiş güvende değil. Bir gece yarısı herhangi bir seçilmişin kapısı çalınabilir ve hayali gerekçelerle tutuklanabilir. Kayyımı, rejim haline getiren bir iktidar ile karşı karşıyayız. AKP iktidarının emir ve yönlendirmesiyle gerçekleştirilen hukuksuz bir operasyonla, bizlere asılsız suçlamalar yöneltilmiş ve seçilmiş Meclis üyelerimiz Özgür Çağlar, Neslihan Oruç ve Hikmet Bakırhan'la birlikte tutuklandık. Bu süreçte herhangi bir delile dayanmayan, asılsız ve trajikomik iddialarla tutuklanmış bulunmaktayız. Şunu bilmekteyiz ki yerimize atadıkları kayım ve birim müdürlerinin hiç biri hukuki değildir. İddianamede yer alan, sözde gizli hayali tanık belediyeye örgüt üyesi istihdam ettiğimizi söylemiş. Bu gerekçe seçilmiş eş başkanlar ve meclis üyeleri olarak bizlerin gözaltına alınmasına yeterli görünmüş. Ancak gelin görün ki biz göreve başladığımız günden bugüne ihtiyaç taleplerimize rağmen Bakanlık tek bir kişiyi bile belediyeye işe almamıza izin vermedi. Maalesef polis fezlekeleri ve yargı da bu hayal alemindeki yerini almış görünüyor. Baktılar ki bu gerekçe yetmeyecek hakkımızda hiçbir ceza veya soruşturma yokken belediye eş başkanları olarak seçildikten sonra başlattıkları uyduruk soruşturmaları bahane olarak eklediler. Çok açıktır ki tamamen siyasi saiklerle hazırlanmış hayali iddialarla Akdeniz halklarının iradesi gasp edilmiştir.   ‘Sessizlik iktidarın zulmüne ortak olmaktır’   Akdeniz'e kayyım atanması, Mersin'in huzur ve barış denizine bulandırılmış bir zehirdir. Bu saldırılarla susturulmaya, irademiz kırılmaya çalışılıyor. Ancak unutulmamalıdır ki, haklı bir mücadeleyi bastırmak mümkün değildir. Demokratik iradeyi hiçe sayarak atılan her adım, halkımızın özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesine olan bağlılığını daha da güçlendirecektir. Bu zorlu süreçte halkımızın desteği bizim için çok kıymetlidir. Hep birlikte mücadele ederek, hukuksuzluklara ve adaletsizliklere boyun eğmeyeceğimizi göstereceğiz. Bizler halkımızın gücüne inanıyoruz. Unutmayın ki; bu halk, zulme karşı her zaman dimdik ayakta durmuş, demokrasiye olan inancını korumuştur. Muhalefetin geçmişte kayyım hukuksuzluğuna yeterince güçlü bir duruş sergileyememesi, bugün demokrasi çemberinin daha da daralmasına zemin hazırlamıştır. Kayyım darbesi, tüm muhalefetin ve halkın, özgürlük ve demokrasi mücadelesi meselesidir. Bu hukuksuzluğa karşı sessizlik, iktidarın zulmüne ortak olmak anlamına gelir.   Ortak mücadele çağrısı   Bizler, adalete inanan tüm kesimleri, bu adaletsizlik karşısında ortak bir mücadeleye çağırıyoruz. Kayyıma meşruiyet kazandıracak her türlü girişimi reddediyoruz. İnanıyoruz ki, ne mersinin seçilmişleri ne de mersin halkı kayyımı asla kabul etmeyecektir. 9 buçuk aydır Mersin'imiz ve Akdeniz'imize birlikte hizmet ettiğimiz kentin seçilmişleri başta olmak üzere adaletten yana olan herkesi kayyıma karşı açık tavır almaya davet ediyoruz. Tarsus Cezaevi'nden son olarak inançla şu sözleri söylemek isteriz; Hep birlikte daha adil, daha özgür bir gelecek için mücadeleye devam edeceğiz. Bugün susturulmaya çalışılan sesimiz, yarın milyonların gür sesi olacaktır. Buna inanıyor ve her koşulda mücadelemizi büyütüyoruz. Sevgi, dayanışma ve direnişle...”   ‘Her koşulda demokratik yolun savunucusu olacağız’   Açıklama, HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu’nun konuşmasıyla sürdü. Kayyım zihniyetinin bir yönetim biçimine dönüştüğüne dikkat çeken Ali Kenanoğlu,  “Birçok yerde atadıkları kayyımları seçime soktular. Sandığa gömdük. Kayyım atanan belediyeleri geri aldık. Buna itiraz etmezseniz sadece Kürtlerin iradesine el koymaktan çıkıp tüm Türkiye’de yönetim biçimi haline gelecek. Biz hakikatleri savunmaya devam edeceğiz. Bu topraklarda bu bedeli ödemeye her zaman hazır olduk. Bu topraklarda onurlu barışın Kürt sorununda demokratik yolun her koşulda savunucusu olacağız. En kötü çatışmalı süreçlerde bile barış demeye devam ettik” şeklinde konuştu.   Açıklama, slogan ve oturma eylemiyle son buldu.