'Onurlu barış için sürecin destekçisiyiz' 2025-04-17 09:03:07   Neslihan Kardaş    WAN - Birçok yakınını çatışmalı süreçte kaybeden Nazime Avras, Abdullah Öcalan’ın çağrısının onurlu bir barış için önemli olduğunu belirterek, “Biz bu çağrıyı acılarımızla karşılıyoruz. Devletin artık bu halkın uzattığı eli tutması gerekiyor” dedi.   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını İmralı Heyeti yoluyla kamuoyu ile paylaştı. Çağrı başta Kürdistan ve Türkiye olmak üzere Orta Doğu ve dünyanın pek çok yerinde yankı uyandırdı. Yapılan çağrı birçok kesimden destek alırken, çatışmalı süreçte yakınlarını yitiren aileler de devlet ve iktidarın bir an önce somut atmasını talep ediyor.   Bu talebi dile getirenlerden biri de  birçok yakınını kaybeden Nazime Arvas’tır. Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan sürecin önemini vurgulayan Nazime Arvas, değerlendirmelerde bulundu.    Eşi Mehmet Nuri Avras’ı (Şahin), 1994 yılında yaşanan zulüm ve köy boşaltmalarına karşı PKK’ye katıldı ve bir çatışmada yaşamını yitirdi. Kardeşi Mehmet Sabri Avras (Harun) da köylerinin yakılmasının ardından PKK’ye katıldı; 1995 yılında çıkan bir çatışmada hayatını kaybetti ve cenazesi o dönem toplu bir mezara defnedildi. Abisi Mehmet Sabri Avras’tan sonra PKK’ye katılan Mazlum Avras (Harun Şahin) ise 2016 yılında bir çatışmada yaşamını yitirdi; ailesi ise hâlâ cenazesine ulaşabilmiş değil.   ‘Tarihimizden uzaklaşmak bir çürümedir’   Her çocuk gibi Kürt çocukların da ailesinin ve halkının hikâyelerini dinleyerek büyüdüğünü ifade eden Nazime Avras, “Bizim kendi ailemizden de 1914 yılında üç kişi idam edildi. Biz de aile olarak bu başkaldırı hikâyeleriyle büyüdük. Haliyle çocuklar bu anlatılardan etkileniyor. Bu etkiyle de kurtuluşlarını Kürdistan dağlarında arıyorlar. Devlet ise kendini tanıyan ve savunan bir Kürt’ü sevmiyor. Bizim açımızdan tarihimizden uzaklaşmak bir çürümedir. Kürt halkının devrimiyle birlikte biz de her geçen gün kendimizi tanımaya ve anlamaya başladık. Herkesin bir kahramanı vardır. Bizim de kahramanlarımız var ve tüm acılarımıza rağmen, biz bu kahramanların yolunda mücadeleden vazgeçmedik” şeklinde konuştu.   ‘Bu mücadelenin içerisinde iki çocuk büyüttüm’    Türkiye’de yaşayan herkesin kimliğinde “Türk” yazdığını vurgulayan Nazime Avras, iktidarın, iktidarını kaybetmemek için Kürt halkı üzerinden kendini var etmeye çalıştığına dikkat çekti. Türk halkının hâlâ Kürtleri anlayamadığını belirten Nazime Avras, “Yani şimdi bir Türk bizi dinlediğinde belki dilimizden rahatsız olacak ama bu bizim dilimizdir. Şu an baktığımızda, her resmi kurum biz Kürtler için bir işkencehane, bir asimilasyon merkezidir. Çünkü halkın dili yok sayılıyor. Okullarda çocuklarımız, Türkçe bilmedikleri için dayak yedi. Bunca bedel vermiş bir halkın bireyi olarak, 1993’ten bu yana bu mücadelenin içinde iki çocuk büyüttüm. 1997’de eşim, Engesor (Dalda) köyünde bir arkadaşıyla birlikte pusuya düşürülerek şehit düştü. O günden bu yana kendime bir söz verdim; eşimin yolunda devam edeceğim diye. Yaşanan bunca acıdan sonra devletin, Kürt halkından defalarca özür dilemesi gerekir” ifadelerini kullandı.   ‘Bin bir cümle de kursam bu acıyı anlatamam’   Nazime Avras, eşi dışında iki kardeşini de çatışmalarda kaybettiğini ve her ikisinin de mezarının olmadığını belirterek, bunun kendisi için en büyük acı olduğunu söyledi. Kardeşi Mehmet Sabri Avras’ın 1995’te PKK’ye katıldığını, bir yıl sonra 27 arkadaşıyla birlikte Xîzan-Tetwan-Wan arasında bir çatışmada yaşamını yitirdiğini aktaran Nazime Avras, cenazelerinin toplu bir mezara gömüldüğünü, yıllar sonra başvurmalarına rağmen kardeşine ulaşamadıklarını ifade etti. Diğer kardeşi Mazlum Avras’ın da ağabeyinin izinden giderek PKK’ye katıldığını ve yaklaşık yedi yıl sonra Şemdinli taraflarında yaşamını yitirdiğini belirten Nazime Avras, “Cenazesine ulaşamadık. Bizim bu topraklara, dağlara olan sevgimizin nedeni bu kayıplardır. Çocuklarımız da bu hikâyelerle büyüdü. Kürdistan’ın hikâyesi de budur” dedi.    ‘Abdullah Öcalan’ın çağrısı, yerinde bir çağrıdır’   Yaşadığı bu acıların binlerce Kürt ailesi tarafından da paylaşıldığını dile getiren Nazime Avras, “Biz de bugün Sayın Abdullah Öcalan’ın çağrısını bu acılarla karşılıyoruz. Bu çağrı, onurlu bir barış için yerinde bir çağrıdır. Onurlu barış ise, bahsettiğimiz hikâyelerden sonra güvenli bir ortamın sağlanmasıyla mümkündür. Yapılan görüşmelere rağmen Türk devleti hâlâ oyunlarına devam etmek istiyor. PKK ve Abdullah Öcalan arasında bir çelişki varmış gibi gösterip, halkın kafasında kafa karışıklığı yaratmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.   ‘Hâlâ barış için bir adım atılmadı’   MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Abdullah Öcalan gelip Meclis'te konuşsun” sözlerini hatırlatan Nazime Avras, “Ben halktan biri olarak bunları dinlediğimde, önceki tecrübelere dayanarak bunu bir komplo olarak görüyorum. Çünkü yıllardır Türk devleti bize her türlü işkenceyi yaşattı. 2014–2015 yıllarında bir süreç başlatıldı ama bu süreçten sonra 10 Kürt şehri yerle bir edildi. Kürt halkının çocukları bodrumlarda katledildi. Bu sebeple, bu süreçte de bizi kandırmayı düşünüyorlar. Ama Kürt halkı da, Kürt Halk Önderi de kandırılmaz. Bugüne kadar hâlâ barış için bir adım atılmış değil. Neyi bekliyorsunuz? Bir yandan PKK Lideri ile görüşmeler yürütülüyor, öte yandan Kürdistan dağlarında bin bir çeşit kimyasal kullanılıyor. Rojava özerkliğine engel olunmaya çalışılıyor. Oradaki çetelere destek veren, onları güçlendiren yine Türk devletidir. Aslında devlet, Kürt halkının varlığını hiçbir yerde istemiyor” dedi.   Toplam 8 yıl cezaevinde kaldı   Bir kadın ve yıllardır acı çekmiş bir ailenin ferdi olarak, eşini, iki kardeşini ve ailesinden onlarca kişiyi kaybeden Nazime Avras, tüm bunlara rağmen barış istediğini belirterek şunları söyledi: “Biz tüm bu acılara rağmen onlara elimizi uzatıyoruz ama onlar elimizi tutmuyor. Bu adaletli bir tutum değil. Daha önce de belirttim; devletin bizden özür dilemesi lazım. Defalarca yargılandım ben. Sırf bana ‘Nazê Ana’ deniliyor diye yargılandım. Birkaç dosyadan toplam 8 yıl cezaevinde kaldım. Şu anda açılmış yeni bir dava ile birlikte hakkımda toplam 26 dava var. Tüm bu cezalar, Kürt halkının mücadelesine bağlı kaldığımız, boyun eğmediğimiz ve eşimle olan ilişkimiz yüzünden verildi.”   ‘Talebimiz hep barış oldu’   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı sürecin bir barış süreci olduğunu vurgulayan Nazime Avras, “Bizler, acı çekmiş Kürt aileleri olarak yıllardır barış talep ediyoruz. Bu mücadelede yaşamını yitiren herkesin talebi de barıştı. Ben de bu nedenle başlatılan bu süreci tümüyle destekliyorum. Belki geç kalınmış bir süreçtir ama bu bizim tarafımızdan değil, devlet tarafından geç kalınmış bir süreçtir. Çünkü bugün barış sağlanırsa, Kürt halkının özgürlüğü sağlanırsa, kimse yaşamını yitirmez ve kimse gözyaşı dökmez. Talebimiz her zaman bu olmuştur. Bu süreç, devlet açısından da önemlidir” sözlerine yer verdi.    ‘Bütün aileler barış istiyor’   Devletin bir an önce Kürt halkının ve Kürt Halk Önderi’nin uzattığı eli tutması gerektiğini ifade eden Nazime Avras, son olarak şöyle konuştu: “Rojava’ya yönelik saldırılar durmalıdır. Böylece hepimiz bu ülkede özgürce yaşayabiliriz. Kürt sorununun çözülmesi, silahların bırakılması çok önemli meselelerdir. Bu sayede ülkede huzur ve iyilik hâkim olur. Başta Kürt Halk Önderi olmak üzere binlerce Kürt cezaevlerinde tutuluyor. Onlar özgür olmadan Türkiye’ye huzur gelmez. Bizler de davamızdan vazgeçmeyiz. Yaşanan onca acıya rağmen hiçbir Kürt ailesi intikam ya da savaş istemiyor. Tüm aileler, barış istediklerini açıkça ifade ediyor.”