Kadın Devrim Belgesi: Rojava’daki deneyim kadın hareketleri için bir model 2025-05-17 14:14:54     SILÊMANÎ - NADA’nın kongresinde, “Kuzey ve Doğu Suriye’de Kadın Devrim Belgesi” okundu. Belgede, “Gerçek değişim, acıdan ve mücadeleden doğar. Kadın mücadelesi, adil ve özgür bir toplum inşa etme yolunda vazgeçilmezdir. Rojava’daki bu öncü deneyim, başka coğrafyalardaki kadın hareketleri için bir model olabilir” denildi.   Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA), Silêmanî’deki birinci kongresinin son gününde “Kuzey ve Doğu Suriye’de Kadın Devrim Belgesi”ni paylaştı.    Kongre kapsamında sinevizyon gösteriminin ardından, NADA Koalisyonu’nun son dört yıla ait faaliyet raporu okundu. Raporun sunulmasının ardından katılımcı kadınlar, raporun güçlü ve zayıf yönlerini tartışarak değerlendirmelerde bulundu.   Tartışmaların ardından “Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Devrim Belgesi”, NADA Koalisyonu'nun referans alacağı temel belge olarak yeniden okundu ve onaya sunuldu. Kadınlar, belgenin önemine dikkat çekerek, yasal bir zemine oturtulması gerektiğini vurguladı.   Belgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın manifestolarına, Jineoloji’ye ve kadınların özsavunma hakkına vurgu yapıldı. Ayrıca ekolojik toplum anlayışı, her halkın dili ve kimliğinin güvence altına alınması, konfederal sistemin inşası gibi başlıklara dikkat çekildi.   “Kuzey ve Doğu Suriye'de Kadın Devrimi” belgesinde şu ifadelere yer verildi:    “Yüzyıllar boyunca toplumlar üzerinde birçok ideoloji hüküm sürdü. Küresel sistemler ve ideolojiler ortaya çıktı, ancak bu sistemlerin çoğu gerici bir baskıyı beraberinde getirdi. İnsanlar arasında barışı ve istikrarı sağlama iddiasında bulundular, ancak bu iddialar, savaşları, toplumsal sınıf ayrımlarını ve özgürlüklerin kısıtlanmasını beraberinde getirdi. Neoliberal ekonomi ve serbest piyasa kapitalizmi, bireyciliği teşvik etti ve toplumu daha da bölerek, istikrar getirmekten ziyade daha fazla kaosa neden oldu. Sosyalist sistemler de gelişmeleri takip edemedi ve hükmeden güçlerin tahakkümünden kurtulamadı. Bu sistemlerin çoğu, sınıflar arası adaleti sağlayamadı, halklar arası düşmanlığı derinleştirdi ve nihayetinde insanlık için büyük yıkımlara neden oldu.   Demokratik ulus projesi   Tüm bu sistemler, insanlığı küresel bir felakete, çevresel tahribata ve kaynakların tükenmesine sürükledi. Bu sistemler barış getiremedi, toplumları böldü ve halklar arasında düşmanlığı artırdı. Dünya, her geçen gün daha fazla bölünme ve yeni bir dünya savaşına doğru kayıyor. Bu süreçte, kadınlar adaletli ve onurlu bir yaşam koşullarından mahrum bırakıldılar. Uygulanan sistemlerde kadın haklarının korunmasına yer verilmedi. Bu ideolojiler, kadını ya bir kurban ya da karşı taraf olarak konumlandırdı, bu da kadının sorunlarının derinlemesine ve çok boyutlu ele alınmasını engelledi. Çoğu feminist hareket, kadının tarihsel ve toplumsal sorunlarına uygun çözümler geliştiremedi.   Kadınların özgürlüğünü ve toplumla uyum içinde yaşamalarını sağlayacak bir sistem gerekliliği doğdu. Bu nedenle, sosyal, ekonomik, kültürel ve politik bileşenleri içeren, adaletli bir toplum yapısı oluşturmak için yeni bir düşünsel sistem inşa edilmeliydi. Bu hedefle, bireylerin özgür yaşadığı, farklı etnik, sosyal sınıflardan oluşan tüm kesimlerin adil bir şekilde temsil edildiği, tam demokratik bir sistem kurulmalıydı. Bu doğrultuda, ‘Demokratik Ulus’ projesi doğdu ve kadın devrimi 19 Temmuz 2012’de Rojava’da başladı. Demokratik konfederalizm sistemine dayanan bu model, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir toplum hedeflemektedir.   Tarihsel mücadelelerin devamı   Kuzey ve Doğu Suriye’deki bu toplumsal gelişim süreci, toplumun geçmişinden kopuk bir şekilde değil, tarihsel mücadelelerin bir devamı olarak şekillendi. Kadın, Suriye toplumunda her zaman önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı işgali döneminden Fransız mandasına, bağımsızlık mücadelesinden günümüze kadar, kadınlar hep direnişin kalbinde yer aldı. Bu verimli topraklardan birçok direnişçi kadın çıkmıştır. Rojava’daki kadın devrimi de, Suriye’deki halk ayaklanmasının bir parçası olarak ortaya çıktı. Suriye devriminin başlarında, Rojava’daki kadınlar özgürlük, onur ve demokrasi talepleriyle ayaklandılar. Rejimin geri çekilmesinden sonra, halk toplumsal örgütlenmesini oluşturmaya başladı ve kadınlar bu süreçte öncülük etti.   Kadın, yaşam özgürlük devrimin özünü yansıttı   Kadınlar, uzun süreli örgütsel ve mücadele deneyimlerinin bir sonucu olarak kendi saflarını örgütleyerek, kadınların haklarını savundu ve onların özgürleşmesini talep etti. Kadınlar, demokrasinin yayılmasında temel taşı oldular. Kapsamlı bir kadın sosyal ağı kurularak, kadınlar siyasi, savunma, ekonomik ve kültürel alanlarda örgütlendi ve etkili oldular. ‘Kadın, yaşam, özgürlük’ sloganı, bu devrimin özünü yansıttı. Bu kadın devrimi; milliyetçilikten, dar etnik aidiyetlerden ve ataerkil zihniyetten uzak, halkların ortak iradesine ve örgütlenmesine dayanan demokratik bir sistemin örneğini sundu. Demokratik sistem; özgür iradeye, çok dilliliğe, çok kültürlülüğe, çok inançlılığa ve topluluklar arasında barışçıl bir yaşama dayanır. Kadın, bu sistemin merkezinde yer alır ve hiçbir demokratik proje kadının aktif katılımı olmadan tamamlanmış sayılmaz.   Rojava’daki kadın devrimi, kadın meselesine yüzeysel değil, köklü ve bütüncül bir şekilde yaklaşmıştır. Kadın özgürlüğü, halkların ve toplumların özgürlüğünün temel koşulu olarak kabul edilir. Toplumsal sömürü sistemi, kadın üzerinden inşa edilmiş ve kadın en eski sömürge haline getirilmiştir. Kadının köleleştirilmesi; toplumların, yoksulların ve halkların köleleştirilmesine zemin hazırlamıştır. Bu nedenle, kadın özgür olmadan halkların özgürlüğünden söz edilemez. Kadın yalnızca toplumun yarısı değil, aynı zamanda toplumun yaratıcısı ve yaşamın öz gücüdür. Kadının kurtuluşu; erkek egemen devlet yapısının, merkezi otoritenin ve erkek zihniyetinin kırılması anlamına gelir. Bu kurtuluş sadece fiziksel şiddetten korunmakla sınırlı değildir, zihinsel ve toplumsal bir dönüşümü de içerir.   Kadın savunma birlikleri devrimin öncüsü oldu   Rojava’daki kadınlar, kadın savunma birlikleri gibi askeri yapılar kurarak devrimin öncüsü oldular. Bu, onları devrimin temel dinamiği ve toplumsal dönüşümün taşıyıcısı haline getirdi. Kadınlar, yalnızca sembolik değil, düşünsel, örgütsel ve askeri olarak da devrime katıldılar. Kadının özgürleşmesi, onu toplumun her alanında karar verici konumlara taşıdı. Kadınların liderliğinde demokratik özyönetim ve halk meclisleri kuruldu. Demokratik ulus projesi, kadınların en az yüzde 50 oranında katılımını garanti altına alır. Bu devrim erkek karşıtı değil; erkeği bir zincire dönüştüren ataerkil zihniyete karşıdır. Kadın devrimi, kadının özgürlüğünü güvence altına almakla kalmayıp, aynı zamanda tüm inançların, kültürlerin ve kimliklerin özgürce var olabileceği bir toplumu hedefler.   Kadın devrimi şu temel ilkelere dayanır:   *Kadının özgürlüğü, toplumun özgürlüğünün temelidir.   *Kadın özgürleşmeden hiçbir toplumun özgürleşmesi mümkün değildir. Kadın, toplumun yarısı değil, öncü gücüdür.   *Kadın, kendi iradesine sahip, bağımsız ve öncüdür.   *Kadın, sadece eşitlik değil; toplumsal, siyasal, kültürel ve savunma alanlarında liderdir.   *Cinsiyetler arası ilişkiler eşitlik, ortak yaşam ve dayanışma temelinde yeniden tanımlanmalıdır.   *Aile içi şiddet, zorla evlendirme, kadın sömürüsü ve eril zihniyetle mücadele edilmelidir.   *Ortak yönetim (eşbaşkanlık) sistemi, toplumsal karar mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlar.   *Komünal sistem, kadın-erkek eşitliğine dayalı demokratik toplumun temelidir.   *Jineoloji (Kadın Bilimi), kadının bilgi üretiminde ve tarih yazımında aktif rol almasını sağlar; erkek egemen anlayış terk edilmelidir.   *Kadına karşı şiddet, topluma karşı bir suçtur.   *Hukuki olduğu kadar toplumsal mücadelenin de konusu olmalıdır.   *Kadınların öz savunma hakkı vardır.   *Kadın, sadece korunmaya muhtaç değil; örgütlü ve bilinçli bir bireydir.   *Kadın ekonomisi, tekelci kapitalist sistem yerine, toplumcu ve doğa ile uyumlu bir modeli savunur.   *Ekolojik toplum, doğaya zarar vermeyen sürdürülebilir bir yaşamı hedefler.   *Her halkın dili, kültürü ve eğitimi güvence altına alınmalıdır.   *Konfederal sistem, devletçi yapıya alternatif olarak halkların demokratik özyönetimini esas alır.   *Barışçıl çözüm, savaş yerine diyalog, müzakere ve barışçıl direniş temel alınmalıdır.   Kuzey ve Doğu Suriye’de kadın devrimi çerçevesinde birçok kazanım elde edilmiştir. Bu kazanımlar, kadınların karar alma mekanizmalarına eşit katılımı, örgütlü yapılar kurmaları ve toplumsal yaşamın her alanında etkili olmaları ile somutlaşmıştır.   Başlıca kazanımlar şunlardır:   Siyasi eşitlik   Kadınlar tüm karar alma mekanizmalarında erkeklerle eşit temsil edilmektedir. Eşbaşkanlık sistemi uygulanmakta, kadınların temsili %50 oranının altına düşmemektedir.   Kadın örgütlenmesi   Kadınlar, konseyler, komünler, kadın mahkemeleri ve kadın askeri birlikleri gibi özel yapılar oluşturmuştur.   Kadın Meclisi:   Kadınların siyasi strateji, yasama ve politika belirlediği en üst düzey kurumdur. Tüm bölgede kadınların temsilini sağlar ve kadın politikalarını koordine eder.   Kadın Adalet Konseyi   Kadınların yaşamını temel alan bir adalet sistemi kurulmuştur. Aile içi şiddet, zorla evlendirme, töre cinayetleri gibi konular bu sistemde kadın bakış açısıyla ele alınır.   Kadın Asayiş Gücü   Güvenlik ve asayiş alanında kadınların kurduğu ve yönettiği kurumdur. Kadınların güvenliğini sağlamakla görevlidir.   Kadın Akademileri   Kadınların siyasal, hukuksal, yönetsel ve toplumsal alanda eğitim görerek güçlenmesini sağlayan merkezlerdir.   Kadın Savunma Birlikleri (YPJ)   Kadınlar tarafından kurulan ve DAİŞ'e karşı savaşta önemli rol oynayan askeri güçlerdir. Kadının öz savunma hakkını somutlaştırmıştır.   Kadın Kooperatifleri   Kadınlar ekonomik alanda kolektif projeler geliştirerek ekonomik bağımsızlık kazanmışlardır.   Toplumsal Sözleşme   Kadın hakları anayasal düzeyde güvence altına alınmıştır. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık yasalarla yasaklanmıştır.   Bu kazanımlar sadece Rojava halkı için değil, tüm dünyadaki kadınlar için de ilham verici bir deneyim olmuştur.Kadın devrimi, Kuzey ve Doğu Suriye'de sadece bir yerel hareket değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel düzeyde kadın mücadelesine ışık tutan bir örnek olmuştur. Bu deneyim, özellikle ataerkil yapının baskın olduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika toplumlarında büyük bir etki yaratmıştır. Kadınların sadece pasif kurbanlar değil, aktif özne ve lider olabileceğini göstermiştir.   Kadına dair önyargılar kırıldı   Geleneksel kadın imajı sorgulandı; kadın artık sadece evin içinde değil, hayatın her alanında etkili bir özne haline geldi.   Kadın, dönüşümün öznesi oldu   Devrimsel dönüşümün merkezine kadın konuldu. Kadının özgürleşmesi, toplumsal değişimin motor gücü oldu.   Kadın öz savunması   Kadınlar yalnızca silahlı mücadelede değil; fikri, örgütsel ve toplumsal düzeyde de kendilerini savunmayı başardı. Kendi örgütlü yapısını oluşturarak, sürekliliği olan bir direniş geliştirdi.   Kadın savaş mağduru değil, yaşamın koruyucusu olarak öne çıktı   Rojava’da kadın, savaşın nesnesi ya da kurbanı değil, aktif bir özne olarak yaşamı korudu ve yeniden inşa etti.   Kadın devrimi moral ve umut yarattı   Tüm baskılara, kuşatmalara ve savaşlara rağmen kadınlar direnişlerini sürdürdü. Bu da hem bölgedeki hem dünyadaki kadınlar için umut oldu.Bu devrim, insanlığa şu mesajı veriyor: Gerçek değişim, acıdan ve mücadeleden doğar. Kadın mücadelesi, adil ve özgür bir toplum inşa etme yolunda vazgeçilmezdir. Rojava’daki bu öncü deneyim, başka coğrafyalardaki kadın hareketleri için bir model olabilir. Farklı ülkelerde, özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Afrika’da, kadınlar arasında ağlar kurularak bu deneyimden yararlanılabilir. Kültürel, etnik ve inançsal farklılıklar arasında uyumu esas alan, barışçıl ve sürdürülebilir bir kadın dayanışması mümkündür.”