DİK Kadın Meclisi’nden Êzidî kadınlar için adalet çağrısı 2025-08-02 15:09:09     HABER MERKEZİ - DİK Kadın Meclisi, Êzidî halkının 3 Ağustos 2014’te Şengal’de uğradığı soykırımın yıldönümünde açıklama yaptı. Açıklamada, “Dünyanın tüm halklarını ve toplumlarını, insanlık suçlarına karşı sessiz kalmamaya çağırıyoruz” denildi.   Demokratik İslam Kongresi Kadın Meclisi, Êzidî halkının 3 Ağustos 2014’te Şengal’de yaşadığı soykırımın yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada, Êzidîliğin Mezopotamya’nın en kadim inançlarından biri olduğuna vurgu yapılarak, Êzidîlerin tarih boyunca defalarca soykırıma maruz kaldığı belirtildi.   ‘Êzidî kadınlar pazarlarda satıldı’   Meclis açıklamasında, 2014’te IŞİD tarafından gerçekleştirilen saldırılarda binlerce Êzidî kadının katledildiği, esir alındığı ve köleleştirilerek pazarlarda satıldığı hatırlatıldı. Açıklamada, “Bu vahşet, yalnızca bir örgütün değil, suskun kalan toplumların da ortak suçudur. Êzidî kadınlar köleleştirilirken, kendini Müslüman olarak tanımlayan bazı kadın örgütlerinin sessizliği, utanç ve ahlaki çöküşün göstergesidir” ifadeleri kullanıldı.   İslam, kadın onuru ve adalet    Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “İslam, kadın onurunu ilahi adaletin ayrılmaz bir parçası olarak görür. Kur’an-ı Kerim, insanı kadın-erkek ayrımı yapmadan "Biz insanı değerli kıldık" der ve insanı yüceltir. Kadın, yaratılışta, sorumlulukta ve ahlakta erkekle eşittir. Hz. Peygamber’in (sav) hayatı, kadınların eğitimden ticarete, cesaretten toplumsal karar süreçlerine kadar her alanda aktif rol oynadığını gösteren örneklerle doludur.   Ancak bugün Orta Doğu’da, siyasi çıkarlar ve ideolojik sapmalar, İslam’ın bu asli ilkelerini gölgede bırakmaktadır. Siyasi İslam adı altında, kadının iradesini yok sayan ve varlığını bir tehdit olarak sunan anlayışlar ne Kur’an’a ne de Sünnet’e uygundur.   Barış, Adaletle Mümkündür. Gerçek barış, yalnızca silahların susması değil, adaletin sağlanmasıdır. Kadının onuru çiğnenirken, iradesi yok sayılırken ve varlığı yalnızca hizmet üzerinden tanımlanırken toplumsal barıştan söz edilemez. Kadının onuru korunmadan, ümmetin izzeti korunamaz.   Bu gün Suriye’de inanç fark etmeksizin Alevi, Dürzi kadınların yaşadığı vahşet dram, bu tahribatın en acı örneklerinden biridir. Hz. Peygamber (sav), savaşlarda kadınlara, çocuklara ve yaşlılara doğaya, mabede ve mabedlere sığınanlara dokunulmasını kesin bir şekilde yasaklamışken  bu zulümlerin din adına meşrulaştırılmaya çalışılması, İslam’ın adını lekelemektedir. Kadınların kaçırılması, satılması ve savaş ganimeti gibi görülmesi, İslamla bağdaşmayan, aynı zamanda insanlıkla da çelişen vahşi uygulamalardır.    Adalet ve onur için mücadele etmeye çağırıyoruz   Zulmün dili, mezhebi ya da bahanesi yoktur. İslam, zalimin karşısında, mazlumun yanındadır. Kadının onurunu korumak, kadının hakları ile birlikte  İslam ahlakının, adaletin ve insanlık onurunun korunması meselesidir. Bu nedenle, Êzîdî inancına sahip ve diğer mazlum topluluklara yönelik zulme karşı sesimizi yükseltmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Dünyanın tüm halklarını ve toplumlarını,  insanlık suçlarına karşı sessiz kalmamaya, adalet ve onur için mücadele etmeye çağırıyoruz. Êzîdî kadınların ve tüm mazlumların yanında durmak, insanlığın ortak vicdanının gereğidir, diyoruz.”