Beritan Güneş: Sayın Öcalan ile görüşmeler aralıksız sürmeli 2025-11-28 09:01:31   Pelşin Çetinkaya   AMED - DEM Parti Mêrdin Milletvekili Beritan Güneş, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeyi Türkiye’nin barış rotasına dönüşü olarak niteleyerek, “Bu diyalog sürdürüldüğü takdirde Meclis halk için yeniden bir çözüm adresi olacaktır” vurgusu yaptı.   Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun uzun süre devam eden “İmralı’ya gidilip gidilmeme” tartışması 18’inci toplantısında sonlandırıldı ve 21 Kasım’da yapılan oylamada oy çokluğuyla komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmesi yönünde karar çıktı. Yapılan oylamada DEM Parti, AKP, MHP, EMEP ve TİP komisyonun Abdullah Öcalan ile görüşmesine “evet” oyu verdi. CHP ise İmralı’ya gidecek heyete üye vermezken toplantıyı terk ederek oylamaya katılmadı. CHP’nin ardından Yeni Yol Grubu da İmralı’ya gidecek heyete üye vermekten vazgeçtiğini açıkladı. Görüşme kararının ardından 24 Kasım’da DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüştü.    DEM Parti Mêrdin Milletvekili Beritan Güneş, heyetin İmralı’da bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmesinin sık sık gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizerek değerlendirmelerde bulundu.   Yıllardır verilen mücadeleden bugüne…   Beritan Güneş, ülkede uzun süredir yükselen barış ve demokrasi talebinin tarihsel bir arka plana sahip olduğunu, bu talebin yalnızca bugünün değil yüz yıllık bir arayışın sonucu olduğunu belirterek şöyle dedi: “Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki toplumda yükselen barış ve demokrasi talebi, aslında 100 yıllık bir talep. Ve 52 yıllık mücadele içerisinde de hem Kürt halkı tarafından hem Mezopotamya’da, hem de Anadolu'da yaşayan halklar tarafından istikrarlı ve sürekli bir biçimde dile getirilen en önemli meselelerden biri. Dolayısıyla bugün biz bir süreci konuşuyorsak bu, istikrarlı barış ve demokrasi talebinin sonucu olduğunu söylemek gerekir. Dolayısıyla halkın talep ettiği barış ve demokrasi çığlığına meclisin, partilerin, siyasetin, güncel politikanın aslında kulaklarını tıkaması; sadece sorunun çözümünü öteleyen, sadece inkarı tekrar eden, aynı zamanda Türkiye'deki bütün mekanizmaları etkileyen bir çözümsüzlüğe sebep olur. Nitekim bunun sonuçlarını da güncel siyaset içerisinde görüyoruz.”   ‘Bazı partiler çözümsüzlük siyaseti sürdürüyor’   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yıllardır dile getirdiği diyalog çağrısına yanıt verilmemesinin Kürt sorununu derinleştirdiğini aktaran Beritan Güneş şöyle konuştu: “Çünkü, 93 yılından beri hem halkın, istikrarlı bir şekilde ifadeleriyle hem de Sayın Öcalan'ın ‘Muhatap arıyorum’ ifadesiyle birlikte bir problemin olduğunu yine bu problemin demokrasi, hukuk ve siyasi zeminde çözülebilmesi için bir muhatap, bir çözüm arayışı içerisinde olduğu bilinen bir gerçek. Fakat bunu görmemek, barış isteğini görmemek, muhatap arayışına karşılık vermemek ve Kürt sorununu inkar etmek yerine çözümsüzlüğü, çözümü üretmemek bizi, 52 yıllık çözülmemiş bir probleme getirdi. Fakat günün sonunda her ne kadar inkar edilmiş olursa olsun, her ne kadar kulak kapatılmış olursa olsun, partiler, siyaset tarafından görülmemiş olursa olsun bugün bu sorun, bütün gerçekliğiyle karşımızda duruyor ve onu çözecek muhatapları arıyor. Nitekim bazı partilerin buna kulağını kapatıyor olduğu bir gerçek. Verdikleri kararlarda da zaten bu açığa çıkıyor.”    ‘Sayın Öcalan’ın barış paradigmasına sırt dönmek mümkün değil’   Beritan Güneş, halkların her geçen gün büyüyen barış talebinin artık görmezden gelinemeyeceğini ve siyasetin tarihin çağrısını duymak zorunda olduğunu söyleyerek, “Fakat hem meclisin hem de iktidarın, halkların sesini duymama, problemi çözmeme ve Sayın Abdullah Öcalan'ın bu meselenin çözümü için sunduğu demokratik yaşam paradigmasına kulak tıkama şansı kalmadı. Çünkü Orta Doğu'daki, dünyadaki gelişmelere baktığımızda halkların talepleri ve aralıksız bir biçimde süren varlığı ispat etme, kimliğe sahip çıkma sonucunda bugün bu talebin mevcut siyaseti dönüştürdüğünü söylemek mümkün. Dolayısıyla barış ve demokrasinin talebi bu kadar güncelken halkın talebine, siyasetin talebine, tarihin talebine kulak vermemek ve bunun aksi yönünde olmak; tarihi doğru okuyamamakla, siyaseti doğru okuyamamakla, halkın nabzını tutamamakla ilgili olduğunu söyleyebiliriz”  sözlerini kullandı.     ‘Bir kritik aşama daha geride bırakıldı’   İmralı’daki görüşmenin barış ve demokratik toplum sürecinde dönüm noktası olduğunu ifade eden Beritan Güneş şunları dile getirdi: “Bugün İmralı Adası'na gidişin önüne hangi partinin gitmediğini çıkarmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu tarihi yakalayamamak olur. Çünkü meclis bünyesi altında kurulmuş olan resmi bir komisyonun bütün komisyonu temsil ederek İmralı Adası'na gitmiş olduğunu bir kez daha ifade etmek gerekir. Üç kişilik bir heyet gitti ama o üç kişilik heyet, bütün meclisi temsil ediyor, bütün komisyonu temsil ediyor. Buna buradan bakmak ve partilerin kararını öne çıkarmamak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu partilerin kendi iç süreçleriyle ilgili bir mesele. Elbette demokrasiye yansımaları var. Demokratik mücadele hattına yansımaları var. Biz bunun tarihin doğru yerinde olmamayla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Ama objektif bir yerden adaya gidişin ve komisyonun aldığı kararın önemini vurgulamak gerektiğini düşünüyoruz. Biz, bu noktada bu görüşmenin tarihi bir görüşme olduğunu ve barış ve demokratik toplum sürecindeki bir kritik aşamanın daha geride bırakıldığını, aynı zamanda Kürt inkarının da geride bırakıldığının çok net bir temsili olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple meseleyi ‘Neden CHP gitmedi? Neden Yeni Yol grubu gitmekten vazgeçti?’ diye boğmak yerine bu tarihi sürecin barışa olacak yansımalarını görmek gerektiğini daha doğru buluyorum.”   ‘Dönemin ruhu ‘diyalog’ ve ‘demokratik siyaset’’   Beritan Güneş, “Sayın Abdullah Öcalan'ın görüşünün alınmamasında ısrar etmek, çözümsüzlükte ısrar etmektir” diyerek şöyle devam etti: “Fakat şunu da söylemek gerekir ki; kendini ana muhalefet partisi olarak değerlendiren CHP'nin Türkiye'nin en başat, en önemli sorunu olan Kürt sorununun çözümü için gerekli olan diyaloğu kurmaması demek onun gelecekteki siyaset yansımasına dair bize bir fikir verir. Çünkü, Sayın Abdullah Öcalan'la görüşmek demek aslında 100 yıldır sürdürülen inkarın ve aslında yok saymanın bitmesi demek, diyaloğun başlaması demek. Bu noktada Sayın Abdullah Öcalan'ın görüşünün alınmamasında ısrar etmek, çözümsüzlükte ısrar etmektir. 100 yıllık inkar pratiğini tekrar etmektir. Dolayısıyla dönemin ruhu diyalogdur. Dönemin ruhu demokratik siyasettir ve demokratik siyaset de birbirini dinleme ile diyalog kurmakla, ayrımcı tutumları geride bırakmakla, yeni pratiklerle olur fakat ana muhalefet partisinin bu kararıyla yeni sürece eski tarzda yaklaştığını ifade ediyoruz.”   ‘Meclis, Kürt sorununu çözmeye dair irade ortaya koydu’   Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la başlatılan diyalog sürecinin Meclisin halka yeniden çözüm gücü olma umudu verdiğini belirten Beritan Güneş şöyle dedi: “Sayın Abdullah Öcalan'la yapılan görüşme ile bizlerin kritik bir eşiği daha geride bıraktığını düşünüyorum. Çünkü bir diyalog yolunun açıldığını düşünüyoruz. Aynı zamanda meclisin Türkiye'deki en başat problem olan 100 yıllık Kürt sorununu çözmeye dair bir irade ortaya koyduğunu düşünüyoruz. Bir gerçeği daha hatırlatmak gerekir ki, belki de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde problemlerin halk tarafından, sivil toplum tarafından en çok meclise getirildiği dönemi yaşıyor. Şunu ifade etmek istiyorum. Bizler kendi gözlemlerimizle de komisyona gelen sivil toplum kuruluşları aktarımlarıyla da bir kez daha gördük ki; bu süreçle birlikte yani Sayın Abdullah Öcalan'la başlatılan diyalog süreci ile birlikte, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte meclis, halka tekrar çözüm gücü olma umudunu verdi.”   ‘Diyalog, halkta çözüm umudu yaratıyor’   Beritan Güneş, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte Türkiye’de diyalog ve çözüm arayışının güçlendiğini kaydederek, “Çünkü bugün Meclis, Türkiye'nin en önemli sorunuyla ilgileniyor. Bu sorunu inkar etmiyor yok saymıyor. Bunun halka yansıması diğer sorunları da görme, diğer sorunlar için de ‘bir çözüm adresi olabilir mi?’ umudunu getiriyor. Bundan dolayıdır ki bizler, bütçe sürecinde de ve daha pek çok süreçlerde de hem sivil toplum kuruluşlarının hem hak inisiyatiflerinin hem baroların hem kadın örgütlerinin hem de gençlik örgütlerinin Meclis’e daha çok geldiğini görüyoruz. Çünkü orada bir diyalog başladı ve bu diyalog en çok tecridin uygulandığı İmralı Adası’nda başladı. Diyaloğun yolu, meclisin halklarla ve meclisin problemlerle diyaloğu aslında tecridin en yoğun olduğu yerdeki diyaloğun başlamasıyla oldu. Bunun şimdiden bile halka ve topluma bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerine yer verdi.    ‘Hatta geç kalmış bir görüşme’   Meclis’in Kürt sorunu başta olmak üzere tüm problemlerle yüzleşmesinin halka Türkiye'deki tüm sorunların çözümü için umut verdiğini belirten Beritan Güneş şöyle konuştu: “Meclis’in bu tarihi görüşme ile birlikte hem halklardaki barış umudunu arttırdığını hem demokratik toplum ve barış sürecine ve onun aşamalarına dair halkta bir umut yarattığını ve en önemlisi de halk içerisinde meclisin tekrar bir çözüm yeri olduğunu ortaya çıkardığını vurgulayabiliriz. Ve tabii ki bu beklenilen bir görüşmeydi. Hatta geç kalmış bir görüşme olduğunu söyleyebiliriz. Ama nitekim bu görüşme gerçekleşti ve meclis problemlerini çözme noktasında çok önemli, çok cesur bir irade ortaya koydu. Temenni ederiz ki bu ortaya konulmuş irade, meclisin rapor yazma süreciyle ve ardından hem geçiş süreci yasalarını, hem özgürlük yasalarını, hem birlikte yaşamın yasalarını, demokratikleşmenin yasalarını da konuşulacağı bir komisyona ve meclise dönüşür. Ben eminim ki eğer meclis gerçekten Kürt sorunuyla birlikte problemlerle yüzleşip çözüm iradesi ortaya koymaya devam ederse, diyalog kanallarını tıkamazsa halka Türkiye'deki bütün problemlerin çözümü için de gerçekten önemli bir umut vermiş olacak. Bu da Türkiye'deki krizlerin çözülmesine de aslında katkı sağlayacak.”