Gazetecilerden saldırıya tepki: Sesimizi kısamayacaklar

  • 09:07 24 Nisan 2024
  • Güncel
 
Pelşin Çetinkaya
 
AMED - Belçika’da Stêrk TV ve Medya Haber TV stüdyolarına yapılan baskınlarla eş zamanlı olarak birçok kentte gazetecilerin gözaltına alınmasına dair konuşan meslektaşları, “İktidar Kürt halkı üzerinde bir katliam yapmak istiyor. Bu da katliamın öncesi. Kürtlerin sesini kısamayacaklar. Özgür basın susturulamaz” dedi.
 
Belçika’da dün gece saatlerinde Stêrk TV ve Medya Haber TV'nin stüdyolarına polis baskını gerçekleştirilirken sabah saatlerinde de İstanbul, Ankara ve Riha’da toplam 8 gazeteci gözaltına alındı. Özgür Basın’a yönelik eş zamanlı operasyonlarla AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün Irak ve Güney Kurdistan’da gerçekleştirdiği ziyaretlerin aynı sürece denk gelmesi dikkat çekerken, gazetecilere dönük baskılar devam ediyor. 
 
‘Saldırıların sebebi iktidarın yerel seçimlerdeki kan kaybı’
 
Gazeteci Nurcan Yalçın, 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerinde iktidarın büyük kan kaybı yaşadığını belirterek, “İktidarın dün gece Medya Haber ve Stêrk TV stüdyolarına ve devamında bu sabah İstanbul ve Ankara’da gazetecilere yönelik yaptığı gözaltıların aslında bu yenilginin ve kan kaybının faturasını Kürt özgür basınına kestiğinin göstergesi diyebiliriz. Kürt halkına ve Özgür Basın’a karşı tüm devletlerin tarzının aynı olduğunu söyleyebiliriz. Kürt halkına karşı nerede olursa olsun zihniyet değişmiyor” sözlerine yer verdi.
 
‘Kürt halkının üzerinde topyekun bir saldırı var’
 
AKP’li Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Güney Kurdistan ziyaretinden sonra bu saldırıların yaşandığına dikkat çeken Nurcan, “Hepsinin birbiri ile bağlantılı olduğunu söyleyebiliriz. Gece Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir Başûr ziyareti vardı. Hewler’de yine gerçekleştirdiği görüşmeleri vardı. Onun öncesinde de yine Zap, Metina alanlarına yönelik bir operasyon başlatıldı. Bunlara bakınca aslında Kürt halkı üzerinde topyekun bir soykırım saldırısının olduğunu söyleyebiliriz. Bizler de özgür basın çalışanları olarak bu saldırıları kınıyoruz. Bu baskılar ve operasyonlarla, gözdağlarıyla özgür basın geleneğini susturamadılar. Bundan sonra da susturamayacaklarını söyleyebiliriz. Yapılan bu operasyonları kınıyorum ve gözaltına alınan arkadaşlarımın bir an önce serbest bırakılması çağrısını da yapıyorum” ifadelerini kullandı.
 
‘Kürtlere ve özgür basına saldırı hamlesi’
 
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Özgür Basın’a yönelik bir gözaltı operasyonuyla daha güne başlandığını dile getirdi. Baskıların Özgür Basın için ilk olmadığını kaydeden Dicle, Kurdistan ve Türkiye genelinde geçirilen seçim sürecini hatırlattı. Dicle, “AKP iktidarının kazanmak, koltuğunu kaybetmemek için her türlü hileye başvurduğu bir seçimdi. Özgür basın tüm usulsüzlükleri kamerasıyla, kalemiyle dünyaya duyurdu. Büyük oranda yaşananları teşhir ederek var olan tabloyu değiştirmeye katkı sağladı. Seçimde ikinci parti konumuna düşen iktidar ise kendini yeniden derleyip toplamak için Kürtlere ve özgür basına yönelik bir saldırı hamlesi başlattı. Tüm bu operasyonlar bununla bağlantılı” vurgusu yaptı.
 
‘Hakikati boğmaya kimsenin gücü yetmez’
 
Son 2 yılda 6 ayrı operasyonla 35 gazetecinin tutuklandığını ve yargılamalar sonucunda tahliye edildiğini ekleyen Dicle, “Gazetecileri özgürlüklerinden alıkoyarak çalışmalarını engellemeye çalıştılar. 30 yılı aşkın süredir benzer operasyonlarla hakikati susturmaya, perdelemeye çalıştılar. Özgür Basın emekçileri sokak ortasında katledildi, gözaltında kaybedildi, binaları bombalandı, gazetelerin dağıtımının kentlere girmesi engellendi ama hiçbir yöntemin gücü gazetecileri susturmaya yetmedi. Çünkü hakikati boğmaya kimsenin gücü yetmez. Bizler de DFG üyeleri ve özgür basın çalışanları olarak gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz” mesajını verdi.
 
‘Saldırılarla özgür basının sesini kısmaya çalışıyorlar’
 
Gazeteci Ceylan Akbaşlı da Özgür Basın’a yönelik saldırıların yıllardır sürdüğünün altını çizerken, bu saldırılara rağmen mücadelelerine devam ettiklerini söyledi. Ceylan da bu saldırının AKP’li Tayyip Erdoğan’ın Güney Kurdistan’a gitmesiyle alakalı olduğunu belirtirken, “Özgür Kürt basın üzerindeki saldırılarla Kürtlerin sesini kısmaya çalışıyorlar. Belçika’da Medya Haber ve Stêrk TV’ye saldırılar yapıldı. Hemen ardından Ankara ve İstanbul’da gazeteci arkadaşlarımız gözaltına alındı. Bunun Erdoğan’ın Başûr’a, Hakan Fidan’ın ise Belçika’ya gitmesiyle bağlantısı var. Bugün, ‘Demokratız' diyen devletler demokrat olsalardı gazetecilere, televizyonlara saldırmazlardı. Medya Haber ve Stêrk TV’den izlediğimiz görüntülere baktığımız zaman kablolarını kopardıklarını, teknik malzemelerini tahrip ettiklerini görüyoruz. Bu, Kürt halkının sesinin çıkmasını istemedikleri anlamına geliyor” dedi.
 
‘Bu saldırılar iktidarın katliam planının bir parçası’
 
AKP-MHP iktidarının Kürtler üzerinde bir katliam yapmak istediğine işaret eden Ceylan, şöyle konuştu: “AKP-MHP faşizmi Kürtler üzerinde bir katliam yapmak istiyor. Bunun için önce bir hazırlık yapıyor. Şu an aynı zamanda Başûr’da da bir hazırlık söz konusu. Aynı anda yapılma sebebi ise Kürt halkının sesinin duyulmasına engel olmak. Bugün dünyada herkes Türkiye’de demokrasi, hukuk, adalet kalmadığını biliyor. Mevcut iktidar saldırılarla, katliamlarla ayakta duruyor. İktidarın git gide gerilemesinden kaynaklı saldırıları artıyor. Biz Türkiye’ye baktığımızda bu şekilde yorumluyoruz ama Belçika bu durumu kendine, ‘Demokratım’ diyen bir devlet olarak değerlendiriyor. Belçika’nın,  Stêrk ve Medya Haber TV’ye yaptığı saldırıyla Türk devletinden bir farkı yok. Devletler kendi aralarında menfaatleri için böyle yapıyorlar ama anlamadıkları bir şey var,  bu saldırıları, katliamları, gözaltıları yıllardır yapıyorlar. Sadece bir telefonumuz dahi kalsa işimize devam edeceğiz. Kürtlerin sesini bu şekilde de kısamayacaklar. Biz Kürt gazeteciler olarak direneceğiz.”