Kayıpların akıbetini sordular

  • 14:22 27 Nisan 2024
  • Güncel
 
 
AMED/COLEMÊRG-  Kayıp yakınları bu hafta gerçekleştirdikleri eylemlerle bir kez daha adalet aramaktan vazgeçmeyeceklerini vurguladı. 
 
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) gerçekleştirdikleri eylemlerle kaybedilen ya da katledilen yakınlarının akıbetini sordu. 
 
Amed
 
Kayıp yakınları ve İHD Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini bu hafta da sürdürdü. Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde düzenlenen ve 794'üncü haftaya giren eylemde, katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Açıklamaya sivil toplum örgüt temsilcileri katıldı. Eylemde, “Failleri korumak, suça ortak olmaktır", "İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olamaz" dövizleri taşındı.
 
Bu haftaki eylemde, Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavak’ın akıbeti soruldu.
 
Makbule Özer hatırlatıldı
 
Açıklamada ilk olarak İHD Şube Sekreteri Ömer Saman konuştu. Ömer, Makbule Özer’in tutuklanmasına değinerek, “Yaşadığı trajedinin tanığıyız. 2022 yılında Makbule ana, ATK’nin hapishanede kalamaz raporuyla serbest bırakıldı. Ama aynı ATK, kendi anadili dışında bir ifadede bulunmadığı için Makbule anayı bugün cezaevine atıyor. Biz buradan ana muhalefet liderine de sesleniyoruz. Meclis grup toplantısında bu durumu dile getirdi. Kendisinden cumhurbaşkanı ile yapacağı görüşmede Makbule ananın ve tüm ağır hasta mahpusların sorununu gündeme getirmesini talep ediyoruz. Kürt meselesinin yarattığı acıların bir boyutu faili meçhuller bir boyutu da hasta mahpuslardır” dedi.
 
‘Herhangi bir bilgiye ulaşılmadı’
 
 
Hikâyeyi, İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyon üyesi Fırat Akdeniz paylaştı. Fırat, “Cemal Kavak, Amed Vergi Mahkemesi'nde memur olarak çalışıyordu. Yargı-Sen üyesi olan ve sendikal faaliyetler yürüten Cemal Kavak; 24 Nisan 1996 tarihinde kahvehanede arkadaşları ile birlikte vakit geçirdikten sonra eve gitmek üzere saat 23.00 sularında Dağkapı-İskanevleri minibüsüne biner. En son Kuruçeşme durağında minibüsten inerken arkadaşları E.Y. ve S.Y. tarafından görülür. O gece evine dönmemesi üzerine ertesi gün işine de gitmediğini öğrenen ailesi, Cemal Kavak’ın kayıp olduğunu ve kendisinden haber alamadıklarını Bağlar Karakol Amirliği nezdinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirir. Ancak Cemal Kavak ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamazlar” sözlerine yer verdi.
 
‘Zorla kaybedildiğine işarettir’
 
Tüm hukuksal girişimlerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Fırat, "Aile 26 Nisan’da Diyarbakır Devlet Hastanesi morguna kimliği belirsiz cansız bir bedenin geldiği duyumu üzerine morga gittiğinde oğullarını teşhis eder. Olay yeri inceleme tutanağında; ‘Cemal Kavak’ın cansız bedenini Amed’in Çınar ilçesine bağlı Yuvacık Köyü yakınlarında, Amed-Bismil karayolu üzerinde yol kenarındaki sazlıkların arasında boynundan telle boğulmuş bir vaziyette bulunduğu’ yazılır. Cemal Kavak’ın katledildiği bölgede hangi yönden gidilirse gidilsin iki ya da üç güvenlik kontrol noktasından geçmeden ulaşmanın mümkün olmadığı, yine Cemal Kavak’ın en son görüldüğü yerden çok uzakta bir yerde cansız bedeninin bulunması, faili meçhul bir cinayete kurban giden maktulün zorla kaybedildiğine işarettir" dedi.
 
AİHM’den ihlal kararı
 
Ailenin avukatı, Diyarbakır İdare Mahkemesi’nde devlet aleyhine tazminat davası açtığını dile getiren Fırat, "Davanın olumlu sonuçlanmaması üzerine 4 Ağustos 1999 tarihinde AİHM’e başvurulur. AİHM 6 Temmuz 2006 tarihli kararında, Sözleşme’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin Cemal Kavak’ın ölümü ile ilgili etkili ve yeterli bir soruşturma yapılmadığı için usulden ihlal edildiğine, ayrıca etkili bir başvuru hakkı olmadığı için Sözleşme’nin 13. maddesinin ihlal edildiğine karar verir, devleti tazminat ödemeye mahkûm etmez. Kaç yıl geçerse geçsin, Cemal Kavak için, tüm kayıp ve siyasi cinayetlere kurban gidenler için adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğiz" diye belirtti.
 
Açıklamanın ardından bir dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
 
Colemêrg 
 
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları da, Gever’deki (Yüksekova) Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eyleme, kayıp yakınlarının yanı sıra DEM Parti Gever Belediye Meclis üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve DEM Parti Gever İlçe Örgütü üyeleri ile Barış Anneleri katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartıyla faili meçhul şekilde katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eylemin 120’nci haftasında Gever’de 2014 yılında kepenk kapatmanın olduğu bir günde iş yerinde ekmek almak üzere evine giderken polisler tarafından katledilen Rojhat Özdel’in akıbet soruldu. 
 
Bu haftaki basın metnini İHD Colemêrg Şube sekreteri Pınar Şen Zengin okudu.  
 
‘Ağır yaralı bir halde yerde bekletildi’
 
18 yaşındaki Rojhat Özdel’in ekonomik nedenlerden kaynaklı Gever’de bir fırında çalıştığını söyleyen Pınar, “Şemdinli olaylarına bağlı olarak gösteri yürüyüşlerinde katledilen Veysel ve Reşit İşbilir kardeşlerin cenazeleri Yüksekova’da toprağa verileceği gün kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirildi. Rojhat, kepenk kapatma eylemleri yapılacağından dolayı evine götürebileceği kadar ekmeği aldı ve yola çıktı. Rojhat’ın evi yürüyüşün gerçekleştirildiği güzergah üzerindeydi. Esentepe yol ayrımında kitlesel yürüyüşten ayrılan Rojhat olayların çıkması ile birlikte çıkan kargaşada silahla vuruldu ve ağır yaralı bir halde yerde bekletildi” dedi. 
 
Müdahale edilmedi 
 
Olay yerindeki görgü tanıklarının anlatımına göre ambulansın Rojhat’ın yaralı bedenine müdahale etmesine izin verilmediğini aktaran Pınar, “Başka bir görgü tanığı ise yaralı halde yerde kan kaybeden Rojhat Özdel’in bedenine dipçiklerle işkence edildiğini anlattı. Aradan uzun bir süre geçtikten sonra ambulansın olay yerine gitmesine izin verildi. Ambulansta ilk müdahaleyi gerçekleştiren ekip, Rojhat’ın yaralı bedenine müdahale etmek istediklerini lakin Rojhat’ın hayatını kaybettiğini gördüklerini anlattı. Aynı kanunsuzluk durumu haberi alan aile bireylerine de yaşatıldı. Hastaneye alınmayan aile bireyleri darp edildi. Dönemin milletvekillerinin dahi hastaneye girişlerine izin verilmedi” ifadelerini kullandı.  
 
‘Adil bir yargılama ile gereken cezaları almalarını talep ediyoruz’ 
 
Yapılan tüm soruşturmaların hukuksuz bir biçimde kapatıldığını dile getiren Pınar, son olarak şöyle dedi: “Olayın ulusal medyaya yansıması, birçok soru işaretinin varlığı ve birden fazla görgü tanığı olmasına rağmen bir aklama politikası ile dosyalar düşürüldü. Biz insan hakları savunucuları hiç bir kimsenin akıbetinin bu sonla bitmemesi için devleti ve yönetenleri hukukun içinde kalamaya davet ediyoruz. Rojhat Özdel’i vuran ellerin ve akabinde ölümüne sebep olan kolluk kuvvetleri mensuplarının bir an önce ortaya çıkarılıp adil bir yargılama ile gereken cezaları almalarını talep ediyoruz.”