Basın Özgürlüğü Günün’de ‘Propaganda Günlerinde Hakikat’ paneli

  • 18:48 3 Mayıs 2024
  • Güncel
İSTANBUL - Propaganda Günlerinde Hakikat panelinde konuşan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, gazetecilerin sürekli iktidarın baskısıyla karşılaştığını belirterek, hakikati yazmaya devam edeceklerini vurguladı.
 
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ile Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) ortaklığında 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla Beyoğlu’nda bulunan Nippon Otel’de “Propaganda Günlerinde Hakikat” isimli panel düzenlendi. Panelde Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu, Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ali Duran Topuz, T24 Yazarı Çiğdem Toker, Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar ve Gazeteci İpek Özbey konuşmacı olarak yer aldı. Panele gazeteciler ve çok sayıda kişi katıldı.
 
Panel gazetecilere ilişkin bir sinevizyonla başladı. İlk olarak söz alan TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, 1 yıllık rapor hazırladıklarını söyledi. 2023 Nisan- 2024 Nisan ayını kapsayan raporla ilgili Gökhan, raporda kaç gazetecinin gözaltında alındığı, tutuklandığı, yargılandığına ilişkin verilerin açıklandığı belirtildi. Bu yıl gazetecilerin ekonomik koşullarına ilişkin konulara değindiklerini ifade eden Gökhan, sendikanın önemine vurgu yaptı. 
 
‘Gazeteciler kendilerini güvende hissetmiyor’
 
Ardından konuşan MLSA Eş Direktörü Barış Altıntaş, gazetecilere hukuk ve daha birçok alanda destek verdiklerini ve bu konuda araştırmalar yaptıklarını söyledi.  Barış, “Gazeteciler kendini hiçbir zaman güvenli hissetmiyor. Türkiye’de çalışan her 10 gazeteciden 9’u kendini güvende hissetmiyor. Bu en büyük utançtır. Yine gazetecilerin yüzde 70 tutuklanma ve gözaltına alınmaktan dolayı korku içinde. Gazeteciler kolluk şiddetine karşı bir girişimde bulunmamalarının nedeni ise yargıya olan güvensizliktir. Ve gerçekten de bu konuda haklılar” diye belirtti. Barış, en çok Kürt gazetecilerin yargı hedefinde olduğunu vurguladı.
 
‘Gazeteciler sürekli yargı tacizinde’
 
DFG Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ise hayatını kaybeden Gazeteci Celal Başlangıç’ı anarak, sözlerine başladı. Dicle, gazetelerin ve gazetecilerin sürekli yargı tacizi ile karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Kürt gazetecilerin kendilerine dair yazıp çizdiklerini ve bu yüzden iktidarın baskısıyla karşılaştıklarını belirten Dicle, “Mesela Wan’daki helikopterden atma olayını yazan gazeteciler, tutuklandı ve 6 ay içeride kaldılar. Sonradan serbest bırakıldılar ama 6 ay içeride kaldılar. Yine Ankara ve Amed merkezli operasyonlarda çok sayıda gazeteci gözaltına alındı ve uzun bir süre neden tutuklandıklarını bile öğrenemedi. Daha sonra dosyalara baktığımızda sadece haberler ve tanık ifadeleri yer aldı. Tanıklar gazeteci olduklarını ancak bizi kriminalize etmeye çalıştılar. Örneğin benim için Dicle, Mezopotamya Ajansı’nda (MA) çalışıyor, DFG Eş Başkanı’dır diyordu. Tanık ‘Ben onun örgütle çalıştığını düşünüyorum’ diyordu. Ancak ortada bir kanıt yok” dedi.
 
'Hakikati yazamaya devam edeceğiz'
 
Dicle, konuşmasının devamında şunları söyledi:  “Biz görünmeyeni göstermeye çalıştığımız için hedef alınıyoruz. Bunun son örneğini taşımalı seçmenlerde gördük. Orada oy oranlarının nasıl değiştiğini gördük. İktidarın halkın kendini yönetecekleri seçmelere bile ne kadar müdahale ettiğini gördük. Tabi İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyon Birimi yanıt verdi ve ‘güvenlik’ dedi. Biz gazeteciyiz. Dediğim gibi biz bulunduğumuz yerde toplumu bilgilendirmeye devam edeceğiz. Yazdığımız hakikat birilerini rahatsız edebilir. Ama biz hakikati savunmaya ve onu yazmaya devam edeceğiz.”
 
'Metin Göktepe ve Musa Anter’in gazetecilikleri sayesinde’
 
Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmeni Barış Avşar, Celal Başlangıç, Metin Göktepe ve Musa Anter’in gazetecilikleri sayesinde bugünlere geldiklerini belirtti. Celal Başlangıç, Metin Göktepe, Musa Anter gibi gazetecilerin örgütle bağlantılı kılınmaya çalışıldığını belirten Barış, sürekli haberlerin “gerçek” olmadığı gibi algıların yaratılmaya çalışıldığını söyledi. İktidar geçmişten bugüne gazetecilik anlamında “fütursuz” bir gelenek yürüttüğünü söyleyen Barış, günümüzde internet medyasına değinerek, sanal medyanın önemli olduğunu belirtti. Barış, internet gazeteciliğinin Gezi Direnişi öneminin ortaya çıktığını vurguladı.
 
‘İktidar medya gücünün farkında’
 
T24 yazarı Çiğdem Toker de Celal Başlangıç’ı andığını belirtti. Bugün yaşanılan birçok sorunun 1990’lı yıllara dayandığını ifade eden Çiğdem, o dönem medya patronların “kirli” bir ilişki olduğunu söyledi. Bu yüzden AKP’nin iktidara geldiğinde çok kırılgan bir medyayla karşılaştığını dile getiren Çiğdem, 2008, 2013, 2018 yıllarında iktidarın kendi medyasını kurduğunu sözlerine ekledi. Toker, “İktidar bugünleri görerek, bunu yaptı. Çünkü iktidar medyanın gücünün farkındaydı” ifadelerini kullandı.
 
Ana akım medya
 
Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni Ali Topuz, “İki bilgi türü var. Akademik ve gazetecilik yani enformasyon bilgi. İçinde olduğumuz dönem hem siyasal hem ekonomik ve hem teknolojiyi dikkate almak gerekiyor. Mesela ana akım diyorduk ama artık demiyoruz. Ana akım sermayenin yayınıdır. Türkiye’nin ana akımı Cumhuriyet Gazetesi oldu” diye konuştu. Ali, konuşmasının devamında gazeteciliğin geçmişteki durumuna değindi.