Kayıp yakınları kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu
- 13:20 4 Mayıs 2024
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları bu haftada gözaltında kaybedilen ve faili meçhul siyasi cinayetlerle katledilen yakınlarının akıbetini sordu.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed, Colemêrg (Hakkari), Êlih (Batman) ve İzmir'de gerçekleştirdikleri açıklamalarla kaybedilen yakınlarının akıbetini sordu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, Colemêrg’in Gever (Yüksekova) ilçesine bağlı Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eyleme, kayıp yakınlarının yanı sıra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gever Belediye Meclis üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve DEM Parti Gever İlçe Örgütü üyeleri ile Barış Anneleri katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartıyla faili meçhul şekilde katledilen ve kaybedilenlerin fotoğrafları taşındı. Eylemin 121’inci haftasında Gever’de 27 Ekim 1995 günü Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı askerlerce gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan 17 yaşındaki Mikdat Özeken’in akıbeti soruldu.
'Failler yargılansın'
Eylemde hazırlanan basın metinini okuyan İHD Colemêrg şube üyesi Eren Baskın, gözaltında kaybedilen çocuklar gerçeği ile yüzleşme çağrısında bulunarak, “Bu topraklarda yaşam hakları devletin güvencesinde olan çocuklar, yaşam hakkının en vahşi ihlali olan gözaltında kaybetme fiiline maruz kaldılar. Çocukların gözaltında kaybedilişi savcılık fezlekelerinde, mahkeme tutanaklarında ve AİHM kararlarında detaylı bir biçimde yer aldı. Ancak ailelerin başvuruları iç hukukta sonuçsuz bırakıldı. Devlet bugüne kadar etkin soruşturma yürüterek suçun açığa çıkarılması ve faillerin cezalandırılması yükümlülüğünü yerine getirmedi” dedi.
Eren, son olarak Mikdat Özeken ve tüm kayıpları aramaktan, faillerin yargılanarak cezalandırılmalarını talep etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.
Amed
Amed'de İHD ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde 795’inci kez kayıplarının akıbetini sordu. Bu haftaki eylemde gözaltında kaybedilen Mehmetcan Ayşin’in akıbeti soruldu. Kaybedilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankartın açıldığı eylemde kaybedilenlerin taşındı. Kayıpların fotoğraflarının üzerine çiçekler bırakıldı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya’nın Dêrsim’de katledilenleri andığı açıklamada, Mehmetcan Ayşin’in hikayesini İHD Amed Şubesi Başkanı Fırat Akdeniz okudu.
‘Hakikat açığa çıkmadan acı dinmez’
Eylemde ilk olarak Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili bir konuşma yaparak Dêrsim’de katledilenleri andı. Adalet, "Devlet, Dêrsim'de işlediği suçlarla ne zaman yüzleşecek?" diye sordu. Devletin birçok insanı gözaltında kaybettiği ve katlettiğini belirten Adalet, hala bu suçlarla yüzleşilmediğini söyledi. Adalet, “Biz biliyoruz ki Cumartesi Anneleri ve sivil toplum örgütlerinin bu mücadelesi olmasa hala 38'deki katliamları yaşıyor olacaktık. O nedenle onların mücadelesi bizim hakikat mücadelemiz açısından önemli bir mücadele. Hakikat arayışını büyütmek bizim görevimizdir. Hakikat açığa çıkamadan acı dinmez" dedi.
Aileye gözaltına alınmadıkları söylenir
Ardından Mehmetcan Ayşin’in hikayesini İHD Amed Şube Başkanı Fırat Akdeniz okudu. Mehmetcan’ın gözaltına alındıktan 6 gün sonra 3 kişinin bırakıldığını söyleyen Fırat, “Bunun üzerine karakola giden aileye kolluk görevlileri tarafından Mehmetcan Ayşin’in savcılığa çıkarılacağı ve oradan serbest bırakılacağı söylenir. Ancak Mehmetcan Ayşin ne savcılığa sevk edilir ne de serbest bırakılır. Mehmetcan Ayşin hakkında bir türlü bilgi alamayan ailesi devlet dairelerinde çeşitli girişimlerde bulunur. Aile önce DGM’ye başvuruda bulunur ancak ailenin dilekçesi işleme konulmadan geri çevrilir. Bunun üzerine OHAL Valiliği’ne başvuran aile, Lice Asayiş Komutanlığı’na yönlendirilir. Lice Asayiş Komutanlığı’na başvuruda bulunan aileye komutanlık ‘söz konusu tarihte operasyon düzenlenmediğini ve adı geçen kişileri gözaltına almadıklarını’ bildirir” ifadelerine yer verdi.
‘7 Mayıs 1994’ten bu yana haber alınamıyor’
Ailenin verdiği hukuk mücadelesine dikkat çeken Fırat, şunları belirtti: “Tanık beyanlarına göre ise Mehmetcan Ayşin, gözaltına alındıktan sonra önce Lice Tugay komutanlığında 5 gün tutulmuş, Mehmetcan Ayşin ile birlikte gözaltına alınanların tümü işkenceye maruz kalmıştı. Mehmetcan Ayşin’in, gözaltında bulunduğu sırada, Lice Yatılı bölge Okuluna Bolu Tugay Komutanlığı’na bağlı birliklerin yerleştirildiği, Mehmetcan Ayşin’in de Lice Yatılı bölge Okulu’na götürüldüğüne gözaltında bulunan diğer kişiler de tanık olur. Aile birçok kurum ve kuruluşa müracaatta bulunur. Ancak bu girişimlerin hiçbirinden hiçbir sonuç alınamaz. Mehmetcan Ayşin’in ailesi Mehmetcan Ayşin’in gözaltına alındığı 7 Mayıs 1994 tarihinden bu güne bir daha kendisinden haber alamaz.”
Açıklamanın ardından bir dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
Êlih
İHD Êlih Şubesi ve kayıp yakınları , “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” talebiyle 631’inci haftada da Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde biraraya geldi. Açıklamaya, kayıp yakınları ve kentte bulunan sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra DEM Parti İl Örgütü de katıldı. Anma eyleminde farklı yıllarda gözaltında kaybedilen yurttaşların fotoğrafları taşındı.
Bu haftaki eylemde, Mayıs 1994’te Amed’ten Licê’ye giderken gözaltına alınan ve akıbeti bilinmeyen Ahmet Tekin’in akıbeti soruldu. İHD Şube Sekreteri Rezan Baytar, Tekin’in Licê’ye giderken gözaltına alındığını, ailesinin tüm girişimlerine rağmen akıbetinin öğrenilmediğini aktardı.
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
İzmir
İHD İzmir Şubesi, 2 hafta da bir düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemini Konak Eski Sümerbank önünde gerçekleştirdi. Eylemde, “Kayıplar vicdandır sahip çık" ve "Kayıplar belli failler nerede" pankartları açıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada, 24 Mayıs 1994'te Amed'in Pasur (Kulp) ilçesi Deveboyu köyünde gözaltına alınan Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezayir Örhan'ın kayıp hikayesi okundu. Açıklamanın Kürtçe’sini İHD İzmir Şubesi Eşbaşkanı Zilan Gümüş, Türkçe’sini İHD İzmir Yöneticisi Caner Canlı okudu.
Hikayesi okundu
Caner, 6 Mayıs 1994’de Pasûr’da Deveboyu köyüne Bolu Dağ Komando Tugayına bağlı askerlerin baskın düzenlediğini belirterek, şöyle devam etti: "Köy halkına, köylerini bir saat içinde boşaltmaları için süre verdiler ve ardından da köyü yaktılar. Yakılan evler arasında Selim ve Hasan Örhan’ın evleri de bulunmaktaydı. Selim Örhan ve diğer köylüler 7 Mayıs 1994’de Kulp İlçe Jandarma Komutanlığına gidip hasat için köyde kalma izni aldılar. Bu kez çadırlarını yakılan evlerinin yakınlarına kurdular. 24 Mayıs 1994’de köyün yukarısındaki Ziyaret Tepesi'nden bulunan askerler köyde kurulan çadırların yanına gelip, erkekleri köy meydanına topladı. Orada bulunan Selim Örhan, Hasan Örhan ve oğlu 17 yaşındaki Cezair Örhan’ın kimliklerini aldı ve yukarıda tepede kalan komutana anons ederek 'Şahıslar burada' bilgisi verildi. Bu üç kişi sağ olarak askerlerin gözetiminde Gümüşsuyu Mezrası'nda Zeyrek karakoluna götürülürken görüldü.
3 kişi kaybedildi
Zeyrek köyünde oturan teyze oğlu onlara su vermek istedi. Ancak izin vermediler. Zeyrek Karakolundan sonra Lice yatılı okulunda da Örhan ailesini tanıyan ve gözaltında olan Ramazan Ayçiçek 'Lavaboya giderken Cezair’i gördüm. Bana 'Bize işkence yapıyorlar. Babam Hasan Örhan Allahtan korkmuyor musunuz, benim de oğlum asker neden bunu bize yapıyorsunuz' dedikten sonra bizi işkenceden çıkardılar. Sonra bize elbise giydirip dağa çıkardılar, kameraya çekip serbest bırakacaklarını söylediler. Ardından da, beni Urfa Cezaevine gönderdiler. Bir daha göremedim onları dedi."
Kemikler yok edildi
Caner, Selim Örhan’ın oğlu Adnan Örhan'nın gazetede okuduğu bir toplu mezar haberinin ardından 2006'da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğunu anımsatarak, "30 Nisan 2007'de sonuç geldi. Cesetlerden biri babası Selim'e diğeri ise amcası Hasan’a aitti. Amcaoğlu Cezair’e ait bir iz bulunmadığı rapor edilmişti, Kemiklerini alıp bir mezar taşı dikmek isteyen Örhan ailesi bu kez kemiklerin kayıp olduğunu öğrendi" diye belirtti.
AİHM’den mahkumiyet
Kaybolan kemikleri Kulp Savcılığı'na yazılı olarak sorduklarını söyleyen Caner, "Ancak Savcılık kemiklerin kendilerinde olmadığı söyledi. Bu kez 26 Şubat 2009 tarihinde kaybolan kemikleri İstanbul Adli Tıp’a sordular. Gelen cevabi yazıda kemiklerin Kulp savcılığına gönderildiği bildirildi. Ancak Örhan ailesi bir türlü yakınlarının kemiklerine ulaşamadı. Örhan ailesi Kulp Savcılığına kendileri hakkında suç duyurusunda bulunacağını sözlü olarak söylediğinde, Kulp Savcılığı 09 Mart 2010 tarihinde Örhan ailesine kemiklerin kimsesizler mezarlığına birçok kemikle birlikte tek mezara gömüldüğünü söyledi. Bu nedenle Örhan ailesi sevdiklerinin ne kemiklerini alabildi, ne de onlara bir mezar taşı yaptırabildi. Dava AİHM’e taşındı. AİHM Türkiye’yi 2002'de mahkum etti" ifadelerini kullandı.
Açıklama, oturma eyleminin ardından son buldu.