25 Kasım’da şiddete karşı tek ses olacaklar 2024-11-02 09:04:13     Nazlıcan Nujin Yıldız    İZMİR - Kadınlar, 25 Kasım’a giderken artan erkek şiddetine ve kadın düşmanı politikalara karşı örgütlenerek meydanlara çıkmaya hazırlanıyor. İzmir’de bir araya gelen kadın örgütleri, kadın katliamlarının politik olduğunu vurgularken, 25 Kasım'da güçlü bir dayanışma çağrısı yapıyor.   Kadınlar 25 Kasım’a giderken, artan erkek şiddetine, kadın katliamlarına ve kadın düşmanı politikalara karşı mücadeleyi büyüterek hazırlıklarına devam ediyor. İzmir’de bulunan kadın örgütlerinde yer alan kadınlar, son süreçte artan erkek şiddetinin nedeninin, iktidarın kadın düşmanı politikaları olduğunu ve çözümün örgütlü kadın mücadelesi olduğunu vurguladı. Kadınlar, 25 Kasım’da herkesi alanlarda olmaya çağırdı.   ÖGK üyesi Sinem Çelebi: Saldırılar arttı    Özgür Genç Kadın (ÖGK) üyesi Sinem Çelebi, dünyanın dört bir yanında kadına yönelik saldırıların arttığını ifade ederek, kadına yönelik gelişen saldırılara dikkat çekti. Sinem, “Örneğin Güney Kore’de kadınlar ve kız çocuklarının dijital şiddete maruz kaldığı haberini hepimiz almışızdır. Kadınların bedenleri yapay zekâyla pornografik içeriklere montajlanıyor. Dijital şiddetin, dünyanın her alanında yaygınlaştığını söylemek mümkün. Afganistan’da Taliban, kadınların sokakta konuşmasını yasakladı. Diğer bir yandan Filistin’de işgalci İsrail devletinin, savaşta özellikle kadınlara ve çocuklara yöneldiğini, ilk onları katlettiğini söylemek mümkün. Filistinli kadın önderlere hapishanelerde işkence edildiğini ve cinsel şiddete maruz bırakıldıklarını söylemek mümkün. Diğer bir yanda da Türkiye ve Kürdistan’da kadın cinayetleri ve erkek şiddeti giderek artmış durumda. Bunu en yakın zamanda Ayşenur ve İkbal’in korkunç bir şekilde katledilmesinde gördük” dedi.   ‘Erkeklik ve erkek şiddeti meşrulaştırılıyor’   Sadece Eylül ayında 34 kadının katledildiğini, 20 kadının ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini belirten Sinem, bu verilerin ve kadın katliamlarının münferit olmadığını, artan kadın katliamlarının da cezasızlık politikalarından kaynakladığını söyledi. Sinem, “Cezasızlık politikaları, kadın cinayetlerinin önünü açıyor. Erkek egemen yargının da burada çok büyük bir payı var. Kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. Aldığı bütün kararlar ve devlet bürokratlarının bulunduğu yerden bağımsız, her alanda cinsiyetçi söylemleri, sokakta duyduğumuz ve önlenemeyen cinsiyetçi küfürler, bunların hepsi erkeklere cesaret veriyor. Erkeklik ve erkek şiddeti meşrulaştırılıyor. Bunların hepsinin bir bütün olarak kadın düşmanı politikalar olduğunu söylemek gerekiyor” sözlerini kullandı.   ‘Kadınlar güvende hissetmiyor’   Kadın düşmanı politikalar nedeniyle kadınların en yakınlarındaki erkekler tarafından katledildiğini vurgulayan Sinem, erkek şiddetinin şeklini giderek değiştirdiğine, katliamların daha da vahşileştiğine dikkat çekti. Sinem, “Kadınlar giderek artan şiddet karşısında ne yazık ki kendilerini güvende hissetmiyor. Zaten yaratılmak istenen atmosfer de buydu, korku iklimi yaratılmak isteniyordu. Çözüm yolunun da aileden geçtiği söylenmek isteniyordu. Kadınlar aileye hapsedilmek isteniyor. Yaşamak istiyorsan evde babanın, annenin dizinin dibinde yaşa ya da evliysen de erkeğe hizmet et, evinde huzurlu bir şekilde yaşa deniyor. Ancak kadınların en yakınındaki erkekler tarafından katledildiği bir gerçek. Ancak bu, görülmek istenmiyor çünkü aile kutsallaştırılmaya çalışılıyor. Yani özetle kadınlar, şef tipi ailelerin içerisine hapsedilip orada ehlileştirilmeye çalıştırılıyor. Ancak kadınlar buna boyun eğmiyor, her alanda sesini yükseltmeye devam ediyor” diye belirtti.   ‘Kadın mücadelesi büyüdü’   Kadınların kazanımlarına yönelik saldırıların hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Sinem, buna rağmen kadın mücadelesinin büyüdüğünü kaydederek Ayşenur Halil ve İkbal Uznuner’in katledilmesinin ardından kadınların büyük bir isyanla sokaklara çıkmasını örnek verdi. Sinem şöyle devam etti: “Bu zamana kadar belki de kadın özgürlük mücadelesiyle buluşmamış binlerce kadın dört bir yandan sokağa aktı. Bu çok önemli bir veri. Artık kadın cinayetlerinin ve artan erkek şiddetinin kanıksandığı bir durumdan başka bir duruma geçmiş olduk. Kadın özgürlük mücadelesinin çok büyük bir sıçrayış kazanabileceği bir döneme geçmiş olduk. Kadın katliamlarının önüne geçilebileceğini, bunun da kadın öfkesinin sokakla buluştuğunda değişebileceğini anlamış olduk.”   ‘Kadın hareketi bölünmeye çalışılıyor’   Son zamanlarda “Jin, jiyan, azadî” sloganına yönelik saldırılar söz konusu olduğuna değinen Sinem, ırkçı ve şoven politikalarla kadın hareketinin bölünmeye çalışıldığını vurguladı. Sinem, kadın mücadelesini bu saldırılarla bölmeye çalışmanın mümkün olmadığını sözlerine ekledi. Sinem, “Biz bunun karşısında olmaya ve ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganının sesini her yerde duyurmaya devam edeceğiz. Irkçı ve şoven politikaların karşısında, Kürt kadın hareketinin kazanımlarını savunmaya devam edeceğiz. Bizler de Özgür Genç Kadın olarak kadınların erkek şiddetine karşı yükselen isyanına yanıt olmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. 25 Kasım’a da bu bilinçle, bu enerjiyle hazırlanmaya devam ediyoruz” diye konuştu.   25 Kasım’da İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla yürüyüş gerçekleştirileceğini paylaşan Sinem, kadınlara çağrıda bulunarak şu ifadelere yer verdi: “25 Kasım’da saat 19.00’da, Alsancak Gar önünde İzmir Kadın Platformu olarak toplanacağız. Biz de ÖGK olarak orada olacağız. 19.30’da da Türkan Saylan önüne yürüyeceğiz. Tüm kadınları da 25 Kasım’da sokaklarda olmaya çağırıyorum.”   Mor Dayanışma üyesi Didar Gül: Sokaklarda olacağız    Kadınların bu yıl 25 Kasım’a, kadın katliamlarının gölgesinde hazırlandığını söyleyen Mor Dayanışma Merkez Koordinasyon üyesi Didar Gül, bu nedenle bu yıl 25 Kasım’ı örgütlemenin çok önemli bir noktada durduğunun altını çizdi. Son zamanlarda kadınların büyük bir öfkeyle sokaklara çıktığını ifade eden Didar, “Tüm bu süreçte kadınlar yönünü kadın mücadelesine döndüler ve kadınlar örgütlenmeye başladılar. Bu gidişatın karşısında örgütlü gücü umut eden birçok kadın var. Bizler de bu umutla, inançla, kararlılıkla 25 Kasım’a gidiyoruz. İzmir’de de her sene olduğu gibi 25 Kasım’da binlerce kadınla beraber sokaklarda olacağız” dedi.   ’25 Kasım’da gücümüzü gösterelim’   AKP-MHP iktidarının faşizmi kurumsallaştırma hamlelerinin, kadınlara, çocuklara, hayvanlara katliam olarak döndüğüne dikkat çeken Didar, “Hal böyle olunca, 2024’ün 25 Kasım’ında kadınların çok güçlü ses çıkarmasının iktidarı durduracak yegâne güç olacağını düşünüyoruz. O yüzden de tek başına bir eylem olarak görmemek lazım 25 Kasım’ı, buraya giden bir süreç var ve kadınlar böyle süreçlerde örgütleniyorlar. Bu 25 Kasım’da, 2025’in 8 Mart’ında, AKP’nin faşist gidişatına dur diyecek örgütlü kadın gücünün önemli bir yerde durduğunu düşünüyoruz. O yüzden 25 Kasımlarda, 8 Martlarda veyahut bir kadın katledildiğinde, şiddete uğradığında tüm kadınları mücadele etmeye ve örgütlenmeye çağırıyoruz. 25 Kasım’da bu sesi hep beraber büyütmeye çağırıyoruz. Bizi bu karanlığa iten, bizi ölüme, şiddete ve yoksulluğa mahkûm eden AKP-MHP iktidarının karşısında güçlü olan taraftayız. O yüzden 25 Kasım’da da bu gücü hep beraber gösterelim” ifadelerine yer verdi.    DEM Parti İzmir İl Eşbaşkanı Vezan Karabulut: Şiddetin nedeni AKP   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir İl Eşbaşkanı Vezan Karabulut da, kadına yönelik şiddetin artmasının en büyük nedeninin, iktidarın kadına yönelik bakış açısı olduğunu vurgulayarak AKP’nin cinsiyetçi politikalarla kadınları eve hapsetmek istediğinin altını çizdi. Vezan, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesiyle, 6284 sayılı kanunu uygulamamasıyla, Kadın Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı açmasıyla kadına yönelik şiddetin artmasına neden olduğunu ifade ederek özellikle İstanbul Sözleşmesi’nin tekrardan yürürlüğe konulmasının kadınlar için hayati önem taşıdığını dile getirdi. Vezan, “Gittikçe pervasızlaşan, AKP zihniyetini taşıyan, cezasızlık politikalarıyla cüret alan bütün erkekler, kadınları katlediyor. Sadece kadınlarla sınırlı kalmıyor, elleri çocuklara da uzanıyor” sözlerini kullandı.    ‘Sesimizi yükseltmek içim meydanlara’   Bu durum karşısında 25 Kasım’ın önemini vurgulayarak kadınlara çağrıda bulunan Vezan, “Kadınlar olarak 25 Kasım’da, meydanlarda, sokaklarda bir kez daha haykıracağız, kadın cinayetleri politiktir diyeceğiz. Bütün kadınları, sesimizi daha çok yükseltmek için meydanlara, sokaklara çağırıyoruz” diye konuştu.