'Onurlu bir barış için tecrit sonlandırılmalı' 2024-12-01 12:08:03   AMED- DEM Parti Amed İl Örgütünün gözaltı ve kayyımlara dair yaptığı açıklamada konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya, toplumun onurlu bir barışa ihtiyacı olduğunu söyleyerek, "Başlatmış oldukları bu tartışmaları artık somutlaştırmaları gerekiyor. Tecrit devam ediyor. Tecridi sonlandıracak adımı atın. Sayın Abdullah Öcalan ile müzakereyi başlatın" dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), gözaltı ve kayyım politikalarına karşı Ofis semtinde bulunan AZC Plaza önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Jın Jiyan Azadî” sloganın atıldığı açıklamaya, DEM Parti, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Amed Büyükşehir, Rezan, Yenişehir, Peyas Belediyesi eşbaşkanları, birçok Sivil Toplum Örgütü (STÖ) ve birçok yurttaş katıldı.   ‘Kürdistan’dan kayyımları kovacağız ‘   Açıklamada ilk olarak konuşan DBP Amed İl Eşbaşkanı Mehmet Şirin Gürbüz, tecridi kabul etmediklerini belirterek,  “Onlar kayyım atayarak Kürt halkının iradesini tanımıyorlar. Kürt halkı nasıl 31 Mart’ta belediyeleri kayyımlardan alıp halkın hizmetine koymuşsa bizler yine belediyelerimizle bunların kirli sistemini yok edeceğiz. Hukuksuzluğunuzla AKP-MHP hakimiyeti altındasınız. Bizler uygulanan tecridi kabul etmiyoruz. Tecridi kıracağız. Kürdistan’dan kayyımları kovacağız” ifadelerini kullandı.   Çözümsüzlük politikaları devam ediyor   DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Gülşen Özer, Kürt Sorununun çözümsüzlüğünde ısrar edenlerin hala aynı politikalarda ısrar ettiğini ifade ederek, “Yüzyıldır Kürt Sorununun çözümsüzlüğünde ısrar edenler için tarihsel hafızanın bize gösterdiği şey çözümsüzlükte ısrar edenlerin çözülüp, tarihin çöp sepetindeki yerini almayla karşı karşıya kaldıklarıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana insan hakları ve evrensel hukuku sürekli yok sayan sistem bu yanlışı sürdürmekteki ısrarı günümüzde de devam ettirmektedir. Halkların bir arada yaşamasını örgütlemek yerine halkları ayrıştırıp yok etme politikaları çözümsüzlükte ısrar etmeleri yüzyıllık planlamalar olarak sürekli karşımıza çıkıyor. 1930’larda seçme-seçilme hakkını kendi yurttaşlarına vermekle övünen siyaset, hem seçenlerin hem de seçilenlerin hukukuna müdahale etmek ve seçme seçilme hakkını yok saymayı kendine görev olarak görmektedir. Evrensel hukuk ilkelerini sözde benimseyip uygulamada yok saymaktan çekinmeyen bunu da algı yöntemini kullanıp toplumu yanıltanlar bu hukuksuzlukları meşrulaştırmaya çalışıp sonrada yarattıkları hukuksuzlukların yasalarıyla yargılanacaklarını görmeleri gerekir” dedi.   ‘Var olan hukuk sistemi, kumpas aracına dönüştürülmek isteniyor’   Hukuk sisteminin iktidarın baskı aracına dönüştürmeye çalışıldığını dile getiren Gülşen Özer, “Uzun yıllar önce açılan dosyaları bekletip ki dosya içeriği eninde sonunda beraatle sonuçlanacak olan yargılamaları karşımıza çıkararak hukuk sistemini iktidarın baskı aracına dönüştürmeye çalışanlara, bu süreci daha önce cemaatle ortak yaptıkları hukuksuzlukların sonucunda ülkenin darbeye sürüklenmesi ve yasaları çıkaranların kumpasları hazırlayanların nasıl bir sonla karşılaştıklarını hatırlatmak isteriz. Seçimlerden önce Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kanunlarına göre seçilme hakkına sahip olan belediye eş başkanlarını göstermelik soruşturmalarla soruşturup anayasaya aykırı bir şekilde ceza verip gözaltına almak tutuklamak ve yerine kayyum atamak aslında bir hukuk tiyatrosunun son perdesi olarak karşımıza çıkıyor. Var olan hukuk sisteminin şu anda kendi yurttaşına, halkın seçilmişine bir kumpas aracına dönüştürülmek istendiğini görüyoruz” sözlerine yer verdi.   ‘Toplumun tek ihtiyacı onurlu bir barış’   Gülşen Özer, kayyımın yenilginin bir itirafı olduğunu söyleyerek, “Eğer gerçekten demokratik bir Cumhuriyet inşa edeceksek, hep birlikte bütün halkların kendi statüsüyle ve kimliğiyle diliyle rengiyle bir arada yaşamasını örgütlememiz gerekir. Eğer gerçek bir barış istiyorsak, Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılıp gerekli düzenlemelerin yapılıp, çözüm masasının kurulup, sürecin başlaması gerekir. Toplumun tek ihtiyacı onurlu bir barış ve bir arada kendi kimliği diliyle ve statüsüyle yaşama isteğidir. Mecliste el uzatıp barıştan bahsedenler, diğer gün siyasetçileri, gazetecileri ve emekçileri gözaltına alıp uydurma soruşturmalarla tutuklamaları asla kabul edilemez. Biz Kürt ve Türkiye halkları olarak, bu hukuksuzlukları yapanlara çağrımızdır, bir an önce uydurma soruşturmalardan halk iradesi gasp etmek olan kayyum atamalarından hukuksuz gözaltı ve tutuklamalarda vazgeçin. Gözaltı tutuklama çaresizliktir. Kayyum atamak yenilginin itirafıdır. Bu ülkeni tek ihtiyacı onurlu bir barıştır” şeklinde konuştu.   ‘Darbeci yöntemlerle ülkeyi geriye götürüyorsunuz!’   Ardından konuşan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Doğan Hatun, darbeci yöntemlerin bu ülkeyi her zaman geriye götürdüğünü kaydederek, “Halkın iradesini kabul etmeyen politikalar, zor aygıtları, kolluk kuvvetleri ile çözüm arayışları ancak ve ancak sizin bütün dünya kamuoyunda onlarca, yüzlerce yıl geri götürmektir. Kabile dönemleri çoktan aşıldı bu dünyada. Bütün dünya anayasasını yeniden güncelleyecek. Her bir bireyin meşru hakkını savunacak yasalar kurmaktayken biz hala geriye sarmaya geriye sarmaya.  Kendinize çok güveniyordunuz seçimlerde, kayyım uygulamalarıyla bu kentte oylarınızın yüzde kaçtan kaça geldiğini YSK verileri var. Yüzde 40’larda aldığınız oy şuan yüzde 15’lerde. Yüzde 15 bile alamıyorsunuz. İşgal mi edeceksiniz tekrardan bütün belediyeleri?” diye sordu.   ‘Her yer Kürtlerin haklarını gasp etmek için uğraşıyorsunuz’   Son olarak konuşan DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya, Kürt halkının iktidar tarafından her alanda saldırıya uğradığını ve bu saldırılara rağmen mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini belirtirken, “Biz Kürtler bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız ve bu toprakların sahibiyiz. Burası bizim ülkemiz ve biz burada bütün haklarımızı kullanmakla ilgili mücadelemizi sürdüreceğiz. Sizin yargı sopanız da siyasi operasyonunuz da bizi durduramaz. Coğrafyamızda savaş sürüyor ve biz biliyoruz ki Türkiye içerde ve dışarıda da Kürdü yok etmeye çetelerle iş tutuyor. Cihatçı çetelerle bugün Kürtleri Rojava’da, Kürdistan ve dünyanın her yerinde haklarını gasp etmek için uğraşıyorsunuz. Bugün ülkede ekonomik krizden yoksulluğa, kadın haklarının her gün gasp edilmesine, kadınların her gün korkunç cinayetlerle öldürülmesine, çocukların yaşadığı istismara ve her gün yatağa aç girmesinin sebebi bu iktidardır” ifadelerini kullandı.   ‘Sayın Abdullah Öcalan ile müzakereyi başlatın’   Bütün sorunların çözüm kaynağının PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu işaret eden Adalat Kaya, “Bu iktidarın halka dayattığı çözümsüzlük ve savaş politikalarıdır. Kürdistan’da yürüttükleri özel savaş politikalarıdır. Kayyım rejimi de bunların bir parçasıdır. Siz halkı her gün toplumsal kutuplaşmayı itiyorsunuz ve bu kutuplaşmayı her gün politikalarınızla derinleştiriyorsunuz. Bunun karşısında biz diyoruz ki, çözüm ve çözümün adresi net! Kürt halkının iradesi nettir. Onurlu bir barış istiyoruz ve bunu sağlayacak yol da muhatap da nettir, bellidir. Derhal tecridi kaldırın. Başlatmış oldukları bu tartışmaları artık somutlaştırmaları gerekiyor. Tecrit devam ediyor. Tecridi sonlandıracak adımı atın. Sayın Abdullah Öcalan ile müzakereyi başlatın” sözlerine yer verdi.   Açıklama “Jın Jiyan Azadî” sloganıyla son buldu.