DEM Parti’den iktidara: Diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz? 2025-02-15 12:33:41     ANKARA – Wan Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyım ve sürece dair açıklama yapan DEM Parti Eş Genel Başkanları, iktidara; “Barış sürecinin konuşulduğu ve toplumun umutlandığı bir dönemde bu diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz” diye sordu.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Wan Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım ataması ve sürece dair genel merkez binalarında basın toplantısı düzenledi.     Toplantıda konuşan Tülay Hatimoğulları,  Türkiye halklarının bugün sabaha karşı siyasi bir darbe ile uyandığını anımsattı.  Tülay Hatimoğulları, “Bugün günlerden 15 Şubat, 15 Şubat Sayın Öcalan’ın uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirildiği gündür” dedi. Abdullah Öcalan’ın mesajının 15 Şubat’ta yayınlanıp yayınlanmayacağına dair gazetecilerin sorular sorduğunu dile getiren Tülay Hatimoğulları, “İşte böyle sembolik günde ve Van gibi başarılı ve halkın direnişinde sembolleşen bir ilimizin büyükşehir belediyesine böyle bir günde kayyım atandı” dedi.     ‘Diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz?    “AKP'nin nasıl çalıştığını çok iyi biliyoruz” diyen Tülay Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a, “Van’a kayyım atayarak ne yapmaya çalışıyorsunuz” diye sordu. Tülay Hatimoğulları, “Siz bugün Van’a kayyım atayarak var olan diyalog sürecini dinamitlemeyi mi hedefliyorsunuz? Barış sürecinin konuşulduğu ve toplumun umutlandığı bir dönemde bu diyalog sürecini darbelemeyi mi hedefliyorsunuz? Bunları sarayın ve Erdoğan’ın çıkıp cevaplaması gerekiyor. Bakın Erdoğan ayağının tozuyla yurtdışından geliyor ve kayyım atanıyor. Kayyımın elbette evvelinden planlandığını biz geçtiğimiz kayyım atamalarından çok iyi biliyoruz. Siirt Belediyesi'ne kayyım atanan şahsın günler öncesinde kendi ismini tabelaya yazdırarak cebinde taşımış. İsimliğini cebinde taşımış ve gelmiş. Biz bunları biliyoruz. Talimatın yurtdışından döndüğü zaman ayağının tozuyla var olan planı uygulayın talimatını verdiğini çok iyi biliyoruz” diye belirtti.    Van direnişinin rövanşı alınıyor    Tülay Hatimoğulları şöyle devam etti: “31 Mart’ta Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Sevgili Abdullah Zeydan ile ilgili mazbatanın verilip verilmemesi ile üzerine tartışmalar yürüdü ve Van halkı tarihi bir direnişe imza attı. Van halkının o direnişi sadece Türkiye’de,  Orta Doğu'da, Avrupa’da ve dünyanın dört bir yanında konuşuldu. Bugün 15 Şubat hedeflenerek, 14’te 14 kazandığımız Van Büyükşehir ve diğer belediyelerde böyle bir zafer ortadayken bu adımın atılmasının rövanşist bir tutum olduğunun altını çizmek isterim. Evet, bu iktidar Kürt halkından, Van direnişinin rövanşını almaya çalıştığı için bugün kayyım atanmıştır. Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız sevgili Abdullah Zeydan’a 3 yıl 9 ay ceza verildiğinde hemen ertesi gün ben Van’a gittim ve Van o güçlü direnişini, o güçlü sahiplenmesini, o eşbaşkanlara gösterdiği sevgiyi ve dayanışmayı bir kez daha gözlerimle gördüm, tanıklık ettim. Bütün Türkiye buna tanıklık ediyor.   Kayyım yok hükmündedir    Orada hava eksi derecede olmasına rağmen insanlar ateşler yakarak iradesine sahip çıktı. Çıkmaya da devam ediyor. Atanan kayyımlar bizim için de ve halk nezdinde de yok hükmündedir. Bu bir komplodur, kumpastır. Sevgili Abdullah Zeydan ile ilgili karar verildiği gün bilirkişi raporu o zaman mahkeme heyetine sunuldu. Bilirkişi raporu Abdullah Zeydan’ın lehinedir. Yine aynı şekilde askerlerden dinlenen tanıklar. O bölgeye Abdullah Zeydan’ın girmediğini, çünkü kendileri tarafından korunduğu, resmi olarak verdikleri ifadelerde mahkeme tutanaklarında mevcuttur. Buna rağmen hukuki olmayan bu uygulama beraatla sonuçlanması gereken bu kararın ceza ile sonuçlanması kayyımın yolunu döşemek içindir. Bunları asla kabul etmiyoruz. Bugün sadece Van’a değil aynı zamanda İstanbul’a sadece Kürt belediyelerine Kürt halkının seçtiği eşbaşkanlarına değil aynı zamanda kent uzlaşısıyla seçilen İstanbul’daki belediyelere dönük de yapılan saldırılar ortadadır. Bugün kent uzlaşısı adı altında gerçekleştirilen operasyon sevgili Abdullah Zeydan’a verilen ceza ile aynı gündür hepsi tutuklandı.   İktidar barış hakkında ne düşünüyor?    Belediye meclis üyeleri ve belediye başkan yardımcılarının hepsi tutuklandı. Buradan şunu okuyoruz: Uzlaşıya ceza veren, uzlaşıyı yargılayan bir iktidar barış hakkında ne düşünüyor? Bu, bütün toplumu kaygılandırmıştır. Bugün dünyanın hiçbir yerinde uzlaşı dava konusu edilmemiştir. Türk-Kürt kardeşliği dava edilmemiştir. Bugün Türk-Kürt kardeşliğini, 1 Ekim’den bu yana Sayın Devlet Bahçeli yaptığı her açıklamada ifade etti. Bu saiklerle değerlendirdiğimizde, Devlet Bahçeli hakkında da dava açılması gerekiyor.   Cumhuriyet Başsavcısı'nın gözaltına alma gerekçesinde ifade ettiği gibi, kent uzlaşısı bir örgütsel suç olarak gösterilmiştir. Kürt-Türk kardeşliğini ifade etmek, örgütsel suç olarak tanımlanmıştır. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz. Kendileri bize saldırdıkça, bizim irademizi gasp ettikçe, bizim irademize çetevari bir biçimde çöktükçe bilsinler ki kentlerimizde, İstanbul’dan Van’a, Edirne’den Hakkâri’ye kadar, toplumsal dinamiklerle ilgili uzlaşılarımız çok daha büyük, etkili ve sonuç alıcı bir şekilde netleşecektir. İktidar bunu böyle bilsin, böyle okusun.   Zannetmesinler ki diyalog süreci devam ederken atayacakları kayyımlar, gerçekleştirecekleri gözaltı ve tutuklamalar, sabaha karşı Van Belediyesi'ni korsanca, çetevari bir şekilde basıp insanlara şiddet uygulamaları, insanları yerlerde sürükleyerek ters kelepçe takmaları, gözaltına alıp bu kadar yoğun bir şiddet uygulamaları karşısında 'Nasılsa bir süreç devam ediyor, bu normaldir' diye algılayacağımızı düşünüyorlarsa, çok yanılıyorlar.    Çöktürme planı bir kez daha çöktü    Bizler, barış için yıllardır, on yıllardır bu topraklarda mücadele ediyoruz. Bizler, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için bugün değil, yıllardır bu topraklarda en ağır bedeli ödeyen siyasi hareketiz. Bizler, bileşenlerimizle, dost kurumlarımızla, Türkiye’deki bütün demokrasi güçleriyle yıllardır barış diyoruz.   Onlar barışı sabote etmeye devam etsinler; iktidar ve Erdoğan barışı sabote etmeye devam etsin, bu diyalog sürecini sabote etmeye devam etsin, biz barış demekten, barış için bedel ödemekten ve mücadele etmekten bir adım bile geri atmayacağız. Bunu böyle bilsinler.   Bu dönemde bize diz çöktüreceklerini zannedenler, Kürt halkı üzerinde uyguladıkları çöktürme planının çöktüğünü bir kez daha hatırlasın. Bugün, biz bu sürecin barışla taçlanması için elimizden gelen her türlü çabayı sergilemekteyiz. Erdoğan, AKP ve iktidar ise bunun tam tersini yapmaktadır.   Bugün Türkiye’de, bizlerin de kurduğu diyalogda ve verilen mesajlarda görüldüğü üzere, Türkiye’deki bütün muhalif kesimler ve toplumsal dinamikler, bu diyalog sürecinin barışla taçlanmasını beklemektedir. Burada oyunu bozan, diyalogu darbeleyen, dinamitleyen, iktidarın kayyım atamaları, tutuklamaları ve baskılarıdır.   Bunları asla kabul etmediğimizi buradan bir kez daha belirtiyoruz. Onlar ne yaparsa yapsın, biz barış mücadelesini vermekten vazgeçmeyeceğiz. Aynı zamanda, bu genişletilmiş karşı baskı aygıtlarına karşı demokratik zeminde en güçlü şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz.   Kayyım darbesine tepki gösterme çağrısı    Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, haktan, adaletten, hukuktan yana olan herkese seslenmek istiyorum: Bugün, seçme ve seçilme hakkını yurttaşın elinden alan; Kürt’e 'Kendini yönetemezsin', Türk’e 'Kendini yönetemezsin', 'Eğer Kürtlerle uzlaşı sağlarsan seni de yok hükmünde sayar, seni de hapishaneye atarım' diyen bütün kesimlere sesleniyorum. Kent uzlaşısı operasyonuna karşı duyarlı olan herkese çağrıda bulunuyorum.   Bizler, bu baskılara karşı demokratik zeminde mücadelemizi her yerde, her alanda, her zeminde daha güçlü bir şekilde sürdürmenin zamanının geldiğini biliyoruz. İstanbul’dan Van’a kadar faşizme karşı ortak demokratik mücadeleyi yürütme çağrımızı buradan yineliyoruz. Kayyımlara ve bu baskılara karşı direnmeye; mücadelemizi alanlarda, meydanlarda, demokratik zeminde devam ettirmeye kararlıyız. Van halkıyla birlikte, bütün Türkiye halklarıyla bu faşizan uygulamaları protesto etmeye; bu uygulamalara karşı en demokratik zeminde, en geniş yelpazede, en güçlü şekilde mücadele etmenin yol ve yöntemlerini daha da açmak için çalışmalarımızı sürdüreceğimizi buradan belirtmek isterim.   Kayyım gasptır! Kayyım darbedir! Kayyım, 12 Eylül darbesinden daha beter bir darbedir!    Bunları asla kabul etmiyoruz. Biz, bu darbeci anlayışa karşı var gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz!   Çağrımız, baskı altında olan, bu haksızlıklara karşı duran herkesedir. Gelin, hep birlikte bu otoriter rejimin uygulamalarına karşı dur diyelim, mücadelemizi büyütelim!   Ardından söz alan Tuncer Bakırhan ise şunları söyledi;    Bugün 15 Şubat. 15 Şubat, uluslararası komplonun yapıldığı, Kürdün Türke, Türkün Kürde kırdırtılmaya çalışıldığı bir planlamanın sonucuydu. Sayın Öcalan, 26 yılda bunu ifşa etti, teşhir etti. Demokratik bir cumhuriyet için, Kürt ve Türklerin, diğer halkların eşitçe, kardeşçe bir arada yaşayacakları bir zemin için 26 yıldır direniyor. Sayın Öcalan, demokratik bir çağrıya hazırlanıyorken, büyük bir hazırlık yaparken, tam da uluslararası komployla tutsak edilip getirildiği günün yıldönümünde Van Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanıyor.   Şimdi buna 'art niyetli değil' diyebilecek kimse var mı? Komplonun yıldönümünde, 14-0 yapan, tam da iki dönemde atanan kayyımcı anlayışı reddederek ona itiraz eden ve üçüncü dönemde açık ara farkla Van’daki bütün belediyeleri alan Van Belediyemiz gasp edilmiştir. Gasp edilme sebebi, Sayın Zeydan’ın, çatışma süren bir bölgeye çatışmaları engellemek için gittiği söylenen bir soruşturmaya dayanıyor.   Bilirkişi raporunda diyor ki: Zaten o bölgeye kimse gitmemiştir. Telefon tape kayıtlarında da böyle bir görüntü yok. Orada güvenlik önlemi alan jandarmanın raporunda da Biz kimseyi bu alana bırakmadık, kimse oraya geçmedi deniliyor. Yani açılan davayla, açılan soruşturmada suç mahalline kimsenin gitmediği, öyle bir eylemin olmadığı ifade ediliyor. Ama bilirkişi ve jandarmanın raporuna rağmen yargı ceza verdi.   Yani, Türkiye yargısı, emin olun, tek partili dönemleri aratan bir noktadadır.   Van halkı iradesine sahip çıkacaktır    Savcı hazırlıyor, polis tutukluyor, hâkim ceza veriyor. İçişleri Bakanı'nın talimatıyla halkın iradesine kayyım atanıyor. Bunu kabul etmek, buna itiraz etmemek bizim defterimizde yazmaz. Bizim mücadele geleneğimiz, gaspa ve antidemokratik uygulamalara karşı mücadele eden bir gelenektir. Sandıkta yenemeyeceksin; 14’te 14 yapacak Van halkı, sana kayyımcı politikalarına büyük bir ders verecek. Hiç olmamış bir suçu, yargı eliyle bir suçmuş gibi gösterip ceza vereceksin; korsanvari, çetevari bir şekilde gecenin saat ikisinde gaz bombalarıyla, plastik mermilerle Van Büyükşehir Belediyesi'ni basacaksın. Gazetecileri, iradesine sahip çıkan halkı gözaltına alacaksın, ters kelepçe takacaksın. Emin olun, bu kötülüğü, bu düşmanlığı kimse unutmaz. Bu kötülük, bu düşmanlık, yargının verdiği kumpas bir kararla örtülemez. 14’te 14 yapan onurlu Van halkı, kendi iradesine sahip çıkacaktır. Yeri ve zamanı geldiğinde, sandıkta yine kendi iradesini gösterecektir.   İradesine sahip çıkmak mı terördür?   Sandıkta yenemeyeceksin; 14’te 14 yapacak Van halkı, sana kayyımcı politikalarına büyük bir ders verecek. Hiç olmamış bir suçu, yargı eliyle bir suçmuş gibi gösterip ceza vereceksin; korsanvari, çetevari bir şekilde gece saat 02.00’de gaz bombalarıyla, plastik mermilerle Van Büyükşehir Belediyesi'ni basacaksın. Gazetecileri, iradesine sahip çıkan halkı gözaltına alacaksın, ters kelepçe takacaksın. Emin olun, bu kötülüğü, bu düşmanlığı kimse unutmaz. Bu kötülük, bu düşmanlık, yargının verdiği kumpas bir kararla örtülemez. 14’te 14 yapan onurlu Van halkı, kendi iradesine sahip çıkacaktır. Yeri ve zamanı geldiğinde, sandıkta yine kendi iradesini gösterecektir.   Bakın, sabah akşam "terör" diyorsunuz. Allah aşkına, sizin huzurunuzda Türkiye halklarına seslenmek istiyorum: Sandıkta iradesini seçen halkın, kendi iradesine sahip çıkması mı terördür? Çetevari bir şekilde, başka bir ülkenin toprağını işgal etmiş gibi toplarla, tüfeklerle girip halkın iradesini gasp etmek mi terördür? Terör diyenler önce bunun cevabını versin. İnsan biraz utanır. Bir tarafta bir tartışma süreci devam ediyor, diğer tarafta bunu fırsat bilip halkın iradesi gasp edilmeye çalışılıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz.   AKP’ye: Siz neyden yanasınız?   Sayın Recep Tayyip Erdoğan, üç günlük yurt dışı gezisinde "çözüm, demokrasi" deyip nutuklar atıyordu. Tam da Türkiye’ye indiği saatlerde, ayağının tozuyla kayyım atandı. Kim inanır dışarıda atılan bu nutuklara? İnsanlar, iradesi gasp edilen Van halkına ve atanan kayyımlara bakarak sizin notunuzu verebilir. Samimiyete davet ediyoruz. Amacınız nedir? Siz, "Kürt sorunu" denilince ne anlıyorsunuz, ne yapmaya çalışıyorsunuz? Gerçekten bir çözümden mi yanasınız, bu tartışmaların bir çözüme evrilmesinden mi yanasınız, yoksa bunları da gerekçe yaparak halkların iradesini gasp etmeye mi çalışıyorsunuz?   Biraz net olun, mertçe cevabınızı verin. Biz mertçe bir kez daha söylüyoruz: Çözümden, barıştan, demokrasiden, müzakereden yanayız. Şimdi iktidara, yürütme erkine soruyoruz: Siz neyden yanasınız? Siz ne istiyorsunuz? Bu gaspçı anlayışınızı nereye kadar devam ettireceksiniz? Bir tarafta bu gaspçı, çetevari yaklaşımlar; diğer tarafta "çözüm" olmaz. Sizi aklıselime davet ediyorum, halkın iradesine saygı göstermeye çağırıyorum.   Direneceğiz   Van halkının iradesine saygı göstermeye çağırıyorum. Türkiye’yi bir kayyım rejimiyle yönetmeye çalışıyorlar. Demokrasiden, sandıktan, halkın iradesinden korkan; Türkiye halklarının artık rızasını alamayacağını anlayan bu sistem, kayyımcı anlayışla yol yürüyemez, bir yere gidemez. Bu yol, yol değildir. Bu yol, sandıkta halkın iradesine çarpar. Van’da olduğu gibi 14’te 14 olur, tabela partisi olur.   Biz, Eşbaşkanımızla birlikte, MYK üyelerimizle beraber birazdan Van’a geçeceğiz. Van’da, iradesine sahip çıkan halkımızla birlikte olacağız. Onlar gibi mücadele edeceğiz, direneceğiz. Bu gaspı, bu siyasi darbeyi kabul etmeyeceğiz. İktidarı, bu gaspçı anlayıştan vazgeçirene kadar da mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.   Heyet, açıklamanın ardından MYK üyeleriyle birlikte Wan’a geçti.