'Kadına ve çocuğa yönelik suçlarda toplumsal refleks önemli'
- 09:03 2 Şubat 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - Kadına ve çocuğa yönelik artan suçların iktidarın politikalarından bağımsız olmadığına dikkat çeken STAR Kadın Derneği üyesi Serap Güvenç, bu durum karşısında acilen kadın dayanışmasının, örgütlenerek büyümesinin gerekliliğini vurguladı.
Kurdistan’da iktidarın kadını ve çocuğu ve doğasını hedef aldığı özel savaş politikaları her geçen gün derinleşirken, şiddet ise farklı boyutlarda artarak sürüyor. AKP’nin 20 yıllık iktidarlığı süresince sürdürdüğü politikalar sonucunda, çok sayıda kadın ya da çocuk, tecavüz, şiddet ve katledilme ile yüz yüze bırakılıyor. Kadın ve çocuğun iktidarın politikaları ile hedef alındığı kentlerden biri de Wan.
STAR Kadın Derneği üyesi Serap Güvenç, çocuğa ve kadına yönelik artan suçlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Birçok kadın katliamı aile eliyle üzeri örtülüyor’
Wan ve diğer kentlerde yaşanan kadın katliamlarına dikkat çeken Serap, bu katliamların, “töre” adı altında gerçekleştiğini söyledi. Kadın katliamlarının üzerinin aile bireylerince örtüldüğünü belirten Serap, “Katliamların birçoğuna töre saikiyle kaftan biçiliyor. Kimileri cinsiyete bağlı eylemle tehdit etme, zorlama, keyfi olarak yine toplumsal baskı sonucu yaşanıyor. Birçok kadın katliamı bu nedenle, şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçmektedir. Kadınlar her gün tacize, tecavüze ve şiddetin birçok boyutuna maruz bırakılıyor. Şiddetin yaygınlaşmasıyla birlikte ise olağan bir sürece dönüşen bir noktaya ulaştı” dedi.
‘Mülteci kadınlar taciz edilebilir kişiler olarak görülüyor’
Wan’ın, mülteci, göçmen, sığınmacılar için bir geçiş güzergahı rolünde olduğunu kaydeden Serap, dernek olarak özelde dezavantajlı kadınlar için proje yürüttükleri bilgisini verdi. Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesi ile yine İran rejiminin kadın düşmanı politikalarından kaynaklı her yıl onlarca kadının sınırda tecavüz ve şiddetin birçok boyutuyla karşı karşıya kaldığını dile getiren Serap, şu sözleri kullandı: “Bu kapsamda geçtiğimiz yıllarda sadece Afganistanlı, İranlı kadınların yer aldığı 100 kişilik bir kadın grubuna dil eğitimi ve temel haklarına ilişkin bir proje uyguladık. Bu proje kapsamında birçok mülteci kadına ulaştık. Kadınlarla bire bir sohbet etme fırsatı bulduk. Bu kapsamda yine başvurucularımız oldu. Mülteci kadınların kentimizde yaşadığı sorunların başında ötekileştirme durumu vardı. Mülteci olmalarından kaynaklı erkeklerce rahat taciz edilebilecek kişiler olarak görülüyor. Ya da madde olarak erkeklerin onları düşürmeye çalıştığı, çocuklarıyla tehdit ettiklerini gördük. Örneğin insani bir yardımda dahi farklı, ahlaksız tekliflerde bulunmaları söz konusudur.”
‘Üniformalı şiddet başvurusu aldık’
“Üniformalı şiddeti” kapsamında derneğe yapılan bir başvurudan söz eden Serap, “Gelen kadın bir askerle birliktelik yaşıyordu. Ancak sonraki süreçlerde sürekli askerin kendisine evlenme vaadiyle kandırdığını, telefon aldırdığını, para istemesi gibi durumlarla kadını düşürmeye çalışması ile karşılaştık. Bunu, Musa Orhan’dan biliyoruz. Maalesef bu tür başvurularda kişi devletten aldığı yetkiye dayanarak kadınları kandırıp daha sonra ‘bana bir şey olmaz’ zihniyetiyle çok rahat kadını her türlü istismara, şiddete maruz bırakabiliyor” ifadelerini kullandı.
‘Gizlilik tedbiri olayı örtbas etmek amaçlı kullanılıyor’
Begiri’de çocuğa yönelik tecavüz dosyasının yargıya taşınmasıyla birlikte basına yansıdığını anımsatan Serap, artan kadın katliamlarıyla birlikte bu konuda şöyle konuştu: “Dosyaya gizlilik kararı getirilmesinden kaynaklı olayın hangi aşamada olduğunu bilmiyoruz. Bu gizlilik kararlarının da çocuğun yararını taşıyan bir boyutunun olmadığını bilmiyoruz. Çünkü mevcut durumda çocuğa tecavüzde bulunan onlarca kişiden dördünün tutuklandığını duyduk. Kadın katliamlarının bu kadar yoğunlukta olmasının nedeninin bilinçli yürütülen politikalar sonucunda meydana geldiğini görüyoruz. Devletin Kürt kadınına düşmanca politikalarından kaynaklı gelişen şiddet söz konusu olduğunu biliyoruz. Bunlar artık açıklamalarla, dijital medya hesaplarıyla yapılan paylaşımlarla önüne geçilemeyeceğini iyi biliyoruz.”
‘Kadınların dayanışmayı büyütmesi gerekir’
Kadın ve çocuğa yönelik suçlarda toplumsal bir refleksin oluşması üzerinde duran Serap, “Bunun başında kadın örgütlenmesi ve dayanışmasının acil olarak açığa çıkması gerekiyor. Bir sorunu çözmek için o sorunun ana kaynağını görmek gerekiyor. Kadın katliamlarının ana kaynağı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kör inançlar, gericilik ve bilinçsizliktir. Toplumda kadına biçilen geleneksel rollerin, yargının işleyişinden, yasaların yetersizliği, güvenlik kurumlarının, adalet mekanizmasının kadını yeterince koruyamamasından kaynaklanıyor. Katillere caydırıcı cezaların verilmemesi, iktidarın nefret dili, kadını eve kapatan, kadına sadece annelik fonksiyonlarının yüklenmesi ile söylemler, eylemler, kadın katliamlarının artışındaki temel nedenler olarak sıralayabiliriz” diye konuştu.