Ayşe Acar Başaran: Depremzede kadınlarla dayanışma zamanı!
- 11:07 20 Şubat 2023
- Güncel
AMED - HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, kadınların deprem bölgesinde yaşadığı sorunlara dair gerçekleştirdiği basın toplantısında, depremzede kadınlarla dayanışmayı büyütme çağrısında bulundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, depremin gerçekleştiği kentlerde kadınların yaşadığı sorunlara ilişkin Amed’de HDP Peyas (Kayapınar) İlçe Örgütü’nde basın toplantısı düzenledi.
‘Devletin beceriksizliğine şahitlik ettik’
Türkiye ve Kurdistan’da depremin yaşandığı ilk günden bu yana halkla beraber olduklarını söyleyen Ayşe, on binlerce kişinin yaşamını yitirdiğine işaret etti. Hayatını kaybedenler arasında bulunan Kürt kadın hareketinin ilk derneği Yurtsever Kadınlar Derneği kurucularından Melike Alp’in ve Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren’in kızı Eylem Şafak Aydın’ın yakınlarına da başsağlığı dileyen Ayşe, “Diyarbakır’da, Antep’te ve Maraş Elbistan’da bu süreci takip ettim. Can kayıplarına depremin sebep olmadığını, iktidarın yetersizliği, beceriksizliği ve koordinasyonsuzluğunun bu süreçte felaketi daha da büyüttüğüne hep beraber şahitlik ettik. Gittiğimiz her yerde en net gördüğümüz ve halkın da yüksek sesle söylediği ‘Devlet yok, iktidar yok’ gerçekliğiydi” dedi.
Zamanında müdahale edilmedi
Deprem bölgesindeki yurttaşların kendi imkanları ile arama-kurtarma çalışması yürüttüğünü belirten Ayşe, halkın depremin üzerinden 24 saatten fazla süre geçmiş olmasına rağmen ekmeğe ve suya ulaşamamış olmasına dikkat çekti. Ayşe, “Bazı bölgelerde su sıkıntısının olduğunu biliyoruz, gittiğimde de su, elektrik ve ısınma en büyük problemlerdendi üzerinden 15 gün geçmesine rağmen bazı bölgelerde su sıkıntısının olduğunu biliyoruz. Gittiğimiz her yerde iktidarın manipülasyon yaparak gerçeği tersyüz etmesine istemesine rağmen hiçbir yetkilinin olmadığına ve hiçbir çalışmanın başlamadığına maalesef hep beraber şahitlik yaptık. Belki, zamanında arama kurtarma ekipleri bölgelere intikal edebilmiş olsa, orada halkın yanında olabilseydi bu büyük felaketin faturası bu kadar acı, can kayıpları da bu kadar yüksek olmayacaktı” ifadelerini kullandı.
‘Engellemeler dayanışmayı durduramadı’
Ayşe HDP’nin şu anda Mereş, Riha, Dîlok (Antep), Semsûr (Adıyaman) ve Amed’de halkın ihtiyaçlarını gidermeye çalıştığını paylaşırken, yıkımın ilk gününden bu yana gözükmeyen iktidarın dayanışma ağlarına saldırmak için alanlara indiğini kaydetti. Ayşe, “Devlet, iktidar Pazarcık’ta dayanışma merkezimize el koymak için bütün kolluğu oraya yığdı. TIR’larımıza ve dayanışma ihtiyacı için topladıklarımıza el koydu. Çadırı insanlara ulaştırmamızı izin vermedi. İnsanlara çadır, konteyner sağlamayan iktidar, buna karşı bizim geliştirdiğimiz dayanışmayı yerle bir ederek, bizim de ulaşmamızı engelleyerek insanları soğuk ve hastalıkla yüz yüze bırakıyor. Pazarcık’ta da ifade etmiştik, buradan bir kere daha ifade ediyoruz. Asla durmadık, bizler ihtiyaçları halklarımıza ulaştırmak için elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
Hamile kadınlar kaderlerine terk edildi
Kadınların deprem koşullarında dahi toplumsal cinsiyet eşitsizliği sebebiyle ayrımcılığa uğradığını dile getiren Ayşe, kadınların özgün ihtiyaçlarını gideremediğinin altını çizdi. Ayşe, “Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun Türkiye’ye dair verdiği bilgiye göre deprem bölgesinde en az 214 bin kadın hamile ve bu kadınlardan en az 23 bini bir ay içinde doğum yapacak. Hamile, doğumu yaklaşmış, emziren kadınlar kaderlerine terk edilmiş durumda. Deprem bölgesinde çalışan ve bizim de yine yaptığımız gözlemlere göre önemli eksiklerden bir de kadın görevli sayısının az olması. Kadın görevli sayısının az olması sebebiyle kadınların ihtiyaçlarına rahatça dile getiremedikleri ve bu durumdan kaynaklı da büyük bir sorun yaşadıklarını bizlere deprem bölgesinde çalışan arkadaşlarımız ifade ediyor” sözlerine dikkat çekti.
Kadınlar birçok kaygı yaşıyor
Ayşe, deprem bölgelerindeki kadınların ve çocukların cinsel şiddete maruz kalma riskine vurgu yaptı. Şiddet karşısında başvurulabilecek mekanizmaların olmadığını aktaran Ayşe, bu süreçlerden kadınların ve çocukların ağır bir şekilde etkilendiğini söyledi. Ayşe, “Ortak ağlar kurarak kadınlara sosyal, psikolojik, hukuki destek verme zamanı. Bunu da dayanışmamızla sağlayabileceğimize inanıyoruz” dedi. Ayşe, ayrıca kadınların bu süreçte güvenlik kaygısı yaşadığını vurgulayarak kadınların cümlelerini paylaştı: “‘Çadırın fermuarı her açıldığında birinin gireceğinden korkuyorum’, ‘Çadırımı korumak için geceleri uyumuyorum’, ‘Aşırı derecede tedirginiz’, ‘Benim 8 çocuğum var, hepsi kız çocuğu. Nasıl güvenip gideyim’ diyorlar. Kadınlar için ne özel alan, ne özel ihtiyaç gideriliyor. Yalnız yaşayan kadınlar deprem koşullarında barınamamanın bambaşka bir boyutunu yaşıyor. Mülteci kadınlar kaldıkları çadır kentlerde geceleri sırayla nöbet tutmak zorunda kalıyorlar. Çocuk yaşta zorla evlendirilme riskinin de açığa çıktığını ifade etmek lazım.”
‘Dayanışmayı büyütmek hepimizin sorumluluğu’
Kadınlara bu süreçte psikolojik destek vermenin elzem olduğunu belirten Ayşe, “Deprem bölgesinde kadınların yaşadığı tüm bu sorunlara karşı dayanışma için alanlarda olabiliriz. İlk günden beri dayanışma için alanlardayız. İstanbul’da şu anda hazırlığı yapılan Afet İçin Feminist Dayanışma Grubu tarafından doldurulan Mor Tır, yola çıkmak üzere. Burada kadınların en özgün ihtiyaçları gözetilerek tır hazırlanıyor ve deprem bölgesine intikal ettirilmeye çalışılıyor. Yine Hatay’da Mor Dayanışma çadır açarak kadınların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Buradan da kadın örgütlerine de kadınlara da bir kez daha çağrı yapmak istiyoruz; depremin yaşandığı yerlerde dayanışmayı büyütmek hepimizin ortak görevi ve sorumluluğu” dedi.
‘Engelleri aşarak birbirimizden güç alacağız’
Ayşe konuşmasının devamında şunları aktardı: “Batman ve Cizre’den kadın örgütleriyle, TJA ile ortak Mor TIR’larımız yola çıktı. Kadınların özgün ihtiyaçlarını karşılamak üzere mor çadırlar kuracağız bütün deprem alanlarında. Hatay, Maraş, Adıyaman, Antep, Malatya ve Diyarbakır olmak üzere depremzede kadınların yaşadıklarını yerinde tespit etmeye devam edeceğiz ve onların ne talebi varsa karşılamaya çalışacağız. Deprem bölgesindeki hiçbir kadının şüphesi olmasın; şimdiye kadar birbirimizi yalnız bırakmadık, dayanışmamızı büyüttük, birbirimizi yalnız bırakmamaya devam edeceğiz. Hiçbiri yalnız değil. Dayanışmamızla yaralarımızı sarmaya devam edeceğiz, engellemeye çalışacaklarını biliyoruz ama biz kadınlar barikatları da engelleri de aşa aşa birbirimize güç olmaya, destek olmaya devam edeceğiz.
Depremzede engelli kadınlar
Depremzede olmak zor, depremde bir kadın olmak çok zor ama bir de depremde engelli bir kadın olmak ise hepsinden zor. Bunun yakinen tanıklığını ettik. Engelli kadınların yaşamın olağan akışında bile ne kadar çok sıkıntı yaşadığının bilincindeyiz, bu sıkıntıların tespitine dair birçok çalışmamız oldu. Şimdi ise hem deprem koşullarındaki engelli kadınlar, hem de depremden dolayı engelli kalan kadınlar için dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.
Çocuklar tarikatlara verilemez!
Çocuklar için güvenli alanlar oluşturmak tarikatlar ve cemaatlerin işi değil, devletin ve yetkililerin işidir. Çocuk Komisyonumuz ile beraber bu süreci çok yakından takip ettiğimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz. Çocuklar; her türlü istismarın gerçekleşme olasılığı olan daha önce bu konuda kamuoyuna yansıyan bilgileri üzerinden ifade ediyoruz çocuklar tarikatlara teslim edilemez. Buna asla izin vermeyeceğimizi, bu sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Büyük bir felaket yaşanmışken yine Diyanet tarafından verilen ‘evlatlık çocuğa nikah kıyılabileceğine’ dair fetvaları da kabul etmediğimizi, küçücük çocukların bu süreç içerisinde istismara açılma olasılığına karşı mücadelemizi her anlamda yürüteceğimizi paylaşmak istiyoruz.
Yaşadıklarımız sadece doğal afet değil
Biz yaşadığımızın sadece bir doğal afet olmadığını çok iyi biliyoruz. İnsanları depremin öldürmediğinin bilincinde olmak acımızı çok daha fazla katlıyor. AKP-MHP iktidarının erkek egemen rant siyasetinin ürünü olan, deprem öncesinde imar afları verilen döküntü binalar on binlerce insanın yaşamına mal oldu, mal olmaya da devam ediyor. Günlerce deprem bölgelerine girmeyen devlet kurumlarının teşrif ettikten sonra bile bir şeyler yapmak yerine gerçek dayanışmaya saldırması bir doğal afet değil. Kurulan çadır kentlerin deprem yönetmeliğine uygun olmaması doğal afet değil.
Çürümüş zihniyetleri er geç yerle bir olacak
Şimdi yarattıkları sistem sadece deprem değil, karşımızda bir de çürümüşlük olduğunun da bir göstergesi. Biliyoruz ki gündem saptırmaya devam edecekler, dayanışmamızı hedeflemeye devam edecekler, suçlarını örtmeye devam edecekler, hesap vermekten kaçacaklar. İstedikleri kadar gündem saptırmaya çalışsınlar çocukları hedef alan ‘fetvalarla’ ve mültecileri hedef gösterdikleri maşalarıyla beraber kendi çürümüşlükleri karşısında bugün hepimize umut olan uçsuz bucaksız, sınırsız bir dayanışma var. Asrın felaketi diye bir söylem attılar ortaya ama biz bugün en büyük felaketin, 20 yılın felaketin AKP-MHP iktidarı olduğunu biliyoruz. En az imar affı verdikleri binalar kadar çürümüş zihniyetleri er geç yerle bir olacak.
Öfkemizi isyana dönüştüreceğiz
İktidarın sebep olduğu enkazlara karşı biz kadınlar yeniden inşa edecek, ayağa kalkacağız. İktidarın dayanışmamızı engelleme çabalarına karşılık biz kadınlar daha fazla kenetleneceğiz. İktidar ümitsizliği, çaresizliği dayatadursun, biz mor TIR’lara umudumuzu yükleyip el ele çıkacağız bu günlerden. Dayanışma zamanı ama acılarımız hafiflediği zaman inanın ki bu iktidardan hesap soracağız. Acımızı ve öfkemizi isyana dönüştüreceğiz. Vazgeçmek yok, bu iktidarı, zihniyeti ile birlikte tarihin tozlu raflarına bile kaldırmayacağız, direkt ait olduğu yere, tarihin çöplüğüne yollayacağız.