Failleri aklayan yargı kadınları şiddetle baş başa bırakıyor

  • 09:03 31 Temmuz 2024
  • Güncel
 
WAN - Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamlarının her gün artarak devam ettiği süreçte, kadın kazanımlarının torba yasalarla hedef edildiğini söyleyen Star Kadın Derneği Başkanı Avukat Zeynep Demir, yargı mekanizmalarının failden çok kadını suçladıkları için çoğu zaman kadınların yaşadığı şiddetle baş başa kaldığını kaydetti. 
 
Kadına yönelik şiddet, katliam, tecavüz, taciz olaylarında artışlar yaşanmaya devam ederken, her gün en az üç kadın en yakınları tarafından katlediliyor. Geçtiğimiz günlerde, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Meclis Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nda (KEFEK)  çalışmalarına ilişkin verdiği bilgide, 2023 yılında 308 kadının, 2024 yılının ilk altı ayında ise 166 kadının katledildiğini belirtmişti. Ajansımız tarafından her ay derlenen şiddet çetelesine göre, yılın ilk ayında 191 kadın katledildi.  Bakanlığın ısrarla görmediği kadına yönelik şiddet ve katliamlar cezasızlık politikalarından kaynaklı hızla artıyor. 
 
Wan Star Kadın Derneği Başkanı Avukat Zeynep Demir, cezasızlık politikaları nedeniyle kadınların yargıya güvenmediğini söyledi. 
 
‘Kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorun’
 
Kadına yönelik şiddetin toplumsal bir sorun olduğunu, kadına yönelik şiddetin kadının kimliğinden, cinsiyetinden dolayı ayrımcılığa uğrayarak şiddete maruz bırakıldığını söyleyen Zeynep, “Maalesef kadına yönelik şiddeti biz rakamsal veriler üzerinde okumak istemesek de,  KCDP’nin yayınladığı son 6 aylık verilere göre; yılın ilk yarısında 205 kadın cinayeti ve 117 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Toplumsal olan bu sorunu sadece şiddete maruz bırakılan kadınların sorunu olarak göremeyiz. Toplumun tüm mekanizmalarından etkilenen bir şiddettir.  Bu sorun cinsiyete yönelik yok sayma ve cezasızlık politikalarının da sonucudur aynı zamanda” dedi.
 
Cezasızlıkla sonuçlanan yargılamalar…
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle kadına yönelik şiddetin günden güne arttığına işaret eden Zeynep, “Oransal olarak verilerden de görmekteyiz. Bu sorun toplumu bu kadar ilgilendirirken yapılan yargılamalarda sadece bir kadının yaşadığı basit, adli bir vaka olarak değerlendirildiğini görmekteyiz. Kadın cinayetleri, kadına yönelik cinsel saldırı dosyalarında mahkemelerin etkin ve adil bir soruşturma, kovuşturma süreçlerinin mağduru esas alan bir süreç yürütmeyip sanıklara hak ettikleri cezalar yerine genelde cezasızlıkla sonuçlanan yargılamalara şahit olmaktayız” diye belirtti. 
 
‘Failler yargı eliyle suça teşvik ediliyor’
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’yi Nahide Opuz Davası’nda mahkum ettiğini hatırlatan Zeynep, “Kadına yönelik şiddetle mücadele edememesi nedeniyle, kadını koruyamaması, yaşam hakkını koruyamaması, önleme ve koruma yükümlülüğünü yerine getirememesi Nahide Opuz Davası’nda Türkiye’yi mahkum etmiştir. Bu davada aynı zamanda yargı makamlarının Türkiye’de failleri koruyan, faillere haksız bir merhamet gösteren bir tutum içerisinde olduğunu ve cezasızlıkla sonuçlanan yargılamalar sonrasında faillerin bu dosyalardan teşvik edilerek başka kadına yönelik şiddet dosyalarında yargılanan sanıklar olduğunu belirtmiştik, bu yönlü bir tespite gitmiştir. Aslında yaşanan cezasızlığın aynı zamanda failleri tekrardan bu suçu işlemeye teşvik ettiğini tespit etmiştir” diye konuştu.
 
Erkek yargıyla baş başa bırakılan dosyaların cezasızlığı 
 
Zeynep, kadına yönelik şiddetle mücadelenin en büyük engellerinde biri cezasızlıkla sonuçlanan yargı politikaları olduğunu belirtti. Cinsel saldırıya maruz kalan M.Ş. dosyasını örnek gösteren Zeynep, “M.Ş. cinsel saldırıya maruz bırakıldığı somut dosya içerisindeki DNA örnekleri, tanık ifadeleriyle çok açık olmasına rağmen fail duruşma esnasında tahliye edilmişti ve duruşma arasında savcı tarafından mütalaada beraat istenmişti. Bunun sonucunda kadın örgütlerinin dosyayı sahiplenmesi, kamuoyu oluşturması sonucu ve değişen savcının cezalandırma yönünde dosyaya mütalaa sunmasıyla fail cezalanmıştır. Aslında bu dosyada bizlerin katılımının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bizim erkek yargıyla baş başa bıraktığımız dosyalarda sonucun cezasızlık olduğunu da görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Kadınların bir çoğu yaşadığı şiddetle baş başa kalmakta’
 
“Cinsel özgürlüğe karşı işlenen suçlar”ın kadınların en çok maruz bırakıldığı suçlar olduğunu ifade eden Zeynep, buna maruz kalan kadınların ise yargı makamlarına güvenmedikleri için gitmediklerini dile getirdi. Zeynep, “Cinsel saldırıya maruz bırakılan kadınların çoğu yargı makamlarına güvenmediği için uğradığı cinsel şiddeti açığa çıkarmamaktadır. Çünkü kadınlar yargı makamlarına gittiklerinde genellikle ‘niye bağırmadın, niye kaçmadın, neden bir şey yapmadın?’ diye mağdur suçlayıcılıkla karşılaşacaklarını biliyor ve bu yargısal pratiklerden uzak kalmak amacıyla çoğu zaman yaşadığı şiddetle baş başa kalmaktadır” sözlerini kullandı. 
 
‘Kadını kimliksiz bırakılması amacı ortaya çıkıyor’
 
Ekonomik krizinde şiddetin bir parçası haline geldiğine vurgu yapan Zeynep,  yoksullaştırılan kadınların daha fazla şiddete açık hale geldiğini kaydetti. Krizin, şiddeti derinleştiren bir yer de olduğuna vurgu yapan Zeynep, 9’uncu Yargı Paketi’ne değinerek şunları söyledi: “Kadına yönelik şiddet ve kadın katliamları her gün artarken kadın kazanımlarının torba yasalarla hedef edildiğini de görmekteyiz. Kadınların yıllardır mücadelesini verdiği ve Anayasa Mahkemesi(AYM) kararıyla da artık tek başına kullanabileceği soyadı hakkını elde etmesinden sonra hızlı bir şekilde bu hakkın gasp edilmeye çalışıldığı ve torba yasalara konu edildiğini görüyoruz. 9’uncu Yargı Paketi’yle de kadının soyadını tek başına kullanmasının çocuğun anne babasının soyadının farklı olmasından kaynaklı etkileneceği sonucuyla kadının kimliksiz bırakılması, kendi kimliğinden vazgeçmesi sağlanması amacı ortaya çıkmaktadır. Bu da hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir. Bütün kadın örgütleri de kadının kimliğine sahip çıkacaktır. Tüm kazanımlarımızı elde edene kadar mücadelemiz devam edecektir.”