1010’uncu kez ‘Adalet arayışından vazgeçmeyeceğiz’ dediler
- 13:16 3 Ağustos 2024
- Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, 1010’uncu haflarında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek 43 yıl önce gözaltına alınan ve katledilen Süleyman Cihan’ın faillerini sorarak kaç yıl geçerse geçsin kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı.
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin 1010’uncusunu gerçekleştirdi. Bu haftaki eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Musa Piroğlu, kayıp yakınları ile çok sayıda hak savunucuları destek verdi. Ellerinde taşıdıkları kırmızı karanfiller ve kayıplarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta 43 yıl önce gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan’ın faillerini sordu. Basın açıklamasını kayıp yakını İkbal Eren okudu.
Süleyman Cihan’a ne oldu?
“Hak ve özgürlükleri devlete karşı bir talep olarak ileri sürmek, yurttaş olmanın gereğidir. Bizler de hem yurttaş olarak hem de kayıp yakınları olarak, sevdiklerimiz için hakikat ve adalet talebimizi 1010 haftadır Galatasaray’dan dile getiriyoruz” diyerek sözlerine başlayan İkbal, 1010’ uncu haftada, 43 yıl önce gözaltında kaybedilen Süleyman Cihan’ın akıbetini sormak için buluştuklarını dile söyledi.
31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan’ın 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında 29 Temmuz 1981’de arama kararının çıkartıldığını ve Edirne'den İstanbul'a geldiği sırada sivil polisler tarafından gözaltına alındığını ifade eden İkbal, daha sonra Emniyet Müdürlüğü ve savcılığa başvuran aileye, oğullarının gözaltına alınmadığı söylendiğini hatırlattı. İkbal, “Ama aile ve avukatları ısrarlı arayışını sürdürdü. Cihan’ı şubede işkencede gören tanıklar, çıkarıldıkları mahkemelerde, mahkeme heyetine ısrarla ‘Süleyman Cihan’a ne oldu?’ sorusunu yöneltmeye devam etti. Bu ısrar karşısında emniyet tarafından yapılan açıklamada, Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. İddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca, bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi, yani 30 Temmuz’da yapılan yer gösterme esnasında, altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü” dedi.
Gerçek açığa çıktı!
Otopsi raporunda, Süleyman’ın altıncı kattan atılmadan önce katledildiğine dair önemli verilerin yer aldığını paylaşan İkbal, olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Süleyman Cihan’ı o tarihten sonra emniyette gören çok sayıda tanık olduğuna dikkat çekti. İkbal şöyle devam etti: “Ailenin, avukatların ve tanıkların 85 günlük ısrarı sonucunda gerçek açığa çıktı. 29 Temmuz 1981’de gözaltına alınan Süleyman Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de günlerce işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla, Zindanarkası Mezarlığı’nın kimsesizler bölümünde, ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü. Olayın izini süren aile ve gazeteci Kürşat İstanbullu, emniyet tarafından ağır tehditlere maruz kaldı. Süleyman Cihan’ı işkencede gören ve cansız bedeninin altıncı kattan atıldığına tanıklık edenler olmasına rağmen, somut kanıtlara rağmen, tüm hukuki girişimler sonuçsuz bırakıldı.
Vazgeçmiyoruz
Ek deliller arasında, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın dosyadaki otopsi bulguları ve tıbbi verilerden hareketle hazırladığı rapor yer aldı. Bu raporla Cihan'ın ağır işkenceye maruz bırakıldığı ve apartmanın altıncı katından atılmadan önce öldürüldüğü kayıt altına alındı. Sürüncemede bırakılan dosya, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu. Kaç yıl geçerse geçsin; Süleyman Cihan için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Açıklamanın ardından ise Galatasaray Meydanı’na kayıplar için bırakılan karanfillerin ardından eylem son buldu.