Gülcan Kaçmaz Sayyiğit: Ulusal birlik konusunda somut adımlar lazım
- 09:05 5 Ağustos 2024
- Siyaset
WAN - Güney Kurdistan’a dönük ziyaretlerde en temel konuların başında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit ve Kürt sorunun çözümsüzlüğü olduğunu söyleyen DEM Parti Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, ulusal birliğin sağlama noktasından en kısa zamanda daha somut adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Newroz Uysal Aslan, Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Tevgera Jinên Azad (TJA), Güney Kurdistan’a ziyaretler gerçekleştirdi. Ziyaretlerde, Türkiye’nin sorunları ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit ve ulusal birlik gibi birçok sorun tartışıldı.
Heyetin içerisinde yer alan DEM Parti Wan milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, ziyaretlerine ilişkin konuştu.
Ziyaretin ana gündemi tecrit
Gerçekleşen temaslarda birçok kurumu ziyaret ettiklerini söyleyen Gülcan, ziyaretin temel konuları başında İmralı Adası'nda tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan mutlak tecrit ve Kürt sorununun demokratik çözüm yöntemleri olduğunu kaydetti. Gülcan, “Bizim temel gündemimiz Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü ve bununla bağlantılı olarak Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan mutlak iletişimsizlik hali. Biz bunları birbirinden ayrı değerlendirmiyoruz. Sayın Abdullah Öcalan İmralı Ada Hapishanesi'nde 25 yıldır tutsak ve 41 aydır kendisinden hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Aile ve avukatlarının ziyareti engelleniyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık durumunda endişe duyuyoruz” dedi.
Ziyaret edilen kurumlar
Kürt sorunun demokratik çözüm muhatabının PKK Lideri olduğuna dikkat çeken Gülcan, ziyaretlerine ilişkin şunları söyledi: “Diyalog ve müzakere yollarının açık olması ve savaşın bitirilmesi için Kürt halkı üzerinden açığa çıkarılmış olan inkar, imha, asimilasyon politikalarının sonlandırılması gerekir. Bu konuda da muhatap Sayın Abdullah Öcalan’dır muhatap İmralı’dır. Bu durumları ve fikir alışverişinde bulunmak amacıyla 25 Temmuz ve 31 Temmuz tarihleri arasında Federe Kurdistan Bölgesine heyet olarak ziyaret gerçekleştirdik. Heyetimiz orada Bîzûtneweye Demaokratîk ê Gelê Kurdistan, Hizbê Zehmetkêşan ê Kurdistan, Hizbê Şûî ê Kurdistan, Partiya Parezeranê Kurdistan,Yekitîya Netewe Yê Demokratîk a Kurdistan ve Tevgera Goran olmak üzer altı siyasi parti ve onun dışında demokratik kitle örgütleri, kadın kurumları, kadın örgütleri, akademisyenler ve yazarlarla görüşmeler gerçekleştirdik. Ayrıca iki halk toplantısı gerçekleştirdik. Son ziyaretimizi katledilen sevgili Gazeteci arkadaşımız Nagihan Akarsel’in hep hayalini kurduğu, katledildikten sonra oluşturulan kütüphaneyi ziyaretle son buldu.”
Ulusal birlik vurgusu
KDP eliyle Türkiye’nin Güney Kurdistan’a dönük saldırılarını da konuştuklarını dile getiren Gülcan, “Gittiğimiz her kurumda açığa çıkan şey aslında Kürtlerin arasında ulusal birliği sağlama noktasında en kısa zamanda daha somut adımlar atılmasıydı. Görüştüğümüz kadın örgütleri ve kadınlarla da bu savaş politikaları çerçevesinde görüşmeler gerçekleştirdik. Bu savaşın en çok etkilediği kesimin kadınlar ve çocuklar olduğu üzerinden de görüşmeler yaptık. Türkiye’de de Kürt kadın hareketi ve Türkiye’de ki diğer kadın hareketlerinin öncülüğünde çok ciddi kazanımlar elde edildi. Ama Başûr’da ki kadın kazanımlarına yok etmeye yönelik çok ciddi saldırılar var. Türkiye’deki Kürt kadınlarına yönelik yürütülen özel savaş politikaları da bizim gündemimizdeydi. Başûr’da da baktığımız zaman kadınların en çok sorun yaşayan, haklarının en çok gasp edilen kesim olduğu noktasında görüş alışverişinde bulunduk” sözlerini kullandı.
‘İmha politikalarına karşı güçlü ses çıkarmak zorundayız’
Dört parça Kurdistan’da sürekli temasların olması gerektiğine vurgu yapan Gülcan, dünyanın her yerinde diplomatik temaslarının sürdüreceklerini ifade etti. Gülcan, “Başûr benim için ilk deneyimdi ilk kez oraya gidiyorum maalesef oradaki insanlar kendi topraklarında sürgün hayatları yaşıyorlar ve çok zor koşullar altında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyorlar. Ama bunlara rağmen çok direngen bir halk gerçekliği de var. Özellikle bu işgal ve imha politikalarına karşı da daha güçlü ses çıkarmak gerektiğinin altını çiziyoruz. Ulusal birlik noktasında bu diplomatik ilişkilerin önemli olduğunun ve daha sık gerçekleştirilmesi gerektiği inancındayız” şeklinde konuştu.