Sebahat Tuncel: Mesele seçmek değil seçtiğini denetleyeceksin
- 16:49 10 Ağustos 2024
- Güncel
MÊRDÎN - “Mahpusta Kadın Olmak” kitabı söyleşisinde konuşan Siyasetçi Sebahat Tuncel, İmralı kilidinin açılmadan Kürt halkının gündeminde cezaevlerinin de olduğunu söyledi.
Tevgera Jinên Azad (TJA) tarafından Mêrdîn’de “Mahpusta Kadın Olmak” kitabı üzerinden söyleşi düzenlendi. Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Sanat Akademisi’nde düzenlenen söyleşiye çok sayıda kişi katıldı. Söyleşide Kürt kadın siyasetçiler Sebahat Tuncel, Hülya Alökmen ve Sara Kaya konuşmacı olarak katıldı. Söyleşi TJA Mêrdîn Sözcüsü Hatice Öncü’nün konuşması ile başladı.
‘Mücadelenin bir parçası’
Ardından söyleşi kapsamında ilk olarak söz alan Sara Kaya, 7 yıllık tutukluluğun ardından böyle bir ortamda konuşuyor olmanın kendisini duygulandırdığını belirtti. Sara, “Cezaevinde mücadele ederken, bir gün arkadaşlarımıza kavuşmanın hayalini kuruyoruz. Bu hayallimiz bugün gerçekleşti” ifadelerini kullandı. Mahpusta kadın olmanın hem kadın hem anne olan biri için zor olduğunu kaydeden Sara, “Ama mücadele için geldiğini düşünüyorsun ve ayakta durabiliyorsun” dedi. “Özyönetimle Özgür Kimliğe şiarı ile başladığımızda bir şehri beraber yöneteceğimizi düşünerek yola çıkmışken, bir şehirde tutuklanarak, cezaevine konulmuş halde bulduk. Ama bugün bakıyoruz, sanki o tutsaklık hiç yaşanmamış ve biz hep beraberdik. Cezaevinin de o mücadelenin bir parçası olduğunu bu şekilde daha net kavradık. Bu mücadele, cezaevlerinde yaşadıklarımız bir gün buluşacağımız mücadelenin bir parçasıydı” dedi.
Kadınların bilinçli olarak hedef alındığını, hiçbir somut delil olmadan kadınları içerde tutmalarının amacının kadın mücadelesine engel olmak olduğunu kaydeden Sara, ancak kadınların mücadelesi ile kazanımların üzerine kazanımlar eklendiğini söyledi.
‘İmralı kilidi açılana kadar gündem cezaevleri olacak’
Ardından konuşan Sebahat Tuncel, “Bütün dünyaysa egemenler muhalifleri baskı altına almak için yöntemleri hapsetmek. Sadece fiziki olarak sizi hapsederler düşüncenizi edemezler. Demokrasi mücadelenizi sınırlı tutmazsanız sizi hapsedemezler. Şuan zindanlarda binlerce arkadaşımız var, Kürt halkının temel gündemi bu. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan hapsedilmiş durumda. İmralı kilidi açılana kadar Kürt halkının gündemi cezaevleri olacak. Bu nedenle mahpusta olmak meselesi toplumsal bir kavram. Mücadelemiz bir şekilde yerini buluyor. Cezaevinde içerde olmaktan ise dışarıda olmak daha zor. Ailelerin devletin o baskısıyla karşılaşması daha zor. Hayat zor ama direniş devam ediyor” diye belirtti.
‘Kurdistan neden örgüt propagandası oluyor?’
Cezaevleri ile Kürtlerin mücadeleden vazgeçirilmesinin zor olduğunu kaydeden Sebahat, “Örgütlü mücadelenin içinde olup da hatta Kürt olarak Kürt halkının mücadelesine katılmak isteyen herkes bu politikalardan nasibini alıyor. Kürt olmak yetiyor. İmralı tecridi de buna bağlı. Kayyımlar da buna bağlı. Her şeyimiz buna bağlı. Mesele batıda gösteri yürüyüş kanununa muhalefet olan suçlama Kurdistan’da neden örgüt propagandası oluyor? Sonuç olarak Bir bütün bunlar” ifadelerini kullandı.
Cezaevinde tutulan kadınları unutmanın mümkün olmadığını kaydeden Sebahat, cezaevi gerçeğini her zaman ifade etmek gerektiğini söyledi.
‘Bir yerde devrimciler varsa hiçbir duvar dayanmaz’
Sözlerine cezaevi deneyimlerini anlatarak devam eden Sebahat, şöyle devam etti: “Cezaevlerinde iki kural geçerlidir. Birincisi devlet her şeyde haklıdır. İkincisi ise mahkumların haklı olduğu durumda da birinci durum geçerlidir. Çünkü demokrasi yok, özgürlükler yok. Böyle bir alandan bahsediyoruz. Bir diğer cezaevleri üretim mekanlarıdır. Hele ki, çevrenizde devrimciler varsa hiçbir kapı kapanmaz, hiçbir duvar dayanmaz. Bakın cezaevlerinden binlerce eser çıktı. Asıl sorun bu eserleri dışarıdakiler değerlendiremiyor. O arkadaşlar bunlara o kadar emek veriyor. Eğer bu ürünler okunsa dışarıda bu kadar yozlaşma olur mu? Ne yazık ki, Devrimci ilkeler yok. 5 bin yıllık erkek egemen sisteme karşı mücadele ediyoruz. Kolay bir şey değil.”
‘Devrimin sahibi baldırı çıplaklardır’
Eşbaşkanlık modeline dönük devletin saldırılarına dikkat çeken Sebahat, kendi içlerinde de belediyelere kayyım atanmasında eşbaşkanlık sistemini gerekçe gösteren kişiler olduğunu belirterek, “Bu ilkelerden sapma, politik sapmadır… Bir yerde çürüme var görüyorsun ses çıkarmıyorsun, bir yerde yozlaşma var görmezden geliyorsun. Bu bir süre sonra toplumu çürütüyor… Eskiden bir kişi partili ise onun yürüyüşünden, giyiminden biliyordun partili olduğunu. Ancak şimdi geliyor ‘vekilim ben falan yerde yöneticiyim’ diyor. Şaşırıyorsun. Bu yozlaşmadan kaynaklanıyor. Beraberinde toplumu yozlaştırıyor. Bu bizim zayıflığımızdan kaynaklanıyor” dedi.
Sıradan insanların toplumu değiştireceğini kaydeden Sebahat, devrimin sahiplerinin “baldırı çıplaklar” olduğunu dile getirdi. Sebahat, “Mesele sadece seçmek değil, seçtiğini de denetlemektir. Eğer denetlersek biz değiştirebiliriz. Kapitalist ölçüler bazı yerlerde bizim ölçümüz haline gelmiş. Bunu değiştirmek için hepimizin sorumluluk üstlenmemiz gerekiyor. Sadece şikayet ederek olmuyor” diye belirtti.
‘Saldırıların sebebi İmralı kapılarının kapatılması’
Diyalogun olmadığı yerde şiddetin olacağını kaydeden Sebahat, AKP hükümetinin bugün bu kadar saldırmasının sebebinin diyalog yollarını kapatmasından kaynaklandığını belirterek, “İmralı’nın kapılarını, diyalogun kapılarını kapatınca şiddete başvuruyorlar. AKP hükümeti Kürtsüz bir çözüm yaratmak istiyor. O nedenle İmralı’nın kapılarını kapatıyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen mahpusların aileleri ile iki haftada bir görüşme hakkı var. Neden bu haklarını tanımıyor. Diyalog yollarını kapatıyor, bunu yapınca da şiddete başvuruyor” diye konuştu.
‘Bu kadar çözümsüzlüğün nedeni İmralı tecridi’
Son olarak konuşan Hülya Alökmen, cezaevlerinde yaşanılan baskılara değindi. Hülya, “Bizden korkmaları bize yetiyordu. Sayılarımız her ne kadar az da olsa duruşumuz ve mücadelemiz onlara yetiyordu. Gardiyanların yada doktorların bir sorunu olduğunda gelip bize dilekçe yazmamızı istiyorlardı, ‘siz iyi biliyorsunuz’ diye. Buda dikkatimizi çeken durumlardan biriydi. Dışarıdan yaşayan bu kadar çözümsüzlüğün nedeni İmralı tecridi. Sürekli şikayet etmektense bunun sorumluluğunu alıp çözmeliyiz. Verilen bunca bedeli gözümüzün önüne getirmeliyiz. Uzun bir yolumuz var kimse darılmasın, bu mücadeleye dört elle sarılalım” diye belirtti.
Söyleşinin ardından, “Mahpusta Kadın Olmak” kitabı imzalandı.