Amed’den 1 Eylül mesajı: Ne kaybedecek zaman kaldı ne de değer

  • 19:37 1 Eylül 2024
  • Güncel
 
 
AMED - Şêx Saîd Meydanı’nda 1 Eylül buluşmasında konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın, Silêmanî’de katledilen Kürt kadın gazetecileri anması sırasında konuşmasına polis tarafından müdahale edildi. Çiğdem polis müdahalesine, “Kürt kadınları, gençleri, halkı ayakta. Ne kaybedecek  zamanımız kaldı ne kaybedecek değerlerimiz” sözleriyle tepki gösterdi.
 
Amed Emek ve Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü dolayısıyla Ofis semtinde bulunan AZC Plaza önünde bir araya geldi. Burada beyaz tülbentler takan kitle içerisinde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, DEM Parti Amed milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, Barış Anneleri Meclisi, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Tevgera Jinên Azad (TJA), siyasi partilerin il ve ilçe örgütleri ile çok sayıda yurttaş yer aldı.
 
Plaza önüne ulusal kıyafetlerle gelenler ise “Kıyafetlerde apolet var” denilerek üstlerinden engellenmeye çalışıldı. Kitle burada sık sık “Bijî aşitî” sloganları attı. 
 
Barış Anneleri yürüyüşe öncülük etti
 
Kitle buradan kortej halinde Şêx Seîd Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Barış Anneleri’nin beyaz tülbentleriyle katıldığı yürüyüşte, polisin uzun süre kitleyi bekletmesi alkışlarla protesto edildi. En önde beyaz tülbentleriyle yer alan Barış Anneleri Kürtçe ve Türkçe “Özgürlük ve barış tecrit edilemez” yazılı pankartla yürüyüşün startını verdi. “Savaşa, yoksulluğa ve emek sömürüsüne teslim olmuyoruz, barış istiyoruz” pankartıyla yürüyüşe katılan binler, “Yaşasın barış, bijî aşitî” dövizleri taşıdı. Yürüyüş boyunca kitle “Berxwedan jiyane”, "Bimre koletî, bijî aşitî", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" sloganları attı.
 
Erbanelerin de eşlik ettiği yürüyüşle Şêx Seîd Meydanı’na gelen kitle burada çalınan şarkılar eşliğinde halaya durdu.
 
‘Bütün halklar barış istiyor’
 
Burada ilk olarak burada konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, barış taleplerini yükseltmek için yan yana geldiklerini söyledi. Ayfer, “2023 yılı yoğun çatışmaların yaşandığı bir yıl olarak geçti. Daha kaç yıl oldu Şengal’den bu görüntüler gelmişti. Binlerce insanı IŞİD çeteleri katletmişti, kadınlar, çocuklar yollara düşmüştü. Benzer görüntüyü Gazze’de yaşadık. Biliyoruz ki yoksul ve ezilen halkların kaderi aynıdır. Kürtler nasıl barış istiyorsa, Kürt sorununun çözümünün onurlu bir barış temelinde çözülmesini istiyorsa, yine Filistin meselesi de onurlu bir barış temelinde çözülecek. Bunu çözecek olan timsah gözyaşları dökerken silah baronlarının arkasına saklanan siyasi iktidar değil, halkların direnç ruhu olacak. Gençler ne istiyor? Emekçiler ne istiyor? Kadınlar ne istiyor? Bütün halklar barış istiyor. Bu halklar biliyor ki bugün yaşadığımız sefalet varsa, emekçiler yoksulluk sınırının yarısında yaşamak zorunda kalıyorsa, gençlerimiz mülakat altında torpil işkencesinde geleceklerini kaybediyorsa bu siyasal iktidar yüzündendir. Bu siyasal iktidar değişmiyorsa değişecek olan halklardır” dedi. 
 
Ayşe Gökkan: Barışın halefleriyiz
 
Ardından Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutsak bulunan TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın gönderdiği mesaj okundu. DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya tarafından okunan mesajında Ayşe şunları paylaştı: “Barış Anneleri, sizler köklerinizde yeşeriyorsunuz. Sizler yaşamı doğa ve direnişle var ettiniz. Sizler barışın filozofları oldunuz. Tüm yaşamınız barış mücadelesi ve özgür bir toplumu oluşturmak için geçti. O yüzden savaş severler tüm araçlarını size karşı seferber ettiler. Siz barışa ve çocuklarınıza hasret kalarak yaşamınızı yitirdiniz. Ancak sizin ardıllarınız binlercedir. Sizin direnişiniz gösterdi ki savaş isteyenler, toplumun barış mücadelesini geriye götüremezler. Dünya bu mücadeleye şahitlik etti. Siz tarihsel direnişinizle şu mesajı verdiniz. Biz tek ve aç değiliz, yersiz ve yurtsuz değiliz. Biz buradayız, barışın halefleriyiz. Biz savaşa ve tecride karşıyız. Sizin bu sözleriniz bize ulaştı. Biz mücadele eden tutsak kadınlar olarak, sizin mücadelenizi anıyor ve önünüzde saygıyla eğiliyoruz. Sizlere borçluyuz, beyaz örtüleriniz yerde kalmayacak. Sizi hiçbir zaman toprağın altına koymayacağız ve üzerinize toprak atmayacağız. Sizi yüreğimizde yaşatacağız. Sizi hasretle anıyoruz. 1 Eylül Dünya barış gününüz kutlu olsun. Umut ediyoruz, barış ve özgürlüğe vesile olur.”
 
‘Çökertme planlarını çökerttik’
 
Daha sonra ESP Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran konuştu. 1 Eylül’de barışın konuşulduğu koşulları soran Beycan, “Kurdistan’da işgalciliğin, katliamların bize dayatıldığı zamanlarda barışı konuşuyoruz. Kadın cinsine karşı erkek egemen zihniyetin açtığı savaşa karşı barışı konuşuyoruz. Sermayenin işçi sınıfına karşı savaş başlattığı süreçte barışı konuşuyoruz. Emperyalistlerin, NATO’cu katillerin halklarımıza zulüm, acı, tecavüzler uygulaması üzerinden barışı konuşuyoruz. Ancak özgürlüğü ve barışı ezilenlerin birleşik mücadelesi getirebilir. Eşitlik olmadan kardeşlik olmaz, özgürlük olmadan buna barış denilmez. Köleliği kabul etmedik, çökertme planlarını çökerttik. Buradan Türkiye halklarına çağrı yapıyoruz; başka bir halkı ezenler özgür olamaz. İstanbul’da karşımıza sermayenin polisi dikilir. Ancak eşitlik ortak dava ile gelir. Türk analarını ortak mücadeleye çağırıyoruz. Biz kazanacağız, biz kazanacağız”  sözlerini kullandı.
 
‘Katlettiğiniz Kürt halkını korkutamazsınız’
 
Daha sonra DBP EŞ Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar söz aldı. Çiğdem ilk olarak kitleyi Zazaca selamladı. Tüm direnen halkların Barış Günü’nü kutlayan Çiğdem, “Türkiye devletinin iki gün önce kabul ettiği ve Süleymaniye’de katlettiği iki Kürt kadın gazeteciyi anarak devam etmek istiyorum. Kürt gazeteciliği Orta Doğu’da, Türkiye’de değil tüm dünyada nasıl yazıldığını gösterdi. Ardılları o kadar çok ki öldürerek bitirmeyeceksiniz. Bütün arkadaşlarımız dünyanın neresinde olursa olsunlar, gerçeğin izinde, hakikatin izinde devam ettiler. Hiçbir yalanınız, saldırınız bu hakikati değiştiremedi, değiştiremeyecek. İki Kürt gazetecinin katledilmesi savaş suçudur. Türkiye devleti savaş suçu işliyor. İstanbul’da Kürtçe konuştukları için insanlar gözaltına alınıyorlar, gazeteciler gerçekleri yazdıkları için katlediliyor. Tecrit pankartı ile içeri giremiyoruz tecrit pankartına tahammül edemiyorlar. Müzakere sürecini Kürt halkı ile yürüteceksiniz, Sayın Öcalan ile yürüteceksiniz. Şêx Seîd Meydanı’ndayız. Bakmayın bu uyarılara. Kürt halkı susmadı, barış dedi, onurlu barış dedi. Hiçbir kuvvet bunu durduramaz. Yaptığınız  tahammülsüzlük, Kurdistan’da IŞİD, ÖSO ile işbirliği yaparak katlettiğiniz Kürt halkının korkutamazsınız” şeklinde konuştu.
 
‘Kürt halkına tahammül edemeyen bize laf edemez’
 
 Çiğdem’in sözleri sık sık anons ile kesildi. Anonslara rağmen Çiğdem sözlerine devam etti. Çiğdem, engellemelere dönük tepki gösterdiği konuşmasında şunları kaydetti: “Kürt kadınları, gençleri, halkı ayakta. Ne kaybedecek zamanımız kaldı ne kaybedecek değerlerimiz. Şêx Seîd döneminde imzaladığınız Şark Islahat Planı dışında elinizde bir şey yok. Sadece savaş siyaseti. O dönem ne yaptıysanız bugün de aynısını yapıyorsunuz. Sadece ölüm ve savaş üzerine kurmaya çalışan yalnız bir iktidarsınız. Siz de onların kolluk güçlerisiniz. Kürt halkının diline tahammül edemeyen bize laf edemez. Anadilimiz ile savaş ediyorlar, kültürümüzle savaş ediyorlar. Orta Doğu’da yaşayan hiçbir halka tahammül edemiyor. Bu coğrafya Kurdistan, bu coğrafya Kürt halkının. Her birimizin dokunulmazlığını halkımız verdi. Yok bundan sonra böyle siyaset. 25 yıldır Sayın Öcalan onurlu barışı inşa etmek için cesaretli siyasetçiler arıyor. Burada Kürt halkının değerlerinden söz ediyoruz. Terör kavramıyla susturmaya çalıştırıyorsunuz ama susmadık, susmayacağız. Her birimiz onurlu barışı inşa etmek için mücadele edeceğiz.”